S- Ölüm nasıl nimet olur ve ne suretle nimetlerin sırasına dâhil edilmiştir?
C- Evvelâ: Ölüm, saadet-i ebediyeye mukaddemedir; bu itibarla nimet sayılabilir. Çünki nimetin mukaddemesi de nimettir. Nitekim vâcibin mukaddemesi, vâcib; haramın mukaddemesi, haramdır.
Sâniyen: Ölüm, muzır hayvanlarla dolu bir hapisten geniş bir sahraya çıkmak gibidir. Binaenaleyh ruh, cesed kafesinden çıkarsa necat bulur.
Sâlisen: Ölüm olmasaydı, küre-i Arz nev'-i beşeri istiab edemezdi ve nev'-i beşer müdhiş perişaniyetlere maruz kalırdı.
Râbian: İhtiyarlık yüzünden öyle bir dereceye gelenler var ki, tekâlif-i hayatiyeye kàdir olamaz, daima ölümünü isterler.
İşte bunun için, ölüm nimettir.
Saadet-i ebediye: Bitmez ve tükenmez sonsuz mutluluk.
Mukaddeme: Başlangıç, giriş, önsöz.
Sâniyen: İkinci olarak.
Binaenaleyh: Bundan dolayı.
Necat: Kurtuluş.
Sâlisen: Üçüncü olarak.
Küre-i Arz: Yer küre, dünya.
Nev'-i beşer: İnsan türü, insanlar.
İstiab: İçine almak, kaplamak.
Perişaniyet: Perişanlık.
Maruz: Uğrayan, uğrar durumda, uğramış, hedef.
Râbian: Dördüncü olarak.
Tekâlif-i hayatiye: Hayata ait yükümlülükler.
Nimet: İyilik, lütuf.
C- Evvelâ: Ölüm, saadet-i ebediyeye mukaddemedir; bu itibarla nimet sayılabilir. Çünki nimetin mukaddemesi de nimettir. Nitekim vâcibin mukaddemesi, vâcib; haramın mukaddemesi, haramdır.
Sâniyen: Ölüm, muzır hayvanlarla dolu bir hapisten geniş bir sahraya çıkmak gibidir. Binaenaleyh ruh, cesed kafesinden çıkarsa necat bulur.
Sâlisen: Ölüm olmasaydı, küre-i Arz nev'-i beşeri istiab edemezdi ve nev'-i beşer müdhiş perişaniyetlere maruz kalırdı.
Râbian: İhtiyarlık yüzünden öyle bir dereceye gelenler var ki, tekâlif-i hayatiyeye kàdir olamaz, daima ölümünü isterler.
İşte bunun için, ölüm nimettir.
Said Nursi
Saadet-i ebediye: Bitmez ve tükenmez sonsuz mutluluk.
Mukaddeme: Başlangıç, giriş, önsöz.
Sâniyen: İkinci olarak.
Binaenaleyh: Bundan dolayı.
Necat: Kurtuluş.
Sâlisen: Üçüncü olarak.
Küre-i Arz: Yer küre, dünya.
Nev'-i beşer: İnsan türü, insanlar.
İstiab: İçine almak, kaplamak.
Perişaniyet: Perişanlık.
Maruz: Uğrayan, uğrar durumda, uğramış, hedef.
Râbian: Dördüncü olarak.
Tekâlif-i hayatiye: Hayata ait yükümlülükler.
Nimet: İyilik, lütuf.