Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Sorularla Kuran-ı Kerim
Kur’an’in üslub özellikleri
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="sarýklý genç" data-source="post: 133646" data-attributes="member: 5985"><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">KUR’AN’IN ÜSLUB ÖZELLİKLERİ</span></span></strong></p><p></p><p> </p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>1)</strong> İnsanların te’lif ettiği eserlerin üslubuna benzemediği gibi diğer indirilen kitapların üslubundan farklıdır.</span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>2)</strong> Kur’an gönüllere hoş gelen üslubuyla dost ve düşmanın dinlemekten kendini alamadığı kitap olmuştur. Bu yüzden Velid, Lebid, el-A’şa, Ka’b b. Züheyir gibi belagat üstadları hayret ve takdir hislerini gizleyememişlerdir. Ayrıca Velid b. Muğire, Ahnes b. Şerik ve Ebu Cehil gibi İslam düşmanları onu dinlemekten vazgeçememişlerdir. </span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>3)</strong> Kur’an’ın üslubuna yalnız müslümanlar değil, Arapça bilen ve bilmeyen gayri müslimler, hatta müsteşrikler bile hayran kalmışlardır.</span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>4) Gönüllere hoş gelişi,</strong> muhtevası, dünya ve ahiret saadetini sağlayan prensipleriyle Kur’an, Arap dilini de basit mantık alanından ileri seviyede medeniyet ve kültüre kaynaklık edecek seviyeye yükseltmiş, dolayısıyla Arap edebiyatının ilk ve ölmez şaheseri olmuştur.</span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>2) Te’lif yönündeki eşsizlik:</strong> 20 yılı aşkın süre içinde aralıklarla parça parça nazil olmasına rağmen ayet ve sureler arasında eşsiz bir vahdet ve insicam vardır.</span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>3) İhtiva ettiği ilimler yönünden i’cazı</strong></span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>4) Beşeriyetin ihtiyaçlarını karşılaması:</strong> Kur’an insanların akidesini, ibadetlerini, ahlaklarını ıslah edip kardeşliği ve üstünlüğün ancak takva yönünden olduğunu bildirir. Adaleti tesis eder, mali işleri ıslah eder, kadın ve zayıfları himaye eder, akıl ve fikirleri hürriyete kavuşturur.</span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>5) Tabiat ilimlerine temas ve işarette bulunması: </strong></span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>6) Geçmiş, gelecek ve hal ile ilgili gaybi haberlerinin gerçekleşmesi:</strong> Bu üç çeşittir: </span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">a) Eski milletlerin haberleri. </span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">b) Rasulullah zamanında içyüzleri açığa vurulan münafıkların durumu </span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">c) Bizanslıların İran’la yapacakları savaşta galip gelecekleri, Allah’ın Rasulullah’ı ve Kur’an’ı koruyacağı haberi.</span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>7) Kur’an’ın Rasulullah tarafından tebdil edilmemesi:</strong> Rasulullah vahye bağlı kalarak sadakat göstermiş, yer yer kendisinin dikkatini çeken ve tenkit eden ayetleri bile aynen tebliğ etmiştir. İfk hadisesi, Ümmü Mektum olayı, Bedir esirleri meselesi, Tebük seferine gitmek istemeyenlere izin vermesi, Allah’ın helal kıldığı şeyi kendine haram kılması vb.</span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">İşte Kur’an’ın bütün bu özellik ve meziyetlerinden geniş bir şekilde ve delillere dayanarak bahseden ilme “İ’cazu’l-Kur’an” adı verilmiştir.</span></span></p><p> </p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>Kur’an’ın İfade Özellikleri:</strong></span></span></p><p> </p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong> 1) Edebi Üslubu: </strong></span></span></p><p> </p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"> Kur’an edebi açıdan bir şaheserdir. Bu sadece müslüman alimlerin fikri de değildir. İslam’ı din olarak seçmemiş olan pek çok insan da, Kur’an’ın eşsizliğini, i’cazını kabul etmiştir. Bilindiği gibi Kur’an’ın indirildiği dönemde Hicaz bölgesinde söz sanatları, çok ileri seviyedeydi. Arap dil ve edebiyatı adeta altın çağını yaşıyordu. O dönemde Arap şiirinin en güzel örnekleri Ka’be’nin duvarlarına asılıyordu. Yedi Muallaka (Yedi Aslı Şiir) bunlara bir örnektir.O sıralarda yine Ukaz, Zu’l-Mecaz ve Mecenne gibi panayırlarda şir ve edebiyat müsabakaları yapılıyordu. Kur’an, edebi sanatların böylesine inkişaf ettiği bir bölgede tarih sahnesine çıkıyordu. Bütün güzelliklerin kaynağı olan ve insana dil zevkini, şiir zevkini veren Yüce Yaratıcı’nın kelamı, tabiatıyla çok daha üstün ve büyüleyici olacaktı. Nitekim öyle de oldu. Kur’an’ın ifade kudreti karşısında şairler, acizliklerini itiraf ettiler.</span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">Ömer (r.a.) Kur’an’ın bu eşsiz üslubunun tesiriyle müslüman olmuştur. Velid b. Muğire, Kur’an’dan etkilenip tam müslüman olmak isterken Ebu Cehil, ona mani olmuştur. Fakat Velid, Kur’an hakkında arkadaşlarına şunları söylemiştir:</span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">“Onun hakkında ne diyeyim? Vallahi hiçbiriniz şiiri, onun recezini ve cin şiirlerini benden iyi bilemezsiniz. Vallahi onun söyledikleri bunun hiçbirine benzemiyor. Vallahi sözünde bir tatlılık, bir güzellik var. O, altında olanları kırar, yükselir, onun üstünde bir söz olamaz.”</span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">Kur’an’ın etkileyici, sürükleyici ve büyüleyici üslubu o kadar üst seviyededir ki, Kur’an’ın inzal edildiği ilk dönemlerde müşrikler onu gizli gizli dinlemekten kendilerini alamamışlardır. Bu yüzden aralarında, Kur’an okunurken onu dinlememe ve gürültü çıkarma kararı almışlardır. “Kafirler şöyle dediler: “Bu Kur’an’ı dinlemeyin, onda gürültü edin, belki galip gelirsiniz.” (Fussilet: 41/26)</span></span></p><p> </p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>2) Kur’an İfadelerinin Zihinlere Yaklaştırıcı ve Düşündürücü Özelliği:</strong></span></span> </p><p> </p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"> Bu şu şekillerde olur: </span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">a) Benzetmelerle </span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">b) Kıssalarla </span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">c) İnsanbiçimci (Antropomorfist) bir dil kullanmakla: Mutlak varlık Allah, Kur’an’da özellikle Zatından bahsederken muhatapların anlayabileceği bir dil kullanmıştır. Allah, kendini, olduğu gibi, hiç benzetme yapmaksızın nazari bir çerçevede tanıtsaydı insanlar O’nun zatı ve sıfatları hakkında, sağlam bir fikre sahip olamazlardı. Bu bakımdan Allah Kur’an’da kendinden bahsederken, insanlarda bulunan bazı uzuvları ve bazı vasıfları, kendine izafe etmiştir. Teknik tabiriyle antrapomorfist (insanbiçimci) bir dil kullanmıştır. Bu, mutlakın mukayyed bir varlığa kendini anlatma, tanıtma zaruretinden doğmuştur. </span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">Allah, el, yüz, göz, nefs gibi kelimeleri kendine izafe etmiştir. Gelmek, yönelmek, istiva etmek gibi tabirleri de, kendine isnad etmiştir. Ayrıca kendisine ait bir kürsi’den ve arş (taht)’tan bahsetmektedir. Yine görmek, işitmek, intikam almak, gazab etmek gibi fiilleri de kendisi için kullanmıştır. Dikkat edilirse bu fiiller de, insanın fiilleridir. Şu halde Allah, kendini insanlara tanıtırken insanlarda bulunan bazı hususiyetleri, kendisi için kullanmada bir beis görmemiştir. Bu anlatma tarzıyla, muhataplar, kendi tecrübe sahaları dahilindeki kavramlar sayesinde, Allah hakkında bir fikre ve tasavvura sahip olmuşlardır.</span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">Allah, kürsisi’nin gökleri ve yeri ihata ettiğinden bahsederken kendini, adeta son derece kudretli bir hükümdar gibi tanıtmaktadır. Böylelikle muhataplar, gökleri ve yeri ihata eden bir kürsiye sahip olan bir varlığın, ne kadar büyük ve ne kadar güçlü olduğunu zihinlerde rahatlıkla canlandırabilmektedirler. Bu ifade onların Allah karşısında ne kadar küçük varlıklar olduklarını da kolayca hissetmelerini sağlamaktadır. Allah, arşa istiva ettiğinden, arşının etrafında meleklerin varlığından bahsederken de yine insanların zihninde, özel adamları olan güçlü bir padişah imajını canlandırmaktadır. </span></span></p><p> </p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>3) Kur’an’ın Bilimsel ve Felsefi Bir Dil Kullanmayışı:</strong></span></span> </p><p> </p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">Allah ortalama insanın anlayabileceği, sade, açık ve anlaşılır bir dil kullanmıştır. Ama kullandığı bu dil aynı zamanda engin ve derin manaları ihtiva eder. Dolayısıyla farklı kültür ve bilgi seviyesinden insanlar, o ifadeleri, kendi zihin ve ruh dünyasında farklı algılayabilirler.</span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">Mesela Allah “Dağları birer kazık yapmadık mı?” (Nebe: 78/7) ifadesiyle, dağları vasfediyor. Kazık tabiri ilmi bir terim değildir. Dolayısıyla okuyucu dağlara bakıp onların gerçekten kazığa benzediklerini ve onları Allah’ın yarattığını anlamaktadır. Burada Allah’ın asıl anlatmak istediği, tabiatta insanların gözleri önünde bulunan bazı varlıklara dikkat çekmek, bütün bunların, Allah tarafından yaratıldığını ve O’na ait olduğunu anlatmaktır. Ortalama insan, Allah’ın söz konusu ifadedeki bu mesajını algılar.</span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">Öte yandan jeolojik açıdan coğrafi açıdan veya diğer bilimler açısından dağlarla meşgul olan insanlar, söz konusu ayetteki kazık kelimesinden, biraz daha farklı sonuçlara ulaşabilirler.</span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">Mesela onlara göre kazık, bir şeyi sağlama ve emniyete almak için vardır. Dağlar da yerkürenin yörüngesindeki istikrarına, yörüngesinden ayrılmamasına yardım eder. Yeryüzünün alt tabakalarındaki kızgın magma tabakaları için tepeler, çıkış yeri vazifesi görür. Yeryüzünün denge kanununda dağlar, mühim bir unsurdur. Öte yandan yine o insanlara göre dağlar, suyun deposudur. Havayı zararlı gazlardan temizler. Dolayısıyla havanın tarağıdır. Şu halde dağlar, canlıların yaşaması için zaruri şartların oluşmasında rol oynamaktadırlar. </span></span></p><p> </p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><strong>4) Kur’an İfadelerinin İnsanın Zihin, His ve Ruh Dünyasına Birlikte Hitap Edişi: </strong></span></span></p><p> </p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">Allah bazen insanın akılcı yanına, bazen gerçekçi yanına, bazen de onun hissi yanına hitap etmektedir. Mesela Allah, birliğini anlatırken son derece akli bir deli getiriyor: </span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><em>“Göklerde ve yerde Allah’tan başka ilahlar olsaydı, göklerin ve yerin nizamı bozulurdu.”</em> (Enbiya: 21/22) </span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">Bu ayeti şu ayetle birlikte değerlendirmek daha sıhhatli bir sonuca varmamızı sağlar: </span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><em>“De ki: “Eğer söyledikleri gibi O’nunla birlikte ilahlar olsaydı, onlar arşın sahibine mutlaka bir yol ararlardı.”</em> (İsra: 17/42) </span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">Bu iki ayeti birlikte değerlendirirsek ayetlerin, gerçekten insanın aklına, mantığına hitap ettiklerini görürüz. Tanrılar çok olsaydı, her bir tanrı üstün bir tanrısal güce sahip olacağından, mutlaka birbirlerine üstün gelmeye çalışırlardı. Çünkü hiçbir tanrı diğer bir tanrının hakimiyeti ve idaresi altında yaşayamaz. Bu taktirde onun tanrılık iddiası anlamsız olur. İnsan, mahlukatın gücüyle mukayese edilemeyecek kudretteki tanrıların alemde birbirleriyle savaşını düşündüğünde gerçekten varlık aleminin kaosa sürükleneceğini ve kainatta nizam diye bir şey kalmayacağını bir anlık bir düşünmeyle kavrayabilir.</span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">Kur’an’ın gönüllere hitap eden bir ifadesini ele alalım: </span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px"><em>“Dikkat edin, ancak Allah’ı anmakla kalpler huzur bulur.”</em> (Ra’d: 13/28) </span></span></p><p> <span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 15px">Bu ifade bir tecrübeyi, bir yaşantıyı dile getiriyor. Bu hal yaşanır, tecrübe edilir ve hissedilir. Bu bir gönül işidir. İnsan Allah’ı andıkça, hatırladıkça, gönlünün mutmain olduğunu, huzur bulduğunu, ancak yaşayarak, egzersiz yaparak hisseder. Bu iki ile ikinin çarpımının dört ettiğini bilen akılla ilgili olan ve sadece onun bilmesine ve anlamasına sunulmuş bir ifade değildir. </span></span></p><p> </p></blockquote><p></p>
[QUOTE="sarýklý genç, post: 133646, member: 5985"] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]KUR’AN’IN ÜSLUB ÖZELLİKLERİ[/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4] [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B]1)[/B] İnsanların te’lif ettiği eserlerin üslubuna benzemediği gibi diğer indirilen kitapların üslubundan farklıdır.[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B]2)[/B] Kur’an gönüllere hoş gelen üslubuyla dost ve düşmanın dinlemekten kendini alamadığı kitap olmuştur. Bu yüzden Velid, Lebid, el-A’şa, Ka’b b. Züheyir gibi belagat üstadları hayret ve takdir hislerini gizleyememişlerdir. Ayrıca Velid b. Muğire, Ahnes b. Şerik ve Ebu Cehil gibi İslam düşmanları onu dinlemekten vazgeçememişlerdir. [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B]3)[/B] Kur’an’ın üslubuna yalnız müslümanlar değil, Arapça bilen ve bilmeyen gayri müslimler, hatta müsteşrikler bile hayran kalmışlardır.[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B]4) Gönüllere hoş gelişi,[/B] muhtevası, dünya ve ahiret saadetini sağlayan prensipleriyle Kur’an, Arap dilini de basit mantık alanından ileri seviyede medeniyet ve kültüre kaynaklık edecek seviyeye yükseltmiş, dolayısıyla Arap edebiyatının ilk ve ölmez şaheseri olmuştur.[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B]2) Te’lif yönündeki eşsizlik:[/B] 20 yılı aşkın süre içinde aralıklarla parça parça nazil olmasına rağmen ayet ve sureler arasında eşsiz bir vahdet ve insicam vardır.[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B]3) İhtiva ettiği ilimler yönünden i’cazı[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B]4) Beşeriyetin ihtiyaçlarını karşılaması:[/B] Kur’an insanların akidesini, ibadetlerini, ahlaklarını ıslah edip kardeşliği ve üstünlüğün ancak takva yönünden olduğunu bildirir. Adaleti tesis eder, mali işleri ıslah eder, kadın ve zayıfları himaye eder, akıl ve fikirleri hürriyete kavuşturur.[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B]5) Tabiat ilimlerine temas ve işarette bulunması: [/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B]6) Geçmiş, gelecek ve hal ile ilgili gaybi haberlerinin gerçekleşmesi:[/B] Bu üç çeşittir: [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]a) Eski milletlerin haberleri. [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]b) Rasulullah zamanında içyüzleri açığa vurulan münafıkların durumu [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]c) Bizanslıların İran’la yapacakları savaşta galip gelecekleri, Allah’ın Rasulullah’ı ve Kur’an’ı koruyacağı haberi.[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B]7) Kur’an’ın Rasulullah tarafından tebdil edilmemesi:[/B] Rasulullah vahye bağlı kalarak sadakat göstermiş, yer yer kendisinin dikkatini çeken ve tenkit eden ayetleri bile aynen tebliğ etmiştir. İfk hadisesi, Ümmü Mektum olayı, Bedir esirleri meselesi, Tebük seferine gitmek istemeyenlere izin vermesi, Allah’ın helal kıldığı şeyi kendine haram kılması vb.[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]İşte Kur’an’ın bütün bu özellik ve meziyetlerinden geniş bir şekilde ve delillere dayanarak bahseden ilme “İ’cazu’l-Kur’an” adı verilmiştir.[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4] [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B]Kur’an’ın İfade Özellikleri:[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4] [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B] 1) Edebi Üslubu: [/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4] [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4] Kur’an edebi açıdan bir şaheserdir. Bu sadece müslüman alimlerin fikri de değildir. İslam’ı din olarak seçmemiş olan pek çok insan da, Kur’an’ın eşsizliğini, i’cazını kabul etmiştir. Bilindiği gibi Kur’an’ın indirildiği dönemde Hicaz bölgesinde söz sanatları, çok ileri seviyedeydi. Arap dil ve edebiyatı adeta altın çağını yaşıyordu. O dönemde Arap şiirinin en güzel örnekleri Ka’be’nin duvarlarına asılıyordu. Yedi Muallaka (Yedi Aslı Şiir) bunlara bir örnektir.O sıralarda yine Ukaz, Zu’l-Mecaz ve Mecenne gibi panayırlarda şir ve edebiyat müsabakaları yapılıyordu. Kur’an, edebi sanatların böylesine inkişaf ettiği bir bölgede tarih sahnesine çıkıyordu. Bütün güzelliklerin kaynağı olan ve insana dil zevkini, şiir zevkini veren Yüce Yaratıcı’nın kelamı, tabiatıyla çok daha üstün ve büyüleyici olacaktı. Nitekim öyle de oldu. Kur’an’ın ifade kudreti karşısında şairler, acizliklerini itiraf ettiler.[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]Ömer (r.a.) Kur’an’ın bu eşsiz üslubunun tesiriyle müslüman olmuştur. Velid b. Muğire, Kur’an’dan etkilenip tam müslüman olmak isterken Ebu Cehil, ona mani olmuştur. Fakat Velid, Kur’an hakkında arkadaşlarına şunları söylemiştir:[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]“Onun hakkında ne diyeyim? Vallahi hiçbiriniz şiiri, onun recezini ve cin şiirlerini benden iyi bilemezsiniz. Vallahi onun söyledikleri bunun hiçbirine benzemiyor. Vallahi sözünde bir tatlılık, bir güzellik var. O, altında olanları kırar, yükselir, onun üstünde bir söz olamaz.”[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]Kur’an’ın etkileyici, sürükleyici ve büyüleyici üslubu o kadar üst seviyededir ki, Kur’an’ın inzal edildiği ilk dönemlerde müşrikler onu gizli gizli dinlemekten kendilerini alamamışlardır. Bu yüzden aralarında, Kur’an okunurken onu dinlememe ve gürültü çıkarma kararı almışlardır. “Kafirler şöyle dediler: “Bu Kur’an’ı dinlemeyin, onda gürültü edin, belki galip gelirsiniz.” (Fussilet: 41/26)[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B]2) Kur’an İfadelerinin Zihinlere Yaklaştırıcı ve Düşündürücü Özelliği:[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4] [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4] Bu şu şekillerde olur: [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]a) Benzetmelerle [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]b) Kıssalarla [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]c) İnsanbiçimci (Antropomorfist) bir dil kullanmakla: Mutlak varlık Allah, Kur’an’da özellikle Zatından bahsederken muhatapların anlayabileceği bir dil kullanmıştır. Allah, kendini, olduğu gibi, hiç benzetme yapmaksızın nazari bir çerçevede tanıtsaydı insanlar O’nun zatı ve sıfatları hakkında, sağlam bir fikre sahip olamazlardı. Bu bakımdan Allah Kur’an’da kendinden bahsederken, insanlarda bulunan bazı uzuvları ve bazı vasıfları, kendine izafe etmiştir. Teknik tabiriyle antrapomorfist (insanbiçimci) bir dil kullanmıştır. Bu, mutlakın mukayyed bir varlığa kendini anlatma, tanıtma zaruretinden doğmuştur. [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]Allah, el, yüz, göz, nefs gibi kelimeleri kendine izafe etmiştir. Gelmek, yönelmek, istiva etmek gibi tabirleri de, kendine isnad etmiştir. Ayrıca kendisine ait bir kürsi’den ve arş (taht)’tan bahsetmektedir. Yine görmek, işitmek, intikam almak, gazab etmek gibi fiilleri de kendisi için kullanmıştır. Dikkat edilirse bu fiiller de, insanın fiilleridir. Şu halde Allah, kendini insanlara tanıtırken insanlarda bulunan bazı hususiyetleri, kendisi için kullanmada bir beis görmemiştir. Bu anlatma tarzıyla, muhataplar, kendi tecrübe sahaları dahilindeki kavramlar sayesinde, Allah hakkında bir fikre ve tasavvura sahip olmuşlardır.[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]Allah, kürsisi’nin gökleri ve yeri ihata ettiğinden bahsederken kendini, adeta son derece kudretli bir hükümdar gibi tanıtmaktadır. Böylelikle muhataplar, gökleri ve yeri ihata eden bir kürsiye sahip olan bir varlığın, ne kadar büyük ve ne kadar güçlü olduğunu zihinlerde rahatlıkla canlandırabilmektedirler. Bu ifade onların Allah karşısında ne kadar küçük varlıklar olduklarını da kolayca hissetmelerini sağlamaktadır. Allah, arşa istiva ettiğinden, arşının etrafında meleklerin varlığından bahsederken de yine insanların zihninde, özel adamları olan güçlü bir padişah imajını canlandırmaktadır. [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4] [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B]3) Kur’an’ın Bilimsel ve Felsefi Bir Dil Kullanmayışı:[/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4] [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]Allah ortalama insanın anlayabileceği, sade, açık ve anlaşılır bir dil kullanmıştır. Ama kullandığı bu dil aynı zamanda engin ve derin manaları ihtiva eder. Dolayısıyla farklı kültür ve bilgi seviyesinden insanlar, o ifadeleri, kendi zihin ve ruh dünyasında farklı algılayabilirler.[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]Mesela Allah “Dağları birer kazık yapmadık mı?” (Nebe: 78/7) ifadesiyle, dağları vasfediyor. Kazık tabiri ilmi bir terim değildir. Dolayısıyla okuyucu dağlara bakıp onların gerçekten kazığa benzediklerini ve onları Allah’ın yarattığını anlamaktadır. Burada Allah’ın asıl anlatmak istediği, tabiatta insanların gözleri önünde bulunan bazı varlıklara dikkat çekmek, bütün bunların, Allah tarafından yaratıldığını ve O’na ait olduğunu anlatmaktır. Ortalama insan, Allah’ın söz konusu ifadedeki bu mesajını algılar.[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]Öte yandan jeolojik açıdan coğrafi açıdan veya diğer bilimler açısından dağlarla meşgul olan insanlar, söz konusu ayetteki kazık kelimesinden, biraz daha farklı sonuçlara ulaşabilirler.[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]Mesela onlara göre kazık, bir şeyi sağlama ve emniyete almak için vardır. Dağlar da yerkürenin yörüngesindeki istikrarına, yörüngesinden ayrılmamasına yardım eder. Yeryüzünün alt tabakalarındaki kızgın magma tabakaları için tepeler, çıkış yeri vazifesi görür. Yeryüzünün denge kanununda dağlar, mühim bir unsurdur. Öte yandan yine o insanlara göre dağlar, suyun deposudur. Havayı zararlı gazlardan temizler. Dolayısıyla havanın tarağıdır. Şu halde dağlar, canlıların yaşaması için zaruri şartların oluşmasında rol oynamaktadırlar. [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B] [/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][B]4) Kur’an İfadelerinin İnsanın Zihin, His ve Ruh Dünyasına Birlikte Hitap Edişi: [/B][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4] [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]Allah bazen insanın akılcı yanına, bazen gerçekçi yanına, bazen de onun hissi yanına hitap etmektedir. Mesela Allah, birliğini anlatırken son derece akli bir deli getiriyor: [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][I]“Göklerde ve yerde Allah’tan başka ilahlar olsaydı, göklerin ve yerin nizamı bozulurdu.”[/I] (Enbiya: 21/22) [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]Bu ayeti şu ayetle birlikte değerlendirmek daha sıhhatli bir sonuca varmamızı sağlar: [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][I]“De ki: “Eğer söyledikleri gibi O’nunla birlikte ilahlar olsaydı, onlar arşın sahibine mutlaka bir yol ararlardı.”[/I] (İsra: 17/42) [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]Bu iki ayeti birlikte değerlendirirsek ayetlerin, gerçekten insanın aklına, mantığına hitap ettiklerini görürüz. Tanrılar çok olsaydı, her bir tanrı üstün bir tanrısal güce sahip olacağından, mutlaka birbirlerine üstün gelmeye çalışırlardı. Çünkü hiçbir tanrı diğer bir tanrının hakimiyeti ve idaresi altında yaşayamaz. Bu taktirde onun tanrılık iddiası anlamsız olur. İnsan, mahlukatın gücüyle mukayese edilemeyecek kudretteki tanrıların alemde birbirleriyle savaşını düşündüğünde gerçekten varlık aleminin kaosa sürükleneceğini ve kainatta nizam diye bir şey kalmayacağını bir anlık bir düşünmeyle kavrayabilir.[/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]Kur’an’ın gönüllere hitap eden bir ifadesini ele alalım: [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4][I]“Dikkat edin, ancak Allah’ı anmakla kalpler huzur bulur.”[/I] (Ra’d: 13/28) [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4]Bu ifade bir tecrübeyi, bir yaşantıyı dile getiriyor. Bu hal yaşanır, tecrübe edilir ve hissedilir. Bu bir gönül işidir. İnsan Allah’ı andıkça, hatırladıkça, gönlünün mutmain olduğunu, huzur bulduğunu, ancak yaşayarak, egzersiz yaparak hisseder. Bu iki ile ikinin çarpımının dört ettiğini bilen akılla ilgili olan ve sadece onun bilmesine ve anlamasına sunulmuş bir ifade değildir. [/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=4] [/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Sorularla Kuran-ı Kerim
Kur’an’in üslub özellikleri
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst