Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Nur çeşmesi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="_bamteli_" data-source="post: 165947" data-attributes="member: 15023"><p><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Meyve Risalesinden </strong></span><span style="font-family: 'Tahoma'"><strong>Altıncı Mes’ele</strong></span></p><p> </p><p> </p><p> </p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Risale-i Nur'un çok yerlerinde îzahı ve kat'î hadsiz hüccetleri bulunan İman-ı billâh rüknünün binler külli bürhanlarından bir tek bürhana kısaca bir işarettir.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Kastamonu'da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler:</span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">- "Bize Hâlıkımızı tanıttır. Muallimlerimiz Allah'tan bahsetmiyorlar."dediler.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Ben dedim:</span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">-Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusiyle mütemadiyen Allahtan bahsedip Hâlıkı tanıttırıyorlar. Muallimleri değil, onları dinleyiniz.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Meselâ: Nasıl ki mükemmel bir eczahâne ki, her kavanozunda hârika ve hassas mizanlarla alınmış hayattar macunlar ve tiryaklar var; şüphesiz gayet maharetli ve kimyager ve hakim bir eczacıyı gösterir. Öyle de, Küre-i Arz eczahânesinde bulunan dörtyüz bin çeşit nebatat ve hayvanat kavanozlarındaki zihayat macunlar ve tiryaklar cihetiyle, bu çarşıdaki eczahaneden ne derece ziyâde mükemmel ve büyük olması nisbetinde-okuduğunuz fenn-i tıb mikyasiyle-Küre-i Arz eczahâne-i kübrasının eczacısı olan Hakîm-i Zülcelâli hattâ kör gözlere de gösterir, tanıttırır.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Hem Meselâ: Nasıl bir hârika fabrika ki, binler çeşit çeşit kumaşları basit bir maddeden dokuyor; şeksiz, bir fabrikatörü ve meharetli bir makinisti tanıttırır. Öyle de, Küre-i Arz denilen yüzbinler başlı, her başında yüzbinler mükemmel fabrika bulunan bu seyyar makine-i Rabbaniye ne derece bu insan fabrikasından büyükse, mükemmelse, o derecede-okuduğunuz fenn-i makine mikyasiyle- Küre-i Arzın ustasını ve sahibini bildirir ve tanıttırır.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">(Sh: N-9)</span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Hem Meselâ: Nasılki gayet mükemmel binbir çeşit erzak etrafından celbedip, içinde muntazaman istif ve ihzar edilmiş depo ve iâşe anbarı ve dükkân, şeksiz bir fevkalâde iâşe ve erzak mâlikini ve sahibini ve memurunu bildirir. Öyle de, bir senede yirmidört bin senelik bir dâirede muntazaman seyahat eden ve yüz binler ve ayrı ayrı erzak isteyen tâifeleri içine alan ve seyahatiyle mevsimlere uğrayıp, baharı bir büyük vagon gibi, binler ayrı ayrı taamlarla doldurarak, kışta erzakı tükenen bîçâre zîhayatlara getiren ve Küre-i Arz denilen bu Rahmâni iâşe anbarı ve bu sefine-i Sübhaniye ve binbir çeşit cihazatı ve malları ve konserve paketleri taşıyan bu depo ve dükkan-ı Rabbâni, ne derece o fabrikadan büyük mükemmel ise, -okuduğunuz veya okuyacağınız fenn-i iâşe mikyasiyle- o kat'iyyette ve o derecede Küre-i Arz deposunun sahibini, mutasarrıfını, müdebbirini bildirir, tanıttırır, sevdirir. </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Hem Nasıl ki: Dörtyüz bin millet içinde bulunan ve her milletin istediği erzakı ayrı ve istimâl ettiği silâhı ayrı ve giydiği elbisesi ayrı ve tâlimatı ayrı ve terhisatı ayrı olan bir ordunun mu'cizekâr bir kumandanı; tek başiyle bütün o ayrı ayrı milletlerin ayrı ayrı erzaklarını ve çeşit çeşit eslihalarını ve elbiselerini ve cihazatlarını, hiçbirini unutmıyarak ve şaşırmıyarak verdiği acip ordu ve ordugâh, şüphesiz bedahetle ve hârika kumandanı gösterir, takdirkârane sevdirir. Aynen öyle de, zemin yüzünün ordugâhında ve her baharda yeniden silâh altına alınmış bir yeni ordu-yu Sübhânide nebatat ve hayvanat milletlerinden dörtyüz bin nev'i çeşit çeşit elbise, erzak, esliha, tâlim, terhisleri gayet mükemmel ve muntazam ve hiç birini unutmıyarak ve şaşırmıyarak bir tek kumandan-ı âzam tarafından verilen Küre-i Arzın bahar oldugâhı, ne derece mezkûr insan ordu ve ordugâhından büyük ve mükemmel ise, -sizin okuyacağınız fenn-i askeri mikyasiyle-dikkatli ve aklı başında olanlara o derece Küre-i Arzın Hâkimini ve Rabbini ve Müdebbirini ve Kumandan-ı Akdesini hayretler ve takdislerle bildirir. Ve tahmid ve tesbihle sevdirir.</span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Hem Nasıl ki: Bir hârika şehirde milyonlar elektrik lâmbaları hareket ederek heryeri gezerler, yanmak maddeleri tükenmiyor bir tarzdaki elektrik lâmbaları ve fabrikası, şeksiz bedahetle elektriği idare eden ve seyyar lâmbaları yapan fabrikayı kuran ve iştiâl maddelerini getiren bir mu'cizekâr</span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">(Sh: N-10)</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">ustayı ve fevkalâde kudretli bir elektrikçiyi hayretle ve tebriklerle tanıttırır; yaşasınlar ile sevdirir. Aynen öyle de, bu âlem şehrinde, dünya sarayının damındaki yıldız lâmbaları, bir kısmı kozmoğrafyanın dediğine bakılsa, Küre-i Arzdan bin defa büyük ve top güllesinden yetmiş defa sür'atli hareket ettikleri halde; intizamını bozmuyor, birbirine çarpmıyor, sönmüyor, yanmak maddeleri tükenmiyor. Okuduğunuz kozmoğrafyanın dediğine göre, Küre-i Arz'dan bir milyon defadan ziyade büyük ve bir milyon seneden ziyâde yaşıyan ve bir misafirhane-i Rahmaniyyede bir lâmba ve soba olan güneşimizin yanmasının devamı için, her gün Küre-i Arzın denizleri kadar gazyağı ve dağları kadar kömür veya bin Arz kadar odun yığınları lâzımdır ki sönmesin. Ve onu ve onun gibi ulvî yıldızları gazyağsız, odunsuz, kömürsüz yandıran ve söndürmeyen ve beraber ve çabuk gezdiren ve birbirine çarptırmayan bir nihayetsiz kudreti ve saltanatı ışık parmaklariyle gösteren bu kâinat şehr-i muhteşemindeki dünya sarayının elektrik lâmbaları ve idareleri ne derece o misâlden daha büyük, daha mükemmeldir. O derecede-sizin okuduğunuz veya okuyacağınız fenn-i elektrik mikyasiyle-bu meşher-i âzam-ı kâinatın Sultanını, Münevvirini, Müdebbirini, Sâniini o nurâni yıldızları şâhid göstererek tanıttırır. Tesbihatla, takdisatla sevdirir. Perestiş ettirir.</span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Hem Meselâ: Nasıl ki bir kitap bulunsa ki: Bir satırında bir kitap ince yazılmış ve herbir kelimesinde ince kalemle bir sûre-i Kur'aniye yazılmış, gayet mânidar ve bütün mes'eleleri birbirini te'yid eder ve kâtibini ve müellifini fevkalâde meharetli ve iktidarlı gösteren bir acip mecmua; şeksiz, gündüz gibi, kâtip ve musannifini kemalâtiyle, hünerleriyle bildirir, tanıttırır. "Maşâllah... Barekâllah" cümleleriyle takdir ettirir. Aynen öyle de: Bu kâinat kitab-ı kebiri ki, bir tek sahifesi olan zemin yüzünde ve bir tek forması olan baharda; üçyüz bin ayrı ayrı kitaplar hükmündeki üçyüz bin nebati ve hayvani tâifeleri beraber, birbiri içinde, yanlışsız hatasız, karıştırmıyarak, şaşırmıyarak, mükemmel, muntazam ve bazen ağaç gibi bir kelimede, bir kasideyi; ve çekirdek gibi bir noktada bir kitabın tamam ve fihristesini yazan bir kalem işlediğini gözümüzle gördüğümüz ve nihayetsiz mânidar ve her kelimesinde çok hikmetler bulunan şu mecmua-i kâinat ve bu mücessem Kur'an-ı Ekber-i Âlem, mezkûr misâldeki kitaptan ne derece büyük ve mü </span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">(Sh: N-11)</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">kemmel ve mânidar ise, o derecede - sizin okuduğunuz fenn-i hikmetül-eşya ve mektebte bilfiil mübaşeret ettiğiniz fenn-i kıraat ve fenn-i kitabet, geniş mikyasiyle ve dürbin gözleriyle-bu kitab-ı kâinatın Nakkaşını, Kâtibini hadsiz kemalâtiyle tanıttırır. "Allahu ekber"cümlesiyle bildirir. "Sübhanallah" takdisiyle târif eder. "Elhamdülillah" senâlarıyla sevdirir.</span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">İşte, bu fenlere kıyasen, yüzer fünundan herbir fen, geniş mikyasiyle ve hususi aynasiyle ve durbinli gözüyle ve ibretli nazariyle bu kâinatın Hâlik-ı Zülcelâlini Esmasiyle bildirir. Sıfatını, kemalâtını tanıttırır.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">İşte, bu muhteşem ve parlak bir bürhan-ı Vahdaniyet olan mezkûr hücceti ders vermek içindir ki: Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan çok tekrar ile en ziyâde </span><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred"><strong>خَلَقَ السَّمَوَاتِ وَالاَرْضِ</strong></span></span><span style="font-family: 'Tahoma'"> ve </span><strong><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred">رَبُّ السَّمَوَاتِ وَالاَرْضِ</span></span></strong> <span style="font-family: 'Tahoma'">âyetleriyle Hâlıkımızı bize tanıttırıyor diye o mektepli gençlere dedim. Onlar dahi tamamiyle kabûl edip tasdik ederek "Hadsiz şükür olsun Rabbimize ki, tam kudsi ve ayn-ı hakikat bir ders aldık Allah senden razı olsun"dediler.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Ben de dedim. İnsan, binler çeşit elemler ile müteellim ve binler nevi lezzetler ile mütelezziz olacak bir zihayat makine ve gayet derece acziyle beraber, hadsiz maddi mânevi düşmanları ve nihayetsiz fakriyle beraber, hadsiz zahiri ve batıni ihtiyaçları bulunan ve mütemadiyen zevâl ve firak tokatlarını yiyen bir bîçâre mahlûk iken, birden iman ve ubûdiyetle böyle bir Padişah-ı Zülcelâle intisab edip bütün düşmanlarına karşı bir nokta-i istinad ve bütün hâcatına medar bir nokta-i istimdad bularak, herkes mensup olduğu efendisinin şerefiyle makamıyla iftihar ettiği gibi; o da böyle nihayetsiz Kadir ve Rahim bir Padişâha iman ile intisab etse ve ubûdiyetle hizmetine girse ve ecelin idam ilânını kendi hakkında terhis tezkeresine çevirse ne kadar memnun ve minnettar ve ne kadar müteşekkirane iftihar edebilir kıyas ediniz.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">O mektepli gençlere dediğim gibi musibetzede mahpuslara da tekrar ile derim."Onu tanıyan ve itaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır. Onu unutan </span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">(Sh: N-12)</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'">Saraylarda da olsa zindandadır. bedbahttır"Hatta bir ihtiyar mazlum idam olunurken bedbaht zalimlere demiş: "Ben idam olmuyorum; belki terhis ile saadete gidiyorum.Fakat ben de sizi idam-ı ebedi ile mahkûm gördüğümden, sizden tam intikamımı alıyorum." </span><span style="font-size: 15px"><span style="color: darkred"><strong>لآاِلَهَ اِلاَّ اللَّهُ</strong></span></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">diyerek sürur ile teslim-i ruh eder. </span></p><p> </p><p style="text-align: center"><strong><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا اِلاَّ مَا عَلّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ</span></span></strong></p><p></p><p> </p><p> </p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Tahoma'">* * *</span></p><p></p><p> </p><p> </p></blockquote><p></p>
[QUOTE="_bamteli_, post: 165947, member: 15023"] [FONT=Tahoma][B]Meyve Risalesinden [/B][/FONT][FONT=Tahoma][B]Altıncı Mes’ele[/B][/FONT] [FONT=Tahoma] [/FONT] [FONT=Tahoma] [/FONT] [FONT=Tahoma][/FONT] [FONT=Tahoma]Risale-i Nur'un çok yerlerinde îzahı ve kat'î hadsiz hüccetleri bulunan İman-ı billâh rüknünün binler külli bürhanlarından bir tek bürhana kısaca bir işarettir.[/FONT] [FONT=Tahoma]Kastamonu'da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler:[/FONT] [FONT=Tahoma][/FONT] [FONT=Tahoma]- "Bize Hâlıkımızı tanıttır. Muallimlerimiz Allah'tan bahsetmiyorlar."dediler.[/FONT] [FONT=Tahoma]Ben dedim:[/FONT] [FONT=Tahoma][/FONT] [FONT=Tahoma]-Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusiyle mütemadiyen Allahtan bahsedip Hâlıkı tanıttırıyorlar. Muallimleri değil, onları dinleyiniz.[/FONT] [FONT=Tahoma]Meselâ: Nasıl ki mükemmel bir eczahâne ki, her kavanozunda hârika ve hassas mizanlarla alınmış hayattar macunlar ve tiryaklar var; şüphesiz gayet maharetli ve kimyager ve hakim bir eczacıyı gösterir. Öyle de, Küre-i Arz eczahânesinde bulunan dörtyüz bin çeşit nebatat ve hayvanat kavanozlarındaki zihayat macunlar ve tiryaklar cihetiyle, bu çarşıdaki eczahaneden ne derece ziyâde mükemmel ve büyük olması nisbetinde-okuduğunuz fenn-i tıb mikyasiyle-Küre-i Arz eczahâne-i kübrasının eczacısı olan Hakîm-i Zülcelâli hattâ kör gözlere de gösterir, tanıttırır.[/FONT] [FONT=Tahoma]Hem Meselâ: Nasıl bir hârika fabrika ki, binler çeşit çeşit kumaşları basit bir maddeden dokuyor; şeksiz, bir fabrikatörü ve meharetli bir makinisti tanıttırır. Öyle de, Küre-i Arz denilen yüzbinler başlı, her başında yüzbinler mükemmel fabrika bulunan bu seyyar makine-i Rabbaniye ne derece bu insan fabrikasından büyükse, mükemmelse, o derecede-okuduğunuz fenn-i makine mikyasiyle- Küre-i Arzın ustasını ve sahibini bildirir ve tanıttırır.[/FONT] [FONT=Tahoma](Sh: N-9)[/FONT] [FONT=Tahoma][/FONT] [FONT=Tahoma]Hem Meselâ: Nasılki gayet mükemmel binbir çeşit erzak etrafından celbedip, içinde muntazaman istif ve ihzar edilmiş depo ve iâşe anbarı ve dükkân, şeksiz bir fevkalâde iâşe ve erzak mâlikini ve sahibini ve memurunu bildirir. Öyle de, bir senede yirmidört bin senelik bir dâirede muntazaman seyahat eden ve yüz binler ve ayrı ayrı erzak isteyen tâifeleri içine alan ve seyahatiyle mevsimlere uğrayıp, baharı bir büyük vagon gibi, binler ayrı ayrı taamlarla doldurarak, kışta erzakı tükenen bîçâre zîhayatlara getiren ve Küre-i Arz denilen bu Rahmâni iâşe anbarı ve bu sefine-i Sübhaniye ve binbir çeşit cihazatı ve malları ve konserve paketleri taşıyan bu depo ve dükkan-ı Rabbâni, ne derece o fabrikadan büyük mükemmel ise, -okuduğunuz veya okuyacağınız fenn-i iâşe mikyasiyle- o kat'iyyette ve o derecede Küre-i Arz deposunun sahibini, mutasarrıfını, müdebbirini bildirir, tanıttırır, sevdirir. [/FONT] [FONT=Tahoma][/FONT] [FONT=Tahoma]Hem Nasıl ki: Dörtyüz bin millet içinde bulunan ve her milletin istediği erzakı ayrı ve istimâl ettiği silâhı ayrı ve giydiği elbisesi ayrı ve tâlimatı ayrı ve terhisatı ayrı olan bir ordunun mu'cizekâr bir kumandanı; tek başiyle bütün o ayrı ayrı milletlerin ayrı ayrı erzaklarını ve çeşit çeşit eslihalarını ve elbiselerini ve cihazatlarını, hiçbirini unutmıyarak ve şaşırmıyarak verdiği acip ordu ve ordugâh, şüphesiz bedahetle ve hârika kumandanı gösterir, takdirkârane sevdirir. Aynen öyle de, zemin yüzünün ordugâhında ve her baharda yeniden silâh altına alınmış bir yeni ordu-yu Sübhânide nebatat ve hayvanat milletlerinden dörtyüz bin nev'i çeşit çeşit elbise, erzak, esliha, tâlim, terhisleri gayet mükemmel ve muntazam ve hiç birini unutmıyarak ve şaşırmıyarak bir tek kumandan-ı âzam tarafından verilen Küre-i Arzın bahar oldugâhı, ne derece mezkûr insan ordu ve ordugâhından büyük ve mükemmel ise, -sizin okuyacağınız fenn-i askeri mikyasiyle-dikkatli ve aklı başında olanlara o derece Küre-i Arzın Hâkimini ve Rabbini ve Müdebbirini ve Kumandan-ı Akdesini hayretler ve takdislerle bildirir. Ve tahmid ve tesbihle sevdirir.[/FONT] [FONT=Tahoma][/FONT] [FONT=Tahoma]Hem Nasıl ki: Bir hârika şehirde milyonlar elektrik lâmbaları hareket ederek heryeri gezerler, yanmak maddeleri tükenmiyor bir tarzdaki elektrik lâmbaları ve fabrikası, şeksiz bedahetle elektriği idare eden ve seyyar lâmbaları yapan fabrikayı kuran ve iştiâl maddelerini getiren bir mu'cizekâr[/FONT] [FONT=Tahoma][/FONT] [FONT=Tahoma](Sh: N-10)[/FONT] [FONT=Tahoma]ustayı ve fevkalâde kudretli bir elektrikçiyi hayretle ve tebriklerle tanıttırır; yaşasınlar ile sevdirir. Aynen öyle de, bu âlem şehrinde, dünya sarayının damındaki yıldız lâmbaları, bir kısmı kozmoğrafyanın dediğine bakılsa, Küre-i Arzdan bin defa büyük ve top güllesinden yetmiş defa sür'atli hareket ettikleri halde; intizamını bozmuyor, birbirine çarpmıyor, sönmüyor, yanmak maddeleri tükenmiyor. Okuduğunuz kozmoğrafyanın dediğine göre, Küre-i Arz'dan bir milyon defadan ziyade büyük ve bir milyon seneden ziyâde yaşıyan ve bir misafirhane-i Rahmaniyyede bir lâmba ve soba olan güneşimizin yanmasının devamı için, her gün Küre-i Arzın denizleri kadar gazyağı ve dağları kadar kömür veya bin Arz kadar odun yığınları lâzımdır ki sönmesin. Ve onu ve onun gibi ulvî yıldızları gazyağsız, odunsuz, kömürsüz yandıran ve söndürmeyen ve beraber ve çabuk gezdiren ve birbirine çarptırmayan bir nihayetsiz kudreti ve saltanatı ışık parmaklariyle gösteren bu kâinat şehr-i muhteşemindeki dünya sarayının elektrik lâmbaları ve idareleri ne derece o misâlden daha büyük, daha mükemmeldir. O derecede-sizin okuduğunuz veya okuyacağınız fenn-i elektrik mikyasiyle-bu meşher-i âzam-ı kâinatın Sultanını, Münevvirini, Müdebbirini, Sâniini o nurâni yıldızları şâhid göstererek tanıttırır. Tesbihatla, takdisatla sevdirir. Perestiş ettirir.[/FONT] [FONT=Tahoma][/FONT] [FONT=Tahoma]Hem Meselâ: Nasıl ki bir kitap bulunsa ki: Bir satırında bir kitap ince yazılmış ve herbir kelimesinde ince kalemle bir sûre-i Kur'aniye yazılmış, gayet mânidar ve bütün mes'eleleri birbirini te'yid eder ve kâtibini ve müellifini fevkalâde meharetli ve iktidarlı gösteren bir acip mecmua; şeksiz, gündüz gibi, kâtip ve musannifini kemalâtiyle, hünerleriyle bildirir, tanıttırır. "Maşâllah... Barekâllah" cümleleriyle takdir ettirir. Aynen öyle de: Bu kâinat kitab-ı kebiri ki, bir tek sahifesi olan zemin yüzünde ve bir tek forması olan baharda; üçyüz bin ayrı ayrı kitaplar hükmündeki üçyüz bin nebati ve hayvani tâifeleri beraber, birbiri içinde, yanlışsız hatasız, karıştırmıyarak, şaşırmıyarak, mükemmel, muntazam ve bazen ağaç gibi bir kelimede, bir kasideyi; ve çekirdek gibi bir noktada bir kitabın tamam ve fihristesini yazan bir kalem işlediğini gözümüzle gördüğümüz ve nihayetsiz mânidar ve her kelimesinde çok hikmetler bulunan şu mecmua-i kâinat ve bu mücessem Kur'an-ı Ekber-i Âlem, mezkûr misâldeki kitaptan ne derece büyük ve mü [/FONT] [FONT=Tahoma](Sh: N-11)[/FONT] [FONT=Tahoma]kemmel ve mânidar ise, o derecede - sizin okuduğunuz fenn-i hikmetül-eşya ve mektebte bilfiil mübaşeret ettiğiniz fenn-i kıraat ve fenn-i kitabet, geniş mikyasiyle ve dürbin gözleriyle-bu kitab-ı kâinatın Nakkaşını, Kâtibini hadsiz kemalâtiyle tanıttırır. "Allahu ekber"cümlesiyle bildirir. "Sübhanallah" takdisiyle târif eder. "Elhamdülillah" senâlarıyla sevdirir.[/FONT] [FONT=Tahoma][/FONT] [FONT=Tahoma]İşte, bu fenlere kıyasen, yüzer fünundan herbir fen, geniş mikyasiyle ve hususi aynasiyle ve durbinli gözüyle ve ibretli nazariyle bu kâinatın Hâlik-ı Zülcelâlini Esmasiyle bildirir. Sıfatını, kemalâtını tanıttırır.[/FONT] [FONT=Tahoma]İşte, bu muhteşem ve parlak bir bürhan-ı Vahdaniyet olan mezkûr hücceti ders vermek içindir ki: Kur'an-ı Mu'ciz-ül-Beyan çok tekrar ile en ziyâde [/FONT][SIZE=4][COLOR=darkred][B]خَلَقَ السَّمَوَاتِ وَالاَرْضِ[/B][/COLOR][/SIZE][FONT=Tahoma] ve [/FONT][B][SIZE=4][COLOR=darkred]رَبُّ السَّمَوَاتِ وَالاَرْضِ[/COLOR][/SIZE][/B] [FONT=Tahoma]âyetleriyle Hâlıkımızı bize tanıttırıyor diye o mektepli gençlere dedim. Onlar dahi tamamiyle kabûl edip tasdik ederek "Hadsiz şükür olsun Rabbimize ki, tam kudsi ve ayn-ı hakikat bir ders aldık Allah senden razı olsun"dediler.[/FONT] [FONT=Tahoma]Ben de dedim. İnsan, binler çeşit elemler ile müteellim ve binler nevi lezzetler ile mütelezziz olacak bir zihayat makine ve gayet derece acziyle beraber, hadsiz maddi mânevi düşmanları ve nihayetsiz fakriyle beraber, hadsiz zahiri ve batıni ihtiyaçları bulunan ve mütemadiyen zevâl ve firak tokatlarını yiyen bir bîçâre mahlûk iken, birden iman ve ubûdiyetle böyle bir Padişah-ı Zülcelâle intisab edip bütün düşmanlarına karşı bir nokta-i istinad ve bütün hâcatına medar bir nokta-i istimdad bularak, herkes mensup olduğu efendisinin şerefiyle makamıyla iftihar ettiği gibi; o da böyle nihayetsiz Kadir ve Rahim bir Padişâha iman ile intisab etse ve ubûdiyetle hizmetine girse ve ecelin idam ilânını kendi hakkında terhis tezkeresine çevirse ne kadar memnun ve minnettar ve ne kadar müteşekkirane iftihar edebilir kıyas ediniz.[/FONT] [FONT=Tahoma]O mektepli gençlere dediğim gibi musibetzede mahpuslara da tekrar ile derim."Onu tanıyan ve itaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır. Onu unutan [/FONT] [FONT=Tahoma] [/FONT] [FONT=Tahoma](Sh: N-12)[/FONT] [FONT=Tahoma]Saraylarda da olsa zindandadır. bedbahttır"Hatta bir ihtiyar mazlum idam olunurken bedbaht zalimlere demiş: "Ben idam olmuyorum; belki terhis ile saadete gidiyorum.Fakat ben de sizi idam-ı ebedi ile mahkûm gördüğümden, sizden tam intikamımı alıyorum." [/FONT][SIZE=4][COLOR=darkred][B]لآاِلَهَ اِلاَّ اللَّهُ[/B][/COLOR][/SIZE] [FONT=Tahoma]diyerek sürur ile teslim-i ruh eder. [/FONT] [FONT=Tahoma] [/FONT] [CENTER][B][SIZE=3][COLOR=darkred]سُبْحَانَكَ لاَ عِلْمَ لَنَا اِلاَّ مَا عَلّمْتَنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ[/COLOR][/SIZE][/B][/CENTER] [FONT=Tahoma] [/FONT] [FONT=Tahoma] [/FONT] [FONT=Tahoma] [/FONT] [CENTER][FONT=Tahoma]* * *[/FONT][/CENTER] [FONT=Tahoma] [/FONT] [FONT=Tahoma] [/FONT] [FONT=Tahoma] [/FONT] [FONT=Tahoma][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Nur çeşmesi
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst