Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Sahabe-i Kiram
Meşhur Kumandan Hazret-i İkrime Bin Ebî Cehil
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 315286" data-attributes="member: 27"><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #800080"><span style="font-size: 15px"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #800080"><span style="font-size: 15px"><strong><span style="font-size: 15px">Meşhur Kumandan Hazret-i İkrime Bin Ebî Cehil</span></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">İkrime bin Ebî Cehil, meşhûr İslâm düşmanı Ebû Cehil’in oğludur. Önce İslâma büyük düşman idi. Mekke’nin fethedildiği gün, öldürülmesi emir buyurulan altı kişiden biri de o idi.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">İkrime, o gün Yemen’e kaçmak için gemiye bindi. Yolda fırtına çıkıp, gemi batmak üzereyken, “Kurtulursam Muhammed’in ayaklarına kapanacağım” diye niyet etti. Kurtulup, Yemen’e varınca, Müslüman olmaya karar verdi.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="color: #800080"><span style="font-size: 12px">Ona taarruz etmeyin!</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="font-size: 10px">Hanımı ve amcasının kızı olan Ümmü Hakîm, Mekke’nin fethedildiği gün îman edip, onun için de Peygamberimizden emân (af) almıştı. Yemen’e giderek ona müjdeyi verdi: </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="font-size: 10px">- İnsanların en üstünü, en halimi ve en kerimi olan zat tarafından sana emân getirdim. Senin için Resûlullahtan emân istedim. Eshâbına, <strong>“Allahü teâlânın emânında olsun, kimse ona taarruz eylemesin!" </strong>buyurdu.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="font-size: 10px">İkrime, hanımı ile Mekke’ye dönüp, Resûlullahın huzûruna geldi. Resûl-ı ekrem, İkrime’nin geldiğini görünce, ona doğru gelerek ayakta karşıladı, kucaklaştılar. Sonra Peygamber efendimiz oturdular. Emir buyurunca, İkrime ve hanımı da oturdular. Zevcesinin yüzü kapalıydı. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="font-size: 10px">Bundan sonra İkrime, Peygamberimize dedi ki: </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="font-size: 10px">- Zevcem, benim için sizden emân aldığını söyledi. Bu sebeple geldim. Resûl-ı ekrem efendimiz buyurdu ki: </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong>- Zevcen doğru söylemiş, sen emniyettesin.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">İkrime bunun üzerine dedi ki:</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">- Yâ Resûlallah! Önceki yaptıklarıma pişman oldum. Bana İslâmiyeti öğretir misiniz?</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Resûlullah efendimiz ona İslâmi öğrettiler. İkrime de, “Allahtan başka ilâh olmadığına, Peygamberimizin de Allahın kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ediyorum” diyerek Müslüman oldu. Peygamber efendimiz de Cenâb-ı Hakka duâ ederek, onun için af ve mağfiret talebinde bulundu.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="font-size: 10px">Hz. İkrime, Müslüman olduktan sonra, Resûl-i ekrem ile beraber Medîne’ye gitti. Oraya yerleşti. Hicretin onuncu yılında Resûlullah efendimiz tarafından Hevazin’e zekât toplayıcı olarak gönderildi.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="color: #800080"><span style="font-size: 12px">Mürtedleri temizledi</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="font-size: 10px">Hz. Peygamberin vefâtında Hz. İkrime, Yemen’in Tebâle şehrinde bulunuyordu. Bu sebeple Resûl-i ekremin vefâtında Medîne’de bulunamamıştı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Hz. Ebû Bekir devrinde İkrime, bir ordu ile Yemâme’de bulunan ve yalancı Peygamberlik dâvâsına kalkışan Müseylemetül-Kezzâb üzerine gönderildi. Fakat yardımcı kuvvetleri beklemeden Müseyleme’ye hücum edince mağlup oldu.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="font-size: 10px">Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir, onu, önce Umman tarafında bulunan Huzeyfe’nin yanına yardımcı kuvvet olarak gönderdi. Burada vazifesini yaptıktan sonra Mehre’ye yolladı. Mehre halkının İslâmiyeti kabûlünden sonra, Hz. İkrime ordusu ile birlikte Yemen’e gönderildi. Yemen’deki bütün mürtedleri ortadan kaldırdı. Daha sonra Medîne’ye geri döndü.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="font-size: 10px">Hz. Ebû Bekir, Yemen’deki mürtedleri temizleyen Hz. İkrime’yi, bir ordu ile birlikte Suriye tarafına gönderdi. Burada Ecnadın’de Bizanslılarla savaştı. Bu savaşta ağır yaralandı. Sonra Medîne’ye geri döndü. Daha sonra 636 yılında, Yermük savaşına katıldı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="font-size: 10px">Hz. Huzeyfe şöyle anlatıyor: </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="font-size: 10px">“Yermük muharebesinde idi. Çarpışmanın şiddeti geçmiş, ok ve mızrak darbeleri ile yaralanan Müslümanlar, düştükleri sıcak kumların üzerinde can vermeye başlamışlardı. Bu arada ben de, güçlükle kendimi toparlayarak, amcamın oğlunu aramaya başladım. Son anlarını yaşayan yaralıların arasında biraz dolaştıktan sonra, nihayet aradığımı buldum.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="color: #800080"><span style="font-size: 12px">Su istiyor musun?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="font-size: 10px">Bir kan seli içinde yatan amcamın oğlu, göz işaretleri ile bile zor konuşabiliyordu. Daha evvel hazırladığım su kırbasını göstererek dedim ki: </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="font-size: 10px">- Su istiyor musun?</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="font-size: 10px">Belli ki, istiyordu. Çünkü dudakları hararetten âdeta kavrulmuştu. Göz işareti ile, <strong>"Çabuk, hâlimi görmüyor musun?" </strong>der gibi bana bakıyordu. Ben kırbanın ağzını açtım, suyu kendisine doğru uzatırken, biraz ötede yaralıların arasında Hz. İkrime’nin sesi duyuldu:</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong>- Su! Su! Ne olur, bir tek damla olsun, su!</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Amcamın oğlu Hâris, bu feryâdı duyar duymaz, göz ve kaş işaretleriyle suyu hemen Hz. İkrime’ye götürmemi istedi.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Kızgın kumların üzerinde yatan şehitlerin aralarından koşa koşa, Hz. İkrime’ye yetiştim ve hemen kırbamı kendisine uzattım. İkrime hazretleri elini kırbaya uzatırken, Hz. Iyas’ın iniltisi duyuldu: </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong>- Ne olur bir damla su verin! Allah rızâsı için bir damla su!</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Bu feryâdı duyan Hz. İkrime, elini hemen geri çekerek suyu Iyas’a götürmemi işaret etti. Suyu o da içmedi. </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="color: #800080"><span style="font-size: 12px">Hepsi şehit oldular</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="font-size: 10px">Ben kırbayı alarak şehitlerin arasından dolaşa dolaşa, Hz. Iyas’a yetiştiğim zaman, son nefesini Kelime-i Şehâdet getirerek tamamladı. Derhal geri döndüm, koşa koşa Hz. İkrime’nin yanına geldim. Kırbayı uzatırken bir de ne göreyim? Onun da şehit olduğunu müşâhede ettim.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"> <span style="font-size: 10px">Bâri dedim, amcamın oğlu Hz. Hâris’e yetiştireyim. Koşa koşa ona geldim, ne çâre ki, o da ateş gibi kumların üzerinde kavrula kavrula rûhunu teslim eylemişti.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Hayatımda birçok hâdise ile karşılaştım. Fakat hiçbiri beni bu kadar duygulandırmadı. Aralarında akrabalık gibi bir bağ bulunmadığı hâlde, bunların birbirine karşı bu derece fedakâr ve şefkatli hâlleri gıpta ile baktığım en büyük îman kuvveti tezâhürü olarak hâfızama âdeta nakşoldu!” Hz. İkrime şehit olduğunda, üzerinde 70’den fazla kılıç ve mızrak yarası vardı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px">Hz. İkrime, İslâmiyetle şereflenince, çok samimi bir Müslüman olmuştur. Bu ihlâsinin nişânesi olarak, savaştan savaşa at sırtında yıldırım gibi koşmuştur. Cesâretli ve çok iyi bir kumandandı. Müslümanlığa gönülden bağlanmıştı. Kur’an-ı kerimi eline alınca, önce alnına koyar, sonra ağlamaya başlardı.</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400"><strong><u> KAYNAKLAR</u></strong> </span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400"></span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400">1) Vâkıdî, megâzî, cild-2, sh-825 2) Tabakât-ı İbn-i Sa’d cild-2, sh-39, cild-5, sh-444 3) El-İstiâb cild-3, sh-148 4) El-İsâbe cild-2, sh-496 5) Şezerât-üz-zeheb cild-1, sh-28</span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="color: #006400"></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 315286, member: 27"] [FONT=verdana][COLOR=#800080][SIZE=4] [B][SIZE=4]Meşhur Kumandan Hazret-i İkrime Bin Ebî Cehil[/SIZE][/B][/SIZE][/COLOR] [SIZE=2]İkrime bin Ebî Cehil, meşhûr İslâm düşmanı Ebû Cehil’in oğludur. Önce İslâma büyük düşman idi. Mekke’nin fethedildiği gün, öldürülmesi emir buyurulan altı kişiden biri de o idi. İkrime, o gün Yemen’e kaçmak için gemiye bindi. Yolda fırtına çıkıp, gemi batmak üzereyken, “Kurtulursam Muhammed’in ayaklarına kapanacağım” diye niyet etti. Kurtulup, Yemen’e varınca, Müslüman olmaya karar verdi.[/SIZE] [COLOR=#800080][SIZE=3]Ona taarruz etmeyin![/SIZE][/COLOR] [SIZE=2]Hanımı ve amcasının kızı olan Ümmü Hakîm, Mekke’nin fethedildiği gün îman edip, onun için de Peygamberimizden emân (af) almıştı. Yemen’e giderek ona müjdeyi verdi: [/SIZE] [SIZE=2]- İnsanların en üstünü, en halimi ve en kerimi olan zat tarafından sana emân getirdim. Senin için Resûlullahtan emân istedim. Eshâbına, [B]“Allahü teâlânın emânında olsun, kimse ona taarruz eylemesin!" [/B]buyurdu. [/SIZE] [SIZE=2]İkrime, hanımı ile Mekke’ye dönüp, Resûlullahın huzûruna geldi. Resûl-ı ekrem, İkrime’nin geldiğini görünce, ona doğru gelerek ayakta karşıladı, kucaklaştılar. Sonra Peygamber efendimiz oturdular. Emir buyurunca, İkrime ve hanımı da oturdular. Zevcesinin yüzü kapalıydı. [/SIZE] [SIZE=2]Bundan sonra İkrime, Peygamberimize dedi ki: [/SIZE] [SIZE=2]- Zevcem, benim için sizden emân aldığını söyledi. Bu sebeple geldim. Resûl-ı ekrem efendimiz buyurdu ki: [/SIZE] [SIZE=2][B]- Zevcen doğru söylemiş, sen emniyettesin. [/B][/SIZE] [SIZE=2]İkrime bunun üzerine dedi ki: [/SIZE] [SIZE=2]- Yâ Resûlallah! Önceki yaptıklarıma pişman oldum. Bana İslâmiyeti öğretir misiniz? [/SIZE] [SIZE=2]Resûlullah efendimiz ona İslâmi öğrettiler. İkrime de, “Allahtan başka ilâh olmadığına, Peygamberimizin de Allahın kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ediyorum” diyerek Müslüman oldu. Peygamber efendimiz de Cenâb-ı Hakka duâ ederek, onun için af ve mağfiret talebinde bulundu. [/SIZE] [SIZE=2]Hz. İkrime, Müslüman olduktan sonra, Resûl-i ekrem ile beraber Medîne’ye gitti. Oraya yerleşti. Hicretin onuncu yılında Resûlullah efendimiz tarafından Hevazin’e zekât toplayıcı olarak gönderildi. [/SIZE] [COLOR=#800080][SIZE=3]Mürtedleri temizledi[/SIZE][/COLOR] [SIZE=2]Hz. Peygamberin vefâtında Hz. İkrime, Yemen’in Tebâle şehrinde bulunuyordu. Bu sebeple Resûl-i ekremin vefâtında Medîne’de bulunamamıştı. [/SIZE] [SIZE=2]Hz. Ebû Bekir devrinde İkrime, bir ordu ile Yemâme’de bulunan ve yalancı Peygamberlik dâvâsına kalkışan Müseylemetül-Kezzâb üzerine gönderildi. Fakat yardımcı kuvvetleri beklemeden Müseyleme’ye hücum edince mağlup oldu. [/SIZE] [SIZE=2]Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir, onu, önce Umman tarafında bulunan Huzeyfe’nin yanına yardımcı kuvvet olarak gönderdi. Burada vazifesini yaptıktan sonra Mehre’ye yolladı. Mehre halkının İslâmiyeti kabûlünden sonra, Hz. İkrime ordusu ile birlikte Yemen’e gönderildi. Yemen’deki bütün mürtedleri ortadan kaldırdı. Daha sonra Medîne’ye geri döndü. [/SIZE] [SIZE=2]Hz. Ebû Bekir, Yemen’deki mürtedleri temizleyen Hz. İkrime’yi, bir ordu ile birlikte Suriye tarafına gönderdi. Burada Ecnadın’de Bizanslılarla savaştı. Bu savaşta ağır yaralandı. Sonra Medîne’ye geri döndü. Daha sonra 636 yılında, Yermük savaşına katıldı. [/SIZE] [SIZE=2]Hz. Huzeyfe şöyle anlatıyor: [/SIZE] [SIZE=2]“Yermük muharebesinde idi. Çarpışmanın şiddeti geçmiş, ok ve mızrak darbeleri ile yaralanan Müslümanlar, düştükleri sıcak kumların üzerinde can vermeye başlamışlardı. Bu arada ben de, güçlükle kendimi toparlayarak, amcamın oğlunu aramaya başladım. Son anlarını yaşayan yaralıların arasında biraz dolaştıktan sonra, nihayet aradığımı buldum. [/SIZE] [COLOR=#800080][SIZE=3]Su istiyor musun?[/SIZE][/COLOR] [SIZE=2]Bir kan seli içinde yatan amcamın oğlu, göz işaretleri ile bile zor konuşabiliyordu. Daha evvel hazırladığım su kırbasını göstererek dedim ki: [/SIZE] [SIZE=2]- Su istiyor musun? [/SIZE] [SIZE=2]Belli ki, istiyordu. Çünkü dudakları hararetten âdeta kavrulmuştu. Göz işareti ile, [B]"Çabuk, hâlimi görmüyor musun?" [/B]der gibi bana bakıyordu. Ben kırbanın ağzını açtım, suyu kendisine doğru uzatırken, biraz ötede yaralıların arasında Hz. İkrime’nin sesi duyuldu:[/SIZE] [SIZE=2][B]- Su! Su! Ne olur, bir tek damla olsun, su![/B][/SIZE] [SIZE=2]Amcamın oğlu Hâris, bu feryâdı duyar duymaz, göz ve kaş işaretleriyle suyu hemen Hz. İkrime’ye götürmemi istedi.[/SIZE] [SIZE=2]Kızgın kumların üzerinde yatan şehitlerin aralarından koşa koşa, Hz. İkrime’ye yetiştim ve hemen kırbamı kendisine uzattım. İkrime hazretleri elini kırbaya uzatırken, Hz. Iyas’ın iniltisi duyuldu: [/SIZE] [SIZE=2][B]- Ne olur bir damla su verin! Allah rızâsı için bir damla su![/B][/SIZE] [SIZE=2]Bu feryâdı duyan Hz. İkrime, elini hemen geri çekerek suyu Iyas’a götürmemi işaret etti. Suyu o da içmedi. [/SIZE] [COLOR=#800080][SIZE=3]Hepsi şehit oldular[/SIZE][/COLOR] [SIZE=2]Ben kırbayı alarak şehitlerin arasından dolaşa dolaşa, Hz. Iyas’a yetiştiğim zaman, son nefesini Kelime-i Şehâdet getirerek tamamladı. Derhal geri döndüm, koşa koşa Hz. İkrime’nin yanına geldim. Kırbayı uzatırken bir de ne göreyim? Onun da şehit olduğunu müşâhede ettim. [/SIZE] [SIZE=2]Bâri dedim, amcamın oğlu Hz. Hâris’e yetiştireyim. Koşa koşa ona geldim, ne çâre ki, o da ateş gibi kumların üzerinde kavrula kavrula rûhunu teslim eylemişti.[/SIZE] [SIZE=2]Hayatımda birçok hâdise ile karşılaştım. Fakat hiçbiri beni bu kadar duygulandırmadı. Aralarında akrabalık gibi bir bağ bulunmadığı hâlde, bunların birbirine karşı bu derece fedakâr ve şefkatli hâlleri gıpta ile baktığım en büyük îman kuvveti tezâhürü olarak hâfızama âdeta nakşoldu!” Hz. İkrime şehit olduğunda, üzerinde 70’den fazla kılıç ve mızrak yarası vardı.[/SIZE] [SIZE=2]Hz. İkrime, İslâmiyetle şereflenince, çok samimi bir Müslüman olmuştur. Bu ihlâsinin nişânesi olarak, savaştan savaşa at sırtında yıldırım gibi koşmuştur. Cesâretli ve çok iyi bir kumandandı. Müslümanlığa gönülden bağlanmıştı. Kur’an-ı kerimi eline alınca, önce alnına koyar, sonra ağlamaya başlardı.[/SIZE] [COLOR=#006400][B][U] KAYNAKLAR[/U][/B] 1) Vâkıdî, megâzî, cild-2, sh-825 2) Tabakât-ı İbn-i Sa’d cild-2, sh-39, cild-5, sh-444 3) El-İstiâb cild-3, sh-148 4) El-İsâbe cild-2, sh-496 5) Şezerât-üz-zeheb cild-1, sh-28 [/COLOR] [/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Sahabe-i Kiram
Meşhur Kumandan Hazret-i İkrime Bin Ebî Cehil
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst