Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
İslama Göre Hayat
Mü´minlerin Ölüm Halleri
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="NuruAhsen" data-source="post: 30067" data-attributes="member: 857"><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Allahü teâlâ, insanı hayâtı boyunca, dünyâda </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">durdurur. Belli olan eceli gelinceye kadar ve rızkı tükeninceye </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">kadar ve ezelde takdîr edilmiş olan amelleri bitinceye kadar, </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">dünyâda durur. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Dünyâdaki ölümü yaklaşdığı vakt, dört melek gelir. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Bunların biri, rûhunu sağ ayağından ve biri sol ayağından ve biri </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">sağ elinden ve biri sol elinden çekerler. Çok def’a, rûhu gargara </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">hâline gelmezden evvel (Âlem-i melekûtî)yi görmeğe başlar. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Melekleri, yapdıkları işlerin hakîkatini, âlemlerinde durdukları hâl </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">üzere görür. Eğer dili söyler ise, onların vücûdünü haber verir. Çok </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">def’a da, gördüğü şeyleri, şeytânın bir işi zan eder. Lisânı </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">tutuluncaya kadar hareketsiz kalır. Bu hâlde, yine melâike rûhunu </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">parmak uçlarından çekerler. Soluğu ise, sanki saka kırbasından su </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">boşalır gibi, gırıl gırıl öter. Fâcirin rûhu da yaş keçeye takılmış olan </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">diken çekilir gibi çıkarılır ki, bunu insanların en üstünü olan </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” haber verdi. Bu hâlde </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">ölü karnını diken ile dolu zân eder. Rûhunu da, sanki bir iğne </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">deliğinden çıkıyor ve gök yere bitişiyor ve kendisi arasında kalıyor </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">zan eder. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Peygamberlerin efendisi “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">buyurdu ki, (Elbette ölüm acılarından birinin şiddeti, üçyüz </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">kerre kılınç vurmakdan dahâ şiddetlidir). </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">İşte bu zemânda insanın cesedi terler. Gözleri sür’at ile iki </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">tarafa gider. Burnunun iki tarafı çekilir. Göğüs kemikleri kalkar, </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">soluğu kabarır, benzi sararır. Âişe-i sıddîka “radıyallahü anhâ” </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">vâlidemiz, Resûlullah kucağında iken, bu hâli görünce, gözünden </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">yaş dökerek şu meâlde şi’r söyledi: </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">(Nefsimi sana fedâ ederim yâ Resûlallah ki, seni fenâ </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">hareketlerden birşey kederlendirmedi, incitmedi. Bu zemâna kadar </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">seni cin de çarpmadı. Birşeyden dahî korkmadın. Şimdi ne oldu ki, </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">güzel yüzün inci gibi terle örtülmüş görüyorum. Her ölünün rengi </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">solduğu hâlde, senin mubârek yüzünün nûrları hakîkaten her tarafı </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">aydınlatıyor.) </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Rûhu kalbe gelince dili tutulur. Hiç kimse rûhu göğsüne gelmiş </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">iken konuşamaz. Bunun iki sebebi vardır. Biri, iş gâyet büyük </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">olduğundan, göğüs nefeslerle sıkışıp, daralmışdır. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Nefes alıpveremediği için, bedenin harâreti kalmaz, soğur. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Bu zemânda mevtâların hâlleri muhtelif olur. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Cenâb-ı Hak bir kuluna hidâyet ve îmânda sebâtını dilerse, o </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">kimseye rahmet-i ilâhiyye gelir. Ba’zıları, bu rahmetden maksad </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Cebrâîl aleyhisselâmdır, dediler. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Rahmet-i ilâhiyye, şeytânı uzaklaşdırıp, hastanın yüzünden o </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">yorgunluğu giderir. O zemân insan ferahlar, güler. Çok kimselerin </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">bu hâlde güldüğü görülür ki, Allahü teâlâ tarafından rahmet gelmesi </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">ile onu müjdeleyip, (Beni bilir misin, ben Cebrâîlim. Bunlar ise, </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">senin düşmanların olan şeytânlardır. Sen Millet-i Hanîfiyye ve dîn-i </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Muhammediyye üzre vefât et!) der. İnsana işte bu melekden dahâ </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">çok sevgili ve ferahlandırıcı bir şey yokdur. (Yâ Rabbî, bize </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">rahmetini ihsân eyle. İhsân sâhibi ancak sensin) meâl-i </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">şerîfindeki, Âl-i İmrân sûresi sekizinci âyet-i kerîmesi, bu hâli haber </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">vermekdedir. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Ölünün his duygularından en son gayb edeceği şey işitmesidir. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Zîrâ rûh kalbden ayrıldığı vakt yalnız görmesi bozulur. Fekat </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">işitmek, rûh kabz oluncaya kadar gayb olmaz. Bunun için Fahr-i </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">âlem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” efendimiz, (Ölüm </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">hastalığında olanlara şehâdeteyn-i kelimeteyn ki, “Lâ ilâhe </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">illallah Muhammedün Resûlullah”dır. Bu kelimeyi telkin </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">ediniz!) buyurmuşdur. Ölüm hâlinde olanın yanında çok söz </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">söylemekden de nehy buyurmuşdur. Çünki o zemân, insan şiddetli </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">sıkıntı içindedir. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Eğer görür isen ki, ağzı açık, sanki gülüyor, yüzü gülümsiyor, </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">gözü dahî kırpık gibidir. Bilmiş ol ki, o kimse âhıretde kavuşacağı </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">sürûr ile tebşir (müjde) olunmuşdur. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Melekler, bu rûhu Cennet ipeklerinden bir ipeğe sararlar. O </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">sa’îd olan kimsenin rûhu, bal arısı kadar insan şeklindedir. Aklından </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">ve ilminden hiçbirşey gayb etmemişdir. Dünyâda ne yapmış ise, </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">hepsini bilir. O melekler, bu rûhla berâber semâya doğru uçarak </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">yükselirler. Bu yükselmeyi ba’zı ölü bilir, ba’zı ölü ise bilmez. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Böylece, önceki geçmiş Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">ümmetlerini ve yeni ölmüş olanları, bir yere yayılmış olan çekirgeler </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">gibi görerek geçerler ve birinci kat semâ olan dünyâ semâsına </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">varırlar. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Bu meleklerin başında olan Cebrâîl “aleyhisselâm”, dünyâ </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">semâsına çıkar. Kimsin diye sorulur. Ben Cebrâîlim, yanımdaki de </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">filândır, diyerek o kimsenin güzel ve sevdiği ismleri ile haber verir. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Dünyâ semâsının bekçileri olan melekler, (Bu ne iyi bir kimsedir ki, </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">i’tikâdı, inancı güzel idi. Ve hiç şübhesi yokdu) derler. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Bundan sonra ikinci kat semâya çıkarlar. Kimsin denir. Cebrâîl </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">“aleyhisselâm” birinci kat semâdaki meleklere söylediği sözünü </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">tekrâr eder. İkinci kat semâdaki melekler, o sâlih rûha, (Hoş safâ </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">geldi. Dünyâda iken nemâzlarını bütün farzlarına riâyet ederek edâ </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">ederdi) derler. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Sonra geçer, üçüncü kat semâya ulaşırlar. Kimsin denir. Cebrâîl </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">“aleyhisselâm” dahâ önce söylediklerini tekrâr eder. Bunun üzerine </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">(Malının hakkını muhâfaza edip zekâtını, tarladan aldığı mahsûlün </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">uşrunu emr olunan kimselere seve seve verip, hiç esirgemeyen bu </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">zât hoş ve safâ geldi) denir. Oradan da geçerler. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Dördüncü kat semâya varırlar. Kimsin denir. Dahâ önce </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">söylediği gibi cevâb verir. (Dünyâda, Ramezân orucunu tutup da, </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">orucu bozan şeylerden ve yabancı kadınlarla görüşmekden ve </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">harâm yemekden kendini muhâfaza eden kimse, hoş ve safâ geldi) </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">denir. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Sonra geçerler. Beşinci kat semâya varırlar. Kimsin denir. Dahâ </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">önce söylediği gibi cevâb verir. (Farz olduğu zemân haccını riyâsız </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">ve Allahü teâlâ için edâ eden kimse hoş ve safâ geldi) denir. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Sonra geçerler. Altıncı kat semâya varırlar. Kimsin denir. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Evvelce vermiş olduğu cevâbı verir. (Seher vaktlerinde çok istiğfâr </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">eden, gizli çok sadaka veren ve yetimlere yardım eden zât, hoş, </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">safâ geldi) denir. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Oradan da geçerek (Surâdikât-i celâl) denilen, celâl </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">perdelerinin bulunduğu bir makâma varırlar. Kimsin diye sorulunca, </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">öncekiler gibi cevâb verir. Yine (Hoş ve safâ geldi. Çok istiğfâr edip, </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">[çoluk çocuğuna ve sözü geçenlere] emr-i ma’rûf yapan, Allahü </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">teâlânın dînini, Onun kullarına öğreten, miskinlere [ve darda </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">kalanlara] yardım eden, sâlih kula ve güzel rûha merhabâlar olsun) </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">denir. Sonra meleklerden bir cemâ’ate uğrarlar ki, hepsi onu </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Cennet ile müjdeleyip, onunla müsâfeha ederler. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Sonra (sidret-ül-müntehâya) kadar giderler. Yine kimdir diye </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">sorulunca, öncekiler gibi cevâb verir. (Hoş safâ geldi. Her iyiliğini </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Allahü teâlânın rızâsı için yapan zâta merhabâ) denir. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Bundan sonra ateş tabakasından geçer. Sonra nûr, zulmet, su </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">ve kar tabakalarından geçer. Sonra soğuk denizine uğrar ve </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">geçerler. Her tabakanın birbirine uzaklığı bin senelik yoldur. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Sonra Arş-ur-Rahmân üzerine örtülmüş olan perdeler açılır ki, </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">seksen bin perdedir. Her perdede seksen bin şerefe vardır. Her </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">şerefede bin kamer ya’nî ay vardır ki, Allahü teâlâyı tehlîl ve tesbîh </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">ederler. Onlardan bir kamer dünyâda görünse, nûru âlemi yakar ve </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">herkes Allahü teâlâdan başka olarak ona ibâdet ederdi. Bu </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">zemânda, perde arkasından bir münâdî nidâ eder ki, bu getirdiğiniz </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">rûh kimdir? Cebrâîl “aleyhisselâm” filân oğlu filândır, der. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Allahü teâlâ, (Bunu yakınlaşdırın. Ve sen ne güzel kulumsun </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">buyurur.) Allahü teâlânın huzûr-i ma’neviye-i ilâhiyyesinde durduğu </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">vakt, ba’zı levm-ü itâb (azarlamak) ile Hak teâlâ onu utandırır. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Hattâ o kul, zan eder ki, hakîkaten helâk oldu. Sonra, Cenâb-ı Hak </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">onu afv eder. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Nitekim Kâdî Yahyâ bin Eksem hazretlerinden rivâyet olundu. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Vefâtından sonra rüyâda görülüp de süâl olundu ki, Hak teâlâ sana </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">ne muâmele eyledi. Yahyâ bin Eksem, (Allahü teâlâ beni manevî </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">huzûrunda durdurdu. Ey Şeyh-i Sû [ya’nî fenâ ihtiyâr]! Sen şunu ve </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">bunu işlemedin mi? buyurdu. Allahü teâlânın yapdıklarımı bildiğini </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">anladığım zemân, beni korku kapladı ve yâ Rabbî, böyle süâl </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">soracağını bana dünyâda bildirmediler, dedim. (Sana nasıl bildirildi) </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">buyurdu. Ben de, bana Mu’ammer, İmâm-ı Zührîden, o da </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Urveden, o da Âişe-i Sıddîka “radıyallahü anhâ”dan, O da hazret-i </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Peygamberden “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, O da hazret-i </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Cibrîlden, O da Zât-i teâlâdan haber verdiler. Raûf ve rahîm olan </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Allahü teâlâ, (Ben azîmüşşan, islâmda ağaran saç ve sakala </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">azâb etmekden hayâ ederim) buyurdu; dedim. O zemân Allahü </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">teâlâ buyurdu ki, (Sen ve Mu’ammer ve İmâm-ı Zührî ve Urve ve </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Âişe ve Muhammed aleyhisselâm ve Cibrîl sâdıksınız. Ben de seni </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">mağfiret etdim.) </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">[Kâdî Yahyâ bin Eksem “rahmetullahi aleyh” Bağdâdda kâdî </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">iken 242 [m. 856] de Medînede vefât etdi. Şâfi’î fıkh âlimi idi. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">(Tenbîh) adındaki kitâbı meşhûrdur. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><strong>Kaynak: KUR’ÂN-I KERÎMDE KIYÂMET ve ÂHIRET (Müellifi İmâm-ı Gazâlî)</strong> </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="NuruAhsen, post: 30067, member: 857"] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred]Allahü teâlâ, insanı hayâtı boyunca, dünyâda durdurur. Belli olan eceli gelinceye kadar ve rızkı tükeninceye kadar ve ezelde takdîr edilmiş olan amelleri bitinceye kadar, dünyâda durur. Dünyâdaki ölümü yaklaşdığı vakt, dört melek gelir. Bunların biri, rûhunu sağ ayağından ve biri sol ayağından ve biri sağ elinden ve biri sol elinden çekerler. Çok def’a, rûhu gargara hâline gelmezden evvel (Âlem-i melekûtî)yi görmeğe başlar. Melekleri, yapdıkları işlerin hakîkatini, âlemlerinde durdukları hâl üzere görür. Eğer dili söyler ise, onların vücûdünü haber verir. Çok def’a da, gördüğü şeyleri, şeytânın bir işi zan eder. Lisânı tutuluncaya kadar hareketsiz kalır. Bu hâlde, yine melâike rûhunu parmak uçlarından çekerler. Soluğu ise, sanki saka kırbasından su boşalır gibi, gırıl gırıl öter. Fâcirin rûhu da yaş keçeye takılmış olan diken çekilir gibi çıkarılır ki, bunu insanların en üstünü olan Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” haber verdi. Bu hâlde ölü karnını diken ile dolu zân eder. Rûhunu da, sanki bir iğne deliğinden çıkıyor ve gök yere bitişiyor ve kendisi arasında kalıyor zan eder. Peygamberlerin efendisi “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Elbette ölüm acılarından birinin şiddeti, üçyüz kerre kılınç vurmakdan dahâ şiddetlidir). İşte bu zemânda insanın cesedi terler. Gözleri sür’at ile iki tarafa gider. Burnunun iki tarafı çekilir. Göğüs kemikleri kalkar, soluğu kabarır, benzi sararır. Âişe-i sıddîka “radıyallahü anhâ” vâlidemiz, Resûlullah kucağında iken, bu hâli görünce, gözünden yaş dökerek şu meâlde şi’r söyledi: (Nefsimi sana fedâ ederim yâ Resûlallah ki, seni fenâ hareketlerden birşey kederlendirmedi, incitmedi. Bu zemâna kadar seni cin de çarpmadı. Birşeyden dahî korkmadın. Şimdi ne oldu ki, güzel yüzün inci gibi terle örtülmüş görüyorum. Her ölünün rengi solduğu hâlde, senin mubârek yüzünün nûrları hakîkaten her tarafı aydınlatıyor.) Rûhu kalbe gelince dili tutulur. Hiç kimse rûhu göğsüne gelmiş iken konuşamaz. Bunun iki sebebi vardır. Biri, iş gâyet büyük olduğundan, göğüs nefeslerle sıkışıp, daralmışdır. Nefes alıpveremediği için, bedenin harâreti kalmaz, soğur. Bu zemânda mevtâların hâlleri muhtelif olur. Cenâb-ı Hak bir kuluna hidâyet ve îmânda sebâtını dilerse, o kimseye rahmet-i ilâhiyye gelir. Ba’zıları, bu rahmetden maksad Cebrâîl aleyhisselâmdır, dediler. Rahmet-i ilâhiyye, şeytânı uzaklaşdırıp, hastanın yüzünden o yorgunluğu giderir. O zemân insan ferahlar, güler. Çok kimselerin bu hâlde güldüğü görülür ki, Allahü teâlâ tarafından rahmet gelmesi ile onu müjdeleyip, (Beni bilir misin, ben Cebrâîlim. Bunlar ise, senin düşmanların olan şeytânlardır. Sen Millet-i Hanîfiyye ve dîn-i Muhammediyye üzre vefât et!) der. İnsana işte bu melekden dahâ çok sevgili ve ferahlandırıcı bir şey yokdur. (Yâ Rabbî, bize rahmetini ihsân eyle. İhsân sâhibi ancak sensin) meâl-i şerîfindeki, Âl-i İmrân sûresi sekizinci âyet-i kerîmesi, bu hâli haber vermekdedir. Ölünün his duygularından en son gayb edeceği şey işitmesidir. Zîrâ rûh kalbden ayrıldığı vakt yalnız görmesi bozulur. Fekat işitmek, rûh kabz oluncaya kadar gayb olmaz. Bunun için Fahr-i âlem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” efendimiz, (Ölüm hastalığında olanlara şehâdeteyn-i kelimeteyn ki, “Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah”dır. Bu kelimeyi telkin ediniz!) buyurmuşdur. Ölüm hâlinde olanın yanında çok söz söylemekden de nehy buyurmuşdur. Çünki o zemân, insan şiddetli sıkıntı içindedir. Eğer görür isen ki, ağzı açık, sanki gülüyor, yüzü gülümsiyor, gözü dahî kırpık gibidir. Bilmiş ol ki, o kimse âhıretde kavuşacağı sürûr ile tebşir (müjde) olunmuşdur. Melekler, bu rûhu Cennet ipeklerinden bir ipeğe sararlar. O sa’îd olan kimsenin rûhu, bal arısı kadar insan şeklindedir. Aklından ve ilminden hiçbirşey gayb etmemişdir. Dünyâda ne yapmış ise, hepsini bilir. O melekler, bu rûhla berâber semâya doğru uçarak yükselirler. Bu yükselmeyi ba’zı ölü bilir, ba’zı ölü ise bilmez. Böylece, önceki geçmiş Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” ümmetlerini ve yeni ölmüş olanları, bir yere yayılmış olan çekirgeler gibi görerek geçerler ve birinci kat semâ olan dünyâ semâsına varırlar. Bu meleklerin başında olan Cebrâîl “aleyhisselâm”, dünyâ semâsına çıkar. Kimsin diye sorulur. Ben Cebrâîlim, yanımdaki de filândır, diyerek o kimsenin güzel ve sevdiği ismleri ile haber verir. Dünyâ semâsının bekçileri olan melekler, (Bu ne iyi bir kimsedir ki, i’tikâdı, inancı güzel idi. Ve hiç şübhesi yokdu) derler. Bundan sonra ikinci kat semâya çıkarlar. Kimsin denir. Cebrâîl “aleyhisselâm” birinci kat semâdaki meleklere söylediği sözünü tekrâr eder. İkinci kat semâdaki melekler, o sâlih rûha, (Hoş safâ geldi. Dünyâda iken nemâzlarını bütün farzlarına riâyet ederek edâ ederdi) derler. Sonra geçer, üçüncü kat semâya ulaşırlar. Kimsin denir. Cebrâîl “aleyhisselâm” dahâ önce söylediklerini tekrâr eder. Bunun üzerine (Malının hakkını muhâfaza edip zekâtını, tarladan aldığı mahsûlün uşrunu emr olunan kimselere seve seve verip, hiç esirgemeyen bu zât hoş ve safâ geldi) denir. Oradan da geçerler. Dördüncü kat semâya varırlar. Kimsin denir. Dahâ önce söylediği gibi cevâb verir. (Dünyâda, Ramezân orucunu tutup da, orucu bozan şeylerden ve yabancı kadınlarla görüşmekden ve harâm yemekden kendini muhâfaza eden kimse, hoş ve safâ geldi) denir. Sonra geçerler. Beşinci kat semâya varırlar. Kimsin denir. Dahâ önce söylediği gibi cevâb verir. (Farz olduğu zemân haccını riyâsız ve Allahü teâlâ için edâ eden kimse hoş ve safâ geldi) denir. Sonra geçerler. Altıncı kat semâya varırlar. Kimsin denir. Evvelce vermiş olduğu cevâbı verir. (Seher vaktlerinde çok istiğfâr eden, gizli çok sadaka veren ve yetimlere yardım eden zât, hoş, safâ geldi) denir. Oradan da geçerek (Surâdikât-i celâl) denilen, celâl perdelerinin bulunduğu bir makâma varırlar. Kimsin diye sorulunca, öncekiler gibi cevâb verir. Yine (Hoş ve safâ geldi. Çok istiğfâr edip, [çoluk çocuğuna ve sözü geçenlere] emr-i ma’rûf yapan, Allahü teâlânın dînini, Onun kullarına öğreten, miskinlere [ve darda kalanlara] yardım eden, sâlih kula ve güzel rûha merhabâlar olsun) denir. Sonra meleklerden bir cemâ’ate uğrarlar ki, hepsi onu Cennet ile müjdeleyip, onunla müsâfeha ederler. Sonra (sidret-ül-müntehâya) kadar giderler. Yine kimdir diye sorulunca, öncekiler gibi cevâb verir. (Hoş safâ geldi. Her iyiliğini Allahü teâlânın rızâsı için yapan zâta merhabâ) denir. Bundan sonra ateş tabakasından geçer. Sonra nûr, zulmet, su ve kar tabakalarından geçer. Sonra soğuk denizine uğrar ve geçerler. Her tabakanın birbirine uzaklığı bin senelik yoldur. Sonra Arş-ur-Rahmân üzerine örtülmüş olan perdeler açılır ki, seksen bin perdedir. Her perdede seksen bin şerefe vardır. Her şerefede bin kamer ya’nî ay vardır ki, Allahü teâlâyı tehlîl ve tesbîh ederler. Onlardan bir kamer dünyâda görünse, nûru âlemi yakar ve herkes Allahü teâlâdan başka olarak ona ibâdet ederdi. Bu zemânda, perde arkasından bir münâdî nidâ eder ki, bu getirdiğiniz rûh kimdir? Cebrâîl “aleyhisselâm” filân oğlu filândır, der. Allahü teâlâ, (Bunu yakınlaşdırın. Ve sen ne güzel kulumsun buyurur.) Allahü teâlânın huzûr-i ma’neviye-i ilâhiyyesinde durduğu vakt, ba’zı levm-ü itâb (azarlamak) ile Hak teâlâ onu utandırır. Hattâ o kul, zan eder ki, hakîkaten helâk oldu. Sonra, Cenâb-ı Hak onu afv eder. Nitekim Kâdî Yahyâ bin Eksem hazretlerinden rivâyet olundu. Vefâtından sonra rüyâda görülüp de süâl olundu ki, Hak teâlâ sana ne muâmele eyledi. Yahyâ bin Eksem, (Allahü teâlâ beni manevî huzûrunda durdurdu. Ey Şeyh-i Sû [ya’nî fenâ ihtiyâr]! Sen şunu ve bunu işlemedin mi? buyurdu. Allahü teâlânın yapdıklarımı bildiğini anladığım zemân, beni korku kapladı ve yâ Rabbî, böyle süâl soracağını bana dünyâda bildirmediler, dedim. (Sana nasıl bildirildi) buyurdu. Ben de, bana Mu’ammer, İmâm-ı Zührîden, o da Urveden, o da Âişe-i Sıddîka “radıyallahü anhâ”dan, O da hazret-i Peygamberden “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, O da hazret-i Cibrîlden, O da Zât-i teâlâdan haber verdiler. Raûf ve rahîm olan Allahü teâlâ, (Ben azîmüşşan, islâmda ağaran saç ve sakala azâb etmekden hayâ ederim) buyurdu; dedim. O zemân Allahü teâlâ buyurdu ki, (Sen ve Mu’ammer ve İmâm-ı Zührî ve Urve ve Âişe ve Muhammed aleyhisselâm ve Cibrîl sâdıksınız. Ben de seni mağfiret etdim.) [Kâdî Yahyâ bin Eksem “rahmetullahi aleyh” Bağdâdda kâdî iken 242 [m. 856] de Medînede vefât etdi. Şâfi’î fıkh âlimi idi. (Tenbîh) adındaki kitâbı meşhûrdur. [B]Kaynak: KUR’ÂN-I KERÎMDE KIYÂMET ve ÂHIRET (Müellifi İmâm-ı Gazâlî)[/B] [/COLOR][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
İslama Göre Hayat
Mü´minlerin Ölüm Halleri
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst