Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Mesnevi-i Nuriye
İ'lem Eyyühel-Aziz! (Ey aziz bil, ey saygıdeğer şerefli bil!)
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ahmet.1" data-source="post: 467641" data-attributes="member: 1040028"><p><em><span style="font-size: 12px">İ'lem Eyyühel-Aziz! </span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Müslümanları lehviyat-ı nevmiye mesabesinde olan dünya hayatına davet etmekle, Cenab-ı Hakk'ın helâl ettiği tayyibat dairesinden, haram ettiği habisat mezbelesine teşvik eden adamın meseli öyle bir sarhoşa benzer ki:</span></em></p><p>--------------------------</p><p><span style="color: #008000">Lehviyat-ı nevmiye: Uykuyla ilgili eğlence ve oyunlar, uyutucu eğlence ve oyunlar.</span></p><p><span style="color: #008000">Mesabesinde: Yerinde, değerinde, derecesinde.</span></p><p><span style="color: #008000">Tayyibat: İyilikler, güzellikler, iyi ve güzel sözler ve manalar.</span></p><p><span style="color: #008000">Habisat: Pislikler, kötülükler, alçaklıklar.</span></p><p><span style="color: #008000">Mezbele: Çöplük.</span></p><p></p><p><span style="font-size: 12px"><em>Parçalayıcı arslan ile, ünsiyetli ehlî atı birbirinden tefrik edemiyor. Sehpa ağacı ile jimnastik ağacını birbirinden ayıramıyor. Kanlı yarayı kırmızı gülden temyiz edemediği halde, kendisini mürşid bilerek irşad ve nasihata çıkıyor.</em></span></p><p>----------------------------------</p><p><span style="color: #008000">Ehlî: Evcil.</span></p><p><span style="color: #008000">Tefrik: Ayırmak, seçmek, ayırt etmek.</span></p><p><span style="color: #008000">Temyiz: Ayırt etmek.</span></p><p><span style="color: #008000">Mürşid: İrşad eden, doğru yolu gösteren.</span></p><p><span style="color: #008000">İrşad: Doğru yolu gösterme.</span></p><p></p><p><em><span style="font-size: 12px">Esna-yı irşadda bir adama rastgelir. Zavallı adamın arka tarafında korkunç bir arslan duruyor. Ön tarafında da sehpa ağacı kurulduğu gibi, her iki yanında da dehşetli yaralar var. Fakat adamcağızın elinde iki ilâç vardır. Ve lisanıyla kalbinde iki tılsım vardır. Onları istimal ederse şifayab olur. Ve o arslan, ata inkılab eder; burak gibi bineği olur. O sehpa ağacı da; daima teceddüd etmekte olan ahval-i âlemi, seyyal manzaraları seyretmeğe âlet ve vasıta olur. O sarhoş herif, o zavallı adamcağıza diyor: "Yahu nedir o ilâçları, tılsımları saklıyorsun? Onları at keyfine bak."</span></em></p><p>----------------------------------------</p><p><span style="color: #008000">Esna-yı irşadda: İrşad sırasında.</span></p><p><span style="color: #008000">İstimal: Kullanma.</span></p><p><span style="color: #008000">Şifayab: Şifa bulma, iyileşme.</span></p><p><span style="color: #008000">İnkılab: Kökten değişiklik, özünden değişme, başka hale geçme.</span></p><p><span style="color: #008000">Burak: Çok süratli bir cennet bineği.</span></p><p><span style="color: #008000">Teceddüd: Yenilenme, tazelenme.</span></p><p><span style="color: #008000">Ahval-i âlem: Dünyadaki durumlar.</span></p><p><span style="color: #008000">Seyyal: Akan, akıcı.</span></p><p><span style="color: #008000"></span></p><p><em><span style="font-size: 12px">Adamcağız: "Yok baba! Bu ilâçlar ve tılsımların hıfz ve himayelerindeyim. Onlardan almakta olduğum haz, lezzet, keyif bana kâfidir. Fakat o arslan gibi parçalayıcı ölümü öldürebilirsen ve sehpayı kırmakla kabir ağzını kapatabilirsen ve hayatımın maruz kaldığı fena ve zeval yaralarını bir hayat-ı bâkiyeye tebdil etmekle tedavi edebilirsen, pekâlâ seninle beraber dans oynayalım. Ve illâ gözümün önünden def'ol git. Sen ancak kendin gibi sarhoşları kandırabilirsin. Ben sarhoş değilim. Dünyanıza, keyfinize ihtiyacım yok. Çünki</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">ﺣَﺴْﺒُﻨَﺎ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﻭَﻧِﻌْﻢَ ﺍﻟْﻮَﻛِﻴﻞُ ٭ ﻧِﻌْﻢَ ﺍﻟْﻤَﻮْﻟَﻰ ﻭَﻧِﻌْﻢَ ﺍﻟﻨَّﺼِﻴﺮُ </span></em><span style="color: #A52A2A"><span style="font-size: 12px">("Allah bize yeter; O ne güzel vekildir." Âl-i İmran Suresi, 3:173. ; "O ne güzel dost ve O ne güzel yardımcıdır." Enfal Suresi, 8:40.)</span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><em>bana yeter."</em></span></p><p>-------------------</p><p><span style="color: #008000">Hıfz: Saklama.</span></p><p><span style="color: #008000">Himaye: Koruma.</span></p><p><span style="color: #008000">Kabir: Mezar.</span></p><p><span style="color: #008000">Fena: Yokluk, yok olma. *Kötü.</span></p><p><span style="color: #008000">Zeval: Sona erme, son bulma.</span></p><p><span style="color: #008000">Hayat-ı bâkiye: Baki hayat, ölümsüz ve sonsuz hayat(Ahiret hayatı).</span></p><p><span style="color: #008000">Tebdil: Değiştirmek.</span></p><p></p><p><em><strong><span style="font-size: 15px">Mesnevi-i Nuriye</span></strong></em></p><p></p><p>-------------------------------------------------------------------</p><p></p><p><em><span style="font-size: 12px">İ'lem Eyyühel-Aziz! (Ey aziz bil, ey saygıdeğer şerefli bil!)</span></em></p><p><em><span style="font-size: 12px">Basar masnuatı görüp de, basiret Sâni'i görmezse çok garib ve pek çirkin düşer. Çünki o halde Sâni'in manen, kalben görünmemesi, ya basiretin fıkdanındandır veya kalb gözünün kör olmasındandır veya pek dar olduğundan mes'eleyi azametiyle kavramadığındandır. Veya bir hızlan'dır. Ve illâ Sâni'in inkârı, basarın şuhudunu inkârdan daha ziyade münkerdir.</span></em></p><p></p><p><span style="color: #008000">Basar: Görme, göz.</span></p><p><span style="color: #008000">Masnuat: Sanatlı eserler, sanatlı yaratılmış varlıklar.</span></p><p><span style="color: #008000">Basiret: Gerçeği bilip anlama gücü, kalb ile gerçeği hissedip anlama.</span></p><p><span style="color: #008000">Sâni'i: Sanatkar yaratıcıyı.</span></p><p><span style="color: #008000">Manen: Mana olarak, manaca, manevi olarak.</span></p><p><span style="color: #008000">Kalben: İçten, gönülden.</span></p><p><span style="color: #008000">Fıkdan: Yokluk, olmama, bulunmama.</span></p><p><span style="color: #008000">Azamet: Büyüklük.</span></p><p><span style="color: #008000">Hızlan: Rezilliğe düşme, yardımın kesilmesi. *İflas etmek.</span></p><p><span style="color: #008000">Şuhud: Görme, şahit olma.</span></p><p><span style="color: #008000">Ziyade: Fazla, çok.</span></p><p><span style="color: #008000">Münker: Allah’ın(cc) razı olmadığı şey, kötülük ve kabahat. *İnkar edilmiş.</span></p><p><span style="color: #008000"></span></p><p><strong><em><span style="font-size: 15px">Mesnevi-i Nuriye</span></em></strong></p><p></p><p>--------------------------------------------------------</p><p></p><p><span style="font-size: 12px"><em>İ'lem Eyyühel-Aziz! </em></span></p><p><span style="font-size: 12px"><em>İnsanın havf ve muhabbeti halka teveccüh ettiği takdirde, havf bir bela, bir elem olur. Muhabbet bir musibet gibi olur. Zira o korktuğun adam, ya sana merhamet etmez veya senin istirhamlarını işitmez. Muhabbet ettiğin şahıs da, ya seni tanımaz veya muhabbetine tenezzül etmez. Binaenaleyh havfın ile muhabbetini dünya ve dünya insanlarından çevir. Fâtır-ı Hakîme tevcih et ki, havfın Onun merhamet kucağına -çocuğun anne kucağına kaçtığı gibi- leziz bir tezellül olsun. Muhabbetin de saadet-i ebediyeye vesile olsun.</em></span></p><p></p><p><span style="color: #008000">Havf: Korku.</span></p><p><span style="color: #008000">Muhabbet: Sevgi, sevme. *Sohbet.</span></p><p><span style="color: #008000">Teveccüh: Yönelme, dönme, yöneliş. *Alaka, ilgi gösterme.</span></p><p><span style="color: #008000">Elem: Acı, dert, kaygı.</span></p><p><span style="color: #008000">Zira: Çünkü.</span></p><p><span style="color: #008000">İstirham: Rica etmek, yalvarmak.</span></p><p><span style="color: #008000">Binaenaleyh: Bundan dolayı.</span></p><p><span style="color: #008000">Fâtır-ı Hakîm: Sonsuz hikmet sahibi yaratıcı.</span></p><p><span style="color: #008000">Tevcih: Döndürme, yöneltme, çevirme.</span></p><p><span style="color: #008000">Tezellül: Alçalmak, kendini alçak tutmak, aşağıya düşme, küçülme.</span></p><p><span style="color: #008000">Saadet-i ebediye: Ebedi saadet, bitmez ve tükenmez sonsuz mutluluk.</span></p><p><span style="color: #008000">Vesile: Bahane, sebep. *Vasıta.</span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><em><strong>Mesnevi-i Nuriye / Onuncu Risale'den</strong></em></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ahmet.1, post: 467641, member: 1040028"] [I][SIZE=3]İ'lem Eyyühel-Aziz! Müslümanları lehviyat-ı nevmiye mesabesinde olan dünya hayatına davet etmekle, Cenab-ı Hakk'ın helâl ettiği tayyibat dairesinden, haram ettiği habisat mezbelesine teşvik eden adamın meseli öyle bir sarhoşa benzer ki:[/SIZE][/I] -------------------------- [COLOR="#008000"]Lehviyat-ı nevmiye: Uykuyla ilgili eğlence ve oyunlar, uyutucu eğlence ve oyunlar. Mesabesinde: Yerinde, değerinde, derecesinde. Tayyibat: İyilikler, güzellikler, iyi ve güzel sözler ve manalar. Habisat: Pislikler, kötülükler, alçaklıklar. Mezbele: Çöplük.[/COLOR] [SIZE=3][I]Parçalayıcı arslan ile, ünsiyetli ehlî atı birbirinden tefrik edemiyor. Sehpa ağacı ile jimnastik ağacını birbirinden ayıramıyor. Kanlı yarayı kırmızı gülden temyiz edemediği halde, kendisini mürşid bilerek irşad ve nasihata çıkıyor.[/I][/SIZE] ---------------------------------- [COLOR="#008000"]Ehlî: Evcil. Tefrik: Ayırmak, seçmek, ayırt etmek. Temyiz: Ayırt etmek. Mürşid: İrşad eden, doğru yolu gösteren. İrşad: Doğru yolu gösterme.[/COLOR] [I][SIZE=3]Esna-yı irşadda bir adama rastgelir. Zavallı adamın arka tarafında korkunç bir arslan duruyor. Ön tarafında da sehpa ağacı kurulduğu gibi, her iki yanında da dehşetli yaralar var. Fakat adamcağızın elinde iki ilâç vardır. Ve lisanıyla kalbinde iki tılsım vardır. Onları istimal ederse şifayab olur. Ve o arslan, ata inkılab eder; burak gibi bineği olur. O sehpa ağacı da; daima teceddüd etmekte olan ahval-i âlemi, seyyal manzaraları seyretmeğe âlet ve vasıta olur. O sarhoş herif, o zavallı adamcağıza diyor: "Yahu nedir o ilâçları, tılsımları saklıyorsun? Onları at keyfine bak."[/SIZE][/I] ---------------------------------------- [COLOR="#008000"]Esna-yı irşadda: İrşad sırasında. İstimal: Kullanma. Şifayab: Şifa bulma, iyileşme. İnkılab: Kökten değişiklik, özünden değişme, başka hale geçme. Burak: Çok süratli bir cennet bineği. Teceddüd: Yenilenme, tazelenme. Ahval-i âlem: Dünyadaki durumlar. Seyyal: Akan, akıcı. [/COLOR] [I][SIZE=3]Adamcağız: "Yok baba! Bu ilâçlar ve tılsımların hıfz ve himayelerindeyim. Onlardan almakta olduğum haz, lezzet, keyif bana kâfidir. Fakat o arslan gibi parçalayıcı ölümü öldürebilirsen ve sehpayı kırmakla kabir ağzını kapatabilirsen ve hayatımın maruz kaldığı fena ve zeval yaralarını bir hayat-ı bâkiyeye tebdil etmekle tedavi edebilirsen, pekâlâ seninle beraber dans oynayalım. Ve illâ gözümün önünden def'ol git. Sen ancak kendin gibi sarhoşları kandırabilirsin. Ben sarhoş değilim. Dünyanıza, keyfinize ihtiyacım yok. Çünki ﺣَﺴْﺒُﻨَﺎ ﺍﻟﻠَّﻪُ ﻭَﻧِﻌْﻢَ ﺍﻟْﻮَﻛِﻴﻞُ ٭ ﻧِﻌْﻢَ ﺍﻟْﻤَﻮْﻟَﻰ ﻭَﻧِﻌْﻢَ ﺍﻟﻨَّﺼِﻴﺮُ [/SIZE][/I][COLOR="#A52A2A"][SIZE=3]("Allah bize yeter; O ne güzel vekildir." Âl-i İmran Suresi, 3:173. ; "O ne güzel dost ve O ne güzel yardımcıdır." Enfal Suresi, 8:40.)[/SIZE][/COLOR] [SIZE=3][I]bana yeter."[/I][/SIZE] ------------------- [COLOR="#008000"]Hıfz: Saklama. Himaye: Koruma. Kabir: Mezar. Fena: Yokluk, yok olma. *Kötü. Zeval: Sona erme, son bulma. Hayat-ı bâkiye: Baki hayat, ölümsüz ve sonsuz hayat(Ahiret hayatı). Tebdil: Değiştirmek.[/COLOR] [I][B][SIZE=4]Mesnevi-i Nuriye[/SIZE][/B][/I] ------------------------------------------------------------------- [I][SIZE=3]İ'lem Eyyühel-Aziz! (Ey aziz bil, ey saygıdeğer şerefli bil!) Basar masnuatı görüp de, basiret Sâni'i görmezse çok garib ve pek çirkin düşer. Çünki o halde Sâni'in manen, kalben görünmemesi, ya basiretin fıkdanındandır veya kalb gözünün kör olmasındandır veya pek dar olduğundan mes'eleyi azametiyle kavramadığındandır. Veya bir hızlan'dır. Ve illâ Sâni'in inkârı, basarın şuhudunu inkârdan daha ziyade münkerdir.[/SIZE][/I] [COLOR="#008000"]Basar: Görme, göz. Masnuat: Sanatlı eserler, sanatlı yaratılmış varlıklar. Basiret: Gerçeği bilip anlama gücü, kalb ile gerçeği hissedip anlama. Sâni'i: Sanatkar yaratıcıyı. Manen: Mana olarak, manaca, manevi olarak. Kalben: İçten, gönülden. Fıkdan: Yokluk, olmama, bulunmama. Azamet: Büyüklük. Hızlan: Rezilliğe düşme, yardımın kesilmesi. *İflas etmek. Şuhud: Görme, şahit olma. Ziyade: Fazla, çok. Münker: Allah’ın(cc) razı olmadığı şey, kötülük ve kabahat. *İnkar edilmiş. [/COLOR] [B][I][SIZE=4]Mesnevi-i Nuriye[/SIZE][/I][/B] -------------------------------------------------------- [SIZE=3][I]İ'lem Eyyühel-Aziz! İnsanın havf ve muhabbeti halka teveccüh ettiği takdirde, havf bir bela, bir elem olur. Muhabbet bir musibet gibi olur. Zira o korktuğun adam, ya sana merhamet etmez veya senin istirhamlarını işitmez. Muhabbet ettiğin şahıs da, ya seni tanımaz veya muhabbetine tenezzül etmez. Binaenaleyh havfın ile muhabbetini dünya ve dünya insanlarından çevir. Fâtır-ı Hakîme tevcih et ki, havfın Onun merhamet kucağına -çocuğun anne kucağına kaçtığı gibi- leziz bir tezellül olsun. Muhabbetin de saadet-i ebediyeye vesile olsun.[/I][/SIZE] [COLOR="#008000"]Havf: Korku. Muhabbet: Sevgi, sevme. *Sohbet. Teveccüh: Yönelme, dönme, yöneliş. *Alaka, ilgi gösterme. Elem: Acı, dert, kaygı. Zira: Çünkü. İstirham: Rica etmek, yalvarmak. Binaenaleyh: Bundan dolayı. Fâtır-ı Hakîm: Sonsuz hikmet sahibi yaratıcı. Tevcih: Döndürme, yöneltme, çevirme. Tezellül: Alçalmak, kendini alçak tutmak, aşağıya düşme, küçülme. Saadet-i ebediye: Ebedi saadet, bitmez ve tükenmez sonsuz mutluluk. Vesile: Bahane, sebep. *Vasıta.[/COLOR] [SIZE=4][I][B]Mesnevi-i Nuriye / Onuncu Risale'den[/B][/I][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Mesnevi-i Nuriye
İ'lem Eyyühel-Aziz! (Ey aziz bil, ey saygıdeğer şerefli bil!)
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst