Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Kütüphane
Makale - Menkıbe ve Denemeler
Kreş Eken, Huzurevi Biçer
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ASHAB-I BEDR" data-source="post: 302952" data-attributes="member: 1013691"><p style="text-align: center"><img src="https://fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net/hphotos-ak-snc7/401529_10150496714790178_250023215177_9050028_1690222917_n.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">"Avustralya Sidney'de yaşayan Kate Ogg, 27 haftalıkken ikiz doğurdu. İkizlerden kız olanı Emily sağlıklıydı, erkek kardeşi Jamie nefes alamıyordu.</span></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></span></span></p> <p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><p style="text-align: center"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Doktorlar, yaklaşık 20 dakika bebeği hayata döndürmeye çalıştı. Ancak bebek nefes almıyordu. Bunun üzerine doktorlar veda etmesi için Jamie bebeği annesine verdi. Anne, bebeği 2 saat boyunca koynunda tutup okşadı, bebeğiyle konuştu ve bir mucize gerçekleşti. Bebek yeniden nefes almaya başladı. Kate Ogg, o dakikaları şöyle anlatıyor:</span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">'Gözlerime inanamadım. Jamie elini kaldırdı ve parmağımı tuttu. Gözlerini açtı ve başını sağa sola çevirdi. Bu gerçek bir mucize!' Uzmanlar, bu harikulade olaya "kanguru tedavisi" adını veriyorlar." </span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">(Hurriyet.com.tr., 27 Ağustos 2010)</span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Bir sohbette bu konuyu anlatırken Afganistan'ı pek yakından tanıyan Mehmet Güney, bize şunu anlattı: "1985'te Afganistan'da Meymene bölgesinden geçerken 17 kişilik bir aile çığ altında kalır. Günler sonra çıkarıldıklarında aileden 16 kişinin öldüğü anlaşılıyor, sadece bir bebek annesinin göğsüne sımsıkı sarılmış olarak nefes alıp veriyor." Hayatın gözlerimiz önünde akıp giden sayısız mucizelerinden biridir ve bizler mucizelere bakarken, onları görmüyoruz, çünkü dünyaya olan tutkunluğumuz basiretimizi bağlamıştır.</span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Mesele, mucizelere karşı kalp gözümüzün kapalı olmasından ibaret değil, eğer "insan hakları" kavramı çocukları da içine alacak kadar geniş tutulacaksa -ki İslam fıkhına göre annesinin rahmine düşen ceninin bile hakları var; mesela Hz. Ömer cenini mirastan pay sahibi kılar- bu durumda, kadını psikolojik, sosyal ve ekonomik zorlayıcı enstrümanlarla evin dışına süren piyasa kapitalizminin mağduru "bebeklerin ve çocuklar"ın da haklarının korunması lazım.</span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Uzmanlar, "Bebek dünyaya geldikten sonra yeme ve barınma ihtiyaçları giderilse de stres yaşaması mümkündür" diyor: Bebeği depresyona itecek en önemli sebep anneden mahrumiyettir, ilk altı ayda annenin bebekten ayrılması halinde üç ayrı belirti gözlenir. İlki protesto dönemidir, bu dönemde bebek sürekli ağlar, yanına biri yaklaştığında susar ancak annesi olmadığını anladığı zaman tekrar ağlamaya başlar. </span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Depresyon döneminde bebeğin iştahı azalır, kilo kaybetmeye başlar, mutlu olmayan çocuğun beden gelişimi yavaşlar. İçe kapanma döneminde ise ikinci aydan sonra anne yoksunluğunun devam etmesiyle bebek içine kapanır, duygusal tepkileri küntleşir, çevrede olanlara bebek ilgisiz kalır, bu durum büyüklerin şizofrenik bozukluğuna benzer bir tablonun ortaya çıkmasına yol açar. Anne ile bebek arasında olağanüstü bir ruhi bağın varlığına ve bunun çocuğun beyin ve beden gelişimi için temel gıda olduğuna dikkat çeken uzmanlar, sevgisini ve ilgisini veren annelerin çocuklarının beyinlerinde sevgi kanallarının açıldığını belirtir.</span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">(Star, 11 Nisan 2011)</span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">ABD'nin Rhode Island eyaletinde 482 anne ve 8 aylık bebekleri üzerinde araştırma yapan uzmanların bulgularına göre, bebeklikte anne şefkati ve bakımıyla yetişen insanlar 34 yaşında bile bebeklikten etkilenir. 8 aya kadar gerekli şefkati gören bebeklerin, yetişkinliklerinde kaygı, saldırganlık ve stres düzeyleri diğerlerine göre hayli az olur.</span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Doğum sonrası düzenlemeler yapılmıyor değil. Ama düzenlemeler, asgari erginlik çağına kadar annesinin şefkat ve merhamet kanatları altında yetişmeyen çocuklarda gözlenen derin hasarlara çare olmuyor. Hakikatte çocuklarımız ruhen hasarlı yetişiyor; yetişkinlerimiz, yaşlılarımız ve genel olarak toplum da hasarlı bir sosyo-psikolojik düzeni sürdürmeye çalışıyor. Piyasa için nesillerimizi kendi ellerimizle heba ediyoruz.</span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">İlahi yasa burada da hükmünü icra ediyor: </span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Kreş eken huzurevi biçer. Arpa ekilen topraktan buğday biçildiği görülmemiştir, ne ekersen onu biçersin. İnsan kişisel hayatının çevriminde yaşlanınca çocuklaşır; bakıma, şefkate ve sıcak aile ortamına muhtaç olur. "Çalışma hayatı, daha çok gelir ve kariyer" diye kreşe verilen çocuklar, büyüyüp de anne ve babalarını huzurevine verdiklerinde onlar da "Anne, baba, kusura bakmayın biz de çalışmak veya kariyer yapmak zorundayız, sizinle uğraşamayız" derler.</span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p></span></span></p><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><p style="text-align: right"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p></span></span></p><p style="text-align: right"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p></span></span></p><p style="text-align: right"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'"></span></span></p><p></span></span><p style="text-align: center"><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'book antiqua'">Alİ Bulaç - Zaman </span></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ASHAB-I BEDR, post: 302952, member: 1013691"] [CENTER][IMG]https://fbcdn-sphotos-a.akamaihd.net/hphotos-ak-snc7/401529_10150496714790178_250023215177_9050028_1690222917_n.jpg[/IMG][COLOR=#000000][FONT=Arial][SIZE=3][FONT=book antiqua] [/FONT][/SIZE][/FONT][/COLOR] [COLOR=#000000][FONT=Arial][SIZE=3][FONT=book antiqua] "Avustralya Sidney'de yaşayan Kate Ogg, 27 haftalıkken ikiz doğurdu. İkizlerden kız olanı Emily sağlıklıydı, erkek kardeşi Jamie nefes alamıyordu. [/FONT][/SIZE][/FONT][/COLOR][/CENTER] [COLOR=#000000][FONT=Arial][CENTER][SIZE=3][FONT=book antiqua]Doktorlar, yaklaşık 20 dakika bebeği hayata döndürmeye çalıştı. Ancak bebek nefes almıyordu. Bunun üzerine doktorlar veda etmesi için Jamie bebeği annesine verdi. Anne, bebeği 2 saat boyunca koynunda tutup okşadı, bebeğiyle konuştu ve bir mucize gerçekleşti. Bebek yeniden nefes almaya başladı. Kate Ogg, o dakikaları şöyle anlatıyor: 'Gözlerime inanamadım. Jamie elini kaldırdı ve parmağımı tuttu. Gözlerini açtı ve başını sağa sola çevirdi. Bu gerçek bir mucize!' Uzmanlar, bu harikulade olaya "kanguru tedavisi" adını veriyorlar." (Hurriyet.com.tr., 27 Ağustos 2010) [/FONT][/SIZE][SIZE=3][FONT=book antiqua]Bir sohbette bu konuyu anlatırken Afganistan'ı pek yakından tanıyan Mehmet Güney, bize şunu anlattı: "1985'te Afganistan'da Meymene bölgesinden geçerken 17 kişilik bir aile çığ altında kalır. Günler sonra çıkarıldıklarında aileden 16 kişinin öldüğü anlaşılıyor, sadece bir bebek annesinin göğsüne sımsıkı sarılmış olarak nefes alıp veriyor." Hayatın gözlerimiz önünde akıp giden sayısız mucizelerinden biridir ve bizler mucizelere bakarken, onları görmüyoruz, çünkü dünyaya olan tutkunluğumuz basiretimizi bağlamıştır. [/FONT][/SIZE][SIZE=3][FONT=book antiqua]Mesele, mucizelere karşı kalp gözümüzün kapalı olmasından ibaret değil, eğer "insan hakları" kavramı çocukları da içine alacak kadar geniş tutulacaksa -ki İslam fıkhına göre annesinin rahmine düşen ceninin bile hakları var; mesela Hz. Ömer cenini mirastan pay sahibi kılar- bu durumda, kadını psikolojik, sosyal ve ekonomik zorlayıcı enstrümanlarla evin dışına süren piyasa kapitalizminin mağduru "bebeklerin ve çocuklar"ın da haklarının korunması lazım. [/FONT][/SIZE][SIZE=3][FONT=book antiqua]Uzmanlar, "Bebek dünyaya geldikten sonra yeme ve barınma ihtiyaçları giderilse de stres yaşaması mümkündür" diyor: Bebeği depresyona itecek en önemli sebep anneden mahrumiyettir, ilk altı ayda annenin bebekten ayrılması halinde üç ayrı belirti gözlenir. İlki protesto dönemidir, bu dönemde bebek sürekli ağlar, yanına biri yaklaştığında susar ancak annesi olmadığını anladığı zaman tekrar ağlamaya başlar. Depresyon döneminde bebeğin iştahı azalır, kilo kaybetmeye başlar, mutlu olmayan çocuğun beden gelişimi yavaşlar. İçe kapanma döneminde ise ikinci aydan sonra anne yoksunluğunun devam etmesiyle bebek içine kapanır, duygusal tepkileri küntleşir, çevrede olanlara bebek ilgisiz kalır, bu durum büyüklerin şizofrenik bozukluğuna benzer bir tablonun ortaya çıkmasına yol açar. Anne ile bebek arasında olağanüstü bir ruhi bağın varlığına ve bunun çocuğun beyin ve beden gelişimi için temel gıda olduğuna dikkat çeken uzmanlar, sevgisini ve ilgisini veren annelerin çocuklarının beyinlerinde sevgi kanallarının açıldığını belirtir. (Star, 11 Nisan 2011) [/FONT][/SIZE][SIZE=3][FONT=book antiqua]ABD'nin Rhode Island eyaletinde 482 anne ve 8 aylık bebekleri üzerinde araştırma yapan uzmanların bulgularına göre, bebeklikte anne şefkati ve bakımıyla yetişen insanlar 34 yaşında bile bebeklikten etkilenir. 8 aya kadar gerekli şefkati gören bebeklerin, yetişkinliklerinde kaygı, saldırganlık ve stres düzeyleri diğerlerine göre hayli az olur. [/FONT][/SIZE][SIZE=3][FONT=book antiqua]Doğum sonrası düzenlemeler yapılmıyor değil. Ama düzenlemeler, asgari erginlik çağına kadar annesinin şefkat ve merhamet kanatları altında yetişmeyen çocuklarda gözlenen derin hasarlara çare olmuyor. Hakikatte çocuklarımız ruhen hasarlı yetişiyor; yetişkinlerimiz, yaşlılarımız ve genel olarak toplum da hasarlı bir sosyo-psikolojik düzeni sürdürmeye çalışıyor. Piyasa için nesillerimizi kendi ellerimizle heba ediyoruz. [/FONT][/SIZE][SIZE=3][FONT=book antiqua]İlahi yasa burada da hükmünü icra ediyor: Kreş eken huzurevi biçer. Arpa ekilen topraktan buğday biçildiği görülmemiştir, ne ekersen onu biçersin. İnsan kişisel hayatının çevriminde yaşlanınca çocuklaşır; bakıma, şefkate ve sıcak aile ortamına muhtaç olur. "Çalışma hayatı, daha çok gelir ve kariyer" diye kreşe verilen çocuklar, büyüyüp de anne ve babalarını huzurevine verdiklerinde onlar da "Anne, baba, kusura bakmayın biz de çalışmak veya kariyer yapmak zorundayız, sizinle uğraşamayız" derler. [/FONT][/SIZE][/CENTER] [/FONT][/COLOR] [COLOR=#000000][FONT=Arial][RIGHT][SIZE=3][FONT=book antiqua] [/FONT][/SIZE][/RIGHT] [/FONT][/COLOR][CENTER][COLOR=#000000][FONT=Arial][SIZE=3][FONT=book antiqua]Alİ Bulaç - Zaman [/FONT][/SIZE][/FONT][/COLOR][/CENTER] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Eğitim ve Kültür
Kütüphane
Makale - Menkıbe ve Denemeler
Kreş Eken, Huzurevi Biçer
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst