müsteşrikler kimdir

sinang

Member
Müellif Mustafa Sıbai’nin müsteşrikler hakkındaki tespitleri ise şu şekildedir:
1. Geneli itibariyle müsteşrikler, ya bir râhip, ya bir sömürgeci, ya da bir Yahudi idiler. Bunun istisnâları azdır.
2. Şarkiyatçılık, İskandinav ülkeleri gibi sömürgeci olmayan devletlerde, sömürgeci ülkelere nispetle daha zayıftır.
3. Sömürgeci olmayan devletlerdeki çağdaş müsteşrikler, çirkin hedeflerinin ortaya çıkmasından sonra Goldziher’i ve görüşlerini terk etmişlerdir.
4. Genel olarak şarkiyatçılık kiliseden çıkmış, sömürgeci ülkelerde kilise ve Dış İşleri Bakanlıkları ile yan yana yürümüş ve onlardan her türlü desteği görmüştür.
5. İngiltere ve Fransa gibi devletler, İslâm’ı yok etmenin ve Müslümanları dinlerinden şüpheye düşürmenin geleneksel aracı olarak hâlen şarkiyatçılığı yönlendirmeye devam konusunda aşırı bir istek duymaktadırlar.
İngiltere’de Oxford, Londra, Cambridge, Eddinburg, Glasgow ve diğer Üniversitelerde şarkiyatçılık saygın bir yere sahiptir ve bu bölümlerin başkanlıklarını da Yahudiler, İngilizler ve misyonerler yürütmektedir. Bu üniversiteler, Goldziher, Margoliouth ve onlardan sonra da Schacht’ın eserlerinin, batılı şarkiyat öğrencileri ve doktoralarını orada yapmak isteyen Arap ve Müslüman öğrenciler için temel kaynaklar olmaya devam etmesini istremektedirler. Bu üniversiteler, tezinde İslâm’ın adâleti ve söz konusu Müsteşriklerin iftiralarını açığa çıkaran konuları ele alan bir doktora tezine ise asla onay vermemektedirler.
Müellif, Müsteşriklerin İslam’a ve Müslümanlara karşı böyle bir metod takip etmelerini, meselenin tarihi arka planıyla da değerlendirmektedir. Buna göre; haçlı savaşlarının, askerî ve siyasî açıdan başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra, batılıların İslâm’dan ve Müslümanlardan, diğer yollarla intikam alma düşünceleri devam etmiştir. Bu yollardan birincisi, İslâm’ı araştırıp incelemek ve eleştirmek olmuştur.

Müsteşrikler, aralıksız devam eden bu araştırmaları, bütün mesailerini bu işe tahsis etmeleri, emperyalist emelleri ve dînî taassupları sebebiyle, bizim kültürümüz hakkında, bizdeki aydınların gözlerini kamaştıran ve akıllarını ambargo altına alan bir metot içinde eserler ortaya koymaya başladılar. Aydınlarımızın, onlara duydukları hayranlık, Müsteşriklerin eserlerindeki sûrî metodları görünce daha da artmış ve Müsteşriklerin kitaplarından, onların ilimlerinin genişliğine ve araştırmalarının derinliğine hayran bir şekilde, alıntılar yapmaya koyulmuşlardır. İşte batılı Müsteşriklerin araştırmalarına güvenmek ve onların görüşlerine itimat etmek buradan başlamıştır.

Diğer taraftan bu aydınlarımızın, Müsteşriklerin ve diğer batılı araştırmacıların yararlandıkları İslâmî kaynaklara ulaşıp onları inceleme fırsatları olmamıştır. Bunun, o kaynaklara ulaşmadaki zorluk veya bilimsel eserlerini bir an önce sonuçlandırma isteği, ya da bizdeki ilmî doğrulara muhalefet ederek şöhret kavuşma zevkine sahip olmak gibi sebepleri vardı. Bir müddet, bizdeki bu kendimizi eksik ve zayıf görmek; batılı araştırmacılar karşısında komplekse girip kendimize güven duymamak; onları gözümüzde yüceltip büyütmek ve onlar hakkında tutarlı ve doğru bir düşünceye sahip olmamak halimiz devam etmiştir.
 

pendüender

Well-known member
Zafer müsteşriklerin değil İslamın olacaktır...İnşaALLAH,son nefesimize kadar ALLAHUEKBER...
Kitabımız, klavuzumuz KUR'AN
Dinimiz İSLAM.....
 
Üst