Kumrular gibi;

durmuþ göktekin

Active member
Kumrular gibi;

Kumruların Gelibolu'da çokça bulunan türleri, güvercin büyüklüğüne yakın, tüyleri duman rengindedir. Boyunlarının arka tarafında siyah bir kuşak bulunur. İlkbahar ve yaz aylarında, kendilerine has sesleriyle bol, bol öterler. Senede bir defa iki yumurta yaparlar. 18-21 gün arasında yavrularını çıkartırlar. 20 gün sonra uçmaya hazırdırlar. Anne-baba yavrularına uçma eğitimi yaptırır. İlk uçuşları en yakın ağaç dalları veya çatı saçakları olur. Oralara defalarca uçurup yuvaya geri döndürürler. Bu eğitim birkaç gün devam ettikten sonra yavrular da eşleşir. Onlar da yeni bir çekirdek aile oluşturur, hayat onlar için de devam eder. Onların hayatlarını programlayan bizim de hayatımızı programlamış. Onları terbiye eden bizi de terbiye etmiş. Bütün yaratılmışların hikmetlerini bize gösteren bizim düşünmemizi ister. Düşünmek suretiyle, şu kâinat içindeki dünya nizamının sırlarını anlayıp vazifelerimizi yapmamızı ister. Kumrudaki sevgi ve sadakatin varlığını, koyunlar ve kuzular anlamaz. Bunları yalnız insan anlar ve ondan bir sonuç çıkartabilir. Demek ki şu kâinat içinde bulunan her şey insan içindir. Her şey insana hizmet içindir. İnsan da Rabbine kulluk yapmak içindir.

Kumrular yuvalarını basit, çer-çöpten kurarlar. Çok mütevazı bir hayatları vardır. Gözleri, ne saraylarda, ne kasırda, ne de köşklerdedir. Onlar bir kuru dala razıdırlar. İlkbahar ve yazın yeşillikleri arasında çok neşelidirler. Çok özel ve güzel ötüşleri vardır. (Gugukçuk, Gugukçuk) diye öterler. Halk arasında (Gugukçuk) adıyla da bilinir. Aşkları çok yoğundur. Hayatlarıyla sevgi sembolü olmuşlardır. İnsanlara sevgi mesajları veren Kumrular, dünyamızı zenginleştirir, hayatımıza mutluluk katar.

İki gönül bir olunca samanlık seyran olur. İşte, iki gönül bir olmuş, dallar seyran olmuş. Kumru ailesi sevgi sembolüdür. Onlar pek çoklarına taş çıkartacak kadar sadakatli bir ailedir. Hem de çekirdek bir aile. Sadakatleri göz kamaştırır cinsten. Ölünceye kadar birbirlerinden ayrılmazlar. Eşlerden biri öldüğünde diğeri bir daha eş aramaz ve eşleşmez. Ölünceye kadar yalnız yaşar. İhanet nedir bilmezler.


Ürkek ve korkak olmalarına rağmen insana yakındırlar. Onları yemliyorum. Bana alıştılar. Her sabah, saat 0900 da o dalda beni beklerler. Ben de, penceremin önüne buğday koyarım. Hemen gelip buğdayı yerler. Yerken, aynı zamanda etrafı da kolaçan etmeyi unutmazlar. Kendilerini emniyete almayı ihmal etmezler. Yanlarına gelen serçe kuşlarını da pek istemezler. Hiçbir karga cinsi yanlarına yaklaşamaz. Yavru çıkardıkları zaman anne-baba nöbetleşerek yavrularını kargalardan korurlar. Kargalar, Kumruların yumurta ve yeni çıkan yavrularını bir lokmada yerler.

Yaratan, insandan gayri hiçbir canlıya ihanet sıfatı koymamış. İnsandaki ihanet sıfatı imtihan içindir. Pek çok imtihan sebeplerden biridir ihanet. İnsan bu üstün donanımıyla ihanet ederse, Kur'an ifadesiyle hayvandan aşağı dereceye düşer. Canlıların yazılım programıyla insanın yazılım programını ayıran, belli sıfatlar var. Bu sıfatlar insanı, insan yapan sıfatlardır. Yoksa insanla hayvan arasında pek çok benzerlikler var. Bu yönüyle bazı Avrupa filozofları; insanı, sosyal bir hayvan olarak nitelemişler.

Alemde ne varsa hepsi insan içindir. Ya insan kimin içindir? Vazifesi nedir? İnsan bunların cevabını aramak, bulmak, vermek durumundadır. Hem kâinata meydan okuyacak durumda yaratılmış olacaksın, hem de bu gücün ve kuvvetin bir karşılığı olmayacak! Öyle mi?

19. 11. 2014
Durmuş Göktekin
 
Son düzenleme:
Üst