Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Külliyatı anlamak...
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Þefkat_" data-source="post: 244420" data-attributes="member: 1000731"><p><strong>Külliyatı anlamak...</strong></p><p></p><p></p><p><img src="http://www.hanimlar.com/show_image.php?filename=images/icerik/3153.jpg&width=250&height=250" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /> </p><p><strong>KİTAPLAR VARDIR, akla hitap eder: matematik, fizik, kimya kitapları gibi. Kitaplar vardır, hislere hitap eder: şiir ve edebiyat eserleri gibi.</strong></p><p></p><p><strong>Bazı kitaplar da vardır ki, hem akla, hem kalbe, hem ruha, hem sırra ve hem de bildiğimiz bilmediğimiz diğer manevî duygu ve latifelere hitap eder.</strong></p><p></p><p><strong>Hislere, ruha ve tam ihata edemediğimiz madde âleminden başka âlemlere uzanan manevî duygulara hitap eden eserlere baktığımız zaman, sadece akılla bunları ihata etmek ve hemen onları kavramak, mücerret mânâları akıl Ölçüleri içinde kontrol etmek mümkün değildir.</strong></p><p></p><p><strong>Bir kimse, kuru kelimelerle sevgiyi, korkuyu, heyecanı, acıyı, tatlıyı tarif edemez. Sadece akılla, manevî mertebeleri, tasavvufi kavramları anlayamaz. Zevkî ve halî olan manevî oluşları idrak edemez. </strong></p><p></p><p><strong>Bu gibi durumlara, ancak Mevlâna gibi, "Aşk nedir?" diye soranlara "Ol da bil" cevabı ile karşılık verilebilir.</strong></p><p></p><p><strong>Demek oluyor ki, aklî kavramların kelimeye dökülerek anlatılması demek olan maddî açıklamalar, mânâ âleminde o kadar da geçerli değildir. Olsa olsa açık denizde, bir batıkta bulunan hazinelerin yerini keşfeden bir dalgıcın, hazinenin yerini kaybetmemek için hazine yakınlarına bıraktığı şamandıra hükmündedir kelimeler. Hazineye kavuşmak için derinlere dalmak gerekir.</strong></p><p></p><p><strong>Yine büyük mutasavvıf Mevlânâ Hazretleri "Biz deryaya gidiyoruz, su kuşları gelsin. Kara kuşlarının bizimle işi yoktur" mânâsındaki sözleri, bazı ilimlerin, bazı hallerin, salt akılla anlaşılmayacağının ifadesidir.</strong></p><p><a href="http://www.nurpenceresi.com/wp.php?resim=resimler/594.jpg" target="_blank">http://www.nurpenceresi.com/wp.php?resim=resimler/594.jpg</a><a href="http://www.nurpenceresi.com/resimler/594.jpg" target="_blank"><img src="http://www.nurpenceresi.com/show_image.php?filename=resimler/594.jpg&width=450" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></a></p><p><strong>Zaman zaman, bilhassa çok yeni olan kardeşlerimizin, Risale-i Nur Külliyatını tam </strong><strong>anlayamadıklarına, zorlu mânâlarını kavrayamadıklarına veya bazı karşı görüş sahiplerinin, bu külliyatın anlaşılmaz ifadelerle yazılmış karmaşık sözler olduğuna dair bazı ifadelerine rastlamaktayız.</strong></p><p></p><p><strong>Garazkârların sözleri bir yana, iyi niyetle ve bu muhteşem eserlerden istifade etmek maksadıyla konuya yaklaşanlara, Bediüzzaman'ın Yedinci Şuâ adlı risalenin başında bulunan şu ifadesini hatırlatmak istiyoruz:</strong></p><p></p><p><strong>"Bu ehemmiyetli risalenin, herkes her bir meselesini anlamaz. Fakat hissesiz de kalmaz. Büyük bir bahçeye giren bir kimsenin, o bahçenin bütün meyvelerine elleri yetişmez. Fakat, eline girdiği miktar yeter. O bahçe yalnız onun için değil; belki, elleri uzun olanların hisseleri de var."</strong></p><p></p><p><strong>Bu eserler, bir deniz gibidir. Sahilde yaşamayan, denizi tanımayan bir kimsenin, hemen denizi görür görmez ondan azami bir derecede yararlanması mümkün değildir. Evvela,</strong></p><p><strong>sahilde masasına oturur, çayını demler, denizin keyfini çıkarır. Sonra gezinir, ayaklarını serinletir. </strong></p><p><strong>Sonra münasip bir yerde oltası ile balık tutmaya başlar.</strong></p><p></p><p><strong>Daha sonra yüzmeyi öğrenir. Derken kayık satın alır, küçük çapta denize açılır. İşi büyütür, okyanusları aşar. Yine de bütün denizlerin her tarafını gezip her köşesini fethetmiş olmaz.</strong></p><p></p><p><strong>Hem akla, hem kalbe, hem ruha hitap eden, aklî ilimlerin yanında manevî ilimleri, ledün ilmi dediğimiz mücerred feyizleri ders veren eserler de böyledir. O dersler, sadece bilgi değildirler, insana hal, zevk, feyiz de verirler.</strong></p><p></p><p><strong>Gölde belli sayıda balık bulunur ve her gittiğinizde aym cinsten balıkları yakalayabilirsiniz.</strong></p><p></p><p><strong>Halbuki denizde her gittiğinizde başka cins balıklarla karşılaşırsınız ve bütün balıkları yakalamak da sizin ne hakkınızdır, ne de haddinize düşer. Tutabildiğiniz kadarı sizin hakkınızdır. Tutamadığınız balıklar daha büyük balıkçılara aittir.</strong></p><p></p><p><strong>Külliyatın meselelerinde de anladığınız size kafidir. Zamanı geldiğinde hak ettiğiniz oranda ve gerekli çaba ve gayreti sarf ettiğiniz ölçüde, daha başka mânâları da anlayabilirsiniz.</strong></p><p><strong>Alıntı</strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Þefkat_, post: 244420, member: 1000731"] [B]Külliyatı anlamak...[/B] [IMG]http://www.hanimlar.com/show_image.php?filename=images/icerik/3153.jpg&width=250&height=250[/IMG] [B]KİTAPLAR VARDIR, akla hitap eder: matematik, fizik, kimya kitapları gibi. Kitaplar vardır, hislere hitap eder: şiir ve edebiyat eserleri gibi.[/B] [B]Bazı kitaplar da vardır ki, hem akla, hem kalbe, hem ruha, hem sırra ve hem de bildiğimiz bilmediğimiz diğer manevî duygu ve latifelere hitap eder.[/B] [B]Hislere, ruha ve tam ihata edemediğimiz madde âleminden başka âlemlere uzanan manevî duygulara hitap eden eserlere baktığımız zaman, sadece akılla bunları ihata etmek ve hemen onları kavramak, mücerret mânâları akıl Ölçüleri içinde kontrol etmek mümkün değildir.[/B] [B]Bir kimse, kuru kelimelerle sevgiyi, korkuyu, heyecanı, acıyı, tatlıyı tarif edemez. Sadece akılla, manevî mertebeleri, tasavvufi kavramları anlayamaz. Zevkî ve halî olan manevî oluşları idrak edemez. [/B] [B]Bu gibi durumlara, ancak Mevlâna gibi, "Aşk nedir?" diye soranlara "Ol da bil" cevabı ile karşılık verilebilir.[/B] [B]Demek oluyor ki, aklî kavramların kelimeye dökülerek anlatılması demek olan maddî açıklamalar, mânâ âleminde o kadar da geçerli değildir. Olsa olsa açık denizde, bir batıkta bulunan hazinelerin yerini keşfeden bir dalgıcın, hazinenin yerini kaybetmemek için hazine yakınlarına bıraktığı şamandıra hükmündedir kelimeler. Hazineye kavuşmak için derinlere dalmak gerekir.[/B] [B]Yine büyük mutasavvıf Mevlânâ Hazretleri "Biz deryaya gidiyoruz, su kuşları gelsin. Kara kuşlarının bizimle işi yoktur" mânâsındaki sözleri, bazı ilimlerin, bazı hallerin, salt akılla anlaşılmayacağının ifadesidir.[/B] [URL="http://www.nurpenceresi.com/wp.php?resim=resimler/594.jpg"][/URL][URL="http://www.nurpenceresi.com/resimler/594.jpg"][IMG]http://www.nurpenceresi.com/show_image.php?filename=resimler/594.jpg&width=450[/IMG][/URL] [B]Zaman zaman, bilhassa çok yeni olan kardeşlerimizin, Risale-i Nur Külliyatını tam [/B][B]anlayamadıklarına, zorlu mânâlarını kavrayamadıklarına veya bazı karşı görüş sahiplerinin, bu külliyatın anlaşılmaz ifadelerle yazılmış karmaşık sözler olduğuna dair bazı ifadelerine rastlamaktayız.[/B] [B]Garazkârların sözleri bir yana, iyi niyetle ve bu muhteşem eserlerden istifade etmek maksadıyla konuya yaklaşanlara, Bediüzzaman'ın Yedinci Şuâ adlı risalenin başında bulunan şu ifadesini hatırlatmak istiyoruz:[/B] [B]"Bu ehemmiyetli risalenin, herkes her bir meselesini anlamaz. Fakat hissesiz de kalmaz. Büyük bir bahçeye giren bir kimsenin, o bahçenin bütün meyvelerine elleri yetişmez. Fakat, eline girdiği miktar yeter. O bahçe yalnız onun için değil; belki, elleri uzun olanların hisseleri de var."[/B] [B]Bu eserler, bir deniz gibidir. Sahilde yaşamayan, denizi tanımayan bir kimsenin, hemen denizi görür görmez ondan azami bir derecede yararlanması mümkün değildir. Evvela,[/B] [B]sahilde masasına oturur, çayını demler, denizin keyfini çıkarır. Sonra gezinir, ayaklarını serinletir. [/B] [B]Sonra münasip bir yerde oltası ile balık tutmaya başlar.[/B] [B]Daha sonra yüzmeyi öğrenir. Derken kayık satın alır, küçük çapta denize açılır. İşi büyütür, okyanusları aşar. Yine de bütün denizlerin her tarafını gezip her köşesini fethetmiş olmaz.[/B] [B]Hem akla, hem kalbe, hem ruha hitap eden, aklî ilimlerin yanında manevî ilimleri, ledün ilmi dediğimiz mücerred feyizleri ders veren eserler de böyledir. O dersler, sadece bilgi değildirler, insana hal, zevk, feyiz de verirler.[/B] [B]Gölde belli sayıda balık bulunur ve her gittiğinizde aym cinsten balıkları yakalayabilirsiniz.[/B] [B]Halbuki denizde her gittiğinizde başka cins balıklarla karşılaşırsınız ve bütün balıkları yakalamak da sizin ne hakkınızdır, ne de haddinize düşer. Tutabildiğiniz kadarı sizin hakkınızdır. Tutamadığınız balıklar daha büyük balıkçılara aittir.[/B] [B]Külliyatın meselelerinde de anladığınız size kafidir. Zamanı geldiğinde hak ettiğiniz oranda ve gerekli çaba ve gayreti sarf ettiğiniz ölçüde, daha başka mânâları da anlayabilirsiniz.[/B] [B]Alıntı[/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Külliyatı anlamak...
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst