Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
İslamın Şartları
Zekat Vermek
Helâl Yolla Kazanılan Mal Kirlimidir ki Zekâtla Temizlensin ?
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 153016" data-attributes="member: 27"><p><span style="color: DarkRed"><u><strong>Salih Bey:</strong></u> “Zekât malı arındırır sözünü açıklar mısınız? Nasıl arındırır? Bir alın teri ürününden ibaret olan helâl malın kirleri nelerdir ki, zekâtla arınmış olsun?” </span></p><p><span style="color: DarkRed"></span></p><p></p><p>Haram mal zaten kirli maldır. Bu açıdan haram malın zekâtı verilmez. Okuyucumuz bu yüzden haram malı sormuyor. Helâl maldaki kirlerin ne olduğunu soruyor. </p><p></p><p>Alın teri ile kazanılan, hakkı verilerek elde edilen, helâl bir işin getirisi olan kazançlar helâldir. Fakat helâl malın da kirleri vardır. İşte kelime anlamı arındırmak demek olan zekât, gerek helâl malı, gerekse helâl mal sahibini kirlerinden arındırır. </p><p></p><p>Helâl malın kirlerinin ne olduğuna gelince: Malın üzerinde, ödenmediği takdirde malı ve mal sahibini kirleten iki türlü hak vardır: Bunlar şunlardır: </p><p></p><p><strong>1- Allah hakkı. 2- Kul hakkı. </strong></p><p></p><p>Bunları sırayla görelim: </p><p></p><p></p><p><span style="color: DarkRed"><strong><u>1- Allah hakkı:</u> </strong></span></p><p>Malın gerçek mülkiyeti Allah’a aittir. Mal insana Allah’ın bir emaneti olarak verilir. Veren Allah’tır. Allah malı dilediğine verir, dilediği kadar verir, dilediğinden çekip alır, dilediği kadar çekip alır. Bu yüzden insan hırs ile mal edinemez. Ancak Allah verirse insan mal sahibi olur. Şu âyet bunu bildiriyor: <strong><span style="color: Navy">“De ki, ey mülkün hakikî Sahibi olan ve âlemlerde dilediği gibi tasarruf eden Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden mülkü çekip alırsın. Sen dilediğini aziz eder, yükseltir; dilediğini zelil kılar, alçaltırsın. Bütün hayır ve iyilik yalnız Senin elindedir. Sen her şeye kadirsin.” </span></strong>1 </p><p></p><p>Mal üzerindeki mülkiyetin yüzde yüzü Allah’a ait olunca, </p><p> mal insanın elinde sadece bir emanetten ibaret olunca, </p><p> insanın mal ile ilgili olarak görevi sadece bir dağıtım memuru olmaktan öteye geçmeyince; </p><p> Allah’ın, verdiği malın nerelere ve nasıl harcanması gerektiği konusunda yönlendirme yapmasının ve nerelerde ve nasıl harcandığını denetlemesinin, Kendi Yüksek Zâtına ait bir Rububiyet hakkı olduğu anlaşılmış olur. Malın mahşere dönük büyük ve çetin hesabı bundan doğmaktadır. İnsan, mal üzerinde dilediği gibi tasarruf etme, çarçur etme, israf etme ve hakkını vermeden biriktirme hakkına sahip değildir. Çünkü mal kendisinin değildir. Çünkü malı Veren böyle istemiyor. Nitekim Cenâb-ı Hak, Müslüman’ın mal ile ilgili görevini şöyle hatırlatıyor: <strong><span style="color: Navy">“Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda bağışta bulunurlar.”</span></strong> 2 </p><p></p><p>Dolayısıyla, mal üzerinde Allah’ın emrini yerine getirmek bir zorunluluk bulunuyor. Malı israf etmemek, malı haramda sarf etmemek, malı hayırda ve helâl yollarda harcamak, mal ile insanlara iyilik yapmak, maldan sadaka vermek, malı Allah yolunda harcamak, malın zekâtını vermek birer Allah emri olarak mal sahibinin mal ile ilgili zorunlu görevleri arasında bulunmaktadır. Mal sahibinin, malını kirlerden arındıran ilk adımı, malı ile ilgili bu görevlerini yerine getirmesi olacaktır. Aksi takdirde Allah’a ait olan malı Allah yolunda harcamamış olur ki, mal helâl da olsa, bu davranış malı kirletir. </p><p></p><p></p><p><u><span style="color: DarkRed"><strong>2- Kul hakkı:</strong></span></u> </p><p> Mal sahibi bilerek veya bilmeyerek kazancına kul hakkı karıştırmış olabilir. <strong>(Hiç şüphesiz bilerek yenen kul hakkı zekâtla telâfi edilmez. Bunun telâfisi için, bire bir malı mal sahibine geri ödemek gerekiyor.)</strong></p><p> </p><p>Fakat mal sahibinin malına, bütün dikkatlerine rağmen, bilmeyerek kul hakkı karışmışsa, cömertçe verilen zekât maldaki bilinmeyen kul hakkının meydana getirdiği kirliliği giderir. Meselâ ortaklar arasında, komşular arasında, arkadaşlar arasında, kardeşler arasında, müşteri ile satıcı arasında, taraflardan birine bilmeyerek hak geçmesi söz konusu olabilir.</p><p> Kazanç paylaşımında ortaklar küçük ayrıntılara girmemişlerdir ve iki taraftan birisine çok belirgin olmasa da hak geçmiştir. </p><p></p><p>Senin tavuğun, komşunun ürününe zarar vermiştir. </p><p> Satıcının terazisinde bilinmeyen bir arıza vardır ve eksik tartmıştır… </p><p> Satıcı fahiş fiyat uygulamıştır. Alıcı bunu haksız bulmuştur, fakat almak zorunda kalmıştır.</p><p>İş veren işçisinin iş verimine göre değil, kendi cimriliğine göre az maaş ödemiştir.</p><p> Yol kenarında bulunup, yenmesi helâl edilmeyen mallarda, yoldan gelip geçen aç ve muhtaç insanların göz hakkı kalmıştır… vs. örnekleri arttırmak mümkündür. </p><p></p><p>Böyle bilinmeyen durumlarda taraflardan birisine kul hakkı geçmişse eğer, dil ile helâlleşmek bir çözüm olmakla berâber, bilâhare fakire verilen zekât da bu helâlliği pekiştirmekte ve malı bilinmeyen kişilerin haklarından doğan kirlerden arındırmaktadır. Böylece mal kirlerden temizlenmekte, sahibine bir mahşer yükü olmaktan çıkmakta; tam tersine, mahşerde yüz akı olmaktadır. </p><p></p><p>Zekâtın, helâl mal sahibini nasıl arındırdığını ise, İnşallah yarın işleyelim. </p><p></p><p><em><span style="color: DarkGreen"><u><strong>Dipnotlar:</strong></u></span></em> </p><p> <em><span style="color: DarkGreen">1- Âl-i İmran Sûresi: 26. </span></em></p><p><em><span style="color: DarkGreen">2- Bakara Sûresi: 3</span></em></p><p></p><p><u><strong><span style="color: Navy">Süleyman KÖSMENE</span></strong></u></p><p><u><strong><span style="color: Navy"></span></strong></u><u><strong><span style="font-size: 10px"><span style="color: Navy">30.08.2009</span></span></strong></u></p><p><span style="font-size: 10px"><u><strong><span style="color: Navy">Yeniasya</span></strong></u></span></p><p><span style="font-size: 10px"></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 153016, member: 27"] [COLOR=DarkRed][U][B]Salih Bey:[/B][/U] “Zekât malı arındırır sözünü açıklar mısınız? Nasıl arındırır? Bir alın teri ürününden ibaret olan helâl malın kirleri nelerdir ki, zekâtla arınmış olsun?” [/COLOR] Haram mal zaten kirli maldır. Bu açıdan haram malın zekâtı verilmez. Okuyucumuz bu yüzden haram malı sormuyor. Helâl maldaki kirlerin ne olduğunu soruyor. Alın teri ile kazanılan, hakkı verilerek elde edilen, helâl bir işin getirisi olan kazançlar helâldir. Fakat helâl malın da kirleri vardır. İşte kelime anlamı arındırmak demek olan zekât, gerek helâl malı, gerekse helâl mal sahibini kirlerinden arındırır. Helâl malın kirlerinin ne olduğuna gelince: Malın üzerinde, ödenmediği takdirde malı ve mal sahibini kirleten iki türlü hak vardır: Bunlar şunlardır: [B]1- Allah hakkı. 2- Kul hakkı. [/B] Bunları sırayla görelim: [COLOR=DarkRed][B][U]1- Allah hakkı:[/U] [/B][/COLOR] Malın gerçek mülkiyeti Allah’a aittir. Mal insana Allah’ın bir emaneti olarak verilir. Veren Allah’tır. Allah malı dilediğine verir, dilediği kadar verir, dilediğinden çekip alır, dilediği kadar çekip alır. Bu yüzden insan hırs ile mal edinemez. Ancak Allah verirse insan mal sahibi olur. Şu âyet bunu bildiriyor: [B][COLOR=Navy]“De ki, ey mülkün hakikî Sahibi olan ve âlemlerde dilediği gibi tasarruf eden Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden mülkü çekip alırsın. Sen dilediğini aziz eder, yükseltir; dilediğini zelil kılar, alçaltırsın. Bütün hayır ve iyilik yalnız Senin elindedir. Sen her şeye kadirsin.” [/COLOR][/B]1 Mal üzerindeki mülkiyetin yüzde yüzü Allah’a ait olunca, mal insanın elinde sadece bir emanetten ibaret olunca, insanın mal ile ilgili olarak görevi sadece bir dağıtım memuru olmaktan öteye geçmeyince; Allah’ın, verdiği malın nerelere ve nasıl harcanması gerektiği konusunda yönlendirme yapmasının ve nerelerde ve nasıl harcandığını denetlemesinin, Kendi Yüksek Zâtına ait bir Rububiyet hakkı olduğu anlaşılmış olur. Malın mahşere dönük büyük ve çetin hesabı bundan doğmaktadır. İnsan, mal üzerinde dilediği gibi tasarruf etme, çarçur etme, israf etme ve hakkını vermeden biriktirme hakkına sahip değildir. Çünkü mal kendisinin değildir. Çünkü malı Veren böyle istemiyor. Nitekim Cenâb-ı Hak, Müslüman’ın mal ile ilgili görevini şöyle hatırlatıyor: [B][COLOR=Navy]“Kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda bağışta bulunurlar.”[/COLOR][/B] 2 Dolayısıyla, mal üzerinde Allah’ın emrini yerine getirmek bir zorunluluk bulunuyor. Malı israf etmemek, malı haramda sarf etmemek, malı hayırda ve helâl yollarda harcamak, mal ile insanlara iyilik yapmak, maldan sadaka vermek, malı Allah yolunda harcamak, malın zekâtını vermek birer Allah emri olarak mal sahibinin mal ile ilgili zorunlu görevleri arasında bulunmaktadır. Mal sahibinin, malını kirlerden arındıran ilk adımı, malı ile ilgili bu görevlerini yerine getirmesi olacaktır. Aksi takdirde Allah’a ait olan malı Allah yolunda harcamamış olur ki, mal helâl da olsa, bu davranış malı kirletir. [U][COLOR=DarkRed][B]2- Kul hakkı:[/B][/COLOR][/U] Mal sahibi bilerek veya bilmeyerek kazancına kul hakkı karıştırmış olabilir. [B](Hiç şüphesiz bilerek yenen kul hakkı zekâtla telâfi edilmez. Bunun telâfisi için, bire bir malı mal sahibine geri ödemek gerekiyor.)[/B] Fakat mal sahibinin malına, bütün dikkatlerine rağmen, bilmeyerek kul hakkı karışmışsa, cömertçe verilen zekât maldaki bilinmeyen kul hakkının meydana getirdiği kirliliği giderir. Meselâ ortaklar arasında, komşular arasında, arkadaşlar arasında, kardeşler arasında, müşteri ile satıcı arasında, taraflardan birine bilmeyerek hak geçmesi söz konusu olabilir. Kazanç paylaşımında ortaklar küçük ayrıntılara girmemişlerdir ve iki taraftan birisine çok belirgin olmasa da hak geçmiştir. Senin tavuğun, komşunun ürününe zarar vermiştir. Satıcının terazisinde bilinmeyen bir arıza vardır ve eksik tartmıştır… Satıcı fahiş fiyat uygulamıştır. Alıcı bunu haksız bulmuştur, fakat almak zorunda kalmıştır. İş veren işçisinin iş verimine göre değil, kendi cimriliğine göre az maaş ödemiştir. Yol kenarında bulunup, yenmesi helâl edilmeyen mallarda, yoldan gelip geçen aç ve muhtaç insanların göz hakkı kalmıştır… vs. örnekleri arttırmak mümkündür. Böyle bilinmeyen durumlarda taraflardan birisine kul hakkı geçmişse eğer, dil ile helâlleşmek bir çözüm olmakla berâber, bilâhare fakire verilen zekât da bu helâlliği pekiştirmekte ve malı bilinmeyen kişilerin haklarından doğan kirlerden arındırmaktadır. Böylece mal kirlerden temizlenmekte, sahibine bir mahşer yükü olmaktan çıkmakta; tam tersine, mahşerde yüz akı olmaktadır. Zekâtın, helâl mal sahibini nasıl arındırdığını ise, İnşallah yarın işleyelim. [I][COLOR=DarkGreen][U][B]Dipnotlar:[/B][/U][/COLOR][/I] [I][COLOR=DarkGreen]1- Âl-i İmran Sûresi: 26. [/COLOR][/I] [I][COLOR=DarkGreen]2- Bakara Sûresi: 3[/COLOR][/I] [U][B][COLOR=Navy]Süleyman KÖSMENE [/COLOR][/B][/U][U][B][SIZE=2][COLOR=Navy]30.08.2009[/COLOR][/SIZE][/B][/U] [SIZE=2][U][B][COLOR=Navy]Yeniasya[/COLOR][/B][/U] [/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
İslamın Şartları
Zekat Vermek
Helâl Yolla Kazanılan Mal Kirlimidir ki Zekâtla Temizlensin ?
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst