Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
İşaratü'l İcâz
Işarat-ül İ'caz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ahmet.1" data-source="post: 567800" data-attributes="member: 1040028"><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px">ﻛَﻴْﻒَ ﺗَﻜْﻔُﺮُﻭﻥَ ﺑِﺎﻟﻠَّﻪِ ﻭَﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺍَﻣْﻮَﺍﺗًﺎ ﻓَﺎَﺣْﻴَﺎﻛُﻢْ ﺛُﻢَّ ﻳُﻤِﻴﺘُﻜُﻢْ ﺛُﻢَّ ﻳُﺤْﻴِﻴﻜُﻢْ ﺛُﻢَّ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺗُﺮْﺟَﻌُﻮﻥَ</span></span></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'arial'"></span></span></p><p><span style="color: #000000"><span style="font-family: 'arial'"></span></span><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Yani: "Ne suretle Allah'ı inkâr ediyorsunuz? Halbuki sizin hayatınız yoktu, o size hayatı verdi; sonra sizi öldürecektir, sonra yine hayat verecektir, sonra ona rücu' edip gideceksiniz."</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Âyetlerin nazmına ait üç vecih, bu âyette de caridir:</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><strong><span style="font-family: 'arial'">Bu âyetin mâkabliyle irtibatı: </span></strong></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><strong><span style="font-family: 'arial'"></span></strong></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Evet Kur'an-ı Kerim, vakta ki insanları ibadete ve Allah'a iman etmeye davet etti. Ve imanın itikad edilecek esaslarıyla yapılacak hükümlerini icmalen, delillerine işareten zikretti. Evvelce mücmelen işaret edilen delilleri tazammun eden nimetlerin ta'dadıyla, bu âyette de zikretmeye avdet etti.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Evet bu âyetle, en büyük nimet olan hayata işaret edilmiştir. </span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">İkinci âyetle, beka nimetine işaret edilmiştir. Evet semavat ve Arz'ın tanzimatı, hayatın kemal ve saadetini temin eder.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Üçüncü âyetle, beşerin kâinat üzerine tafdil ve tekrimine işarettir. </span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Dördüncü âyetle, beşere talim-i ilim nimetine işaret yapılmıştır. </span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Bu nimetlerin suretine, yani nimet oldukları cihete bakılırsa; inayet-i İlahiyeye delil oldukları gibi, ibadete de delildirler. Çünki nimetleri verene şükür, vâcibdir; küfran-ı nimet, aklen de haramdır. Eğer o nimetlerin hakikatlarına bakılırsa, mebde' ve meadi isbat eden delillerdir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Ve keza bu âyet, geçen kâfir ve münafıkların bahsine de nâzırdır. Onun için taaccübü ifade etmekle inkârı tazammun eden </span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻛَﻴْﻒَ</span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'"> ile yapılan istifham, onların tehdidlerine işarettir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"><strong>Şimdi, bu cümlelerin aralarındaki irtibat ve münasebetlerden bahsedeceğiz:</strong></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Evet Kur'an-ı Kerim, evvelce gaibane yaptığı hikâyeden sonra, burada hitaba başladı. Bu da, belâgatça malûm bir nükte içindir. Şöyle ki:</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">İnsan, bir adamın fenalığından, ayıblarından bahsederken hiddeti, gazabı o kadar galebe eder ki; hayalen, hayalî bir ihzar ile hitab suretiyle kendisine tevcih-i kelâm etmeye başlar. Veya iyiliklerinden bahsederken şevki ve aşkı galeyana gelir, hemen hayalinin karşısına getirir, kendisine hitab ile konuşmaya başlar. Bu "iltifat" ile tesmiye edilen bir kaidedir. Bu kaidenin lisan-ı Arab'da büyük bir mevkii vardır. İşte Kur'an-ı Kerim bu kaideyi takiben </span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻛَﻴْﻒَ ﺗَﻜْﻔُﺮُﻭﻥَ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">diyerek, sîga-i hitab ile onlara tevcih-i kelâm etmiştir. </span><span style="font-family: 'arial'">Sonra vakta ki bu makamda takib edilen maksad; iman, ibadet etmek ve küfran-ı nimet etmemek, küfrü reddetmek gibi geçen usûl ve esasları isbat için lâzım olan delilleri zikretmektir ve delillerin en vâzıhı, ahval-i beşer silsilesinden istifade edilen delillerdir ve nimetlerin en büyüğü, o silsilenin ukde ve düğümlerindedir. Kur'an-ı Kerim </span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻛَﻴْﻒَ ﺗَﻜْﻔُﺮُﻭﻥَ ﺑِﺎﻟﻠَّﻪِ ﻭَﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺍَﻣْﻮَﺍﺗًﺎ ﻓَﺎَﺣْﻴَﺎﻛُﻢْ ﺛُﻢَّ ﻳُﻤِﻴﺘُﻜُﻢْ ﺛُﻢَّ ﻳُﺤْﻴِﻴﻜُﻢْ ﺛُﻢَّ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺗُﺮْﺟَﻌُﻮﻥَ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">olan âyet-i kerime ile, beş düğümlü, müretteb o silsile-i acibeye işaret etmiştir. Biz de o beş düğümü, beş mes'elede hall ve beyan edeceğiz.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="color: #a52a2a"><strong><span style="font-family: 'arial'">Birinci Mes'ele: </span></strong></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="color: #a52a2a"><strong><span style="font-family: 'arial'"></span></strong></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺍَﻣْﻮَﺍﺕً</span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'"> ukdesini, düğümünü açıyor. Şöyle ki: </span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">İnsanın cesedini teşkil eden zerreler, âlemin zerratı içinde camid, dağınık bir şekilde iken, bakarsın ki; mahsus bir kanun ile, muayyen bir nizam ile intizam altına alınarak âlem-i anasıra gönderilir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Âlem-i anasırda sâkit, sâkin, gizli bir vaziyette iken, birdenbire kafile kafile, muayyen bir düstur ile, yevmî bir intizam ile, bir kasd ve hikmet altında âlem-i mevalide intikal eder.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Âlem-i mevalidde de, sükût içinde iken birdenbire acib, garib bir tarz ile nutfeye inkılab eder.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Sonra müteselsil inkılablar ile alaka olur; sonra mudga olur, sonra et, kemik olur. </span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Bu inkılabların herbirisi, evvelkisine nisbeten daha mükemmel ise de, lâyıkına göre mevattır, yani hayatsızdır.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"><strong>S-</strong> Mevt, hayatın zevalidir. Halbuki o zerrelerde hayat yoktur ki, zevali mevt olsun?</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"><strong>C-</strong> Mevtin o zerrelere ıtlak edilmesi, mecazdır. Sebebi ise; üçüncü, dördüncü düğümleri zihne kabul ettirmek üzere, zihin için bir hazırlamadır.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="color: #a52a2a"><strong><span style="font-family: 'arial'">İkinci Mes'ele: </span></strong></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="color: #a52a2a"><strong><span style="font-family: 'arial'"></span></strong></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻓَﺎَﺣْﻴَﺎﻛُﻢ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">düğümünü açıyor. </span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Evet hayat, kudret-i ezeliyenin en büyük ve en ince ve en acib bir mu'cizesidir ve bütün nimetlerden üstündür ve mebde' ve meadin bürhanlarından en zahir bürhandır.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Evet hayat nevi'lerinin en ednası nebat hayatıdır. Hayat-ı nebatiyenin başlangıcı, çekirdekte veya habbede hayat düğümünün uyanıp açılmasıdır. Bunun keyfiyeti o kadar zahir, o kadar umumî, o kadar me'luf iken, zaman-ı Âdem'den şimdiye kadar hikmet-i beşerden ve felsefesinden gizli kalmıştır. İşte hayatın ne derece ince olduğu anlaşıldı.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Ve keza hayatı olmayan bir cisim, en büyük bir dağ da olsa tektir, yetimdir, mekânından başka birşeyle münasebeti yoktur. Lâkin bal arısı gibi küçük bir cisim, hayata mazhar olduğu zaman, bütün kâinatla münasebetdar olur ve herşeyle alış-veriş yapar; hattâ diyebilir ki: "Kâinat benim mülkümdür, benim yerimdir." Kâinatın her tarafına gider, havâssıyla tasarruf eder, bütün eşya ile kesb-i muarefe eder. </span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Bilhâssa hayat-ı insaniye tabakasına çıkan hayat, aklın nuruyla âlemleri gezmiş olur. Âlem-i cismanîde tasarruf ettiği gibi, âlem-i ruhanîde gezer, âlem-i misale seyahat eder; kendisi o âlemleri ziyarete gittiği gibi, o âlemler de, onun ruhunun âyinesinde temessül etmekle iade-i ziyaret etmiş gibi olurlar. Hattâ insan "Âlem, Allah'ın fazlıyla benim için halkolunmuştur" diyebilir. Hayat-ı insaniye; herbirisi çok tabakalara şamil olarak hayat-ı maddiye, hayat-ı ruhaniye, hayat-ı maneviye, hayat-ı cismaniye gibi nevi'lere ayrılır, inbisat eder. </span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Demek ziya, renk ve cisimlerin görünmesine sebeb olduğu gibi; hayat da, mevcudatın kâşifi ve sebeb-i zuhurudur. Evet hayat, bir zerreyi bir küre gibi yapar; ashab-ı hayatın herbirisi, âlem benimdir diyebilir. Aralarında müzahame ve münakaşa da olmaz; müzahame ve münakaşa, yalnız nev'-i beşerde olur. İşte hayatın ne büyük bir nimet olduğu anlaşıldı.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Ve keza camid, dağınık bazı zerrelerin birdenbire bir vaziyetten çıkıp, makul bir sebeb olmadığı halde diğer bir vaziyete girmesi, Sâni'in vücuduna zahir bir delildir. Hattâ hayat; hakikatların en eşrefi, en temizidir; hiçbir cihetle hısseti yoktur, çirkin bir lekesi yok. Hayatın dışı da içi de her iki yüzü de latiftir. Hattâ en küçük ve hasis bir hayvanın hayatı bile yüksektir. Bunun içindir ki, hayat ile kudret arasında zahirî bir sebeb tavassut etmiyor. Hayata bizzât kudretin mübaşereti, izzete münafî değildir. Halbuki umûr-u hasiseye kudretin zahiren mübaşereti görünmemek için esbab-ı zahire vaz'edilmiştir. Demek hayatta hısset yoktur. İşte bundan anlaşıldı ki; hayat, Sâni'in vücuduna en zahir bir delildir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Ve keza en basit bir cismin geçirmiş olduğu inkılabat ve tahavvülâta dikkatle bakılırsa görülür ki; âlem-i zerrattaki zerreler, âlem-i anasıra intikal edince başka suretlere girerler, âlem-i mevalidde başka suretlere dönerler, nutfede başka vaziyet alırlar, sonra alaka olur, sonra mudga olur, sonra bir insan suretini giyer, ortaya çıkarlar. Bu kadar inkılabat-ı acibe esnasında, zerreler öyle muntazam harekât ve muayyen düsturlar üzerine cereyan ederler ki; sanki bir zerre, meselâ âlem-i zerratta iken vazifelendirilmiş ve Abdülmecid'in gözünde yer alıp vazife görmek üzere yola çıkarılmıştır. Bu hali, bu vaziyeti, bu intizamı gören bir zihin, bilâ-tereddüd hükmeder ki; o zerreler, bir kasd ile ve bir hikmet altında gönderilir. İşte zerratın hayata mazhariyeti için geçirdiği bu kadar acib ve garib tavırlar, insana ikinci bir hayatın bu hayattan daha kolay ve daha sehil olduğuna da bir kanaat getirir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">İşte hayatın mebde ve meade delil olduğu bu hakikatlardan anlaşıldı. </span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻓَﺎَﺣْﻴَﺎﻛُﻢْ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">cümlesi,</span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'"> ﺛُﻢَّ ﻳُﻤِﻴﺘُﻜُﻢْ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">cümlesine bir delil gibidir. Hepsi de birlikte, </span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻛَﻴْﻒَ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">den istifade edilen inkâra delildir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><strong><span style="font-family: 'arial'"><span style="color: #a52a2a">Üçüncü Mes'ele: </span></span></strong></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><strong><span style="font-family: 'arial'"></span></strong></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﺛُﻢَّ ﻳُﻤِﻴﺘُﻜُﻢْ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">ukdesini açar. </span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Evet mevtin de hayat gibi mahluk olduğuna, mevtin i'dam ve adem-i mahz olmadığına delalet eder. Mevt, ancak ruhun cesed kafesinden çıkmasıyla tebdil-i mekân etmesinden ibarettir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Ve keza nev'-i beşerde mevcud emarat ve işarat-ı kesîreden kat'iyyetle anlaşılır ki, insan öldükten sonra birşeyi bâki kalır; o şeyi de, ancak ruhtur. Demek ruhun bekası, hâsse-i zâtiyedir. Bu hâsse-i zâtiyenin bir ferdde mevcud olması, nev'in tamamında mevcud olmasını istilzam etmekle; mûcibe-i cüz'iyenin mûcibe-i külliye hükmünde olduğuna bir misal teşkil ediyor. Binaenaleyh mevt, hayat gibi bir mu'cize-i kudrettir. Yoksa hayat şartları bulunmadığından ademin dairesine girmiş değildir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"><strong>S-</strong> Ölüm nasıl nimet olur ve ne suretle nimetlerin sırasına dâhil edilmiştir?</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"><strong>C-</strong> Evvelâ: Ölüm, saadet-i ebediyeye mukaddemedir; bu itibarla nimet sayılabilir. Çünki nimetin mukaddemesi de nimettir. Nitekim vâcibin mukaddemesi, vâcib; haramın mukaddemesi, haramdır.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Sâniyen: Ölüm, muzır hayvanlarla dolu bir hapisten geniş bir sahraya çıkmak gibidir. Binaenaleyh ruh, cesed kafesinden çıkarsa necat bulur.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Sâlisen: Ölüm olmasaydı, küre-i Arz nev'-i beşeri istiab edemezdi ve nev'-i beşer müdhiş perişaniyetlere maruz kalırdı.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Râbian: İhtiyarlık yüzünden öyle bir dereceye gelenler var ki, tekâlif-i hayatiyeye kàdir olamaz, daima ölümünü isterler.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">İşte bunun için, ölüm nimettir.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="color: #a52a2a"><strong><span style="font-family: 'arial'">Dördüncü Mes'ele: </span></strong></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="color: #a52a2a"><strong><span style="font-family: 'arial'"></span></strong></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﺛُﻢَّ ﻳُﺤْﻴِﻴﻜُﻢْ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">ukdesinin beyanındadır. </span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'">Evet bu hayat, ikinci hayattır ki; ölümden sonra, haşirden evvel vukua gelir. Demek hayat-ı uhreviye bu ikinci hayatla başlar. Binaenaleyh bu </span></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﻳُﺤْﻴِﻴﻜُﻢْ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">deki hitab, yalnız insanlara ait değildir, bilcümle kâinata raci'dir. Çünki bu hayat-ı uhreviye, bütün kâinatın neticesidir. Eğer bu hayat olmasa, kâinatta hakikat denilen herşey, zıddına inkılab eder. Meselâ: Nimet nıkmet olur, akıl bela olur, şefkat yılan olur.</span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="font-family: 'arial'"></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="color: #a52a2a"><strong><span style="font-family: 'arial'">Beşinci Mes'ele: </span></strong></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em><span style="color: #a52a2a"><strong><span style="font-family: 'arial'"></span></strong></span></em></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: #000000"><em></em><span style="color: #a52a2a"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'arial'">ﺛُﻢَّ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺗُﺮْﺟَﻌُﻮﻥَ </span></span></span><em><span style="font-family: 'arial'">un ukdesi hakkındadır. Evet Cenab-ı Hak, âlem-i kevn ü fesad denilen şu âlemde hüsün, kubh, nef', zarar gibi zıdları, çok hikmetlere binaen karışık bir tarzda yaratmıştır. Hem de izhar-ı izzet için, vesait ve esbabı vaz'etmiştir. Haşir ve kıyamette kâinat tasfiye ameliyatını gördüğü zaman, zıdlar birbirinden ayrılır ve esbab ile vesait de ortadan kalkar; ortadaki perde ve hicab kalktıktan sonra, herkes Sâni'ini görür ve hakikî Mâlikini bilir.</span></em></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ahmet.1, post: 567800, member: 1040028"] [COLOR=#000000][FONT=arial][COLOR=#a52a2a][SIZE=5]ﻛَﻴْﻒَ ﺗَﻜْﻔُﺮُﻭﻥَ ﺑِﺎﻟﻠَّﻪِ ﻭَﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺍَﻣْﻮَﺍﺗًﺎ ﻓَﺎَﺣْﻴَﺎﻛُﻢْ ﺛُﻢَّ ﻳُﻤِﻴﺘُﻜُﻢْ ﺛُﻢَّ ﻳُﺤْﻴِﻴﻜُﻢْ ﺛُﻢَّ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺗُﺮْﺟَﻌُﻮﻥَ[/SIZE][/COLOR][/FONT][/COLOR] [COLOR=#000000][FONT=arial] [/FONT][/COLOR][SIZE=3][COLOR=#000000][I][FONT=arial]Yani: "Ne suretle Allah'ı inkâr ediyorsunuz? Halbuki sizin hayatınız yoktu, o size hayatı verdi; sonra sizi öldürecektir, sonra yine hayat verecektir, sonra ona rücu' edip gideceksiniz." [/FONT] [FONT=arial]Âyetlerin nazmına ait üç vecih, bu âyette de caridir: [/FONT] [B][FONT=arial]Bu âyetin mâkabliyle irtibatı: [/FONT][/B] [FONT=arial]Evet Kur'an-ı Kerim, vakta ki insanları ibadete ve Allah'a iman etmeye davet etti. Ve imanın itikad edilecek esaslarıyla yapılacak hükümlerini icmalen, delillerine işareten zikretti. Evvelce mücmelen işaret edilen delilleri tazammun eden nimetlerin ta'dadıyla, bu âyette de zikretmeye avdet etti. [/FONT] [FONT=arial]Evet bu âyetle, en büyük nimet olan hayata işaret edilmiştir. İkinci âyetle, beka nimetine işaret edilmiştir. Evet semavat ve Arz'ın tanzimatı, hayatın kemal ve saadetini temin eder. Üçüncü âyetle, beşerin kâinat üzerine tafdil ve tekrimine işarettir. Dördüncü âyetle, beşere talim-i ilim nimetine işaret yapılmıştır. Bu nimetlerin suretine, yani nimet oldukları cihete bakılırsa; inayet-i İlahiyeye delil oldukları gibi, ibadete de delildirler. Çünki nimetleri verene şükür, vâcibdir; küfran-ı nimet, aklen de haramdır. Eğer o nimetlerin hakikatlarına bakılırsa, mebde' ve meadi isbat eden delillerdir. [/FONT] [FONT=arial]Ve keza bu âyet, geçen kâfir ve münafıkların bahsine de nâzırdır. Onun için taaccübü ifade etmekle inkârı tazammun eden [/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻛَﻴْﻒَ[/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial] ile yapılan istifham, onların tehdidlerine işarettir. [/FONT] [FONT=arial][B]Şimdi, bu cümlelerin aralarındaki irtibat ve münasebetlerden bahsedeceğiz:[/B] Evet Kur'an-ı Kerim, evvelce gaibane yaptığı hikâyeden sonra, burada hitaba başladı. Bu da, belâgatça malûm bir nükte içindir. Şöyle ki: [/FONT] [FONT=arial]İnsan, bir adamın fenalığından, ayıblarından bahsederken hiddeti, gazabı o kadar galebe eder ki; hayalen, hayalî bir ihzar ile hitab suretiyle kendisine tevcih-i kelâm etmeye başlar. Veya iyiliklerinden bahsederken şevki ve aşkı galeyana gelir, hemen hayalinin karşısına getirir, kendisine hitab ile konuşmaya başlar. Bu "iltifat" ile tesmiye edilen bir kaidedir. Bu kaidenin lisan-ı Arab'da büyük bir mevkii vardır. İşte Kur'an-ı Kerim bu kaideyi takiben [/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻛَﻴْﻒَ ﺗَﻜْﻔُﺮُﻭﻥَ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]diyerek, sîga-i hitab ile onlara tevcih-i kelâm etmiştir. [/FONT][FONT=arial]Sonra vakta ki bu makamda takib edilen maksad; iman, ibadet etmek ve küfran-ı nimet etmemek, küfrü reddetmek gibi geçen usûl ve esasları isbat için lâzım olan delilleri zikretmektir ve delillerin en vâzıhı, ahval-i beşer silsilesinden istifade edilen delillerdir ve nimetlerin en büyüğü, o silsilenin ukde ve düğümlerindedir. Kur'an-ı Kerim [/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻛَﻴْﻒَ ﺗَﻜْﻔُﺮُﻭﻥَ ﺑِﺎﻟﻠَّﻪِ ﻭَﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺍَﻣْﻮَﺍﺗًﺎ ﻓَﺎَﺣْﻴَﺎﻛُﻢْ ﺛُﻢَّ ﻳُﻤِﻴﺘُﻜُﻢْ ﺛُﻢَّ ﻳُﺤْﻴِﻴﻜُﻢْ ﺛُﻢَّ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺗُﺮْﺟَﻌُﻮﻥَ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]olan âyet-i kerime ile, beş düğümlü, müretteb o silsile-i acibeye işaret etmiştir. Biz de o beş düğümü, beş mes'elede hall ve beyan edeceğiz. [/FONT] [COLOR=#a52a2a][B][FONT=arial]Birinci Mes'ele: [/FONT][/B][/COLOR] [/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻛُﻨْﺘُﻢْ ﺍَﻣْﻮَﺍﺕً[/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial] ukdesini, düğümünü açıyor. Şöyle ki: [/FONT] [FONT=arial]İnsanın cesedini teşkil eden zerreler, âlemin zerratı içinde camid, dağınık bir şekilde iken, bakarsın ki; mahsus bir kanun ile, muayyen bir nizam ile intizam altına alınarak âlem-i anasıra gönderilir. Âlem-i anasırda sâkit, sâkin, gizli bir vaziyette iken, birdenbire kafile kafile, muayyen bir düstur ile, yevmî bir intizam ile, bir kasd ve hikmet altında âlem-i mevalide intikal eder. Âlem-i mevalidde de, sükût içinde iken birdenbire acib, garib bir tarz ile nutfeye inkılab eder. Sonra müteselsil inkılablar ile alaka olur; sonra mudga olur, sonra et, kemik olur. Bu inkılabların herbirisi, evvelkisine nisbeten daha mükemmel ise de, lâyıkına göre mevattır, yani hayatsızdır. [B]S-[/B] Mevt, hayatın zevalidir. Halbuki o zerrelerde hayat yoktur ki, zevali mevt olsun? [/FONT] [FONT=arial][B]C-[/B] Mevtin o zerrelere ıtlak edilmesi, mecazdır. Sebebi ise; üçüncü, dördüncü düğümleri zihne kabul ettirmek üzere, zihin için bir hazırlamadır. [/FONT] [COLOR=#a52a2a][B][FONT=arial]İkinci Mes'ele: [/FONT][/B][/COLOR] [/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻓَﺎَﺣْﻴَﺎﻛُﻢ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]düğümünü açıyor. Evet hayat, kudret-i ezeliyenin en büyük ve en ince ve en acib bir mu'cizesidir ve bütün nimetlerden üstündür ve mebde' ve meadin bürhanlarından en zahir bürhandır. [/FONT] [FONT=arial]Evet hayat nevi'lerinin en ednası nebat hayatıdır. Hayat-ı nebatiyenin başlangıcı, çekirdekte veya habbede hayat düğümünün uyanıp açılmasıdır. Bunun keyfiyeti o kadar zahir, o kadar umumî, o kadar me'luf iken, zaman-ı Âdem'den şimdiye kadar hikmet-i beşerden ve felsefesinden gizli kalmıştır. İşte hayatın ne derece ince olduğu anlaşıldı. [/FONT] [FONT=arial]Ve keza hayatı olmayan bir cisim, en büyük bir dağ da olsa tektir, yetimdir, mekânından başka birşeyle münasebeti yoktur. Lâkin bal arısı gibi küçük bir cisim, hayata mazhar olduğu zaman, bütün kâinatla münasebetdar olur ve herşeyle alış-veriş yapar; hattâ diyebilir ki: "Kâinat benim mülkümdür, benim yerimdir." Kâinatın her tarafına gider, havâssıyla tasarruf eder, bütün eşya ile kesb-i muarefe eder. Bilhâssa hayat-ı insaniye tabakasına çıkan hayat, aklın nuruyla âlemleri gezmiş olur. Âlem-i cismanîde tasarruf ettiği gibi, âlem-i ruhanîde gezer, âlem-i misale seyahat eder; kendisi o âlemleri ziyarete gittiği gibi, o âlemler de, onun ruhunun âyinesinde temessül etmekle iade-i ziyaret etmiş gibi olurlar. Hattâ insan "Âlem, Allah'ın fazlıyla benim için halkolunmuştur" diyebilir. Hayat-ı insaniye; herbirisi çok tabakalara şamil olarak hayat-ı maddiye, hayat-ı ruhaniye, hayat-ı maneviye, hayat-ı cismaniye gibi nevi'lere ayrılır, inbisat eder. Demek ziya, renk ve cisimlerin görünmesine sebeb olduğu gibi; hayat da, mevcudatın kâşifi ve sebeb-i zuhurudur. Evet hayat, bir zerreyi bir küre gibi yapar; ashab-ı hayatın herbirisi, âlem benimdir diyebilir. Aralarında müzahame ve münakaşa da olmaz; müzahame ve münakaşa, yalnız nev'-i beşerde olur. İşte hayatın ne büyük bir nimet olduğu anlaşıldı. [/FONT] [FONT=arial]Ve keza camid, dağınık bazı zerrelerin birdenbire bir vaziyetten çıkıp, makul bir sebeb olmadığı halde diğer bir vaziyete girmesi, Sâni'in vücuduna zahir bir delildir. Hattâ hayat; hakikatların en eşrefi, en temizidir; hiçbir cihetle hısseti yoktur, çirkin bir lekesi yok. Hayatın dışı da içi de her iki yüzü de latiftir. Hattâ en küçük ve hasis bir hayvanın hayatı bile yüksektir. Bunun içindir ki, hayat ile kudret arasında zahirî bir sebeb tavassut etmiyor. Hayata bizzât kudretin mübaşereti, izzete münafî değildir. Halbuki umûr-u hasiseye kudretin zahiren mübaşereti görünmemek için esbab-ı zahire vaz'edilmiştir. Demek hayatta hısset yoktur. İşte bundan anlaşıldı ki; hayat, Sâni'in vücuduna en zahir bir delildir. [/FONT] [FONT=arial]Ve keza en basit bir cismin geçirmiş olduğu inkılabat ve tahavvülâta dikkatle bakılırsa görülür ki; âlem-i zerrattaki zerreler, âlem-i anasıra intikal edince başka suretlere girerler, âlem-i mevalidde başka suretlere dönerler, nutfede başka vaziyet alırlar, sonra alaka olur, sonra mudga olur, sonra bir insan suretini giyer, ortaya çıkarlar. Bu kadar inkılabat-ı acibe esnasında, zerreler öyle muntazam harekât ve muayyen düsturlar üzerine cereyan ederler ki; sanki bir zerre, meselâ âlem-i zerratta iken vazifelendirilmiş ve Abdülmecid'in gözünde yer alıp vazife görmek üzere yola çıkarılmıştır. Bu hali, bu vaziyeti, bu intizamı gören bir zihin, bilâ-tereddüd hükmeder ki; o zerreler, bir kasd ile ve bir hikmet altında gönderilir. İşte zerratın hayata mazhariyeti için geçirdiği bu kadar acib ve garib tavırlar, insana ikinci bir hayatın bu hayattan daha kolay ve daha sehil olduğuna da bir kanaat getirir. İşte hayatın mebde ve meade delil olduğu bu hakikatlardan anlaşıldı. [/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻓَﺎَﺣْﻴَﺎﻛُﻢْ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]cümlesi,[/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial] ﺛُﻢَّ ﻳُﻤِﻴﺘُﻜُﻢْ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]cümlesine bir delil gibidir. Hepsi de birlikte, [/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻛَﻴْﻒَ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]den istifade edilen inkâra delildir. [/FONT] [B][FONT=arial][COLOR=#a52a2a]Üçüncü Mes'ele: [/COLOR] [/FONT][/B] [/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﺛُﻢَّ ﻳُﻤِﻴﺘُﻜُﻢْ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]ukdesini açar. Evet mevtin de hayat gibi mahluk olduğuna, mevtin i'dam ve adem-i mahz olmadığına delalet eder. Mevt, ancak ruhun cesed kafesinden çıkmasıyla tebdil-i mekân etmesinden ibarettir. Ve keza nev'-i beşerde mevcud emarat ve işarat-ı kesîreden kat'iyyetle anlaşılır ki, insan öldükten sonra birşeyi bâki kalır; o şeyi de, ancak ruhtur. Demek ruhun bekası, hâsse-i zâtiyedir. Bu hâsse-i zâtiyenin bir ferdde mevcud olması, nev'in tamamında mevcud olmasını istilzam etmekle; mûcibe-i cüz'iyenin mûcibe-i külliye hükmünde olduğuna bir misal teşkil ediyor. Binaenaleyh mevt, hayat gibi bir mu'cize-i kudrettir. Yoksa hayat şartları bulunmadığından ademin dairesine girmiş değildir. [/FONT] [FONT=arial][B]S-[/B] Ölüm nasıl nimet olur ve ne suretle nimetlerin sırasına dâhil edilmiştir? [B]C-[/B] Evvelâ: Ölüm, saadet-i ebediyeye mukaddemedir; bu itibarla nimet sayılabilir. Çünki nimetin mukaddemesi de nimettir. Nitekim vâcibin mukaddemesi, vâcib; haramın mukaddemesi, haramdır. [/FONT] [FONT=arial]Sâniyen: Ölüm, muzır hayvanlarla dolu bir hapisten geniş bir sahraya çıkmak gibidir. Binaenaleyh ruh, cesed kafesinden çıkarsa necat bulur. [/FONT] [FONT=arial]Sâlisen: Ölüm olmasaydı, küre-i Arz nev'-i beşeri istiab edemezdi ve nev'-i beşer müdhiş perişaniyetlere maruz kalırdı. [/FONT] [FONT=arial]Râbian: İhtiyarlık yüzünden öyle bir dereceye gelenler var ki, tekâlif-i hayatiyeye kàdir olamaz, daima ölümünü isterler. [/FONT] [FONT=arial]İşte bunun için, ölüm nimettir. [/FONT] [COLOR=#a52a2a][B][FONT=arial]Dördüncü Mes'ele: [/FONT][/B][/COLOR] [/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﺛُﻢَّ ﻳُﺤْﻴِﻴﻜُﻢْ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]ukdesinin beyanındadır. Evet bu hayat, ikinci hayattır ki; ölümden sonra, haşirden evvel vukua gelir. Demek hayat-ı uhreviye bu ikinci hayatla başlar. Binaenaleyh bu [/FONT][/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﻳُﺤْﻴِﻴﻜُﻢْ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]deki hitab, yalnız insanlara ait değildir, bilcümle kâinata raci'dir. Çünki bu hayat-ı uhreviye, bütün kâinatın neticesidir. Eğer bu hayat olmasa, kâinatta hakikat denilen herşey, zıddına inkılab eder. Meselâ: Nimet nıkmet olur, akıl bela olur, şefkat yılan olur. [/FONT] [COLOR=#a52a2a][B][FONT=arial]Beşinci Mes'ele: [/FONT][/B][/COLOR] [/I][COLOR=#a52a2a][SIZE=5][FONT=arial]ﺛُﻢَّ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﺗُﺮْﺟَﻌُﻮﻥَ [/FONT][/SIZE][/COLOR][I][FONT=arial]un ukdesi hakkındadır. Evet Cenab-ı Hak, âlem-i kevn ü fesad denilen şu âlemde hüsün, kubh, nef', zarar gibi zıdları, çok hikmetlere binaen karışık bir tarzda yaratmıştır. Hem de izhar-ı izzet için, vesait ve esbabı vaz'etmiştir. Haşir ve kıyamette kâinat tasfiye ameliyatını gördüğü zaman, zıdlar birbirinden ayrılır ve esbab ile vesait de ortadan kalkar; ortadaki perde ve hicab kalktıktan sonra, herkes Sâni'ini görür ve hakikî Mâlikini bilir.[/FONT][/I][/COLOR][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
İşaratü'l İcâz
Işarat-ül İ'caz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst