Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
On Üçüncü Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 248121" data-attributes="member: 1"><p><strong>Onüçüncü Sözün İkinci Makamı - Sayfa 215</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Eğer mahpus zulmen mahkûm olmuşsa, farz namazını kılmak şartıyla, herbir saati bir gün ibadet olduğu gibi, o hapis onun hakkında bir çilehane-i uzlet olup, eski zamanda mağaralara girerek ibadet eden münzevî salihlerden sayılabilirler.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Eğer fakir ve ihtiyar ve hasta ve iman hakikatlerine müştak ise, farzını yapmak ve tevbe etmek şartıyla, herbir saatleri yirmişer saat ibadet olup, hapis ona bir istirahathane ve merhametkârâne ona bakan dostlar için bir muhabbethane, bir terbiyehane, bir dershane hükmüne geçer. O hapiste durmakla, hariçteki müşevveş, her taraftaki günahların hücumuna maruz serbestiyetten daha ziyade hoşlanabilir. Hapisten tam terbiye alır. Çıktığı zaman, bir kàtil, bir müntakim olarak değil, belki tevbekâr, tecrübeli, terbiyeli, millete menfaatli bir adam çıkar. Hattâ Denizli hapsindeki zatların az zamanda Nurlardan fevkalâde hüsn-ü ahlâk dersini alanlarını gören bazı alâkadar zatlar demişler ki: “Terbiye için on beş sene hapse atmaktansa, on beş hafta Risale-i Nur dersini alsalar, daha ziyade onları ıslah eder.“</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Madem ölüm ölmüyor. Ve ecel gizlidir, her vakit gelebilir. Ve madem kabir kapanmıyor; kafile kafile arkasında gelenler oraya girip kayboluyorlar. Ve madem ölüm, ehl-i iman hakkında idam-ı ebedîden terhis tezkeresine çevrildiği, hakikat-i Kur’âniye ile gösterilmiş; ve ehl-i dalâlet ve sefahet hakkında, gözle göründüğü gibi, bir idam-ı ebedîdir, bütün mahbubâtından ve mevcudattan bir firâk-ı lâyezâlîdir. Elbette ve elbette, hiç şüphe kalmaz ki, en bahtiyar odur ki, sabır içinde şükretmek ve hapis müddetinden tam istifade ederek Nurların dersini alarak istikamet dairesinde imanına ve Kur’ân’a hizmete çalışmaktır.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Ey zevk ve lezzete müptelâ insan! Ben yetmiş beş yaşımda, binler tecrübelerle ve hüccetlerle ve hadiselerle aynelyakîn bildim ki, hakikî zevk ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve hayattaki saadet yalnız imandadır ve iman hakikatleri dairesinde bulunur. Yoksa, dünyevî bir lezzette çok elemler var. Bir üzüm tanesini yedirir, on tokat vurur gibi, hayatın lezzetini kaçırır.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Ey hapis musibetine düşen biçareler! Madem dünyanız ağlıyor ve hayatınız acılaştı. Çalışınız, âhiretiniz dahi ağlamasın ve hayat-ı bâkiyeniz gülsün, tatlılaşsın.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Denizli</strong>: (bk. bilgiler)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>aynelyakin</strong>: gözle görerek kesin bilgi edinme (bk. y-ḳ-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>bahtiyar</strong>: talihli</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>biçare</strong>: çaresiz</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ecel</strong>: ölüm vakti</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ehl-i dalâlet ve sefahet</strong>: doğru ve hak yoldan sapan, inançsız kimseler ve zevk, eğlence ve yasak şeylere düşkün olanlar (bk. ḍ-l-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ehl-i iman</strong>: iman edenler, mü’minler (bk. e-m-n)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>elem</strong>: acı, sıkıntı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>farz</strong>: Allah’ın kesin emirleri</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>fevkalâde</strong>: olağanüstü</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>firâk-ı lâyezâlî</strong>: sonu olmayan ayrılık (bk. f-r-ḳ; z-v-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakikat-ı Kur’âniye</strong>: Kur’ân’ın gerçeği (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakikî</strong>: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hariçteki</strong>: dışarıdaki</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hayat-ı bâkiye</strong>: devamlı ve kalıcı âhiret hayatı (bk. ḥ-y-y; b-ḳ-y)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hüccet</strong>: delil</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hüsn-ü ahlâk</strong>: güzel ahlâk (bk. ḥ-s-n; ḫ-l-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>idam-ı ebedî</strong>: dirilmemek üzere sonsuz yok oluş (bk. e-b-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>istikamet</strong>: doğruluk</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>istirahathane</strong>: rahat edilecek, dinlenilecek yer</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kafile</strong>: grup</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>keder</strong>: sıkıntı, üzüntü</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kàtil</strong>: adam öldüren</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mahbubât</strong>: sevilenler, sevgililer (bk. ḥ-b-b)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mahpus</strong>: hapsedilmiş olan</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>maruz</strong>: tesiri altında olma</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>menfaat</strong>: yarar, fayda</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>merhametkârâne</strong>: merhametli bir şekilde (bk. r-ḥ-m)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mevcudât</strong>: varlıklar (bk. v-c-d)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muhabbethane</strong>: sevgi yeri, muhabbet evi (bk. ḥ-b-b)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>musibet</strong>: belâ, felaket</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>müntakim</strong>: intikam alan</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>münzevî</strong>: bir köşeye çekilip ibadetle uğraşan, vaktini ibadetle geçiren</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>müptelâ</strong>: düşkün, tutulmuş</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>müşevveş</strong>: düzensiz, karma karışık</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>müştak</strong>: düşkün, istekli</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>saadet</strong>: mutluluk</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>salih</strong>: dinin emir ve yasaklarına uygun hareket eden, Allah’ın sevgili kulu (bk. ṣ-l-ḥ)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>terhis</strong>: göreve son verme</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tevbe etmek</strong>: pişmanlık duyup bağışlanma dilemek</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tevbekâr</strong>: pişmanlık duyup bağışlanma dileyen</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tezkere</strong>: belge</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ziyade</strong>: çok, fazla</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>âhiret</strong>: öteki dünya (bk. e-ḫ-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>çilehane-i uzlet</strong>: yalnız başına ve çile içinde ibadet edilen yer</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ıslah</strong>: iyileştirme, düzeltme</span></td></tr></tbody></table></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 248121, member: 1"] [b]Onüçüncü Sözün İkinci Makamı - Sayfa 215[/b] [FONT=Tahoma]Eğer mahpus zulmen mahkûm olmuşsa, farz namazını kılmak şartıyla, herbir saati bir gün ibadet olduğu gibi, o hapis onun hakkında bir çilehane-i uzlet olup, eski zamanda mağaralara girerek ibadet eden münzevî salihlerden sayılabilirler. [/FONT] [FONT=Tahoma]Eğer fakir ve ihtiyar ve hasta ve iman hakikatlerine müştak ise, farzını yapmak ve tevbe etmek şartıyla, herbir saatleri yirmişer saat ibadet olup, hapis ona bir istirahathane ve merhametkârâne ona bakan dostlar için bir muhabbethane, bir terbiyehane, bir dershane hükmüne geçer. O hapiste durmakla, hariçteki müşevveş, her taraftaki günahların hücumuna maruz serbestiyetten daha ziyade hoşlanabilir. Hapisten tam terbiye alır. Çıktığı zaman, bir kàtil, bir müntakim olarak değil, belki tevbekâr, tecrübeli, terbiyeli, millete menfaatli bir adam çıkar. Hattâ Denizli hapsindeki zatların az zamanda Nurlardan fevkalâde hüsn-ü ahlâk dersini alanlarını gören bazı alâkadar zatlar demişler ki: “Terbiye için on beş sene hapse atmaktansa, on beş hafta Risale-i Nur dersini alsalar, daha ziyade onları ıslah eder.“ [/FONT] [FONT=Tahoma]Madem ölüm ölmüyor. Ve ecel gizlidir, her vakit gelebilir. Ve madem kabir kapanmıyor; kafile kafile arkasında gelenler oraya girip kayboluyorlar. Ve madem ölüm, ehl-i iman hakkında idam-ı ebedîden terhis tezkeresine çevrildiği, hakikat-i Kur’âniye ile gösterilmiş; ve ehl-i dalâlet ve sefahet hakkında, gözle göründüğü gibi, bir idam-ı ebedîdir, bütün mahbubâtından ve mevcudattan bir firâk-ı lâyezâlîdir. Elbette ve elbette, hiç şüphe kalmaz ki, en bahtiyar odur ki, sabır içinde şükretmek ve hapis müddetinden tam istifade ederek Nurların dersini alarak istikamet dairesinde imanına ve Kur’ân’a hizmete çalışmaktır. [/FONT] [FONT=Tahoma]Ey zevk ve lezzete müptelâ insan! Ben yetmiş beş yaşımda, binler tecrübelerle ve hüccetlerle ve hadiselerle aynelyakîn bildim ki, hakikî zevk ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve hayattaki saadet yalnız imandadır ve iman hakikatleri dairesinde bulunur. Yoksa, dünyevî bir lezzette çok elemler var. Bir üzüm tanesini yedirir, on tokat vurur gibi, hayatın lezzetini kaçırır. [/FONT] [FONT=Tahoma]Ey hapis musibetine düşen biçareler! Madem dünyanız ağlıyor ve hayatınız acılaştı. Çalışınız, âhiretiniz dahi ağlamasın ve hayat-ı bâkiyeniz gülsün, tatlılaşsın. [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT] <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td>[FONT=Tahoma][B]Denizli[/B]: (bk. bilgiler)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]aynelyakin[/B]: gözle görerek kesin bilgi edinme (bk. y-ḳ-n)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]bahtiyar[/B]: talihli[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]biçare[/B]: çaresiz[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ecel[/B]: ölüm vakti[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ehl-i dalâlet ve sefahet[/B]: doğru ve hak yoldan sapan, inançsız kimseler ve zevk, eğlence ve yasak şeylere düşkün olanlar (bk. ḍ-l-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ehl-i iman[/B]: iman edenler, mü’minler (bk. e-m-n)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]elem[/B]: acı, sıkıntı[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]farz[/B]: Allah’ın kesin emirleri[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]fevkalâde[/B]: olağanüstü[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]firâk-ı lâyezâlî[/B]: sonu olmayan ayrılık (bk. f-r-ḳ; z-v-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hakikat-ı Kur’âniye[/B]: Kur’ân’ın gerçeği (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hakikî[/B]: gerçek, doğru (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hariçteki[/B]: dışarıdaki[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hayat-ı bâkiye[/B]: devamlı ve kalıcı âhiret hayatı (bk. ḥ-y-y; b-ḳ-y)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hüccet[/B]: delil[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hüsn-ü ahlâk[/B]: güzel ahlâk (bk. ḥ-s-n; ḫ-l-ḳ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]idam-ı ebedî[/B]: dirilmemek üzere sonsuz yok oluş (bk. e-b-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]istikamet[/B]: doğruluk[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]istirahathane[/B]: rahat edilecek, dinlenilecek yer[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kafile[/B]: grup[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]keder[/B]: sıkıntı, üzüntü[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kàtil[/B]: adam öldüren[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mahbubât[/B]: sevilenler, sevgililer (bk. ḥ-b-b)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mahpus[/B]: hapsedilmiş olan[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]maruz[/B]: tesiri altında olma[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]menfaat[/B]: yarar, fayda[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]merhametkârâne[/B]: merhametli bir şekilde (bk. r-ḥ-m)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mevcudât[/B]: varlıklar (bk. v-c-d)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]muhabbethane[/B]: sevgi yeri, muhabbet evi (bk. ḥ-b-b)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]musibet[/B]: belâ, felaket[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]müntakim[/B]: intikam alan[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]münzevî[/B]: bir köşeye çekilip ibadetle uğraşan, vaktini ibadetle geçiren[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]müptelâ[/B]: düşkün, tutulmuş[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]müşevveş[/B]: düzensiz, karma karışık[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]müştak[/B]: düşkün, istekli[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]saadet[/B]: mutluluk[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]salih[/B]: dinin emir ve yasaklarına uygun hareket eden, Allah’ın sevgili kulu (bk. ṣ-l-ḥ)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]terhis[/B]: göreve son verme[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]tevbe etmek[/B]: pişmanlık duyup bağışlanma dilemek[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tevbekâr[/B]: pişmanlık duyup bağışlanma dileyen[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]tezkere[/B]: belge[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ziyade[/B]: çok, fazla[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]âhiret[/B]: öteki dünya (bk. e-ḫ-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]çilehane-i uzlet[/B]: yalnız başına ve çile içinde ibadet edilen yer[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ıslah[/B]: iyileştirme, düzeltme[/FONT]</td></tr></tbody></table> [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
On Üçüncü Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst