Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Peygamberler ve Peygamberlerin Hayatı
Kârun'un Hazineleri
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="_vatan_" data-source="post: 208420" data-attributes="member: 1007353"><p><span style="color: lime"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'Times New Roman'"><span style="color: black"><strong>Ehl-i işaret, “Kârun’un helakine sebep üç şeydir” demişler. Birisi, dünya sevgisi. İkincisi, emr-i ilâhîye muhalefetle zekâtı vermemesi. Üçüncüsü de Hz. Musa’ya (as) iftira etmiş olmasıdır.</strong></span></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong>“Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit na-mazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mal-larınızın zekâtını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz”</strong></span></span></p><p style="text-align: right"><p style="text-align: right"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black"><strong> (Tirmizî)</strong></span></span></p> </p><p><span style="color: black"><strong>Kârun'un Hazineleri</strong></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Hz. Musa’nın (as) hem amcaoğlu hem de eniştesi olan Kârun, önceleri Hz. Musa’ya (as) iman ediyordu. Gündüzleri oruç tutar ve geceleri de namaz ile meşgul olurdu. Lâkin çok fakir ve ehl-i iyaline bakmakta zorluk çekerdi.</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Allah, Hz. Musa’ya (as) Tevrat’ı altın ile yazmasını emir buyurunca, Hz. Musa: “Ya Rabbî! Halimi biliyorsun, ben fakirim” diye tazarrû etti.</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Bunun üzerine Cenab-ı Hak, Hz. Musa’ya simya ilmini</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>öğretir ve Hz. Musa da o emri yerine getirir. Daha sonra Hz. Musa (as) Kârun’un fakirliğini ve ehl-i iyalinin çekmekte olduğu sıkıntıyı düşünerek, hem bedenî hem de mâlî ibadetini yerine getirip ecir sahibi olmasını düşünerek ona da simya ilmini öğretir.</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Kârun simyayı öğrenir öğrenmez, kâr-ı ibadet bu imiş diyerek, nihayetsiz mal sahibi oldu. Bir rivayette, hazinelerinin anahtarlarını 70 ve diğer bir rivayette 100 deve götürürdü.</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Kârun herhangi bir yere gidecek olsa, altın elbiseli ve altın kılıçlı 1000 erkek ve 1000 kadın dört bir tarafında giderlerdi. Velhasıl Benî İsrail iki kısım olup, bir kısmı Hz. Musa’nın (as), bir kısmı da Kârun’un taraftarı idiler.</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Bu hal içerisinde Kârun nafile ibadetleri bırakmış ve farzları da aceleye getirmeye başlamıştı.</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Nihayet Kârun’un zekât vermesi hakkında vahiy gelir ve Hz. Musa (as) bunu Karun’a tebliğ eder. Kârun malının zekâtını hesap edince, bakar ki çok büyük bir yekûn tutuyor. Kalbi dünya sevgisine meyleder ve muhabetullah gider. Bir türlü o zekâtı veremez.</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Hz. Musa (as), ona giderek, emr-i ilâhîye itaat etmesini, dünya sevgisini Hz. Allah’ın muhabbetine tercih etmemesine dâir pek çok nasihat eder. Fakat Kârun bunlara hiç kulak vermez. Hatta Hz. Musa’ya (as) buğzederek,</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>haşa iftira etmeyi tasarlar. Ve: “Ya Musa, Mısır ehlini toplayalım ve o cemaat içinde seninle bahis edelim. Eğer açık delil ile bana galip olursan, malımın zekâtını veririm. Ve eğer ben sana galip olursam, sen de bundan sonra peygamberlik davasından vazgeçip bir köşeye çekilirsin.” der.</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Kârun hemen güzel bir fahişe kadını kandırarak, Hz. Musa (as) ile mübahese edeceği mecliste bulunup, cemaat içinde “Ya Musa, benimle filan vadide zina etmedin mi? Hatta üzerimdeki çocuk da senindir.” dersen sana o kadar çok mal veririm ki, ölünceye kadar sana ve evladına yeter.” diyerek kadını kandırır.</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Ertesi günü Mısır ahalisi, Kârun’un geniş olan evinde toplanırlar. Hz. Musa da (as) gelir. Cemaat, Hz. Musa’dan (as) biraz vaaz etmelerini arzu ederler. O da bir kürsü üzerine çıkarak vaaz etmeye başlar. Vaazının bir yerinde şöyle buyurur: “Bir kimse hırsızlık yaparsa elini keserim. Bir kimse eşkıyalık yapsa başını keserim ve bir kimse evli olup zina etse taşlayıp helâk ederim.”</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Hemen dinsiz Kârun ayağa kalkar ve “Ya Musa, sen de zina etsen ne yaparsın?” deyince, Hz. Musa da (as) “Eğer ben de (haşa) zina etsem, Cenab-ı Hakk’ın emri bana bile böyledir.” der.</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Bu arada, akılsız Kârun o fahişeye işaret edip “Ya Musa senin zina ettiğine dâir, benim şahidim vardır. Zira şu kadın bana söyledi ki, sen bununla filan vadide zina etmişsin. Hatta karnındaki çocuk da senden imiş.” diyerek, Hz. Musa’yı (as) halk arasında mahcup etmek düşüncesi ile o fahişeyi ayağa kaldırır. “Ve ey kadın söyle ki bütün insanlar duysun.” der.</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>O kadın da söz verdiği gibi yalan ve iftiraya başlayacağı sırada, Cenabı Hak onun lisanını döndürüp, iftira edeceği yerde şöyle anlatır: “Ey Benî İsrail! Doğrusu Hz. Musa’nın (as) bu işten haberi yoktur. Kârun’un söylediği yalan ve iftiradır. Zira Kârun, beni çağırıp birçok mal vaat ederek, bu yolda Hz. Musa’ya (as) iftira etmemi tembih etti. Hâlbuki Hz. Musa, Kalîmullah’tır. Öyle bir zata böyle bir adiliği isnad etmeye Allah’tan korkarım.”</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Bunun üzerine Hz. Musa (as) gadaba gelip: “Ey Allah düşmanı! Bu iftiradan muradın nedir? Beni mahcup edip, Cenabı Hakk’ın emri olan zekâtı vermemek midir?” der ve kendi hanelerine döner. Secdeye</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>varır ve münacât ederek:</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>“Ey bütün gizliliklere ve sırlara vakıf olan Rabbim! Kârun’un iftirasını sen bilirsin, gayret senindir.” der ve onun aleyhine dua eder. O anda Hz. Cibril gelerek: “Ya Musa! Hz. Allah, Kârun’un helaki için yeri emrine</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>âmâde kıldı.” diye haber verir.</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Hz. Musa (as) kalkar ve doğruca Kârun’un yanına gider. Kârun, yüksek bir sedir üzerinde gurur ile oturmaktadır.</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Hz. Musa (as) asâsını yere vurur ve “Yut” diye yere işaret eder. O anda yer Kârun’un sedirini yutar ve Kârun üzerinden sıçrar. Tekrar “Ya yer yut.” diye emredince, Kârun’un dizlerine kadar yutar. Kârun “Aman ya Musa!” diye yalvarmaya başlar. Fakat Hz. Musa asla iltifat etmez. Tekrar “Ya yer yut!” deyince, yer Kârun’u ve kendisine tâbi olanları, bütün mal ve evladı ile beraber hepsini yutuverir.</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Başka bir rivayette de, Hz. Musa’ya (as) o iftirayı edip 4 bin adamı ile beraber sahraya çıkmıştı. Hz. Musa (as), melunu yakalaması için yere emretmesiyle yer bir anda hepsini yutar. Hz. Musa Kârun’un yalvarışlarına asla iltifat etmez.</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>Ehl-i işaret, “Kârun’un helakine sebep üç şeydir” demişler. Birisi, dünya sevgisi. İkincisi, emr-i ilâhîye muhalefetle zekâtı vermemesi. Üçüncüsü de Hz. Musa’ya (as) iftira etmiş olmasıdır.</strong></span></span></span></p><p><span style="color: lime"><span style="font-family: 'Trebuchet MS'"><span style="color: black"><strong>(Recep Bozdağ)</strong></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="_vatan_, post: 208420, member: 1007353"] [COLOR=lime][SIZE=3][FONT=Times New Roman][COLOR=black][B]Ehl-i işaret, “Kârun’un helakine sebep üç şeydir” demişler. Birisi, dünya sevgisi. İkincisi, emr-i ilâhîye muhalefetle zekâtı vermemesi. Üçüncüsü de Hz. Musa’ya (as) iftira etmiş olmasıdır.[/B][/COLOR][/FONT][/SIZE][/COLOR] [SIZE=3][COLOR=black][B]“Rabbinize karşı gelmekten sakının, beş vakit na-mazınızı kılın, Ramazan orucunuzu tutun, mal-larınızın zekâtını verin, yöneticilerinize itaat edin. (Böylelikle) Rabbinizin cennetine girersiniz”[/B][/COLOR][/SIZE] [RIGHT][RIGHT][SIZE=3][COLOR=black][B] (Tirmizî)[/B][/COLOR][/SIZE][/RIGHT][/RIGHT] [COLOR=black][B]Kârun'un Hazineleri[/B][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]Hz. Musa’nın (as) hem amcaoğlu hem de eniştesi olan Kârun, önceleri Hz. Musa’ya (as) iman ediyordu. Gündüzleri oruç tutar ve geceleri de namaz ile meşgul olurdu. Lâkin çok fakir ve ehl-i iyaline bakmakta zorluk çekerdi.[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]Allah, Hz. Musa’ya (as) Tevrat’ı altın ile yazmasını emir buyurunca, Hz. Musa: “Ya Rabbî! Halimi biliyorsun, ben fakirim” diye tazarrû etti.[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]Bunun üzerine Cenab-ı Hak, Hz. Musa’ya simya ilmini öğretir ve Hz. Musa da o emri yerine getirir. Daha sonra Hz. Musa (as) Kârun’un fakirliğini ve ehl-i iyalinin çekmekte olduğu sıkıntıyı düşünerek, hem bedenî hem de mâlî ibadetini yerine getirip ecir sahibi olmasını düşünerek ona da simya ilmini öğretir.[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]Kârun simyayı öğrenir öğrenmez, kâr-ı ibadet bu imiş diyerek, nihayetsiz mal sahibi oldu. Bir rivayette, hazinelerinin anahtarlarını 70 ve diğer bir rivayette 100 deve götürürdü.[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]Kârun herhangi bir yere gidecek olsa, altın elbiseli ve altın kılıçlı 1000 erkek ve 1000 kadın dört bir tarafında giderlerdi. Velhasıl Benî İsrail iki kısım olup, bir kısmı Hz. Musa’nın (as), bir kısmı da Kârun’un taraftarı idiler.[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]Bu hal içerisinde Kârun nafile ibadetleri bırakmış ve farzları da aceleye getirmeye başlamıştı.[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]Nihayet Kârun’un zekât vermesi hakkında vahiy gelir ve Hz. Musa (as) bunu Karun’a tebliğ eder. Kârun malının zekâtını hesap edince, bakar ki çok büyük bir yekûn tutuyor. Kalbi dünya sevgisine meyleder ve muhabetullah gider. Bir türlü o zekâtı veremez.[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]Hz. Musa (as), ona giderek, emr-i ilâhîye itaat etmesini, dünya sevgisini Hz. Allah’ın muhabbetine tercih etmemesine dâir pek çok nasihat eder. Fakat Kârun bunlara hiç kulak vermez. Hatta Hz. Musa’ya (as) buğzederek, haşa iftira etmeyi tasarlar. Ve: “Ya Musa, Mısır ehlini toplayalım ve o cemaat içinde seninle bahis edelim. Eğer açık delil ile bana galip olursan, malımın zekâtını veririm. Ve eğer ben sana galip olursam, sen de bundan sonra peygamberlik davasından vazgeçip bir köşeye çekilirsin.” der.[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]Kârun hemen güzel bir fahişe kadını kandırarak, Hz. Musa (as) ile mübahese edeceği mecliste bulunup, cemaat içinde “Ya Musa, benimle filan vadide zina etmedin mi? Hatta üzerimdeki çocuk da senindir.” dersen sana o kadar çok mal veririm ki, ölünceye kadar sana ve evladına yeter.” diyerek kadını kandırır.[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]Ertesi günü Mısır ahalisi, Kârun’un geniş olan evinde toplanırlar. Hz. Musa da (as) gelir. Cemaat, Hz. Musa’dan (as) biraz vaaz etmelerini arzu ederler. O da bir kürsü üzerine çıkarak vaaz etmeye başlar. Vaazının bir yerinde şöyle buyurur: “Bir kimse hırsızlık yaparsa elini keserim. Bir kimse eşkıyalık yapsa başını keserim ve bir kimse evli olup zina etse taşlayıp helâk ederim.”[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]Hemen dinsiz Kârun ayağa kalkar ve “Ya Musa, sen de zina etsen ne yaparsın?” deyince, Hz. Musa da (as) “Eğer ben de (haşa) zina etsem, Cenab-ı Hakk’ın emri bana bile böyledir.” der.[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]Bu arada, akılsız Kârun o fahişeye işaret edip “Ya Musa senin zina ettiğine dâir, benim şahidim vardır. Zira şu kadın bana söyledi ki, sen bununla filan vadide zina etmişsin. Hatta karnındaki çocuk da senden imiş.” diyerek, Hz. Musa’yı (as) halk arasında mahcup etmek düşüncesi ile o fahişeyi ayağa kaldırır. “Ve ey kadın söyle ki bütün insanlar duysun.” der.[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]O kadın da söz verdiği gibi yalan ve iftiraya başlayacağı sırada, Cenabı Hak onun lisanını döndürüp, iftira edeceği yerde şöyle anlatır: “Ey Benî İsrail! Doğrusu Hz. Musa’nın (as) bu işten haberi yoktur. Kârun’un söylediği yalan ve iftiradır. Zira Kârun, beni çağırıp birçok mal vaat ederek, bu yolda Hz. Musa’ya (as) iftira etmemi tembih etti. Hâlbuki Hz. Musa, Kalîmullah’tır. Öyle bir zata böyle bir adiliği isnad etmeye Allah’tan korkarım.”[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]Bunun üzerine Hz. Musa (as) gadaba gelip: “Ey Allah düşmanı! Bu iftiradan muradın nedir? Beni mahcup edip, Cenabı Hakk’ın emri olan zekâtı vermemek midir?” der ve kendi hanelerine döner. Secdeye varır ve münacât ederek:[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]“Ey bütün gizliliklere ve sırlara vakıf olan Rabbim! Kârun’un iftirasını sen bilirsin, gayret senindir.” der ve onun aleyhine dua eder. O anda Hz. Cibril gelerek: “Ya Musa! Hz. Allah, Kârun’un helaki için yeri emrine âmâde kıldı.” diye haber verir.[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]Hz. Musa (as) kalkar ve doğruca Kârun’un yanına gider. Kârun, yüksek bir sedir üzerinde gurur ile oturmaktadır.[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]Hz. Musa (as) asâsını yere vurur ve “Yut” diye yere işaret eder. O anda yer Kârun’un sedirini yutar ve Kârun üzerinden sıçrar. Tekrar “Ya yer yut.” diye emredince, Kârun’un dizlerine kadar yutar. Kârun “Aman ya Musa!” diye yalvarmaya başlar. Fakat Hz. Musa asla iltifat etmez. Tekrar “Ya yer yut!” deyince, yer Kârun’u ve kendisine tâbi olanları, bütün mal ve evladı ile beraber hepsini yutuverir. Başka bir rivayette de, Hz. Musa’ya (as) o iftirayı edip 4 bin adamı ile beraber sahraya çıkmıştı. Hz. Musa (as), melunu yakalaması için yere emretmesiyle yer bir anda hepsini yutar. Hz. Musa Kârun’un yalvarışlarına asla iltifat etmez.[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B]Ehl-i işaret, “Kârun’un helakine sebep üç şeydir” demişler. Birisi, dünya sevgisi. İkincisi, emr-i ilâhîye muhalefetle zekâtı vermemesi. Üçüncüsü de Hz. Musa’ya (as) iftira etmiş olmasıdır.[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=lime][FONT=Trebuchet MS][COLOR=black][B](Recep Bozdağ)[/B][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=black][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Peygamberler ve Peygamberlerin Hayatı
Kârun'un Hazineleri
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst