Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Her Gün Bir Risale
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="uður1" data-source="post: 261005" data-attributes="member: 1016557"><p><span style="color: #006400"><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'verdana'"><u>HUTBE-İ ŞÂMİYE</u> <u>6.2. HUTBE-İ ŞÂMİYE’NİN BİRİNCİ ZEYLİNİN ZEYLİNDEN SON PARÇADIR(DEVAMI)</u></span></span></span></p><p></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong><u>ASÂKİRE HİTAP</u></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"><strong><u></u></strong></span></span></p><p> <span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"></span></span> <table style='width: 100%'><tr><td><span style="font-family: 'verdana'"><span style="font-size: 10px"> (Dinî Ceride, numara 110, 30 Nisan 1909)<br /> <br /> Ey asakir-i muvahhidîn! Fahr-i Âlemin (aleyhissalâtü vesselâm) fermânını size tebliğ ediyorum ki, şeriat dairesinde ulü’l-emre itaat farzdır. Ulü’l-emriniz ve üstadlarınız, zabitlerinizdir. Askerlik ocağı cesîm ve muntazam bir fabrikaya benzer. Çarkların biri intizam ve itaatte serkeşlik etmekle, bütün fabrika hercümerc olur.<br /> <br /> Sizin o muntazam ve kuvvetli fabrika-i askeriyeniz, otuz milyon Osmanlı ve üç yüz milyon nüfus-u İslâmiyenin nokta-i istinadı ve mâden-i istimdadıdır.<br /> <br /> Sizin iki müthiş istibdadı kansız ve def’aten öldürmeniz hârikulâde olduğundan ve şeriat-ı garrânın iki mu’cize-i garrâsını izhar ettiğinizden, zaifü’l-akide olanlara hamiyet-i İslâmiyenin kuvvetini ve şeriatın kudsiyetini iki burhan ile izhar eylediniz. Bu iki inkılâbın pahasına binler şehit verseydik, ucuz sayacaktık. Lâkin itaatinizden binde bir cüz’ü feda olunsa, bize pek çok pahalı düşer. Zira itaatinizin tenakusu, ukde-i hayatiye veya hararet-i gariziyenin tenakusu gibi, mevti intaç eder.<br /> <br /> Tarih-i âlem serâpâ şehadet ediyor ki, asker neferatının siyasete müdahaleleri devletçe ve milletçe müthiş zararları intaç etmiştir. Elbette hamiyet-i İslâmiyeniz böyle sizi uhdenizde olan hayat-ı İslâmiyeye zarar verecek noktalardan men edecektir. Siyaset düşünenler, sizin kuvve-i müfekkireniz hükmünde olan zabitleriniz ve ûlülemirlerinizdir.<br /> <br /> Bazen zarar zannettiğiniz şey, siyaseten büyük zararı def ettiği için ayn-ı maslahat olduğundan, zabitleriniz tecrübeleri hasebiyle görüyor ve size emir veriyor. Sizde de tereddüt câiz değildir. Ef’âl-i hususiye-i nâmeşrua, san’attaki meharet ve hazakate münafi değildir ve san’atı menfur etmez. Nasıl ki bir tabib-i hâzık ve bir mühendis-i mâhirin nâmeşrû harekâtı için, onların tıp ve hendeselerinden mani-i istifade olamaz. Kezalik, fenn-i harpte tecrübeli ve o san’atta mahir ve hamiyet-i İslâmiye ile münevverü’l-fikir zabitlerinizin bazılarının cüz’î nâmeşrû harekâtı için itaatinize halel vermeyiniz. Zira fenn-i harp mühim bir san’attır. Hem de sizin kıyamınız, şeriat-ı garrâ, yed-i beyzâ-i Mûsâ gibi, sair sebeb-i tefrika ve teşettüt-ü efkâr olan cemiyetleri bel’ etti. Sahirleri de secdeye mecbur eyledi. Harekâtınız bu inkılâpta ilâç gibiydi ki, fazla olsa zehre münkalip olur. Ve hayat-ı İslâmiyeyi fena bir hastalığa hedef eder. Hem de himmetinizle bizdeki istibdat şimdilik mahvoldu. Lâkin, terakkiler için Avrupa’nın istibdad-ı mânevîsi altındayız. Nihayet derecede ihtiyat ve itidal lâzımdır.<br /> <br /> Yaşasın şeriat-ı garrâ! Yaşasın askerler!<br /> Said Nursî<br /> <br /> <strong><u>CEMİYETLERE İHTAR-I MÜHİM<br /> </u></strong><br /> Şimdi cemiyetimiz bir hükûmet-i meşruta-i meşruadır. Hükûmet içinde hükûmetin zararı görüldü. Seviye-i irfan bir olmadığından, fırkalarda husumet, taassup ve taraftarlık intaç eder. Tabiî o kuvveti istimal ile siyasete karışacak ve umumî idarede herkesçe lezzetli olan tahakkümatı yapacak sahib-i ağraza müsait bir zemin olur. Binaenaleyh, bizdeki fırkaların şimdiki hâl ile devamı gayet muzırdır. Lâkin bir şirkette veya münevverü’l-fikir ve bîtaraf mabeyninde tenkidat-ı siyasetten veya ehl-i ilim mabeyninde nasihat ve irşaddan menfaat olabilir. Şimdi hükûmet-i meşruamız asıl büyük cemiyettir.<br /> <br /> <em>Bediüzzaman<br /> Said Nursî</em></span></span><br /> </td><td> <strong><u><span style="font-family: 'Calibri'">Lügatler</span></u></strong><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>aleyhissalâtü vesselâm</strong> : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun (bk. </span><span style="font-family: 'Tahoma'">ṣ</span><span style="font-family: 'Calibri'">-l-v; s-l-m)<br /> <strong>asakir</strong> : askerler<br /> <strong>asakir-i muvahhidîn</strong> : Müslüman askerler (bk. v-</span><span style="font-family: 'Tahoma'">ḥ</span><span style="font-family: 'Calibri'">-d)<br /> <strong>ayn-ı maslahat</strong> : faydanın, gayenin ta kendisi (bk. </span><span style="font-family: 'Tahoma'">ṣ</span><span style="font-family: 'Calibri'">-l-</span><span style="font-family: 'Tahoma'">ḥ</span><span style="font-family: 'Calibri'">)</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>bel’ etmek</strong> : yutmak, ortadan kaldırmak<br /> <strong>binaenaleyh</strong> : bundan dolayı<br /> <strong>bîtaraf</strong> : tarafsız<br /> <strong>burhan</strong> : güçlü delil, sağlam kanıt</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>cemiyet</strong> : topluluk, dernek, örgüt (bk. c-m-a)<br /> <strong>ceride</strong> : gazete<br /> <strong>cesîm</strong> : çok büyük<br /> <strong>cüz’</strong> : kısım, parça (bk. c-z-e)</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>cüz'î</strong> : az, küçük (bk. c-z-e)<br /> <strong>def etme</strong> : ortadan kaldırma, savma<br /> <strong>def’aten</strong> : birdenbire<br /> <strong>ef'âl-i hususiye-i nâmeşrua</strong> : şahsî gayr-ı meşru fiiller, kişisel yasak fiiller (bk. ş-r-a)</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>ehl-i ilim</strong> : ilim ehli, âlimler (bk. a-l-m)<br /> <strong>fabrika-i askeriye</strong> : bir fabrikaya benzeyen askeriye müessesesi<br /> <strong>Fahr-i Âlem</strong> : bütün âlemin kendisiyle övündüğü Peygamberimiz (a.s.m)</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>fenn-i harp</strong> : harp ilmi, harp sanatı, savaş tekniği<br /> <strong>fermân</strong> : buyruk, emirname</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>fırka</strong> : topluluk, grup (bk. a-r-f)<br /> <strong>halel</strong> : eksiklik, zarar<br /> <strong>hamiyet-i İslâmiye</strong> : İslâmî gayeler uğruna fedakârlıkta bulunma, İslâmiyet için ciddi çalışma (bk. s-l-m)<br /> <strong>hararet-i gariziye</strong> : doğal vücut ısısı</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>harekât</strong> : hareketler, davranışlar<br /> <strong>hârikulâde</strong> : olağanüstü, hayranlık verici<br /> <strong>hasebiyle</strong> : gereğince<br /> <strong>hayat-ı İslâmiye</strong> : İslâmî hayat (bk. </span><span style="font-family: 'Tahoma'">ḥ</span><span style="font-family: 'Calibri'">-y-y; s-l-m)</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>hazakat</strong> : ihtisas, maharet, ustalık<br /> <strong>hendese</strong> : mühendislik ilmi, plân ve geometri ilmi<br /> <strong>hercümerc</strong> : alt üst, karmakarışık, darmadağınık, allak bullak</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>himmet</strong> : gayret, çalışma<br /> <strong>hitap</strong> : konuşma, seslenme (bk. </span><span style="font-family: 'Tahoma'">ḫ</span><span style="font-family: 'Calibri'">-</span><span style="font-family: 'Tahoma'">ṭ</span><span style="font-family: 'Calibri'">-b)</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>husumet</strong> : düşmanlık<br /> <strong>hükûmet-i meşrua</strong> : hukuka, kanuna uygun hükûmet (bk. </span><span style="font-family: 'Tahoma'">ḥ</span><span style="font-family: 'Calibri'">-k-m; ş-r-a)<br /> <strong>hükûmet-i meşruta-i meşrua</strong> : şeriata uygun meşrutiyet hükûmeti (bk. </span><span style="font-family: 'Tahoma'">ḥ</span><span style="font-family: 'Calibri'">-k-m; ş-r-a)</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>ihtar-ı mühim</strong> : önemli ikaz, uyarı<br /> <strong>ihtiyat</strong> : tedbirli hareket etme<br /> <strong>inkılâp</strong> : büyük değişim, dönüşüm<br /> <strong>intaç etme</strong> : netice verme, doğurma<br /> <strong>intizam</strong> : disiplin, düzen (bk. n-</span><span style="font-family: 'Tahoma'">ẓ</span><span style="font-family: 'Calibri'">-m)</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>irşad</strong> : doğru yolu gösterme (bk. r-ş-d)<br /> <strong>istibdad-ı mânevî</strong> : mânevî baskı (bk. a-n-y)<br /> <strong>istibdad</strong> : baskı ve zulüm</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>istimal</strong> : kullanma<br /> <strong>itaat</strong> : emre uyma</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>itidal</strong> : her konuda orta yolu tutma, aşırıya kaçmama (bk. a-d-l)<br /> <strong>izhar</strong> : gösterme, açığa çıkarma (bk. </span><span style="font-family: 'Tahoma'">ẓ</span><span style="font-family: 'Calibri'">-h-r)</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>kezalik</strong> : böylece<br /> <strong>kıyam</strong> : ayaklanma, isyan (bk. </span><span style="font-family: 'Tahoma'">ḳ</span><span style="font-family: 'Calibri'">-v-m)<br /> <strong>kudsiyet</strong> : kusur ve noksandan uzak oluş (bk. </span><span style="font-family: 'Tahoma'">ḳ</span><span style="font-family: 'Calibri'">-d-s)<br /> <strong>kuvve-i müfekkire</strong> : düşünme gücü (bk. f-k-r)</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>mabeyn</strong> : ara, iki şeyin arası<br /> <strong>mâden-i istimdad</strong> : yardım istenilen kaynak</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>mahir</strong> : maharetli, becerikli<br /> <strong>mani-i istifade</strong> : yararlanmaya engel<br /> <strong>meharet</strong> : ustalık, beceriklilik<br /> <strong>menfaat</strong> : çıkar, kişisel yarar<br /> <strong>menfur etme</strong> : nefret edilen birşey hâline getirme<br /> <strong>mevt</strong> : ölüm<br /> <strong>mu’cize-i garrâ</strong> : büyük ve parlak mu’cize (bk. a-c-z)<br /> <strong>muntazam</strong> : düzenli (bk. n-</span><span style="font-family: 'Tahoma'">ẓ</span><span style="font-family: 'Calibri'">-m)</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>muzır</strong> : zararlı<br /> <strong>müdahale</strong> : karışma</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>mühendis-i mâhir</strong> : alanında maharet sahibi, becerikli olan mühendis<br /> <strong>münafi</strong> : zıt, aykırı<br /> <strong>münevverü’l-fikir</strong> : fikri aydınlanmış (bk. n-v-r; f-k-r)<br /> <strong>münkalip</strong> : başka bir hâle dönmüş, dönüşmüş<br /> <strong>nâmeşrû</strong> : dînen uygun ve helâl olmayan (bk. ş-r-a)<br /> <strong>neferat</strong> : askerler, erler</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>nihayet</strong> : son<br /> <strong>nokta-i istinad</strong> : dayanak noktası (bk. s-n-d)<br /> <strong>nüfus-u İslâmiye</strong> : Müslüman nüfus (bk. n-f-s; s-l-m)<br /> <strong>sahib-i ağraz</strong> : kin ve garaz sahipleri<br /> <strong>sahir</strong> : sihirbaz<br /> <strong>sebeb-i tefrika</strong> : tefrika sebebi, ayrılış sebebi<br /> <strong>serâpâ</strong> : baştan başa<br /> <strong>serkeş</strong> : başkaldıran, isyan eden</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>seviye-i irfan</strong> : kültür seviyesi (bk. a-r-f)<br /> <strong>şehadet</strong> : şahidlik, tanıklık (bk. ş-h-d)<br /> <strong>şeriat</strong> : Allah tarafından bildirilen emir ve yasaklara dayanan hükümlerin hepsi (bk. ş-r-a)<br /> <strong>şeriat-ı garrâ</strong> : büyük ve parlak şeriat, İslâmiyet (bk. ş-r-a)</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>taassup</strong> : aşırı derecede, körü körüne bağlılık<br /> <strong>tabib-i hâzık</strong> : uzman doktor<br /> <strong>tahakkümat</strong> : zorbalıklar, hükmetmeler<br /> <strong>tarih-i âlem</strong> : dünya tarihi (bk. a-l-m)<br /> <strong>tebliğ</strong> : bildirme<br /> <strong>tenakus</strong> : eksilme, noksanlaşma</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>tenkidat-ı siyaset</strong> : siyaset eleştirileri, tenkitleri<br /> <strong>terakki</strong> : ilerleme, yükselme<br /> <strong>teşettüt-ü efkâr</strong> : fikirlerin ayrılması, dağılması (bk. f-k-r)<br /> <strong>uhde</strong> : üzerine alma<br /> <strong>ukde-i hayatiye</strong> : hayat çekirdeği, hayat düğümü (bk. </span><span style="font-family: 'Tahoma'">ḥ</span><span style="font-family: 'Calibri'">-y-y)<br /> <strong>ulü’l-emir</strong> : emir sahipleri, idareciler, devleti idare edenler</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>umumî</strong> : genel, herkese ait<br /> <strong>yed-i beyzâ-i Mûsâ</strong> : Hz. Mûsâ’nın beyaz ve parlak eli Hz. Mûsâ’nın firavuna karşı, mu’cize olarak nurlu görünen parlak eli<br /> <strong>zabit</strong> : subay<br /> <strong>zaifü’l-akide</strong> : imanı zayıf</span><br /> <span style="font-family: 'Calibri'"><strong>zemin</strong> : yer, ortam<br /> <br /> </span></td></tr></table></blockquote><p></p>
[QUOTE="uður1, post: 261005, member: 1016557"] [COLOR=#006400][SIZE=3][FONT=verdana][U]HUTBE-İ ŞÂMİYE[/U] [U]6.2. HUTBE-İ ŞÂMİYE’NİN BİRİNCİ ZEYLİNİN ZEYLİNDEN SON PARÇADIR(DEVAMI)[/U][/FONT][/SIZE][/COLOR] [FONT=verdana][SIZE=2][B][U]ASÂKİRE HİTAP [/U][/B] [/SIZE][/FONT][TABLE] [TR] [TD][FONT=verdana][SIZE=2] (Dinî Ceride, numara 110, 30 Nisan 1909) Ey asakir-i muvahhidîn! Fahr-i Âlemin (aleyhissalâtü vesselâm) fermânını size tebliğ ediyorum ki, şeriat dairesinde ulü’l-emre itaat farzdır. Ulü’l-emriniz ve üstadlarınız, zabitlerinizdir. Askerlik ocağı cesîm ve muntazam bir fabrikaya benzer. Çarkların biri intizam ve itaatte serkeşlik etmekle, bütün fabrika hercümerc olur. Sizin o muntazam ve kuvvetli fabrika-i askeriyeniz, otuz milyon Osmanlı ve üç yüz milyon nüfus-u İslâmiyenin nokta-i istinadı ve mâden-i istimdadıdır. Sizin iki müthiş istibdadı kansız ve def’aten öldürmeniz hârikulâde olduğundan ve şeriat-ı garrânın iki mu’cize-i garrâsını izhar ettiğinizden, zaifü’l-akide olanlara hamiyet-i İslâmiyenin kuvvetini ve şeriatın kudsiyetini iki burhan ile izhar eylediniz. Bu iki inkılâbın pahasına binler şehit verseydik, ucuz sayacaktık. Lâkin itaatinizden binde bir cüz’ü feda olunsa, bize pek çok pahalı düşer. Zira itaatinizin tenakusu, ukde-i hayatiye veya hararet-i gariziyenin tenakusu gibi, mevti intaç eder. Tarih-i âlem serâpâ şehadet ediyor ki, asker neferatının siyasete müdahaleleri devletçe ve milletçe müthiş zararları intaç etmiştir. Elbette hamiyet-i İslâmiyeniz böyle sizi uhdenizde olan hayat-ı İslâmiyeye zarar verecek noktalardan men edecektir. Siyaset düşünenler, sizin kuvve-i müfekkireniz hükmünde olan zabitleriniz ve ûlülemirlerinizdir. Bazen zarar zannettiğiniz şey, siyaseten büyük zararı def ettiği için ayn-ı maslahat olduğundan, zabitleriniz tecrübeleri hasebiyle görüyor ve size emir veriyor. Sizde de tereddüt câiz değildir. Ef’âl-i hususiye-i nâmeşrua, san’attaki meharet ve hazakate münafi değildir ve san’atı menfur etmez. Nasıl ki bir tabib-i hâzık ve bir mühendis-i mâhirin nâmeşrû harekâtı için, onların tıp ve hendeselerinden mani-i istifade olamaz. Kezalik, fenn-i harpte tecrübeli ve o san’atta mahir ve hamiyet-i İslâmiye ile münevverü’l-fikir zabitlerinizin bazılarının cüz’î nâmeşrû harekâtı için itaatinize halel vermeyiniz. Zira fenn-i harp mühim bir san’attır. Hem de sizin kıyamınız, şeriat-ı garrâ, yed-i beyzâ-i Mûsâ gibi, sair sebeb-i tefrika ve teşettüt-ü efkâr olan cemiyetleri bel’ etti. Sahirleri de secdeye mecbur eyledi. Harekâtınız bu inkılâpta ilâç gibiydi ki, fazla olsa zehre münkalip olur. Ve hayat-ı İslâmiyeyi fena bir hastalığa hedef eder. Hem de himmetinizle bizdeki istibdat şimdilik mahvoldu. Lâkin, terakkiler için Avrupa’nın istibdad-ı mânevîsi altındayız. Nihayet derecede ihtiyat ve itidal lâzımdır. Yaşasın şeriat-ı garrâ! Yaşasın askerler! Said Nursî [B][U]CEMİYETLERE İHTAR-I MÜHİM [/U][/B] Şimdi cemiyetimiz bir hükûmet-i meşruta-i meşruadır. Hükûmet içinde hükûmetin zararı görüldü. Seviye-i irfan bir olmadığından, fırkalarda husumet, taassup ve taraftarlık intaç eder. Tabiî o kuvveti istimal ile siyasete karışacak ve umumî idarede herkesçe lezzetli olan tahakkümatı yapacak sahib-i ağraza müsait bir zemin olur. Binaenaleyh, bizdeki fırkaların şimdiki hâl ile devamı gayet muzırdır. Lâkin bir şirkette veya münevverü’l-fikir ve bîtaraf mabeyninde tenkidat-ı siyasetten veya ehl-i ilim mabeyninde nasihat ve irşaddan menfaat olabilir. Şimdi hükûmet-i meşruamız asıl büyük cemiyettir. [I]Bediüzzaman Said Nursî[/I][/SIZE][/FONT] [/TD] [TD="width: 307, bgcolor: transparent"] [B][U][FONT=Calibri]Lügatler[/FONT][/U][/B] [FONT=Calibri][B]aleyhissalâtü vesselâm[/B] : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun (bk. [/FONT][FONT=Tahoma]ṣ[/FONT][FONT=Calibri]-l-v; s-l-m) [B]asakir[/B] : askerler [B]asakir-i muvahhidîn[/B] : Müslüman askerler (bk. v-[/FONT][FONT=Tahoma]ḥ[/FONT][FONT=Calibri]-d) [B]ayn-ı maslahat[/B] : faydanın, gayenin ta kendisi (bk. [/FONT][FONT=Tahoma]ṣ[/FONT][FONT=Calibri]-l-[/FONT][FONT=Tahoma]ḥ[/FONT][FONT=Calibri])[/FONT] [FONT=Calibri][B]bel’ etmek[/B] : yutmak, ortadan kaldırmak [B]binaenaleyh[/B] : bundan dolayı [B]bîtaraf[/B] : tarafsız [B]burhan[/B] : güçlü delil, sağlam kanıt[/FONT] [FONT=Calibri][B]cemiyet[/B] : topluluk, dernek, örgüt (bk. c-m-a) [B]ceride[/B] : gazete [B]cesîm[/B] : çok büyük [B]cüz’[/B] : kısım, parça (bk. c-z-e)[/FONT] [FONT=Calibri][B]cüz'î[/B] : az, küçük (bk. c-z-e) [B]def etme[/B] : ortadan kaldırma, savma [B]def’aten[/B] : birdenbire [B]ef'âl-i hususiye-i nâmeşrua[/B] : şahsî gayr-ı meşru fiiller, kişisel yasak fiiller (bk. ş-r-a)[/FONT] [FONT=Calibri][B]ehl-i ilim[/B] : ilim ehli, âlimler (bk. a-l-m) [B]fabrika-i askeriye[/B] : bir fabrikaya benzeyen askeriye müessesesi [B]Fahr-i Âlem[/B] : bütün âlemin kendisiyle övündüğü Peygamberimiz (a.s.m)[/FONT] [FONT=Calibri][B]fenn-i harp[/B] : harp ilmi, harp sanatı, savaş tekniği [B]fermân[/B] : buyruk, emirname[/FONT] [FONT=Calibri][B]fırka[/B] : topluluk, grup (bk. a-r-f) [B]halel[/B] : eksiklik, zarar [B]hamiyet-i İslâmiye[/B] : İslâmî gayeler uğruna fedakârlıkta bulunma, İslâmiyet için ciddi çalışma (bk. s-l-m) [B]hararet-i gariziye[/B] : doğal vücut ısısı[/FONT] [FONT=Calibri][B]harekât[/B] : hareketler, davranışlar [B]hârikulâde[/B] : olağanüstü, hayranlık verici [B]hasebiyle[/B] : gereğince [B]hayat-ı İslâmiye[/B] : İslâmî hayat (bk. [/FONT][FONT=Tahoma]ḥ[/FONT][FONT=Calibri]-y-y; s-l-m)[/FONT] [FONT=Calibri][B]hazakat[/B] : ihtisas, maharet, ustalık [B]hendese[/B] : mühendislik ilmi, plân ve geometri ilmi [B]hercümerc[/B] : alt üst, karmakarışık, darmadağınık, allak bullak[/FONT] [FONT=Calibri][B]himmet[/B] : gayret, çalışma [B]hitap[/B] : konuşma, seslenme (bk. [/FONT][FONT=Tahoma]ḫ[/FONT][FONT=Calibri]-[/FONT][FONT=Tahoma]ṭ[/FONT][FONT=Calibri]-b)[/FONT] [FONT=Calibri][B]husumet[/B] : düşmanlık [B]hükûmet-i meşrua[/B] : hukuka, kanuna uygun hükûmet (bk. [/FONT][FONT=Tahoma]ḥ[/FONT][FONT=Calibri]-k-m; ş-r-a) [B]hükûmet-i meşruta-i meşrua[/B] : şeriata uygun meşrutiyet hükûmeti (bk. [/FONT][FONT=Tahoma]ḥ[/FONT][FONT=Calibri]-k-m; ş-r-a)[/FONT] [FONT=Calibri][B]ihtar-ı mühim[/B] : önemli ikaz, uyarı [B]ihtiyat[/B] : tedbirli hareket etme [B]inkılâp[/B] : büyük değişim, dönüşüm [B]intaç etme[/B] : netice verme, doğurma [B]intizam[/B] : disiplin, düzen (bk. n-[/FONT][FONT=Tahoma]ẓ[/FONT][FONT=Calibri]-m)[/FONT] [FONT=Calibri][B]irşad[/B] : doğru yolu gösterme (bk. r-ş-d) [B]istibdad-ı mânevî[/B] : mânevî baskı (bk. a-n-y) [B]istibdad[/B] : baskı ve zulüm[/FONT] [FONT=Calibri][B]istimal[/B] : kullanma [B]itaat[/B] : emre uyma[/FONT] [FONT=Calibri][B]itidal[/B] : her konuda orta yolu tutma, aşırıya kaçmama (bk. a-d-l) [B]izhar[/B] : gösterme, açığa çıkarma (bk. [/FONT][FONT=Tahoma]ẓ[/FONT][FONT=Calibri]-h-r)[/FONT] [FONT=Calibri][B]kezalik[/B] : böylece [B]kıyam[/B] : ayaklanma, isyan (bk. [/FONT][FONT=Tahoma]ḳ[/FONT][FONT=Calibri]-v-m) [B]kudsiyet[/B] : kusur ve noksandan uzak oluş (bk. [/FONT][FONT=Tahoma]ḳ[/FONT][FONT=Calibri]-d-s) [B]kuvve-i müfekkire[/B] : düşünme gücü (bk. f-k-r)[/FONT] [FONT=Calibri][B]mabeyn[/B] : ara, iki şeyin arası [B]mâden-i istimdad[/B] : yardım istenilen kaynak[/FONT] [FONT=Calibri][B]mahir[/B] : maharetli, becerikli [B]mani-i istifade[/B] : yararlanmaya engel [B]meharet[/B] : ustalık, beceriklilik [B]menfaat[/B] : çıkar, kişisel yarar [B]menfur etme[/B] : nefret edilen birşey hâline getirme [B]mevt[/B] : ölüm [B]mu’cize-i garrâ[/B] : büyük ve parlak mu’cize (bk. a-c-z) [B]muntazam[/B] : düzenli (bk. n-[/FONT][FONT=Tahoma]ẓ[/FONT][FONT=Calibri]-m)[/FONT] [FONT=Calibri][B]muzır[/B] : zararlı [B]müdahale[/B] : karışma[/FONT] [FONT=Calibri][B]mühendis-i mâhir[/B] : alanında maharet sahibi, becerikli olan mühendis [B]münafi[/B] : zıt, aykırı [B]münevverü’l-fikir[/B] : fikri aydınlanmış (bk. n-v-r; f-k-r) [B]münkalip[/B] : başka bir hâle dönmüş, dönüşmüş [B]nâmeşrû[/B] : dînen uygun ve helâl olmayan (bk. ş-r-a) [B]neferat[/B] : askerler, erler[/FONT] [FONT=Calibri][B]nihayet[/B] : son [B]nokta-i istinad[/B] : dayanak noktası (bk. s-n-d) [B]nüfus-u İslâmiye[/B] : Müslüman nüfus (bk. n-f-s; s-l-m) [B]sahib-i ağraz[/B] : kin ve garaz sahipleri [B]sahir[/B] : sihirbaz [B]sebeb-i tefrika[/B] : tefrika sebebi, ayrılış sebebi [B]serâpâ[/B] : baştan başa [B]serkeş[/B] : başkaldıran, isyan eden[/FONT] [FONT=Calibri][B]seviye-i irfan[/B] : kültür seviyesi (bk. a-r-f) [B]şehadet[/B] : şahidlik, tanıklık (bk. ş-h-d) [B]şeriat[/B] : Allah tarafından bildirilen emir ve yasaklara dayanan hükümlerin hepsi (bk. ş-r-a) [B]şeriat-ı garrâ[/B] : büyük ve parlak şeriat, İslâmiyet (bk. ş-r-a)[/FONT] [FONT=Calibri][B]taassup[/B] : aşırı derecede, körü körüne bağlılık [B]tabib-i hâzık[/B] : uzman doktor [B]tahakkümat[/B] : zorbalıklar, hükmetmeler [B]tarih-i âlem[/B] : dünya tarihi (bk. a-l-m) [B]tebliğ[/B] : bildirme [B]tenakus[/B] : eksilme, noksanlaşma[/FONT] [FONT=Calibri][B]tenkidat-ı siyaset[/B] : siyaset eleştirileri, tenkitleri [B]terakki[/B] : ilerleme, yükselme [B]teşettüt-ü efkâr[/B] : fikirlerin ayrılması, dağılması (bk. f-k-r) [B]uhde[/B] : üzerine alma [B]ukde-i hayatiye[/B] : hayat çekirdeği, hayat düğümü (bk. [/FONT][FONT=Tahoma]ḥ[/FONT][FONT=Calibri]-y-y) [B]ulü’l-emir[/B] : emir sahipleri, idareciler, devleti idare edenler[/FONT] [FONT=Calibri][B]umumî[/B] : genel, herkese ait [B]yed-i beyzâ-i Mûsâ[/B] : Hz. Mûsâ’nın beyaz ve parlak eli Hz. Mûsâ’nın firavuna karşı, mu’cize olarak nurlu görünen parlak eli [B]zabit[/B] : subay [B]zaifü’l-akide[/B] : imanı zayıf[/FONT] [FONT=Calibri][B]zemin[/B] : yer, ortam [/FONT][/TD] [/TR] [/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Her Gün Bir Risale
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst