Nurâni Nakışlar..

NİSANUR

Well-known member
a_194.jpg

Risale-i Nur'dan Kuşlar Alemi.. Sonra, seyahat-i fikriyede bulunan o meraklı ve terakki ile zevki ve şevki artan dünya yolcusu, bahar bahçesinden bir bahar kadar bir güldeste-i marifet ve İmân alıp gelirken, hayvanat ve tuyûr âleminin kapısı, hakikat-bîn olan aklına ve marifet-âşinâ olan fikrine açıldı. Yüz bin ayrı ayrı seslerle ve çeşit çeşit dillerle onu içeriye çağırdılar, "Buyurun" dediler. O da girdi ve gördü ki: Bütün hayvanat ve kuşların bütün nevileri ve taifeleri ve milletleri, bil'ittifak, lisan-ı kâl ve lisan-ı halleriyle Lâ ilâhe illâ Hû deyip, zemin yüzünü bir zikirhane ve muazzam bir meclis-i tehlil suretine çevirmişler; herbiri bizzat birer kaside-i Rabbânî, birer kelime-i Sübhânî ve mânidar birer harf-i Rahmânî hükmünde Sânilerini tavsif edip hamd ü senâ ediyorlar vaziyetinde gördü. Güya o hayvanların ve kuşların duyguları ve kuvâları ve cihazları ve âzâları ve âletleri, manzum ve mevzun kelimelerdir ve muntazam ve mükemmel sözlerdir. Onlar, bunlarla Hallâk ve Rezzaklarına şükür ve vahdâniyetine şehadet getirdiklerine kat'î delâlet eden üç muazzam ve muhit hakikatleri müşahede etti.
 

NİSANUR

Well-known member
www_resimcity_com_goz_resimleri_yesil_goz.jpg

bir noktayı tam yerinde icad etmek için, bütün kainatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenahi lazımdır. zira, şu kitab-ı kebir-i kainatın herbir harfinin, bahusus zihayat herbir harfinin, herbir cümlesine müteveccih birer yüzü, nazır birer gözü vardır

mektubat | hakikat çekirdekleri | 453
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi

Allah'ın hesabına kâinata bakan adam her ne müşahede

ederse ilimdir.

Eğer gafletle esbab hesabına bakarsa,ilim zannettiği şey de

cehil olur.

Bediüzzaman Said Nursi
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi

Bir buluttan bir damla yağmur düştü.Bu damla denizin genişliğini görünce utandı:
Şu deniz denilen yerde ben kim oluyorum? Eğer deniz buysa gerçekten ben hiçim dedi.
Damla,kendisini hor görünce sedefin biri onu koynuna alıp seve seve besledi.
Felek de onun işini öyle düzgün yürüttü ki, nihayet padişahlara yaraşan namlı bir inci oldu.
Hasılı bu yüceliği kurumsuz olmakla buldu; Yokluk kapısını çaldığı için var oldu.


(Şeyh Sadi-i Şirazi;nin Gülistan;ından)


Evet, kendini beğenen belâyı bulur, zahmete düşer;
kendini beğenmeyen safâyı bulur, rahmete gider.
( Mektubat
 

NİSANUR

Well-known member
13476-fullsize.jpg


"İnsanın ebede uzanmış emelleri ve kâinatı ihâta etmiş efkârları

ve ebedî saadetlerinin envâına yayılmış arzuları gösterir ki,

bu insan ebed için halk edilmiş ve ebede gidecektir;

bu dünya, ona bir misafirhânedir ve âhiretine bir intizar salonudur."
 

NİSANUR

Well-known member
6486925-md.jpg

"Ey Rabb-i Rahîmim ve ey Hâlık-ı Kerîmim! Benim sû-i ihtiyarımla ömrüm ve gençliğim zayi olup gitti. Ve o ömür ve gençliğin meyvelerinden elimde kalan, elem verici günahlar, zillet verici elemler, dalâlet verici vesveseler kalmıştır. Ve bu ağır yük ve hastalıklı kalb ve hacâletli yüzümle kabre yakınlaşıyorum. Bilmüşahede, göre göre, gayet sür’atle, sağa ve sola inhiraf etmeyerek, ihtiyarsız bir tarzda, vefat eden ahbap ve akran ve akaribim gibi, kabir kapısına yanaşıyorum.O kabir, bu dâr-ı fâniden firâk-ı ebedî ile ebedü’l-âbâd yolunda kurulmuş, açılmış evvelki menzil ve birinci kapıdır."
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
att1775981zait6jp0.gif

Karşımda müthiş bir yangın var.
Alevleri göklere yükseliyor, içinde evladım yanıyor,imanım tutuşmuş yanıyor.
O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum.


Bediüzzaman Said Nursi
 

NİSANUR

Well-known member
kibris_lefkose_buyuk_han_cocuklar_2.jpg

Dünya hanı


Fakat o insan, infiâl ve kabul ve duâ ve suâl cihetinde, şu dünya hanında azîz bir yolcudur. Ve öyle bir Kerîm'e misafir olmuş ki, nihayetsiz rahmet hazînelerini ona açmış ve hadsiz bedî masnuâtını ve hizmetkârlarını ona musahhar etmiş. Ve o misafirin tenezzühüne ve temâşâsına ve istifadesine öyle büyük bir daire açıp müheyyâ etmiştir ki, o dairenin nısf-ı kutru, yani merkezden muhît hattına kadar gözün kestiği miktar, belki hayalin gittiği yere kadar geniştir ve uzundur.
 

NİSANUR

Well-known member
y1pxzSRyi-ABrcMhC3qJO1XzgoG9pHhUCnQWuaV0dDfO8jY557zhnqVaRn0Bva-Adgo

Katre


Hem öyle bir istikbâlden doğru olarak haber veriyor ki, şu dünyevî istikbâl ona nisbeten bir katre serap hükmündedir. Hem, öyle bir saadetten pek ciddi olarak haber veriyor ki, bütün saadet-i dünyeviye, ona nisbeten bir berk-i zâilin bir şems-i sermede nisbeti gibidir.
 

NİSANUR

Well-known member
defter.gif

Defter

Hem, Rubûbiyet-i saltanatında gayet ihtimâmı gözetir. O derece ki, en küçük bir hâdiseyi, en ufak bir hizmeti yazar, yazdırır. Mülkünde cereyan eden her şeyin sûretini müteaddit şeylerde hıfzeder. Şu hafîziyet işaret eder ki, ehemmiyetli bir muhasebe-i a'mâl defteri açılacak ve bilhassa mahiyetçe en büyük, en mükerrem, en müşerref bir mahlûk olan insanın büyük olan amelleri, mühim olan fiilleri, mühim bir hesab ve mîzana girecek. Sahife-i amelleri neşredilecek.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
mademm.jpg

Dünya madem fânidir.
Hem madem ömür kısadır.
Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur.
Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır.
Hem madem dünya sahipsiz değil.
Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerîm bir müdebbiri var.
Hem madem ne iyilik ve ne fenalık cezasız kalmayacaktır.
Hem madem Allah kimseye gücünden fazlasını yüklemez. (Bakara Sûresi, 2:286.) sırrınca teklif-i mâlâyutak yoktur.
Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır.
Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler kabir kapısına kadardır.
Elbette, en bahtiyar odur ki, dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, mâlâyâni şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.



Bediüzzaman Said Nursi
 

NİSANUR

Well-known member
b-89235-deniz_kenar%C4%B1nda_kitap_okumak_var_m%C4%B1_bundan_g%C3%BCzel.jpg



Risale-i Nur benim bedelime sizlerle görüşür, derse müştak yeni kardeşlerimize güzelce ders verir. Nurlarla ya okumak veya okutmak veya yazmak suretindeki meşguliyet, tecrübelerle kalbe ferah, ruha rahat, rızka bereket, vücuda sıhhat veriyor.
 

NİSANUR

Well-known member
27664.jpg


Ezcümle: Meslek ve meşrebimin dört esasından en mühimi olan şefkat etmek ve Risale-i Nur'un da en büyük hakikati olan acımak ve merhamet etmeyi, o validemin şefkatli fiil ve halinden ve o mânevî derslerinden aldığımı yakînen görüyorum.
Evet, bu hakikî ihlâs ile hakikî bir fedakârlık taşıyan validelik şefkati sû-i istimal edilip, mâsum çocuğunun elmas hazinesi hükmünde olan âhiretini düşünmeyerek, muvakkat fâni şişeler hükmünde olan dünyaya o çocuğun mâsum yüzünü çevirmek ve bu şekilde ona şefkat göstermek, o şefkati sû-i istimal etmektir.
Evet, kadınların şefkat cihetiyle bu kahramanlıklarını hiçbir ücret ve hiçbir mukabele istemeyerek, hiçbir faide-i şahsiye, hiçbir gösteriş mânâsı olmayarak ruhunu feda ettiklerine, o şefkatin küçücük bir nümunesini taşıyan bir tavuğun yavrusunu kurtarmak için arslana saldırması ve ruhunu feda etmesi ispat ediyor.
Şimdi terbiye-i İslâmiyeden ve a'mâl-i uhreviyeden en kıymetli ve en lüzumlu esas, ihlâstır. Bu çeşit şefkatteki kahramanlıkta o hakikî ihlâs bulunuyor. Eğer bu iki nokta o mübarek taifede inkişafa başlasa, daire-i İslâmiyede pek büyük bir saadete medar olur. Halbuki erkeklerin kahramanlıkları mukabelesiz olamıyor; belki yüz cihette mukabele istiyorlar. Hiç olmazsa şan ve şeref istiyorlar. Fakat maattessüf biçare mübarek taife-i nisâiye, zalim erkeklerinin şerlerinden ve tahakkümlerinden kurtulmak için, başka bir tarzda, zaafiyetten ve aczden gelen başka bir nevide riyâkârlığa giriyorlar.
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
bir-uzum-tanesi-yedirir-de.jpg

Ey zevk ve lezzetebtelâ insan!


Ben yetmiş beş yaşımda, binler tecrübelerle ve hüccetlerle ve hâdiselerle aynelyakîn bildim ki, hakiki zevk ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve hayattaki saadet yalnız imândadır ve imân hakikatleri dairesinde bulunur. Yoksa, dünyevî bir lezzette çok elemler var. Bir üzüm tanesini yedirir, on tokat vurur gibi, hayatın lezzetini kaçırır.

Bediüzzaman Said Nursî
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
www.resimcity.com_ilkbahar_resimleri.jpg


Evet, hiç mümkün müdür ki,
insan, umum mevcudât içinde
ehemmiyetli bir vazifesi, ehemmiyetli bir istidadı olsun da,
insanın Rabbi de insana bu kadar muntazam masnuâtıyla kendini tanıttırsa,
mukabilinde insan İmân ile Onu tanımazsa;
hem, bu kadar rahmetin süslü meyveleriyle kendini sevdirse,
mukabilinde insan ibâdetle kendini Ona sevdirmese;
hem, bu kadar bu türlü nimetleriyle muhabbet ve rahmetini ona gösterse,

mukabilinde insan şükür ve hamd ile Ona hürmet etmese,


  • cezasız kalsın,

  • başıboş bırakılsın,
  • o izzet, gayret sahibi Zât-ı Zülcelâl, bir dâr-ı mücâzât hazırlamasın?
 
Üst