Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
Nefsinizi Allah'tan satın almaya bakın
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="genc_kalem" data-source="post: 182395" data-attributes="member: 15919"><p><span style="font-size: 12px"><img src="http://medya.zaman.com.tr/2010/02/19/kursu.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">Cenabı Hak, en büyük vazife olan tebliğ hususunda, "Önce en yakın akrabalarını uyar. " (Şuarâ, 26/214) buyurarak, Allah Resûlü'nün, işe akrabalarından başlamasını emretmiştir.</span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">Bu ayet indirildiğinde Peygamber Efendimiz ailesinin bütün fertlerini, akraba ve yakın komşularını Ebû Kubeys tepesinde toplamış ve <span style="color: red"><strong>"Ey Abdulmuttalip oğulları! Ey Fih oğulları! Ey Lüeyy oğulları! Ben şimdi şu dağın öbür yamacında düşman süvarilerinin bulunduğunu ve size saldırmak üzere olduklarını söylesem bana inanır mısınız?"</strong></span> diye sormuştu. Onlar, <span style="color: red"><strong>"evet inanırız"</strong></span> deyince Efendimiz sözlerine şöyle devam etmişti: </span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: red">"Ben şiddetli bir azaptan önce size gönderilmiş bir uyarıcıyım."</span></strong> Bunun üzerine, Ebû Leheb öfkeden yerinde duramaz hâle gelmiş, –hâşâ ve kellâ– "Ağzın kurusun. Sırf bunun için mi bizi buraya çağırdın?" demişti.</span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: red">"Ebû Leheb'in iki eli kurusun. Kurudu da."</span></strong> mealindeki ayet-i kerimeyi ihtiva eden <span style="color: red"><strong>"Tebbet"</strong></span> Sûresi'nin indirilmesiyle tesellî olan Efendimiz, Ebû Leheb gibi kimselerin mani olmaya çalışmalarına rağmen Allah'ın emrini yerine getirmiş, her fırsatta aile ve akrabasına da tebliğ ve irşatta bulunmuştu. Bir defasında, kavim ve kabilesine seslenerek şöyle buyurmuştu: </span></p><p> </p><p><strong><span style="font-size: 12px"><span style="color: red">"Ey Kâ'b b. Mürre oğulları! Nefsinizi Allah'tan satın almaya bakın; zira ben, âhirette sizin adınıza bir şey yapamam! </span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: red">Ey Abdimenâf oğulları! Nefsinizi Allah'tan satın almaya bakın; zira âhirette sizin adınıza bir şey yapmak elimden gelmez!</span></strong> </span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><strong><span style="color: red">Ey Abdülmuttalip oğulları! Nefsinizi Allah'tan satın almaya bakın; zira âhirette sizin adınıza da birşey yapamam!"</span></strong> </span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">Efendimiz kendisine en uzak kabile ve oymaktan başlayıp en yakınlarına gelmiş ve <span style="color: red"><strong>"Ey Allah Resûlü'nün halası Safiyye, sen de nefsini Allah'tan satın almaya bak, zira âhirette senin adına da bir şey yapamam!"</strong></span> buyurmuştu. </span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">O Safiyye (radıyallahu anhâ) ki, Hazreti Hamza'nın kız kardeşiydi. O Safiyye ki, Allah Resûlü'nün <span style="color: red"><strong>"Havarim"</strong></span> dediği Zübeyr'in anasıydı. O Safiyye ki, zâlim Haccac'a karşı Ka'be'yi müdafaa ederken, asılmak suretiyle şehid olan Abdullah b. Zübeyr'in babaannesiydi. Ve bütün bunlardan öte, o Safiyye ki, Allah Resûlü'nün öz halasıydı. Buna rağmen İki Cihan Serveri, ona da <strong><span style="color: red">"Sen de nefsini Allah'tan satın almaya bak, zira âhirette senin adına da bir şey yapamam!"</span></strong> demişti. </span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">Efendimiz, sözlerini o kadarla da bitirmemişti, son olarak kendi kızı ve ciğerpâresi Hazreti Fatıma'ya (radıyallahu anhâ), <strong><span style="color: red">"Ey Muhammed'ın kızı Fatıma! Sen de nefsini Allah'tan satın almaya bak; zira âhirette senin adına da bir şey yapamam."</span></strong> demişti. </span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">O Fatıma (radıyallahu anhâ) ki, gözüne ve hayâline hiçbir günah girmeden, Hazreti Ali (kerremallahu vechehû) ile evlenmişti. Zâten yaşı 25 olmadan da vefat edip gitmişti. </span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">Arkadan gelen bütün evliyâ, asfiyâ onun nurlu neslinin semeresiydi... O ki, sağanak sağanak vahiy yağan Nebî evinde yetişmişti. O ki, Allah Resûlü, onun hakkında <strong><span style="color: red">"Fatıma benden bir parçadır."</span></strong> buyurmuştu... Ve yine o ki, cennet kadınlarının efendisi olduğu bildirilmişti. Ama Allah Resûlü ona da, evet bu Fatıma'ya da, <strong><span style="color: red">"Kendini Allah'tan satın almaya bak! Nefsinin ipoteğini çözdürmeye çalış!" </span></strong>demişti. </span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: red"><strong>O'NUN HANESİNDE SÜREKLİ HAŞYET TÜTERDİ</strong></span> </span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">İşte, Allah bir emir ferman buyuruyor, <span style="color: red"><strong>"Uyarma işine en yakınlarından başla!"</strong></span> diyor. Sonra o ayetin mânâsını, murad-ı sübhanîsini de Efendimiz'in gönlüne duyuruyor. </span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">Birinci vahye <span style="color: red"><strong>"vahy-i metlüv"</strong></span> diyoruz, ikincisine de <strong><span style="color: red">"vahy-i gayr-i metlüv"</span></strong>. Emir ve emrin mânâsı, Cenab-ı Hakk'ın o emirden muradı Allah'a aittir. Onun üzerinde sonsuzun şebnemi vardır, ebediyetin çiği vardır. Onu ortaya koyma mevzuundaki ifadelerse Efendimiz'e aittir. Berikinin üzerinde de, Efendimiz'in sidre kadar muallâ mübarek kalbinin ışığı vardır, ziyası vardır, rengi vardır, deseni vardır. Efendimiz, emri çok iyi anlıyor ve yerine getiriyor; yakınlarından başlayarak hem inzar ediyor, hem de tebşirde bulunuyor. İnzar ederken, ev halkına ve can parçası kızına da söyleyeceğini söylüyor. </span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">Evet, Allah Resûlü'nün saadet hanesinde sürekli bir haşyet tüter dururdu. Orada oturmalar, kalkmalar hep haşyet televvünlüydü. Allah Resûlü'nün bakışlarını yakalayabilenler, o bakışlarda her zaman cennetlerin imrendiriciliğini veya cehennemlerin ürperticiliğini görüp hissederlerdi. Namaz kılarken O'nun titreyip ürpermeleri, kâh ileriye kâh geriye gidip gelmeleri; cehennem endişesiyle sarsılmaları; cennet arzusuyla üveykler gibi kanatlanmaları O'na bakan herkese Allah'ı hatırlatırdı. </span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px">İmam Nesaî naklediyor: <span style="color: red"><strong>"Allah Resûlü namaz kılarken içinde bir güveç kaynıyor gibi ses duyulurdu."</strong></span> Daima ağlamalı bir hal ve kaynayan bir içle Allah'a teveccüh eder ve namazını öyle kılardı. Peygamber hanesinin sakinleri O'nu hep Rabb'isinin huzurunda, başı yerde, titreyerek ve irkilerek secde eder vaziyette görürlerdi. Tabii ki, O'nun bu hali bile tek başına bir inzardı. Efendimiz'in örnek hayatı ev halkına da müsbet yönde tesir ediyor ve terbiye adına onlara çok şey kazandırıyordu. Allah'tan çok korkan Nebiler Sultanı'nın, hanım ve evlatlarında da aynı haşyet, aynı korku vardı. Çünkü Allah Resûlü, hep yaşadığını söylüyor ve söylediklerini de yaşadıklarıyla misallendiriyordu.</span></p><p> </p><p></p><p><span style="font-size: 12px">Allah Resûlü, bu en sevdiklerini, gerçek sevginin gereği olarak dünyevî bütün kazurattan temizliyor, dâmenlerine dünyevî tozun-toprağın bulaşmasına fırsat vermiyor, onların nazarlarını ulvî âlemlere çeviriyor ve onları oradaki beraberliğe hazırlıyordu. <span style="color: red"><strong>"Kişi sevdiğiyle beraberdir."</strong></span> diyen Hazreti Muhammed'i seviyorsanız, yolunda olacaksınız; çünkü ancak yolunda olanlar ötede O'nunla beraber olacaklardır. İşte bu beraberliğe hazırlama yolunda Allah Resûlü bir taraftan onları seviyor, bağrına basıyor, diğer taraftan da bu sevip bağrına basmayı ahiret hesabına çok iyi değerlendiriyordu. </span></p><p></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: red"><strong><span style="font-size: 18px">Özetle,</span> </strong></span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: red"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><strong>1 - </strong>Cenabı Hak, en büyük vazife olan tebliğ hususunda, Allah Resûlü'nün, işe akrabalarından başlamasını emretmiştir. Efendimiz, Allah'ın emrini yerine getirmiş, her fırsatta aile ve akrabasına tebliğ ve irşatta bulunmuştu. </span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: red"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><strong>2 - </strong>Efendimiz, bütün evliya ve asfiyanın annesi olan kendi kızı ve ciğerpâresi Hazreti Fatıma'ya da,<span style="color: teal"> "Ey Muhammed'ın kızı Fatıma! Sen de nefsini Allah'tan satın almaya bak; zira âhirette senin adına da bir şey yapamam."</span> demişti. </span></span></span> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: red"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><strong>3 - </strong>Allah Resûlü bu en sevdiklerini, dünyalık bütün kazurattan temizliyor, dâmenlerine dünyevî tozun-toprağın bulaşmasına fırsat vermiyor, onların nazarlarını ulvî âlemlere çeviriyor ve onları oradaki beraberliğe hazırlıyordu.</span></span></span></p><p> </p><p><strong><span style="color: blue"> <span style="color: blue">ZAMAN</span></span><span style="color: blue"> / Kürsü</span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="genc_kalem, post: 182395, member: 15919"] [SIZE=3][IMG]http://medya.zaman.com.tr/2010/02/19/kursu.jpg[/IMG][/SIZE] [SIZE=3]Cenabı Hak, en büyük vazife olan tebliğ hususunda, "Önce en yakın akrabalarını uyar. " (Şuarâ, 26/214) buyurarak, Allah Resûlü'nün, işe akrabalarından başlamasını emretmiştir.[/SIZE] [SIZE=3]Bu ayet indirildiğinde Peygamber Efendimiz ailesinin bütün fertlerini, akraba ve yakın komşularını Ebû Kubeys tepesinde toplamış ve [COLOR=red][B]"Ey Abdulmuttalip oğulları! Ey Fih oğulları! Ey Lüeyy oğulları! Ben şimdi şu dağın öbür yamacında düşman süvarilerinin bulunduğunu ve size saldırmak üzere olduklarını söylesem bana inanır mısınız?"[/B][/COLOR] diye sormuştu. Onlar, [COLOR=red][B]"evet inanırız"[/B][/COLOR] deyince Efendimiz sözlerine şöyle devam etmişti: [/SIZE] [SIZE=3][B][COLOR=red]"Ben şiddetli bir azaptan önce size gönderilmiş bir uyarıcıyım."[/COLOR][/B] Bunun üzerine, Ebû Leheb öfkeden yerinde duramaz hâle gelmiş, –hâşâ ve kellâ– "Ağzın kurusun. Sırf bunun için mi bizi buraya çağırdın?" demişti.[/SIZE] [SIZE=3][B][COLOR=red]"Ebû Leheb'in iki eli kurusun. Kurudu da."[/COLOR][/B] mealindeki ayet-i kerimeyi ihtiva eden [COLOR=red][B]"Tebbet"[/B][/COLOR] Sûresi'nin indirilmesiyle tesellî olan Efendimiz, Ebû Leheb gibi kimselerin mani olmaya çalışmalarına rağmen Allah'ın emrini yerine getirmiş, her fırsatta aile ve akrabasına da tebliğ ve irşatta bulunmuştu. Bir defasında, kavim ve kabilesine seslenerek şöyle buyurmuştu: [/SIZE] [B][SIZE=3][COLOR=red]"Ey Kâ'b b. Mürre oğulları! Nefsinizi Allah'tan satın almaya bakın; zira ben, âhirette sizin adınıza bir şey yapamam! [/COLOR][/SIZE][/B] [SIZE=3][B][COLOR=red]Ey Abdimenâf oğulları! Nefsinizi Allah'tan satın almaya bakın; zira âhirette sizin adınıza bir şey yapmak elimden gelmez![/COLOR][/B] [/SIZE] [SIZE=3][B][COLOR=red]Ey Abdülmuttalip oğulları! Nefsinizi Allah'tan satın almaya bakın; zira âhirette sizin adınıza da birşey yapamam!"[/COLOR][/B] [/SIZE] [SIZE=3]Efendimiz kendisine en uzak kabile ve oymaktan başlayıp en yakınlarına gelmiş ve [COLOR=red][B]"Ey Allah Resûlü'nün halası Safiyye, sen de nefsini Allah'tan satın almaya bak, zira âhirette senin adına da bir şey yapamam!"[/B][/COLOR] buyurmuştu. [/SIZE] [SIZE=3]O Safiyye (radıyallahu anhâ) ki, Hazreti Hamza'nın kız kardeşiydi. O Safiyye ki, Allah Resûlü'nün [COLOR=red][B]"Havarim"[/B][/COLOR] dediği Zübeyr'in anasıydı. O Safiyye ki, zâlim Haccac'a karşı Ka'be'yi müdafaa ederken, asılmak suretiyle şehid olan Abdullah b. Zübeyr'in babaannesiydi. Ve bütün bunlardan öte, o Safiyye ki, Allah Resûlü'nün öz halasıydı. Buna rağmen İki Cihan Serveri, ona da [B][COLOR=red]"Sen de nefsini Allah'tan satın almaya bak, zira âhirette senin adına da bir şey yapamam!"[/COLOR][/B] demişti. [/SIZE] [SIZE=3]Efendimiz, sözlerini o kadarla da bitirmemişti, son olarak kendi kızı ve ciğerpâresi Hazreti Fatıma'ya (radıyallahu anhâ), [B][COLOR=red]"Ey Muhammed'ın kızı Fatıma! Sen de nefsini Allah'tan satın almaya bak; zira âhirette senin adına da bir şey yapamam."[/COLOR][/B] demişti. [/SIZE] [SIZE=3]O Fatıma (radıyallahu anhâ) ki, gözüne ve hayâline hiçbir günah girmeden, Hazreti Ali (kerremallahu vechehû) ile evlenmişti. Zâten yaşı 25 olmadan da vefat edip gitmişti. [/SIZE] [SIZE=3]Arkadan gelen bütün evliyâ, asfiyâ onun nurlu neslinin semeresiydi... O ki, sağanak sağanak vahiy yağan Nebî evinde yetişmişti. O ki, Allah Resûlü, onun hakkında [B][COLOR=red]"Fatıma benden bir parçadır."[/COLOR][/B] buyurmuştu... Ve yine o ki, cennet kadınlarının efendisi olduğu bildirilmişti. Ama Allah Resûlü ona da, evet bu Fatıma'ya da, [B][COLOR=red]"Kendini Allah'tan satın almaya bak! Nefsinin ipoteğini çözdürmeye çalış!" [/COLOR][/B]demişti. [/SIZE] [SIZE=3][COLOR=red][B]O'NUN HANESİNDE SÜREKLİ HAŞYET TÜTERDİ[/B][/COLOR] [/SIZE] [SIZE=3]İşte, Allah bir emir ferman buyuruyor, [COLOR=red][B]"Uyarma işine en yakınlarından başla!"[/B][/COLOR] diyor. Sonra o ayetin mânâsını, murad-ı sübhanîsini de Efendimiz'in gönlüne duyuruyor. [/SIZE] [SIZE=3]Birinci vahye [COLOR=red][B]"vahy-i metlüv"[/B][/COLOR] diyoruz, ikincisine de [B][COLOR=red]"vahy-i gayr-i metlüv"[/COLOR][/B]. Emir ve emrin mânâsı, Cenab-ı Hakk'ın o emirden muradı Allah'a aittir. Onun üzerinde sonsuzun şebnemi vardır, ebediyetin çiği vardır. Onu ortaya koyma mevzuundaki ifadelerse Efendimiz'e aittir. Berikinin üzerinde de, Efendimiz'in sidre kadar muallâ mübarek kalbinin ışığı vardır, ziyası vardır, rengi vardır, deseni vardır. Efendimiz, emri çok iyi anlıyor ve yerine getiriyor; yakınlarından başlayarak hem inzar ediyor, hem de tebşirde bulunuyor. İnzar ederken, ev halkına ve can parçası kızına da söyleyeceğini söylüyor. [/SIZE] [SIZE=3]Evet, Allah Resûlü'nün saadet hanesinde sürekli bir haşyet tüter dururdu. Orada oturmalar, kalkmalar hep haşyet televvünlüydü. Allah Resûlü'nün bakışlarını yakalayabilenler, o bakışlarda her zaman cennetlerin imrendiriciliğini veya cehennemlerin ürperticiliğini görüp hissederlerdi. Namaz kılarken O'nun titreyip ürpermeleri, kâh ileriye kâh geriye gidip gelmeleri; cehennem endişesiyle sarsılmaları; cennet arzusuyla üveykler gibi kanatlanmaları O'na bakan herkese Allah'ı hatırlatırdı. [/SIZE] [SIZE=3]İmam Nesaî naklediyor: [COLOR=red][B]"Allah Resûlü namaz kılarken içinde bir güveç kaynıyor gibi ses duyulurdu."[/B][/COLOR] Daima ağlamalı bir hal ve kaynayan bir içle Allah'a teveccüh eder ve namazını öyle kılardı. Peygamber hanesinin sakinleri O'nu hep Rabb'isinin huzurunda, başı yerde, titreyerek ve irkilerek secde eder vaziyette görürlerdi. Tabii ki, O'nun bu hali bile tek başına bir inzardı. Efendimiz'in örnek hayatı ev halkına da müsbet yönde tesir ediyor ve terbiye adına onlara çok şey kazandırıyordu. Allah'tan çok korkan Nebiler Sultanı'nın, hanım ve evlatlarında da aynı haşyet, aynı korku vardı. Çünkü Allah Resûlü, hep yaşadığını söylüyor ve söylediklerini de yaşadıklarıyla misallendiriyordu.[/SIZE] [SIZE=3][/SIZE] [SIZE=3]Allah Resûlü, bu en sevdiklerini, gerçek sevginin gereği olarak dünyevî bütün kazurattan temizliyor, dâmenlerine dünyevî tozun-toprağın bulaşmasına fırsat vermiyor, onların nazarlarını ulvî âlemlere çeviriyor ve onları oradaki beraberliğe hazırlıyordu. [COLOR=red][B]"Kişi sevdiğiyle beraberdir."[/B][/COLOR] diyen Hazreti Muhammed'i seviyorsanız, yolunda olacaksınız; çünkü ancak yolunda olanlar ötede O'nunla beraber olacaklardır. İşte bu beraberliğe hazırlama yolunda Allah Resûlü bir taraftan onları seviyor, bağrına basıyor, diğer taraftan da bu sevip bağrına basmayı ahiret hesabına çok iyi değerlendiriyordu. [/SIZE] [SIZE=3][/SIZE] [B][SIZE=3][/SIZE][/B] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=red][B][SIZE=5]Özetle,[/SIZE] [/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=red][/COLOR][/SIZE][/FONT] [SIZE=3][COLOR=red][FONT=Book Antiqua][B]1 - [/B]Cenabı Hak, en büyük vazife olan tebliğ hususunda, Allah Resûlü'nün, işe akrabalarından başlamasını emretmiştir. Efendimiz, Allah'ın emrini yerine getirmiş, her fırsatta aile ve akrabasına tebliğ ve irşatta bulunmuştu. [/FONT][/COLOR][/SIZE] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=red][/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [SIZE=3][COLOR=red][FONT=Book Antiqua][B]2 - [/B]Efendimiz, bütün evliya ve asfiyanın annesi olan kendi kızı ve ciğerpâresi Hazreti Fatıma'ya da,[COLOR=teal] "Ey Muhammed'ın kızı Fatıma! Sen de nefsini Allah'tan satın almaya bak; zira âhirette senin adına da bir şey yapamam."[/COLOR] demişti. [/FONT][/COLOR][/SIZE][B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=red][/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [SIZE=3][COLOR=red][FONT=Book Antiqua][B]3 - [/B]Allah Resûlü bu en sevdiklerini, dünyalık bütün kazurattan temizliyor, dâmenlerine dünyevî tozun-toprağın bulaşmasına fırsat vermiyor, onların nazarlarını ulvî âlemlere çeviriyor ve onları oradaki beraberliğe hazırlıyordu.[/FONT][/COLOR][/SIZE] [B][COLOR=blue] [COLOR=blue]ZAMAN[/COLOR][/COLOR][COLOR=blue] / Kürsü[/COLOR][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
Nefsinizi Allah'tan satın almaya bakın
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst