kenz-i mahfi
Sorumlu
ŞA'BÂN (Arapça) (شعبان)
Kelime manası olarak Hicri Yılın sekizinci ayıdır.
Şuhur-u selase olarak bilinen üç ayların ikincisidir.
Kelime kökeni olarak Arapça "şa'b" kelimesinden gelmektedir. Bu kelime "toplamak, bir araya getirmek, dağıtmak, ayırmak, birliğini dağıtmak" gibi manalara gelmektedir.
Şa'ban ayının kameri takvimin sekizinci ayına isim olması farklı şekillerde izah edilmiştir.
Bir izaha göre, savaşmanın yasak olduğu haram aylardan biri olan Recep ayından (hicri 7. ay) sonra silahlı baskınlar için kabilelerin gruplar halinde dağılması sebebiyle bu isimle anılmıştır.
Arapların bu ayda su temin etmek maksadıyla gruplara ayrılmalarından dolayı bi ismin verildiği söylenmektedir.
Bir başka izaha göre şuhur-u selase olarak bilinen üç aylardan Recep ayı ile Ramazan ayını birbirinden ayırdığı için bu ismin verildiğidir.
Başka bir izaha göre kameri ayların eski adlarının değiştirilmesi ağaçların dal verdiği döneme rastladığından bu ismi aldığı şeklindedir.
Arab-ı müsta’ribe döneminden itibaren hicri takvimde yer alan ay adlarının kullanıldığı ve İslamiyet döneminde ise Arapların bu isimleri kullanmakta olduğu rivayet edilmiştir. Araplar Şa’ban ayını el-muazzam ve eş-şerîf kelimeleriyle sıfatlandırmışlardır.
Şa’ban kelimesinin erkek ismi olarak müslümanlar arasında istimali çok fazladır.
Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed (ASM) Şaban ayının büyük bir kısmını oruçlu geçirmiştir. Ramazan ayındaki oruçtan sonra en faziletli orucun Şa'ban ayında tutulan oruç olduğu rivayet edilmiştir.
Ramazan orucu, hicretin 2. yılında Şa'ban ayında farz kılınmıştır. Şa'ban ayının 15.gecesi Berat Kandili olarak kutlanmaktadır.
Dilimizde çok kullandığımız ve "parça, kısım, alan, branş" gibi manalara gelen "şube" kelimesi de bu kelimeden türetilmiştir. Arapça'da halkları ifade etmek için de "şa'b" kelimesi kullanılmaktadır.
Bu kelimeden türetilen "teşaub" kelimesi "dallanmak, çatallaşmak" manalarına gelmektedir.
Kelime manası olarak Hicri Yılın sekizinci ayıdır.
Şuhur-u selase olarak bilinen üç ayların ikincisidir.
Kelime kökeni olarak Arapça "şa'b" kelimesinden gelmektedir. Bu kelime "toplamak, bir araya getirmek, dağıtmak, ayırmak, birliğini dağıtmak" gibi manalara gelmektedir.
Şa'ban ayının kameri takvimin sekizinci ayına isim olması farklı şekillerde izah edilmiştir.
Bir izaha göre, savaşmanın yasak olduğu haram aylardan biri olan Recep ayından (hicri 7. ay) sonra silahlı baskınlar için kabilelerin gruplar halinde dağılması sebebiyle bu isimle anılmıştır.
Arapların bu ayda su temin etmek maksadıyla gruplara ayrılmalarından dolayı bi ismin verildiği söylenmektedir.
Bir başka izaha göre şuhur-u selase olarak bilinen üç aylardan Recep ayı ile Ramazan ayını birbirinden ayırdığı için bu ismin verildiğidir.
Başka bir izaha göre kameri ayların eski adlarının değiştirilmesi ağaçların dal verdiği döneme rastladığından bu ismi aldığı şeklindedir.
Arab-ı müsta’ribe döneminden itibaren hicri takvimde yer alan ay adlarının kullanıldığı ve İslamiyet döneminde ise Arapların bu isimleri kullanmakta olduğu rivayet edilmiştir. Araplar Şa’ban ayını el-muazzam ve eş-şerîf kelimeleriyle sıfatlandırmışlardır.
Şa’ban kelimesinin erkek ismi olarak müslümanlar arasında istimali çok fazladır.
Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed (ASM) Şaban ayının büyük bir kısmını oruçlu geçirmiştir. Ramazan ayındaki oruçtan sonra en faziletli orucun Şa'ban ayında tutulan oruç olduğu rivayet edilmiştir.
Ramazan orucu, hicretin 2. yılında Şa'ban ayında farz kılınmıştır. Şa'ban ayının 15.gecesi Berat Kandili olarak kutlanmaktadır.
Dilimizde çok kullandığımız ve "parça, kısım, alan, branş" gibi manalara gelen "şube" kelimesi de bu kelimeden türetilmiştir. Arapça'da halkları ifade etmek için de "şa'b" kelimesi kullanılmaktadır.
Bu kelimeden türetilen "teşaub" kelimesi "dallanmak, çatallaşmak" manalarına gelmektedir.