Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
On Üçüncü Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 248117" data-attributes="member: 1"><p><strong>Onüçüncü Söz - Sayfa 211</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">ziyade elemler, hüzünler, kederler verir. Çünkü, insanda akıl ve fikir olduğu için, hayvanın aksine olarak, hazır zamanla beraber geçmiş ve gelecek zamanlarla da fıtraten alâkadardır. O zamanlardan dahi hem elem, hem lezzet alabilir. Hayvan ise, fikri olmadığı için, hazır lezzetini, geçmişten gelen hüzünler ve gelecekten gelen korkular, endişeler bozmuyor. İnsan ise, eğer dalâlet ve gaflete düşmüşse, hazır lezzetine, geçmişten gelen hüzünler ve gelecekten gelen endişeler, o cüz’î lezzeti cidden acılaştırıyor, bozuyor. Hususan gayr-ı meşru ise, bütün bütün zehirli bir bal hükmündedir.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Demek hayvandan yüz derece lezzet-i hayat noktasında aşağı düşer. Belki ehl‑i dalâletin ve gafletin hayatı, belki vücudu, belki kâinatı, bulunduğu gündür. Bütün geçmiş zaman ve kâinatlar, onun dalâleti noktasında mâdumdur, ölmüştür; akıl alâkadarlığıyla ona zulmetler, karanlıklar veriyor. Gelecek zamanlar ise, itikadsızlığı cihetiyle yine mâdumdur. Ve ademle hasıl olan ebedî firaklar, mütemadiyen onun fikir yoluyla hayatına zulmetler veriyorlar. Eğer iman hayata hayat olsa, o vakit hem geçmiş, hem gelecek zamanlar imanın nuruyla ışıklanır ve vücut bulur; zaman-ı hazır gibi, ruh ve kalbine iman noktasında ulvî ve mânevî ezvâkı ve envâr-ı vücudiyeyi veriyor. Bu hakikatin, İhtiyar Risalesinde, Yedinci Ricada izahı var; ona bakmalısınız.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">İşte hayat böyledir. Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve ferâizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz. Hergün ve her yerde ve her vakit vefiyatların gösterdikleri dehşetli hakikat-i mevt ise, size-başka gençlere söylediğim gibi-bir temsil ile beyan ediyorum.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Meselâ, burada, gözünüz önünde bir darağacı dikilmiş. Onun yanında bir piyango—fakat pek büyük bir ikramiye biletleri veren—dairesi var. Biz, buradaki on kişi, alâküllihal, ister istemez, hiç başka çare yok, oraya davet edileceğiz, bizi çağıracaklar. Ve çağırma zamanı gizli olmasından, her dakika ya “Gel, idam biletini al, darağacına çık” veyahut “Gel, milyonlar altın kazandıran bir ikramiye bileti sana çıkmış. Gel, al” demelerini beklerken, birden kapıya iki adam geldi. Biri yarı çıplak, güzel ve aldatıcı bir kadın, elinde zahiren gayet tatlı, fakat zehirli bir helva getirip yedirmek istiyor. Diğer biri de, aldatmaz ve aldanmaz, ciddî bir adam, o kadının arkasından girdi. Dedi ki: “Size bir tılsım, bir ders getirdim.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>adem</strong>: yokluk, hiçlik</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>alâkadarlık</strong>: ilgili olma</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>alâküllihal</strong>: ister istemez, her durumda (bk. k-l-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>beyan</strong>: açıklama (bk. b-y-n)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>cihet</strong>: yön</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>cüz’î</strong>: az, küçük (bk. c-z-e)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>dalâlet</strong>: hak yoldan sapkınlık, inançsızlık (bk. ḍ-l-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>darağacı</strong>: idam sehpası</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ebedî</strong>: sonu olmayan, sonsuz (bk. e-b-d)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ehl-i dalâlet ve gaflet</strong>: doğru ve hak yoldan sapmış, inançsız ve âhiretten habersiz, mânevî sorumluluklarına karşı duyarsız kimseler (bk. ḍ-l-l; ğ-f-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>elem</strong>: acı, sıkıntı</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>envâr-ı vücudiye</strong>: varlığa ait olan nurlar (bk. n-v-r; v-c-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ezvâk</strong>: zevkler, lezzetler </span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ferâiz</strong>: farzlar, Allah’ın kesin emirleri</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>firak</strong>: ayrılık (bk. f-r-ḳ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>fıtraten</strong>: yaratılış gereği (bk. f-ṭ-r)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>gaflet</strong>: vurdumduymazlık, Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranma hali (bk. ğ-f-l)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>gayr-ı meşru</strong>: helâl olmayan, dine aykırı (bk. ş-r-a)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hakikat-ı mevt</strong>: ölüm gerçeği (bk. ḥ-ḳ-ḳ; m-v-t)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hasıl olan</strong>: ortaya çıkan</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hazır zaman</strong>: içinde bulunulan şimdiki zaman</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>hususan</strong>: özellikle</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>itikad</strong>: inanç</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>izah</strong>: açıklama</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>kâinat</strong>: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>lezzet-i hayat</strong>: hayatın zevk ve lezzeti (bk. ḥ-y-y)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>muhafaza etmek</strong>: korumak (bk. ḥ-f-ẓ)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mâdum</strong>: yok</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>mütemadiyen</strong>: sürekli olarak</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>temsil</strong>: kıyaslama tarzında benzetme, analoji (bk. m-s̱-l)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>tılsım</strong>: sır, gizem</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ulvî</strong>: yüksek, yüce</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>vefiyat</strong>: vefatlar, ölümler</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>vücud</strong>: varlık (bk. v-c-d)</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zahiren</strong>: görünüşte (bk. ẓ-h-r)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zaman-ı hazır</strong>: şimdiki zaman</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zinetlendirmek</strong>: süslemek (bk. z-y-n)</span></td><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>ziyade</strong>: çok, fazla</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>zulmet</strong>: karanlık (bk. ẓ-l-m)</span></td></tr></tbody></table></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 248117, member: 1"] [b]Onüçüncü Söz - Sayfa 211[/b] [FONT=Tahoma]ziyade elemler, hüzünler, kederler verir. Çünkü, insanda akıl ve fikir olduğu için, hayvanın aksine olarak, hazır zamanla beraber geçmiş ve gelecek zamanlarla da fıtraten alâkadardır. O zamanlardan dahi hem elem, hem lezzet alabilir. Hayvan ise, fikri olmadığı için, hazır lezzetini, geçmişten gelen hüzünler ve gelecekten gelen korkular, endişeler bozmuyor. İnsan ise, eğer dalâlet ve gaflete düşmüşse, hazır lezzetine, geçmişten gelen hüzünler ve gelecekten gelen endişeler, o cüz’î lezzeti cidden acılaştırıyor, bozuyor. Hususan gayr-ı meşru ise, bütün bütün zehirli bir bal hükmündedir. [/FONT] [FONT=Tahoma]Demek hayvandan yüz derece lezzet-i hayat noktasında aşağı düşer. Belki ehl‑i dalâletin ve gafletin hayatı, belki vücudu, belki kâinatı, bulunduğu gündür. Bütün geçmiş zaman ve kâinatlar, onun dalâleti noktasında mâdumdur, ölmüştür; akıl alâkadarlığıyla ona zulmetler, karanlıklar veriyor. Gelecek zamanlar ise, itikadsızlığı cihetiyle yine mâdumdur. Ve ademle hasıl olan ebedî firaklar, mütemadiyen onun fikir yoluyla hayatına zulmetler veriyorlar. Eğer iman hayata hayat olsa, o vakit hem geçmiş, hem gelecek zamanlar imanın nuruyla ışıklanır ve vücut bulur; zaman-ı hazır gibi, ruh ve kalbine iman noktasında ulvî ve mânevî ezvâkı ve envâr-ı vücudiyeyi veriyor. Bu hakikatin, İhtiyar Risalesinde, Yedinci Ricada izahı var; ona bakmalısınız. [/FONT] [FONT=Tahoma]İşte hayat böyledir. Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve ferâizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz. Hergün ve her yerde ve her vakit vefiyatların gösterdikleri dehşetli hakikat-i mevt ise, size-başka gençlere söylediğim gibi-bir temsil ile beyan ediyorum. [/FONT] [FONT=Tahoma]Meselâ, burada, gözünüz önünde bir darağacı dikilmiş. Onun yanında bir piyango—fakat pek büyük bir ikramiye biletleri veren—dairesi var. Biz, buradaki on kişi, alâküllihal, ister istemez, hiç başka çare yok, oraya davet edileceğiz, bizi çağıracaklar. Ve çağırma zamanı gizli olmasından, her dakika ya “Gel, idam biletini al, darağacına çık” veyahut “Gel, milyonlar altın kazandıran bir ikramiye bileti sana çıkmış. Gel, al” demelerini beklerken, birden kapıya iki adam geldi. Biri yarı çıplak, güzel ve aldatıcı bir kadın, elinde zahiren gayet tatlı, fakat zehirli bir helva getirip yedirmek istiyor. Diğer biri de, aldatmaz ve aldanmaz, ciddî bir adam, o kadının arkasından girdi. Dedi ki: “Size bir tılsım, bir ders getirdim. [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT] <table border="0" cellpadding="0" cellspacing="2"><tbody><tr><td>[FONT=Tahoma][B]adem[/B]: yokluk, hiçlik[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]alâkadarlık[/B]: ilgili olma[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]alâküllihal[/B]: ister istemez, her durumda (bk. k-l-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]beyan[/B]: açıklama (bk. b-y-n)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]cihet[/B]: yön[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]cüz’î[/B]: az, küçük (bk. c-z-e)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]dalâlet[/B]: hak yoldan sapkınlık, inançsızlık (bk. ḍ-l-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]darağacı[/B]: idam sehpası[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ebedî[/B]: sonu olmayan, sonsuz (bk. e-b-d)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ehl-i dalâlet ve gaflet[/B]: doğru ve hak yoldan sapmış, inançsız ve âhiretten habersiz, mânevî sorumluluklarına karşı duyarsız kimseler (bk. ḍ-l-l; ğ-f-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]elem[/B]: acı, sıkıntı[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]envâr-ı vücudiye[/B]: varlığa ait olan nurlar (bk. n-v-r; v-c-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]ezvâk[/B]: zevkler, lezzetler [/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ferâiz[/B]: farzlar, Allah’ın kesin emirleri[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]firak[/B]: ayrılık (bk. f-r-ḳ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]fıtraten[/B]: yaratılış gereği (bk. f-ṭ-r)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]gaflet[/B]: vurdumduymazlık, Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranma hali (bk. ğ-f-l)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]gayr-ı meşru[/B]: helâl olmayan, dine aykırı (bk. ş-r-a)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hakikat-ı mevt[/B]: ölüm gerçeği (bk. ḥ-ḳ-ḳ; m-v-t)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hasıl olan[/B]: ortaya çıkan[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]hazır zaman[/B]: içinde bulunulan şimdiki zaman[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]hususan[/B]: özellikle[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]itikad[/B]: inanç[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]izah[/B]: açıklama[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]kâinat[/B]: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]lezzet-i hayat[/B]: hayatın zevk ve lezzeti (bk. ḥ-y-y)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]muhafaza etmek[/B]: korumak (bk. ḥ-f-ẓ)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]mâdum[/B]: yok[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]mütemadiyen[/B]: sürekli olarak[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]temsil[/B]: kıyaslama tarzında benzetme, analoji (bk. m-s̱-l)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]tılsım[/B]: sır, gizem[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ulvî[/B]: yüksek, yüce[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]vefiyat[/B]: vefatlar, ölümler[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]vücud[/B]: varlık (bk. v-c-d)[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]zahiren[/B]: görünüşte (bk. ẓ-h-r)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]zaman-ı hazır[/B]: şimdiki zaman[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]zinetlendirmek[/B]: süslemek (bk. z-y-n)[/FONT]</td><td>[FONT=Tahoma][B]ziyade[/B]: çok, fazla[/FONT]</td></tr><tr><td>[FONT=Tahoma][B]zulmet[/B]: karanlık (bk. ẓ-l-m)[/FONT]</td></tr></tbody></table> [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
On Üçüncü Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst