Tasavvuf, insan ruhunun terakkisine vesile olan bir egzersiz eğitimi olup; imanın, amel egzersizi ile güçlenmesini sağlar. Bu yüzden tasavvuf, psikolojinin buluşları ile parelik arz eden zengin bir malzeme deposudur. Bu sebepten tasavvuf, bir nefisle mücadele hareketidir. Bu hareketin her safhasında ruh bir makam kazanır. İşte mürşit müridin nabzı ve kabiliyetine göre bu makamları atlattırır.
Okumak isteyen, ilim öğrenmek isteyen bir kişi nasıl bir öğretmene ihtiyacı varsa; nefis terbiyesi içinde bulunan insanın da bir mürşide ihtiyacı vardır. Mürşit, insanın ruh dünyasıyla, iç yüzüyle meşgul olur. Kenan RİFAİ (Ks.) bu durumu şöyle izah ediyor: “Yüzüne bakmak için aynaya muhtaç olan insan, iç yüzünü görmek için de manevi aynaya muhtaçtır.’
Mürşid-i kamil manevi bir aynadır. Mürşit kendisine bağlı olan insanın bütün özelliklerini, göz önünde bulundurarak hepsine ayrı ayrı yol gösterir. Kişinin ilmine, kalbindeki sertliğe ve ahlaki durumuna göre onu terbiye eder. Mürşit, kişinin ruhunun ıstırabını bulup, manevi hastalıklarından kurtararak, onu iyileştiren bir ruh hekimidir. Yalnız Tasavvufta esas olan; Mürşidin, Kur’an ve sünnet ilmine vakıf, güzel sıfatlarla donatılmış, Dünya ve mevki hırsından uzak olması lazımdır. Çünkü başkalarını terbiye ve irşada memur bir kimsenin, önce kendisini ıslah etmesi gerekir. Yoksa Müslim Gündüz gibi, Ali Kalkancı gibi sapıklar türer.
Mürşid-i kamile aynı zamanda Şeyh denmektedir. Şeyh, Arapça ihtiyar demektir. Tasavvufta ise: Kulu Allah’a, Allah’ı kula sevdiren kişiye şeyh denir. Şeyh, kendisini topluma adamış kişidir. O bütün insanların geçimini kendi üzerinde görür. Şeyh manevi himmet sahibidir. O, bu gücü sayesinde müridin manevi eğitimine yardımcı olur. Yani müridi Allaha hazırlamak üzere ahlaken süsleyendir Şeyh. Bu yüzden ( Şeyh’de) Mürşid-i kamil’de şu vasıflar bulunmalıdır:
1-Güzel ahlak sahibi olmalı.
2-Mevki ve makam hırsından uzak olmalı.
3-Her türlü elem ve ıstıraba hazır olmalı.
4-Bütün hayatını insanların güzel ahlak sahibi olmaları için vakfetmeli.
5-Yüzü nurani, sözü Rabbani olmalı.
6-Sohbeti dinleyenleri büyülemeli.
7-Zarif ve latif olmalı.
8-İnsanların ayıplarını yüzüne vurmamalı.
9-İnsanlardan alan değil, sürekli olarak insanlara veren olmalıdır.
10-Bir silsile ile Hz. Muhammed ’e bağlı olmalıdır.
11-Sülukunu tamamlayarak halk arasına girmiş olmalıdır.
12-Bulunduğu yerde sevgi, kardeşlik ve muhabbet oluşturmalıdır.
Muhammed KOCAKAYA