Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Kur’ân’da tesâdüf değil, Tevâfuk vardır
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="zeyhak_" data-source="post: 99131" data-attributes="member: 22"><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal"><img src="http://www.kuranharfleri.com/image/tevafuk.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: teal"><span style="font-size: 12px"><strong>Sual:</strong> En mühim hakaik-i Kur’âniye ve îmaniye ile meşgul olduğun halde neden onu muvakkaten bırakıp en ziyade mânâdan uzak olan <span style="color: #ff0000"><strong>huruf-u hecâiyenin</strong></span> adedlerinden bahsediyorsun?</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: teal"><span style="font-size: 12px"><strong>El-Cevab:</strong> Çünkü Bu meş’um zamanda <span style="color: #ff0000"><strong>Kur’ân’ın bir temel taşı olan hurûfuna (harflerine) hücum ediliyor ve onun tebdiline çalışılıyor!</strong></span></span></span></span><span style="color: teal"></span></p><p><span style="color: teal"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'">(Rumuzat-i Semaniye, 4 )</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Bir hususta bir, iki, üç cihetten ittifak olsa bunun bir tesâdüf olamayacağı gâyet âşikâr iken, böyle 600 küsür sahife içinde başta 2806 Allah lafzı olmak üzere binlerce kelimenin umumen ittifak edip hep denk gelmesinin tesâdüf olmasına hiç imkân var mıdır?</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Ahmed Husrev Efendi’nin mübârek kaleminden çıkan Tevâfuklu Kur’ân-ı Kerîm’i görenler daha ilk bakışta, “Mâşaallah, bârekâllah!” diyerek ne kadar muntazam ve ahenkli olduğunu itiraf ediyorlar. Sahifeleri çevirdikçe özellikle Allah lafızları ve birçok kelimenin tevâfuk ettiğini hayretler içinde müşahede ediyorlar. Bütün Kur’ân’da sadece birkaç sahifede görünse belki tesâdüfe ihtimal verilebileceği hâlde, 600 küsür sahifede başta 2806 Allah lafzı olmak üzere, birbiriyle alâkalı binlerce kelimenin hep tevâfuk edip denk gelmeleri elbette tesâdüf olamaz. 2800 defa tekerrür eden bir hale tesâdüf değil, elbette tevâfuk denir.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Bedîüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle: “Muzaaf tevâfukları tesâdüf zannedenler, zannederiz ki insan suretindeki kör bir şey olmalı ki, kör tesâdüfe böyle bir şeyi havâle ediyor.” (Rumuzat-ı Semaniye, 56)</span></span></span></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Tevâfuk insan eseri olabilir mi?</span></span></span></strong></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Hayır, böyle bir harika, beşer fikrinin mahsulü olamaz.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Tevâfuk bir intizamı gösterir. İntizam ise elbette onu bir tanzim edenin olduğuna işaret eder. Fakat en maharetli bir hattat da olsa, Kur’ân’ın sahife ve satır ölçülerine sâdık kalmak şartıyla, bütün Kur’ân’da böyle umumî bir nizamı tesis edemez. Kur’ân’ın umumunu aynı anda ihata edecek küllî bir nazar lâzımdır ki ancak muvaffak olsun. O nazar da insanda olamaz.</span></span></span></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Asıl Tevâfuk’ın Ahmed Husrev Efendi’nin hattında olduğu nereden bilinir?</span></span></span></strong></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Tevâfuk mu’cizesinin varlığını ilk defa haber verip Rumuzat-ı Semâniye adlı eserinde bunu ilmî olarak çok misal ve delilleriyle ispat eden Bedîüzzaman Hazretleri 1932 senesinde Barla’da, çoğu Hâfız, hattat, hatt-ı Arabî hocası olan Şamlı Hâfız Tevfik, Hâfız Ali, Hoca Hâlid, Gâlib, Sabri, Zühdü, Tığlı Hakkı ve Ahmed Husrev Efendi gibi, Nur talebeleri her birisine üçer cüz yazdırmışsa da, Bedîüzzaman Hazretlerinin istediği tarz sadece Ahmed Husrev Efendi’nin hattında gözükmüştür. Neticeyi Bedîüzzaman Hazretleri şöyle ifade etmiştir:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: teal"><span style="font-size: 12px"><em>“Tevâfuk, Husrev’in tarzındadır. Onun için Husrev’in bir mahareti varsa tevâfuku bozmamış. Tavsiye etmiştim ki, kimse maharetini karıştırmasın.Demek en büyük maharet odur ki, tevâfuku bozmasın, çünki tevâfuk var.”</em> (Barla Lahikası, 31)</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Öyle ki, büyük bir hat ustası olan Şamlı Hâfız Tevfik, bu meseleyi duyunca; “İşte tam bana göre bir hizmet açıldı” demişti. Fakat tevâfuk, san’at ve maharet meselesi değildi. Tam bir ihsan-ı ilâhi idi ki, Hâfız olmayan ve san’attan uzak gâyet sade bir hat sahibi olan Ahmed Husrev Efendiye nasip olmuştu.</span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: teal">San’atta elbette sun’îlik olur ve fıtrî tevâfuku gölgede bırakır. Ahmed Husrev Efendi’nin hattı ise hiçbir hat san’atının kaydı altına girmemiş, san’at kaygısından tamamen azade fıtrî bir hattır.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: teal"><span style="font-size: 12px"><strong>Kısacası:</strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: teal"><strong>a)</strong> Bedîüzzaman Hazretlerinin şahitliği,</span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: teal"><strong>b)</strong> Tevâfuklu Kur’ân yazılmasında vazife alan diğer talebelerin itirafları,</span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: teal"><strong>c)</strong> Risâle-i Nur’daki muhtelif kayıtlar,</span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: teal"><strong>d)</strong> Birçok ehl-i keşfin tasdiki,</span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: teal"><strong>e)</strong> Ve halen elimizde bulunan ve gören gözleri “Maşaallah, bârekâllah!” demeye mecbur eden Tevâfuklu Kur’ân-ı Kerîm asıl tevâfukun Husrev Efendi’nin hattında olduğunun birer şahididirler.</span></span></span></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Tevâfuk niçin daha önceki asırlarda ortaya çıkmadı?</span></span></span></strong></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Peygamber (asm)’a âyet âyet vahyen bildirilmiş, O da bu âyetleri bir taraftan ezberleyip ezberletmiş, diğer taraftan da üzerine yazı yazılabilecek deri kemik parçaları gibi muhtelif eşya üzerine yazdırmıştır. İlk yıllarda müptedî olan Kur’ân hattı zaman içerisinde tekâmül edip olgunlaşmıştır. Tevâfuk ise bu tekâmül zincirinin en son halkasıdır. Önceleri harekeler, secâvend tabir edilen durak işaretleri ve hatta harflerin noktaları bile yok iken, hem sahife ve satır için muayyen bir ölçü bulunmazken günümüzde Kur’ân hattında her cihetten harika bir tertip göze çarpmaktadır.</span></span></span></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Tevâfukun önündeki perdeler:</span></span></span></strong></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: teal"><span style="font-size: 12px"><strong>a)</strong> Asr-ı Saadette Kur’ân âyetlerinin deri, kemik, tahta vs. parçaları gibi muhtelif ve gayr-ı muntazam eşya üzerinde yazılı oluşu muntazam tevâfukun tezahürüne müsait değildi.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: teal"><span style="font-size: 12px"><strong>b)</strong> Hulefâ-i Raşidîn zamanında Kur’ân-ı Kerîm mushaf haline getirilmiş ise de bu mushafın satır ve sahife ölçüsü henüz taayyün etmemişti.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: teal"><span style="font-size: 12px"><strong>c)</strong> Son asırlara gelinceye kadar hem Kur’ân-ı Kerîm’e hürmet etmek, hem de İncil ve Tevrat’ın maruz kaldığı tahrifata karşı Kur’ân’ı muhafaza etmek niyetiyle hattatlarımızın ‘sık ve san’atlı’ yazma gayretleri, onları asıl tevâfuktan uzaklaştırıyordu. Kur’ân-ı Kerîm’in sadece elle yazılıp çoğaltıldığı ve Kur’ân nüshalarının bugüne nispeten çok az olduğu devirlerde Kur’ân-ı Kerîm’in herhangi bir satırına bir tek harf ilave edilemeyecek kadar ‘sık’, en az on-onbeş sene hat sanatı dersi almayan birisinin tek bir harf ilave edemeyeceği kadar ‘san’atlı’ yazmaya zaruri bir ihtiyaç vardı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Hat üstadlarının tesbit ettiği ölçülerle yazılan bir yazıda elbette beşerîlik olacaktır. Sık ve san’atlı yazı zarureti ortadan kalkınca tevâfukun önündeki bir perde daha kalkmış oldu.</span></span></span></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Tevâfuk niçin bu asırda ortaya çıktı?</span></span></span></strong></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Aklı gözüne inmiş ve görmediğini inkâra kalkışan bir asrın insanına Kur’ân’ın</span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="color: teal">böyle göze hitab eden bir mu’cizesi gâyet mânidar bir tevâfuktur. Her tabaka insana mahsus birer mu’cizesi olan Kur’ân, okunduğunda lafzıyla kulaklı tabakanın zevkini okşayıp dikkatini Kur’ân’a çektiği gibi, gözlü tabir edilen tabakayı da nakşındaki harika tevâfukuyla cezbetmektedir.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: teal">Nazarları yeniden Kur’ân’a çevirip Kur’ân okumaya yeni bir şevk dalgası oluşmasına vesile olmuştur. Kur’ân’ın nakşındaki bu harika intizam, zâhiri böyle harika olan kitabın, acaba bâtınında daha nice harika güzellikler bulunduğu fikrini netice vermektedir.</span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="zeyhak_, post: 99131, member: 22"] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal][IMG]http://www.kuranharfleri.com/image/tevafuk.jpg[/IMG][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=teal][SIZE=3][B]Sual:[/B] En mühim hakaik-i Kur’âniye ve îmaniye ile meşgul olduğun halde neden onu muvakkaten bırakıp en ziyade mânâdan uzak olan [COLOR=#ff0000][B]huruf-u hecâiyenin[/B][/COLOR] adedlerinden bahsediyorsun?[/SIZE][/COLOR][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=teal][SIZE=3][B]El-Cevab:[/B] Çünkü Bu meş’um zamanda [COLOR=#ff0000][B]Kur’ân’ın bir temel taşı olan hurûfuna (harflerine) hücum ediliyor ve onun tebdiline çalışılıyor![/B][/COLOR][/SIZE][/COLOR][/FONT][COLOR=teal] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS](Rumuzat-i Semaniye, 4 )[/FONT][/SIZE][/COLOR] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal]Bir hususta bir, iki, üç cihetten ittifak olsa bunun bir tesâdüf olamayacağı gâyet âşikâr iken, böyle 600 küsür sahife içinde başta 2806 Allah lafzı olmak üzere binlerce kelimenin umumen ittifak edip hep denk gelmesinin tesâdüf olmasına hiç imkân var mıdır?[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal]Ahmed Husrev Efendi’nin mübârek kaleminden çıkan Tevâfuklu Kur’ân-ı Kerîm’i görenler daha ilk bakışta, “Mâşaallah, bârekâllah!” diyerek ne kadar muntazam ve ahenkli olduğunu itiraf ediyorlar. Sahifeleri çevirdikçe özellikle Allah lafızları ve birçok kelimenin tevâfuk ettiğini hayretler içinde müşahede ediyorlar. Bütün Kur’ân’da sadece birkaç sahifede görünse belki tesâdüfe ihtimal verilebileceği hâlde, 600 küsür sahifede başta 2806 Allah lafzı olmak üzere, birbiriyle alâkalı binlerce kelimenin hep tevâfuk edip denk gelmeleri elbette tesâdüf olamaz. 2800 defa tekerrür eden bir hale tesâdüf değil, elbette tevâfuk denir.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal]Bedîüzzaman Hazretlerinin ifadesiyle: “Muzaaf tevâfukları tesâdüf zannedenler, zannederiz ki insan suretindeki kör bir şey olmalı ki, kör tesâdüfe böyle bir şeyi havâle ediyor.” (Rumuzat-ı Semaniye, 56)[/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal]Tevâfuk insan eseri olabilir mi?[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal]Hayır, böyle bir harika, beşer fikrinin mahsulü olamaz.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal]Tevâfuk bir intizamı gösterir. İntizam ise elbette onu bir tanzim edenin olduğuna işaret eder. Fakat en maharetli bir hattat da olsa, Kur’ân’ın sahife ve satır ölçülerine sâdık kalmak şartıyla, bütün Kur’ân’da böyle umumî bir nizamı tesis edemez. Kur’ân’ın umumunu aynı anda ihata edecek küllî bir nazar lâzımdır ki ancak muvaffak olsun. O nazar da insanda olamaz.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal]Asıl Tevâfuk’ın Ahmed Husrev Efendi’nin hattında olduğu nereden bilinir?[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal]Tevâfuk mu’cizesinin varlığını ilk defa haber verip Rumuzat-ı Semâniye adlı eserinde bunu ilmî olarak çok misal ve delilleriyle ispat eden Bedîüzzaman Hazretleri 1932 senesinde Barla’da, çoğu Hâfız, hattat, hatt-ı Arabî hocası olan Şamlı Hâfız Tevfik, Hâfız Ali, Hoca Hâlid, Gâlib, Sabri, Zühdü, Tığlı Hakkı ve Ahmed Husrev Efendi gibi, Nur talebeleri her birisine üçer cüz yazdırmışsa da, Bedîüzzaman Hazretlerinin istediği tarz sadece Ahmed Husrev Efendi’nin hattında gözükmüştür. Neticeyi Bedîüzzaman Hazretleri şöyle ifade etmiştir:[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=teal][SIZE=3][I]“Tevâfuk, Husrev’in tarzındadır. Onun için Husrev’in bir mahareti varsa tevâfuku bozmamış. Tavsiye etmiştim ki, kimse maharetini karıştırmasın.Demek en büyük maharet odur ki, tevâfuku bozmasın, çünki tevâfuk var.”[/I] (Barla Lahikası, 31)[/SIZE][/COLOR][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal]Öyle ki, büyük bir hat ustası olan Şamlı Hâfız Tevfik, bu meseleyi duyunca; “İşte tam bana göre bir hizmet açıldı” demişti. Fakat tevâfuk, san’at ve maharet meselesi değildi. Tam bir ihsan-ı ilâhi idi ki, Hâfız olmayan ve san’attan uzak gâyet sade bir hat sahibi olan Ahmed Husrev Efendiye nasip olmuştu.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=teal]San’atta elbette sun’îlik olur ve fıtrî tevâfuku gölgede bırakır. Ahmed Husrev Efendi’nin hattı ise hiçbir hat san’atının kaydı altına girmemiş, san’at kaygısından tamamen azade fıtrî bir hattır.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=teal][SIZE=3][B]Kısacası:[/B][/SIZE][/COLOR][/FONT] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=teal][B]a)[/B] Bedîüzzaman Hazretlerinin şahitliği,[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=teal][B]b)[/B] Tevâfuklu Kur’ân yazılmasında vazife alan diğer talebelerin itirafları,[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=teal][B]c)[/B] Risâle-i Nur’daki muhtelif kayıtlar,[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=teal][B]d)[/B] Birçok ehl-i keşfin tasdiki,[/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=teal][B]e)[/B] Ve halen elimizde bulunan ve gören gözleri “Maşaallah, bârekâllah!” demeye mecbur eden Tevâfuklu Kur’ân-ı Kerîm asıl tevâfukun Husrev Efendi’nin hattında olduğunun birer şahididirler.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal]Tevâfuk niçin daha önceki asırlarda ortaya çıkmadı?[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal]Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Peygamber (asm)’a âyet âyet vahyen bildirilmiş, O da bu âyetleri bir taraftan ezberleyip ezberletmiş, diğer taraftan da üzerine yazı yazılabilecek deri kemik parçaları gibi muhtelif eşya üzerine yazdırmıştır. İlk yıllarda müptedî olan Kur’ân hattı zaman içerisinde tekâmül edip olgunlaşmıştır. Tevâfuk ise bu tekâmül zincirinin en son halkasıdır. Önceleri harekeler, secâvend tabir edilen durak işaretleri ve hatta harflerin noktaları bile yok iken, hem sahife ve satır için muayyen bir ölçü bulunmazken günümüzde Kur’ân hattında her cihetten harika bir tertip göze çarpmaktadır.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal]Tevâfukun önündeki perdeler:[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=teal][SIZE=3][B]a)[/B] Asr-ı Saadette Kur’ân âyetlerinin deri, kemik, tahta vs. parçaları gibi muhtelif ve gayr-ı muntazam eşya üzerinde yazılı oluşu muntazam tevâfukun tezahürüne müsait değildi.[/SIZE][/COLOR][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=teal][SIZE=3][B]b)[/B] Hulefâ-i Raşidîn zamanında Kur’ân-ı Kerîm mushaf haline getirilmiş ise de bu mushafın satır ve sahife ölçüsü henüz taayyün etmemişti.[/SIZE][/COLOR][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][COLOR=teal][SIZE=3][B]c)[/B] Son asırlara gelinceye kadar hem Kur’ân-ı Kerîm’e hürmet etmek, hem de İncil ve Tevrat’ın maruz kaldığı tahrifata karşı Kur’ân’ı muhafaza etmek niyetiyle hattatlarımızın ‘sık ve san’atlı’ yazma gayretleri, onları asıl tevâfuktan uzaklaştırıyordu. Kur’ân-ı Kerîm’in sadece elle yazılıp çoğaltıldığı ve Kur’ân nüshalarının bugüne nispeten çok az olduğu devirlerde Kur’ân-ı Kerîm’in herhangi bir satırına bir tek harf ilave edilemeyecek kadar ‘sık’, en az on-onbeş sene hat sanatı dersi almayan birisinin tek bir harf ilave edemeyeceği kadar ‘san’atlı’ yazmaya zaruri bir ihtiyaç vardı.[/SIZE][/COLOR][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal]Hat üstadlarının tesbit ettiği ölçülerle yazılan bir yazıda elbette beşerîlik olacaktır. Sık ve san’atlı yazı zarureti ortadan kalkınca tevâfukun önündeki bir perde daha kalkmış oldu.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal]Tevâfuk niçin bu asırda ortaya çıktı?[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal]Aklı gözüne inmiş ve görmediğini inkâra kalkışan bir asrın insanına Kur’ân’ın[/COLOR][/SIZE][/FONT] [SIZE=3][FONT=Comic Sans MS][COLOR=teal]böyle göze hitab eden bir mu’cizesi gâyet mânidar bir tevâfuktur. Her tabaka insana mahsus birer mu’cizesi olan Kur’ân, okunduğunda lafzıyla kulaklı tabakanın zevkini okşayıp dikkatini Kur’ân’a çektiği gibi, gözlü tabir edilen tabakayı da nakşındaki harika tevâfukuyla cezbetmektedir.[/COLOR][/FONT][/SIZE] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=teal]Nazarları yeniden Kur’ân’a çevirip Kur’ân okumaya yeni bir şevk dalgası oluşmasına vesile olmuştur. Kur’ân’ın nakşındaki bu harika intizam, zâhiri böyle harika olan kitabın, acaba bâtınında daha nice harika güzellikler bulunduğu fikrini netice vermektedir.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Kur’ân’da tesâdüf değil, Tevâfuk vardır
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst