H
hatve
Misafir
İnsan binler çeşit elemler ile müteellim ve binler nevi lezzetler ile mütelezziz olacak bir zîhayat makine
ve gayet derece acziyle beraber hadsiz maddî, manevî düşmanları
ve nihayetsiz fakrıyla beraber hadsiz zâhirî ve bâtınî ihtiyaçları bulunan
ve mütemadiyen zeval ve firak tokatlarını yiyen bir bîçare mahluk iken,
birden îman ve ubudiyetle böyle bir Padişah-ı Zülcelal'e intisab edip
bütün düşmanlarına karşı bir nokta-i istinad
ve bütün hacatına medar bir nokta-i istimdad bularak,
herkes mensub olduğu efendisinin şerefiyle, makamıyla iftihar ettiği gibi
, o da böyle nihayetsiz Kadîr ve Rahîm bir padişaha îman ile intisab etse
ve ubudiyetle hizmetine girse
ve ecelin idam ilânını kendi hakkında terhis tezkeresine çevirse
ne kadarmemnun ve minnetdar ve ne kadar müteşekkirane iftihar edebilir, kıyas ediniz.
O mektebli gençlere dediğim gibi musibetzede mahpuslara da tekrar ile derim:
Onu tanıyan ve itaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır. Onu unutan saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır. Hattâ bir bahtiyar mazlum idam olunurken bedbaht zalimlere demiş: "Ben idam olmuyorum. Belki terhis ile saadete gidiyorum. Fakat ben, de sizi idam-ı ebedî ile mahkûm gördüğümden sizden tam intikamımı alıyorum.
" Lâ ilahe illallah diyerek sürur ile teslim-i ruh eder
ve gayet derece acziyle beraber hadsiz maddî, manevî düşmanları
ve nihayetsiz fakrıyla beraber hadsiz zâhirî ve bâtınî ihtiyaçları bulunan
ve mütemadiyen zeval ve firak tokatlarını yiyen bir bîçare mahluk iken,
birden îman ve ubudiyetle böyle bir Padişah-ı Zülcelal'e intisab edip
bütün düşmanlarına karşı bir nokta-i istinad
ve bütün hacatına medar bir nokta-i istimdad bularak,
herkes mensub olduğu efendisinin şerefiyle, makamıyla iftihar ettiği gibi
, o da böyle nihayetsiz Kadîr ve Rahîm bir padişaha îman ile intisab etse
ve ubudiyetle hizmetine girse
ve ecelin idam ilânını kendi hakkında terhis tezkeresine çevirse
ne kadarmemnun ve minnetdar ve ne kadar müteşekkirane iftihar edebilir, kıyas ediniz.
O mektebli gençlere dediğim gibi musibetzede mahpuslara da tekrar ile derim:
Onu tanıyan ve itaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır. Onu unutan saraylarda da olsa zindandadır, bedbahttır. Hattâ bir bahtiyar mazlum idam olunurken bedbaht zalimlere demiş: "Ben idam olmuyorum. Belki terhis ile saadete gidiyorum. Fakat ben, de sizi idam-ı ebedî ile mahkûm gördüğümden sizden tam intikamımı alıyorum.
" Lâ ilahe illallah diyerek sürur ile teslim-i ruh eder