Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Asa-yı Musa
İkinci Kısım - Hüccetullahi’l-Bâliğa Risalesi - İkinci Hüccet-i İmâniye
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 372812" data-attributes="member: 1"><p><strong>İkinci Kısım - Sayfa 184</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">bilir ve yapar bir zât bize hükmedebilir.<img src="http://www.erisale.com/images/blank.gif" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" />1 Öyle ise sus! Vazifem o kadar mühim ve intizam o kadar mükemmeldir ki, seninle, senin böyle karma karışık sözlerine cevap vermeye vaktim yok” der, onu tard eder.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">Sonra, onu kandıramadığı için, o müddeî gider, bedendeki hüceyre tabir ettikleri menzilciğe rast gelir. Felsefe ve tabiat lisanıyla der: “Zerreye ve küreyvât-ı hamrâya söz anlattıramadım. Belki sen sözümü anlarsın. Çünkü sen gayet küçük bir menzilgibi birkaç şeyden yapılmışsın. Öyle ise ben seni yapabilirim. Sen benim masnuum ve hakikî mülküm ol” der.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">O hüceyre, ona cevaben, hikmet ve hakikat lisanıyla der ki:</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">“Ben çendan küçücük bir şeyim. Fakat pek büyük vazifelerim, pek ince münasebetlerim ve bedenin bütün hüceyrâtına ve heyet-i mecmuasına bağlı alâkalarım var. Ezcümle, evride ve şerâyin damarlarına ve hassâse ve muharrike âsaplarına ve cazibe, dafia, müvellide, musavvire gibi kuvvelere karşı derin ve mükemmel vazifelerim var. Eğer bütün bedeni, bütün damar ve âsab ve kuvveleri teşkil ve tanzim ve istihdam edecek bir kudret ve ilim sende varsa ve benim emsalim ve san’atça ve keyfiyetçe birbirimizin kardeşi olan bütün hüceyrât-ı bedeniyeye tasarruf edecek nafiz bir kudret, şamil bir hikmet sende varsa, göster; sonra ‘Ben seni yapabilirim’ diye dâvâ et. Yoksa haydi git! Küreyvât-ı hamrâ bana erzak getiriyorlar.Küreyvât-ı beyzâ da bana hücum eden hastalıklara mukabele ediyorlar. İşim var, beni meşgul etme.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">“Hem senin gibi âciz, câmid, sağır, kör bir şey bize hiçbir cihetle karışamaz. Çünkü bizde o derece ince ve nazik ve mükemmel bir intizam <strong>HAŞİYE-1</strong> var ki, eğer</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'">[NOT]<strong>Dipnot-1</strong> bk. Lokman Sûresi, 31:28; Şûrâ Sûresi, 42:11.</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"><strong>Haşiye-1</strong> Sâni-i Hakîm, beden-i insanı gayet muntazam bir şehir hükmünde halk etmiştir. Damarların bir kısmı telgraf ve telefon vazifesini görür. Bir kısmı da, çeşmelerin boruları hükmünde, âb-ı hayat olan kanın cevelânına medardırlar. Kan ise, içinde iki kısım küreyvât halk edilmiş. Bir kısmı “küreyvât-ı hamrâ” tabir edilir ki, bedeninhüceyrelerine erzak dağıtıyor ve bir kanun-u İlâhî ile hüceyrelere erzak yetiştiriyor (tüccar ve erzak memurları gibi). Diğer kısmı küreyvât-ı beyzâdırlar ki, ötekilerenisbeten ekalliyettedirler. Vazifeleri, hastalık gibi düşmanlara karşı asker gibimüdafaadır ki, ne vakit müdafaaya girseler, Mevlevî gibi iki hareket-i devriye ile sür’atli bir vaziyet-i acibe alırlar. Kanın heyet-i mecmuası ise, iki vazife-i umumiyesi var: Biri bedendeki hüceyrâtın tahribatını tamir etmek, diğeri hüceyrâtın enkazlarını toplayıp bedeni temizlemektir. Evride ve şerâyin namında iki kısım damarlar var ki, biri sâfi kanı getirir, dağıtır, sâfi kanın mecrâlarıdır. Diğer kısmı, enkazı toplayan bulanık kanın mecrâsıdır ki, şu ikinci ise, kanı “ree” denilen, nefesin geldiği yere getirirler. Sâni-i Hakîm, havada iki unsur halk etmiştir: biri azot, biri müvellidülhumuza. Müvellidülhumuza ise, nefes içinde kana temas ettiği vakit, kanı telvis eden karbon unsur-u kesifini kehribar gibi kendine çeker. İkisi imtizaç eder. Buharî hâmız-ı karbon denilen, semli havaî bir maddeye inkılâb ettirir. Hem hararet-i gariziyeyi temin eder, hem kanı tasfiye eder. Çünkü, Sâni-i Hakîm, fenn-i kimyada aşk-ı kimyevî tabir edilen bir münasebet-i şedideyi, müvellidülhumuza ile karbona vermiş ki, o iki unsur birbirine yakın olduğu vakit, o kanun-u İlâhî ile o iki unsur imtizaç ederler. Fennen sabittir ki, imtizaçtan hararet hasıl olur. Çünkü imtizaç bir nevi ihtiraktır. Şu sırrın hikmeti budur ki: O iki unsurun, herbirisinin zerrelerinin ayrı ayrı hareketleri var. İmtizaç vaktinde her iki zerre, yani onun zerresi bunun zerresiyle imtizaç eder, birtek hareketle hareket eder, bir hareket muallâk kalır. Çünkü imtizaçtan evvel iki hareket idi. Şimdi iki zerre bir oldu; her iki zerre, bir zerrehükmünde bir hareket aldı. Diğer hareket, Sâni-i Hakîmin bir kanunuyla hararete inkılâb eder. Zaten “Hareket harareti tevlid eder” bir kanun-u mukarreredir. İşte bu sırra binaen, beden-i insanîdeki hararet-i gariziye, bu imtizac-ı kimyeviye ile temin edildiği gibi, kandaki karbon alındığı için kan dahi sâfi olur. İşte nefes dahile girdiği vakit, vücudun hem âb-ı hayatını temizliyor, hem nâr-ı hayatı iş’âl ediyor. Çıktığı vakit, ağızda, mu’cizât-ı kudret-i İlâhiye olan kelime meyvelerini veriyor. Fesübhâne men tehayyere fî sun’ihi’l-ukul![/NOT]</span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'tahoma'"></span> <table style='width: 100%'><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">Sâni-i Hakîm: herşeyi san’atla ve hikmetle yaratan Allah</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">alâka: bağlantı</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">beden-i insan: insan bedeni</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">cazibe: çekim</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">cevelân: dolaşma, akma</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">câmid: cansız</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">dafia: itme</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">dâvâ: iddia</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">ekalliyet: azınlık</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">emsal: benzerler</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">erzak: rızıklar; yiyecek ve içecekler</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">evride: toplardamarlar</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">ezcümle: nümune olarak</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">hakikat: gerçek</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">hakikî: gerçek</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">halk etmek: yaratmak</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">hassâse: hissetme duygusu</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">haşiye: dipnot, açıklayıcı not</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">heyet-i mecmua: genel yapı, bütün</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">hikmet: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">hüceyre: hücre</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">hüceyrât: hücrecikler</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">hüceyrât-ı bedeniye: beden hücreleri</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">intizam: düzen</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">istihdam: çalıştırma</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">kanun-u İlâhî: Allah’ın koyduğu kanun</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">keyfiyet: nitelik, özellik, esas</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">kudret: güç, iktidar</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">kuvve: duyu</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">küreyvat: kürecikler, hücreler</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">küreyvât-ı beyzâ: akyuvarlar</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">küreyvât-ı hamrâ: alyuvarlar</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">lisan: dil</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">masnu: san’at eseri</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">medar: dayanak, kaynak</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">menzil: mekân, yer</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">muharrike: harekete geçiren duygu, refleks</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">mukabele: karşılık verme</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">muntazam: düzenli</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">musavvire: şekil verme</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">müdafaa: savunma</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">müddeî: iddia sahibi</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">münasebet: ilişki, bağlantı</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">müvellide: üretkenlik</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">nisbeten: oranla, kıyasla</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">nâfiz: derinlere işleyen; etkili</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">tabiat: canlı cansız bütün varlıklar, doğa</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">tanzim: düzenleme</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">tard etmek: kovmak</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">tasarruf: dilediği gibi kullanma ve yönetme</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">teşkil: şekillendirme, bir araya getirme</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">zerre: atom, en küçük madde parçası</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">âb-ı hayat: hayat suyu</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">âciz: güçsüz, zayıf</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">âsab: vücuttaki sinirler</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">çendan: gerçi</span></td></tr><tr><td><span style="font-family: 'tahoma'">şerâyin: atardamar</span></td><td><span style="font-family: 'tahoma'">şâmil: kapsamlı</span></td></tr></table></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 372812, member: 1"] [b]İkinci Kısım - Sayfa 184[/b] [FONT=tahoma]bilir ve yapar bir zât bize hükmedebilir.[IMG]http://www.erisale.com/images/blank.gif[/IMG]1 Öyle ise sus! Vazifem o kadar mühim ve intizam o kadar mükemmeldir ki, seninle, senin böyle karma karışık sözlerine cevap vermeye vaktim yok” der, onu tard eder. Sonra, onu kandıramadığı için, o müddeî gider, bedendeki hüceyre tabir ettikleri menzilciğe rast gelir. Felsefe ve tabiat lisanıyla der: “Zerreye ve küreyvât-ı hamrâya söz anlattıramadım. Belki sen sözümü anlarsın. Çünkü sen gayet küçük bir menzilgibi birkaç şeyden yapılmışsın. Öyle ise ben seni yapabilirim. Sen benim masnuum ve hakikî mülküm ol” der. O hüceyre, ona cevaben, hikmet ve hakikat lisanıyla der ki: “Ben çendan küçücük bir şeyim. Fakat pek büyük vazifelerim, pek ince münasebetlerim ve bedenin bütün hüceyrâtına ve heyet-i mecmuasına bağlı alâkalarım var. Ezcümle, evride ve şerâyin damarlarına ve hassâse ve muharrike âsaplarına ve cazibe, dafia, müvellide, musavvire gibi kuvvelere karşı derin ve mükemmel vazifelerim var. Eğer bütün bedeni, bütün damar ve âsab ve kuvveleri teşkil ve tanzim ve istihdam edecek bir kudret ve ilim sende varsa ve benim emsalim ve san’atça ve keyfiyetçe birbirimizin kardeşi olan bütün hüceyrât-ı bedeniyeye tasarruf edecek nafiz bir kudret, şamil bir hikmet sende varsa, göster; sonra ‘Ben seni yapabilirim’ diye dâvâ et. Yoksa haydi git! Küreyvât-ı hamrâ bana erzak getiriyorlar.Küreyvât-ı beyzâ da bana hücum eden hastalıklara mukabele ediyorlar. İşim var, beni meşgul etme. “Hem senin gibi âciz, câmid, sağır, kör bir şey bize hiçbir cihetle karışamaz. Çünkü bizde o derece ince ve nazik ve mükemmel bir intizam [B]HAŞİYE-1[/B] var ki, eğer [NOT][B]Dipnot-1[/B] bk. Lokman Sûresi, 31:28; Şûrâ Sûresi, 42:11. [B]Haşiye-1[/B] Sâni-i Hakîm, beden-i insanı gayet muntazam bir şehir hükmünde halk etmiştir. Damarların bir kısmı telgraf ve telefon vazifesini görür. Bir kısmı da, çeşmelerin boruları hükmünde, âb-ı hayat olan kanın cevelânına medardırlar. Kan ise, içinde iki kısım küreyvât halk edilmiş. Bir kısmı “küreyvât-ı hamrâ” tabir edilir ki, bedeninhüceyrelerine erzak dağıtıyor ve bir kanun-u İlâhî ile hüceyrelere erzak yetiştiriyor (tüccar ve erzak memurları gibi). Diğer kısmı küreyvât-ı beyzâdırlar ki, ötekilerenisbeten ekalliyettedirler. Vazifeleri, hastalık gibi düşmanlara karşı asker gibimüdafaadır ki, ne vakit müdafaaya girseler, Mevlevî gibi iki hareket-i devriye ile sür’atli bir vaziyet-i acibe alırlar. Kanın heyet-i mecmuası ise, iki vazife-i umumiyesi var: Biri bedendeki hüceyrâtın tahribatını tamir etmek, diğeri hüceyrâtın enkazlarını toplayıp bedeni temizlemektir. Evride ve şerâyin namında iki kısım damarlar var ki, biri sâfi kanı getirir, dağıtır, sâfi kanın mecrâlarıdır. Diğer kısmı, enkazı toplayan bulanık kanın mecrâsıdır ki, şu ikinci ise, kanı “ree” denilen, nefesin geldiği yere getirirler. Sâni-i Hakîm, havada iki unsur halk etmiştir: biri azot, biri müvellidülhumuza. Müvellidülhumuza ise, nefes içinde kana temas ettiği vakit, kanı telvis eden karbon unsur-u kesifini kehribar gibi kendine çeker. İkisi imtizaç eder. Buharî hâmız-ı karbon denilen, semli havaî bir maddeye inkılâb ettirir. Hem hararet-i gariziyeyi temin eder, hem kanı tasfiye eder. Çünkü, Sâni-i Hakîm, fenn-i kimyada aşk-ı kimyevî tabir edilen bir münasebet-i şedideyi, müvellidülhumuza ile karbona vermiş ki, o iki unsur birbirine yakın olduğu vakit, o kanun-u İlâhî ile o iki unsur imtizaç ederler. Fennen sabittir ki, imtizaçtan hararet hasıl olur. Çünkü imtizaç bir nevi ihtiraktır. Şu sırrın hikmeti budur ki: O iki unsurun, herbirisinin zerrelerinin ayrı ayrı hareketleri var. İmtizaç vaktinde her iki zerre, yani onun zerresi bunun zerresiyle imtizaç eder, birtek hareketle hareket eder, bir hareket muallâk kalır. Çünkü imtizaçtan evvel iki hareket idi. Şimdi iki zerre bir oldu; her iki zerre, bir zerrehükmünde bir hareket aldı. Diğer hareket, Sâni-i Hakîmin bir kanunuyla hararete inkılâb eder. Zaten “Hareket harareti tevlid eder” bir kanun-u mukarreredir. İşte bu sırra binaen, beden-i insanîdeki hararet-i gariziye, bu imtizac-ı kimyeviye ile temin edildiği gibi, kandaki karbon alındığı için kan dahi sâfi olur. İşte nefes dahile girdiği vakit, vücudun hem âb-ı hayatını temizliyor, hem nâr-ı hayatı iş’âl ediyor. Çıktığı vakit, ağızda, mu’cizât-ı kudret-i İlâhiye olan kelime meyvelerini veriyor. Fesübhâne men tehayyere fî sun’ihi’l-ukul![/NOT] [/FONT][TABLE] [TR] [TD][FONT=tahoma]Sâni-i Hakîm: herşeyi san’atla ve hikmetle yaratan Allah[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]alâka: bağlantı[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]beden-i insan: insan bedeni[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]cazibe: çekim[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]cevelân: dolaşma, akma[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]câmid: cansız[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]dafia: itme[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]dâvâ: iddia[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]ekalliyet: azınlık[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]emsal: benzerler[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]erzak: rızıklar; yiyecek ve içecekler[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]evride: toplardamarlar[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]ezcümle: nümune olarak[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]hakikat: gerçek[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]hakikî: gerçek[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]halk etmek: yaratmak[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]hassâse: hissetme duygusu[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]haşiye: dipnot, açıklayıcı not[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]heyet-i mecmua: genel yapı, bütün[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]hikmet: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]hüceyre: hücre[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]hüceyrât: hücrecikler[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]hüceyrât-ı bedeniye: beden hücreleri[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]intizam: düzen[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]istihdam: çalıştırma[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]kanun-u İlâhî: Allah’ın koyduğu kanun[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]keyfiyet: nitelik, özellik, esas[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]kudret: güç, iktidar[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]kuvve: duyu[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]küreyvat: kürecikler, hücreler[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]küreyvât-ı beyzâ: akyuvarlar[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]küreyvât-ı hamrâ: alyuvarlar[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]lisan: dil[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]masnu: san’at eseri[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]medar: dayanak, kaynak[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]menzil: mekân, yer[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]muharrike: harekete geçiren duygu, refleks[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]mukabele: karşılık verme[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]muntazam: düzenli[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]musavvire: şekil verme[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]müdafaa: savunma[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]müddeî: iddia sahibi[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]münasebet: ilişki, bağlantı[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]müvellide: üretkenlik[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]nisbeten: oranla, kıyasla[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]nâfiz: derinlere işleyen; etkili[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]tabiat: canlı cansız bütün varlıklar, doğa[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]tanzim: düzenleme[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]tard etmek: kovmak[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]tasarruf: dilediği gibi kullanma ve yönetme[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]teşkil: şekillendirme, bir araya getirme[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]zerre: atom, en küçük madde parçası[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]âb-ı hayat: hayat suyu[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]âciz: güçsüz, zayıf[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]âsab: vücuttaki sinirler[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]çendan: gerçi[/FONT][/TD] [/TR] [TR] [TD][FONT=tahoma]şerâyin: atardamar[/FONT][/TD] [TD][FONT=tahoma]şâmil: kapsamlı[/FONT][/TD] [/TR] [/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Asa-yı Musa
İkinci Kısım - Hüccetullahi’l-Bâliğa Risalesi - İkinci Hüccet-i İmâniye
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst