Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Kastamonu Lahikası
Namaz tespihatinda tembellik gösterenler
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Nûrolog" data-source="post: 166704" data-attributes="member: 12613"><p><strong>Namaz tesbihatında tembellik gösterenler</strong></p><p></p><p><strong>Bismillahirrahmanirrahim </strong></p><p><strong></strong></p><p>Bugünlerde iki ince mesele kalbe geldi, vaktinde kaleme alamadım. O vakit geçtikten sonra o ehemmiyetli hakikatlere birer işaret ederiz. </p><p></p><p>Birincisi: Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbihatında tekâsül göstermesine binaen dedim: </p><p></p><p>Namazdan sonraki tesbihatlar tarikat-ı Muhammediyedir (a.s.m.) ve Velayet-i Ahmediyenin (a.s.m.) bir evradıdır. O noktadan ehemmiyeti büyüktür. Sonra, bu kelimenin hakikati böyle inkişaf etti: </p><p></p><p>Nasıl ki, risalete inkılâp eden velayet-i Ahmediye (a.s.m.) bütün velayetlerin fevkindedir. Öyle de, o velayetin tarikatı ve o velayet-i kübranın evrad-ı mahsusası olan namazın akabindeki tesbihat, o derece sair tarikatların ve evradların fevkindedir. Bu sır dahi şöyle inkişaf etti ki: </p><p></p><p>Nasıl zikir dairesinde bir mecliste veyahut hatme-i Nakşiyede bir mescidde birbiriyle alâkadar heyet-i mecmuada nuranî bir vaziyet hissediliyor. Kalbi hüşyar birzat namazdan sonra sübhânallah, sübhânallah deyip tesbihi çekerken, o daire-i zikrin reisi olan zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselamın müvacehesinde yüz milyon tesbih edenler, tesbih elinde çektiklerini manen hisseder. <strong><span style="color: #ff0000">O azamet ve ulviyetle sübhânallah, sübhânallah der. </span></strong></p><p><strong><span style="color: #ff0000"></span></strong></p><p>Sonra o serzâkirin emr-i manevisiyle, ona ittibaen elhamdü lillâh, elhamdü lillâh dediği vakit, o halka-i zikrin ve o çok geniş dâiresi bulunan hatme-i Ahmediyenin (aleyhissalâtü vesselam) dairesinde yüz milyon müridlerin elhamdü lillâh, elhamdü lillâh'larından tezahür eden <strong><span style="color: #0000ff">azametli bir hamdi düşünüp içinde elhamdü lillâh ile iştirak eder, ve hâkezâ</span></strong> </p><p></p><p><strong><span style="color: #009900">Allahu ekber, Allahu ekber ve duadan sonra lâ ilâhe illâllah, lâ ilâhe illâllah otuz üç defa o tarikat-ı Ahmediyenin Aleyhissalâtü Vesselam halka-i zikrinde ve hatme-i kübrasında o sabık manayla o ihvan-ı tarikatı nazara alıp o halkanın serzâkiri olan zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselama müteveccih olup (Milyon kere salât ile milyon kere selam Senin üzerine olsun ey Allah'ın Resûlü.) der, diye anladım </span></strong>ve hissettim ve hayalen gördüm. Demek tesbihat-ı salâtiyenin çok ehemmiyeti var. (Kastmonu Lahikası) </p><p></p><p><strong>Bediüzzaman Said Nursi </strong></p><p><strong></strong></p><p><strong><u>SÖZLÜK:</u></strong></p><p></p><p>ALLAHÜ EKBER : Allah en büyük ve en yücedir. </p><p>AZAMET : Büyüklük. </p><p>BİNÂEN : Bağlı olarak, dayanarak, -den dolayı, bu sebepten. </p><p>DAİRE-İ ZİKR : Zikir dâiresi, halkası. </p><p>ELHAMDÜLİLLÂH : Her ne kadar hamd ve şükür varsa,ezelden ebede ve kimden kime olursa olsun hepsi Allah'a mahsustur. </p><p>EMR-İ MÂNEVÎ : Mânevî emir, İlâhi kanun. </p><p>EVRÂD : Kur'ân'ı Kerîmden veya başka şeylerden sık sık ve devamlı okunan duâlar, kısımlar, virdler. </p><p>EVRÂD-I MAHSUSA : Hususî, özel virdler, zikirler, dualar. </p><p>FEVK : Üst, üzeri. </p><p>HATME-İ NAKŞİYE : Nakşî tarîkatı mensuplarının okuyup bitirdikleri belirli duâlar. </p><p>HEYET-İ MECMUADA : Heyetin toplu halde bulunması </p><p>HÜŞYAR : Uyanık, akıllı, zekî. </p><p>İHVÂN-I TARÎKAT : Aynı tarikata mensup mânevî kardeşler. </p><p>İNKILÂP : Bir halden diğer bir hâle geçme; değişme, köklü değişim. </p><p>İNKİŞÂF : Gelişme, açılma, keşfetme, meydana çıkma; terakkî etme. </p><p>İTTİBÂEN : Bağlanarak, uyarak. </p><p>MÜRİD : Tarîkat öğrencisi, bir şeyhe bağlı kişi. </p><p>MÜVACEHE : Karşı karşıya, yüzyüze geliş. </p><p>RİSÂLET : Peygamberlik. Vahiy yoluyla peygamberlere İlâhî bir kitabın gönderilmesi. </p><p>SÂBIK : Geçen, geçen devre, geçmiş, daha önce, önceki, evvelki. </p><p>SERZÂKİR : Zikredenlerin başı. </p><p>SÜBHÂNALLAH : Allah her türlü eksiklikten uzak ve bütün üstün sıfatlara sahiptir demek; tesbih etmek. </p><p>TARÎKAT : Yol, mânevî yol; kalbi dünyanın fânî işlerinden ayırıp Allah sevgisi ile bağlamak. </p><p>TARÎKAT-İ MUHAMMEDİYE : Hz. Muhammed'in (a.s.m.) tarikatı olan sünnet yolu. </p><p>TEKÂSÜL : Tenbellik üşenme </p><p>TESBİHÂT : Tesbihler; Allah'ı eksik sıfatlardan tenzih etmeler. </p><p>TESBİHÂT-I SALÂTİYE : Peygamberimize (a.s.m.) getirilen salât ve selâm duaları. </p><p>ULVİYET : Yücelik, yükseklik. </p><p>VELÂYET-İ AHMEDİYE : Peygamberimizin (a.s.m.) vefâtından sonra, nübüvvet tarzındaki hizmetinin sureten, fiilen, şeklen sona ermesiyle velâyet tarzında ve makamında devam eden mânevî hizmet tarzı ve mânevî varlığı bu şekilde isimlendirilmektedir.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Nûrolog, post: 166704, member: 12613"] [b]Namaz tesbihatında tembellik gösterenler[/b] [B]Bismillahirrahmanirrahim [/B] Bugünlerde iki ince mesele kalbe geldi, vaktinde kaleme alamadım. O vakit geçtikten sonra o ehemmiyetli hakikatlere birer işaret ederiz. Birincisi: Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbihatında tekâsül göstermesine binaen dedim: Namazdan sonraki tesbihatlar tarikat-ı Muhammediyedir (a.s.m.) ve Velayet-i Ahmediyenin (a.s.m.) bir evradıdır. O noktadan ehemmiyeti büyüktür. Sonra, bu kelimenin hakikati böyle inkişaf etti: Nasıl ki, risalete inkılâp eden velayet-i Ahmediye (a.s.m.) bütün velayetlerin fevkindedir. Öyle de, o velayetin tarikatı ve o velayet-i kübranın evrad-ı mahsusası olan namazın akabindeki tesbihat, o derece sair tarikatların ve evradların fevkindedir. Bu sır dahi şöyle inkişaf etti ki: Nasıl zikir dairesinde bir mecliste veyahut hatme-i Nakşiyede bir mescidde birbiriyle alâkadar heyet-i mecmuada nuranî bir vaziyet hissediliyor. Kalbi hüşyar birzat namazdan sonra sübhânallah, sübhânallah deyip tesbihi çekerken, o daire-i zikrin reisi olan zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselamın müvacehesinde yüz milyon tesbih edenler, tesbih elinde çektiklerini manen hisseder. [B][COLOR=#ff0000]O azamet ve ulviyetle sübhânallah, sübhânallah der. [/COLOR][/B] Sonra o serzâkirin emr-i manevisiyle, ona ittibaen elhamdü lillâh, elhamdü lillâh dediği vakit, o halka-i zikrin ve o çok geniş dâiresi bulunan hatme-i Ahmediyenin (aleyhissalâtü vesselam) dairesinde yüz milyon müridlerin elhamdü lillâh, elhamdü lillâh'larından tezahür eden [B][COLOR=#0000ff]azametli bir hamdi düşünüp içinde elhamdü lillâh ile iştirak eder, ve hâkezâ[/COLOR][/B] [B][COLOR=#009900]Allahu ekber, Allahu ekber ve duadan sonra lâ ilâhe illâllah, lâ ilâhe illâllah otuz üç defa o tarikat-ı Ahmediyenin Aleyhissalâtü Vesselam halka-i zikrinde ve hatme-i kübrasında o sabık manayla o ihvan-ı tarikatı nazara alıp o halkanın serzâkiri olan zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselama müteveccih olup (Milyon kere salât ile milyon kere selam Senin üzerine olsun ey Allah'ın Resûlü.) der, diye anladım [/COLOR][/B]ve hissettim ve hayalen gördüm. Demek tesbihat-ı salâtiyenin çok ehemmiyeti var. (Kastmonu Lahikası) [B]Bediüzzaman Said Nursi [U]SÖZLÜK:[/U][/B] ALLAHÜ EKBER : Allah en büyük ve en yücedir. AZAMET : Büyüklük. BİNÂEN : Bağlı olarak, dayanarak, -den dolayı, bu sebepten. DAİRE-İ ZİKR : Zikir dâiresi, halkası. ELHAMDÜLİLLÂH : Her ne kadar hamd ve şükür varsa,ezelden ebede ve kimden kime olursa olsun hepsi Allah'a mahsustur. EMR-İ MÂNEVÎ : Mânevî emir, İlâhi kanun. EVRÂD : Kur'ân'ı Kerîmden veya başka şeylerden sık sık ve devamlı okunan duâlar, kısımlar, virdler. EVRÂD-I MAHSUSA : Hususî, özel virdler, zikirler, dualar. FEVK : Üst, üzeri. HATME-İ NAKŞİYE : Nakşî tarîkatı mensuplarının okuyup bitirdikleri belirli duâlar. HEYET-İ MECMUADA : Heyetin toplu halde bulunması HÜŞYAR : Uyanık, akıllı, zekî. İHVÂN-I TARÎKAT : Aynı tarikata mensup mânevî kardeşler. İNKILÂP : Bir halden diğer bir hâle geçme; değişme, köklü değişim. İNKİŞÂF : Gelişme, açılma, keşfetme, meydana çıkma; terakkî etme. İTTİBÂEN : Bağlanarak, uyarak. MÜRİD : Tarîkat öğrencisi, bir şeyhe bağlı kişi. MÜVACEHE : Karşı karşıya, yüzyüze geliş. RİSÂLET : Peygamberlik. Vahiy yoluyla peygamberlere İlâhî bir kitabın gönderilmesi. SÂBIK : Geçen, geçen devre, geçmiş, daha önce, önceki, evvelki. SERZÂKİR : Zikredenlerin başı. SÜBHÂNALLAH : Allah her türlü eksiklikten uzak ve bütün üstün sıfatlara sahiptir demek; tesbih etmek. TARÎKAT : Yol, mânevî yol; kalbi dünyanın fânî işlerinden ayırıp Allah sevgisi ile bağlamak. TARÎKAT-İ MUHAMMEDİYE : Hz. Muhammed'in (a.s.m.) tarikatı olan sünnet yolu. TEKÂSÜL : Tenbellik üşenme TESBİHÂT : Tesbihler; Allah'ı eksik sıfatlardan tenzih etmeler. TESBİHÂT-I SALÂTİYE : Peygamberimize (a.s.m.) getirilen salât ve selâm duaları. ULVİYET : Yücelik, yükseklik. VELÂYET-İ AHMEDİYE : Peygamberimizin (a.s.m.) vefâtından sonra, nübüvvet tarzındaki hizmetinin sureten, fiilen, şeklen sona ermesiyle velâyet tarzında ve makamında devam eden mânevî hizmet tarzı ve mânevî varlığı bu şekilde isimlendirilmektedir. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Kastamonu Lahikası
Namaz tespihatinda tembellik gösterenler
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst