Hadis Sohbetleri 8 : Daha Vakti Var Deme ...

Ukbaa

Well-known member


hadisss.jpg


Selamün aleyküm ;

Şeytan; insanları imandan çıkartmak, günah işletmek, küfre girmelerine sebep olmak gibi Cenab-ı Hakk'a kulluk vazifesini yerine getirmesinde türlü vesvese ve desiselerle karşısına çıkarak mani olmaya çalışmaktadır.

Bu hadisimizde şeytanın vesveselerinden birini konu edeceğiz:

Hadis-i Şerifimiz :

[BILGI]''Daha vakti var, ileride yaparım'' demek şeytanın mü'minlerin kalplerinde bıraktığı bir vesvesedir.
(Ramuz)[/BILGI]

Anladıklarımızı paylaşmaya devam.. Katılımlarınızı bekliyoruz.



[NOT]Önceki işlenen Hadis Sohbetlerimize aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.[/NOT]

Hadis Sohbetleri 1 : En Hayırlı Genç...

Hadis Sohbetleri 2 : İsraf ve Kibir

Hadis dersleri 3 : İhtiyarlarımıza verilen değer ne olmalı?

Hadis Sohbetleri 4: Salavat ve Hikmeti

Hadis Sohbetleri 5 : En Faziletli İbadet ...

Hadis Sohbetleri 6 : Vücudun Zekatı Oruç

Hadis Sohbetleri 7 : Sadaka-ı Fıtır
 

Muvahhid1

Well-known member
ve aleykum selam ..

İnsanın nefsinde yapmaya niyet ettıği konuları ibadetlerı ertelemee gibi bır eğilim var. şeytanda özellikle hayır ve Allah rızası içeren amellerin ertelenmesi konusunda insanlara telkinler verir..Rabbimizin bize bahşetmiş olduğu her gün, Onu razı edebileceğimiz bir fırsattır aslında.Ömür sermayesını israf etmek ahirette de zor durumda bırakır insanı . Bugunun işini yarına erteleyen , yarının işini ne zaman yapıcak .. yada böyle bır vaktı olacak mı acaba . Hz.Ali r.a nın güzel bır sözu vardı konuyla alakalı .. Yapman gereken hayırlı, yararlı işleri yarına bırakma.Bakarsın yarın olur da, sen olmazsın. Ne de güzel söylemiş ..
 

memluk

Hatim Sorumlusu
aleykümselam hocam maşallah yine çok güzel bir konu ile başlamış ders;

''Daha vakti var, ileride yaparım'' demek şeytanın mü'minlerin kalplerinde bıraktığı bi vesvesedir.
(Ramuz)
bu mübarek hadisi okuyunca aklıma şu ayeti kerime geldi
“Ey iman edenler! Mallarınız ve evlatlarınız sizi Allah’ın zikrinden alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar hüsrana düşenlerin ta kendisidir.” (Münâfıkun Suresi, 9.)

mal biriktirme evlat eş kaygısı geçim derdi dalıdığımız vakit şeytan bizlere şimdi zamanı değil hele şu işleri hallet sonra yapılır vesvesesini veriyor oysaki üstadımız,
Bediüzzaman;
Ey nefsim!
Deme,"Zaman değişmiş,

asır başkalaşmış;
herkes dünyaya dalmış,
hayata perestiş eder(taparcasına sever),
derd-i maîşetle(geçim derdiyle) sarhoştur.

"Çünkü, ölüm değişmiyor;
firâk(ayrılık) bekâya(ebediyete) kalbolup(değişip), başkalaşmıyor.
Acz-i beşerî(insanın acizliği), fakr-ı insanî(çok şeye muhtaç oluşu) değişmiyor; ziyâdeleşiyor.
Beşer yolculuğu kesilmiyor, sürat peydâ ediyor.

Hem deme, "Ben de herkes gibiyim."
Çünkü, herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder.Herkesle musîbette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır.
Sözler

en gizli düşmanımız nefsimiz ve ona fırsatlar veren şeytana çok güzel ikaz ve ders veriyor .
ecel gizlidir heran gelebilir ertelediğimiz işleri yaparım diye gevşeklik gösterdiğimiz ibadetlerimizi yapmaya fırsat bulamadan ölüm gelirse hem kabirde hem haşirde bizi çetin bir azab bekliyor bizi,
akıl nimetini kullanmamanın cezasını muhakkak gösterir.


 

Huseyni

Müdavim
Ve aleyküm selam.

"Daha vakti var ilerde yaparım" demek sanki gaybı biliyormuş, daha ömrünün devam edeceğini biliyormuş gibi hareket etmektir. Gaybı Allah'tan başka kimse bilemez. Yani burda niyetin psağlam bir niyet olmadığını görüyoruz. Güya kendine bir ömür biçmiş gibi, buna bağlı olarakta istediği zaman o süre içinde ibadetimi yaparım gibi bir düşünce çıkıyor ortaya. Haliyle haddini aşmak oluyor bu aynı zamanda. Kaynağını bilmiyorum, bir söz var diyor ki;

"Ey Kul, Kıl Namazını Çekme Dünya Nazı, Sonra Kılarım Diyenin, Dün Kıldık Namazını... "



Ve Üstad Hazretleri, Yirmi Birinci Söz'de namaz kılmamak için türlü türlü mazeretlere sığınan nefsine şöyle sesleniyor.

"Ey bedbaht nefsim! Acaba ömrün ebedî midir? Hiç kat’î senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?

Sana usanç veren, tevehhüm-ü ebediyettir. Keyif için, ebedî dünyada kalacak gibi nazlanıyorsun. Eğer anlasaydın ki ömrün azdır, hem faidesiz gidiyor; elbette onun yirmi dörtten birisini, hakikî bir hayat-ı ebediyenin saadetine medar olacak bir güzel ve hoş ve rahat ve rahmet bir hizmete sarf etmek, usanmak şöyle dursun, belki ciddî bir iştiyak ve hoş bir zevki tahrike sebep olur."


Evet hiçbirimizin kat'i bir senedi yok. Değil yarına az sonrası, bir nefes sonrası bizim takdirimizde değil. Vakit geldikten sonra da geri dönüş mümkün değil. Allah cc. son nefesimiz gelmeden uyananlardan eylesin cümle Ümmet-i Muhammedi. AMİN...

Bir de hadiste diyor ki; "mü'minlerin kalbinde bıraktığı bir vesvesedir." Mü'min olmayanla şeytan zaten uğraşmaz. Mü'min iman eden demektir. İman etmekte ibadeti gerektirir. İbadetsiz iman eksiktir. Bilhassa mü'minler şeytanın bu tür desiselerine karşı uyanık olmalılar. İhlas Risalesinde "Ey kardeşlerim! Mühim ve büyük bir umur-u hayriyenin çok muzır mânileri olur. Şeytanlar o hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır." deniyor. Bu manilere ve şeytanlara ihlas kuvvetine dayanarak karşılık vermemizi nasihat ediyor aynı sözün devamında Üstad. Demek ibadet tek başına yeterli değil. İbadetlerimizde ihlasta gerekiyor ki, şeytanın bu tür desiselerine karşı set olabilsin.
 

teblið

Vefasýz
Ölüm hakikatini bilip ,iman eden bir müslüman bu şeytani tuzağa düşmemelidir;Bu gününü heba edip boş geçiren adama sorarlar ;(KARDEŞ 100 SENE YAŞAMAYA SENEDİN Mİ VAR ?)

elbette böyle bir şey mümkün olamaz;Ölümün nerde ve ne zaman bizi bekleyeceği gaybtır..

Ölüm bütün imkânların yok olmasıdır. Telafisi olmayan bir gerçektir.
..
Ölüm geldi mi, ya sınıfı geçersin ya da kalırsın. Bir sene daha okuma imkânı bırakmaz. Onun için müminler çok duyarlı olmalıdır ve dikkat etmelidir... Bugünün işini yarına, bugünün ibadetini yarına, bugünün hayrını yarına ve bugünün pişmanlığının tövbesini yarına bırakma lüksü yoktur. Çünkü Rasulullah (s.a.s.), bir hadisinde şöyle buyuruyor:

"İnsanlar iki şeyin kıymetini bilmelidirler. O iki şey: Sıhhat ve boş zamandır."
Yine Rasulullah (s.a.s.) işi yarım bırakanları kınama sadedinde şöyle buyurmuştur: "Onlar amel konusunda yarına bırakanlardır."
Eğer böyle davranırsak, yarın Allah'ın (c.c.) huzurunda elimiz boş, yüzümüz kara olur.

Ayrıca bize sorulacak olan, "ömrünü nerede geçirdin? Zamanını nerede tükettin? Gücünü nerede harcadın?" gibi sorulara cevap veremeyiz.
Müminlerin şiârı, su akarken testiyi doldurmak olmalıdır. Su olmayınca, hayat olmaz. Bu yüzden herkes suyunu yanına almalıdır. Çünkü ateşi su söndürür...
 

Muvahhid1

Well-known member
Hayat yaşadığımız andadır .. Fakat bunu geç öğreniyoruz. Hep yarın diyoruz. Çocuk büyüdüğüm zaman der büyük evlenince der. Ve zaman gelip geçer. Bu bağlamda Peygamberimizin (sav) Yarıncılar helak oldu buyurması ne kadar manidardır.
 

uður1

Well-known member
Evet hiçbirşeyin vakti belli değildir belirsizdir.bu yüzden bizde herşeyi vaktinde yapmalıyız namaz okunduysa hemen kılmalıyız..ramazanda oruç tutmalıyız....bunları yaparsak gerçek kurtuluşa erenler bizler olacağız inş.selametle...ve dua ile.saygılarımla.........
 

Ukbaa

Well-known member
Şeytanın belki de en büyük desiselerinden biri olan ölümü unutturmak,
yapılacak amellere ''Daha vakti var, ileride yaparım'' dedirterek insanın kendini layemut,
ebedi bu dünyada yaşayacakmış zannına düşürüp gaflete dalmasını sağlamaktır.
Bu vesveseye kapılma sebebi de tevehhüm-ü ebediyettir.

Bu zandan kurtulmak için bir reçete hazırlasak neleri önerirsiniz ???
 

uður1

Well-known member
Şeytanın belki de en büyük desiselerinden biri olan ölümü unutturmak,
yapılacak amellere ''Daha vakti var, ileride yaparım'' dedirterek insanın kendini layemut,
ebedi bu dünyada yaşayacakmış zannına düşürüp gaflete dalmasını sağlamaktır.
Bu vesveseye kapılma sebebi de tevehhüm-ü ebediyettir.

Bu zandan kurtulmak için bir reçete hazırlasak neleri önerirsiniz ???

namaz hac zekat oruç imanımızı her zaman tazelemek kelimei şehadet getirmek vede imanın şartlarına uygun yaşamaktır islamın uygun gördüğü şartlarda helal dairesinde her daim hareket etmeliyiz...eüzü besmeleyi her zaman çekmeliyiz......la havlevelakuvveteillabillahilaliyülazim demeliyiz her zaman......hasbünallahüveniamelvekil veniamenmevlaveniamennasir.......demeyide hiçbir zaman vakit unutmadan söylemeliyiz......inş.selametle......saygılar........
 

memluk

Hatim Sorumlusu
Şeytanın belki de en büyük desiselerinden biri olan ölümü unutturmak,
yapılacak amellere ''Daha vakti var, ileride yaparım'' dedirterek insanın kendini layemut,
ebedi bu dünyada yaşayacakmış zannına düşürüp gaflete dalmasını sağlamaktır.
Bu vesveseye kapılma sebebi de tevehhüm-ü ebediyettir.

Bu zandan kurtulmak için bir reçete hazırlasak neleri önerirsiniz ???

İslamın şartını elbette yerine getirecez bu zandan kurtulmak için bu şartlara birde haddini bilmeyi eklemek doğru olur ,kul haddini ne olduğunu nereye gittiğini bilirse zandan kurtulur. inş..
 

Ukbaa

Well-known member
Reçetemizi hazırlamaya başlayalım inşallah.
uğur ve memluk kardeş fikirlerini sunmuşlar. Onları ekledik. Başka önerisi olan yok mu??

Bu vesveseye karşılık nasıl bir reçete önerirsiniz?

Birbirimizin fikir dünyasından faydalanmaya devammmm...
herkesin ihtiyacı nisbetinde reçeteden faydalanması temennisiyle..


Başlıyoruz ;

1. Euzü besmele çekmek
2. Dini vecibeleri yerine getirmek
3. Helal dairede hareket etmek
4. Zikirler çekmek
5. Kulun haddini bilmesi
 

teblið

Vefasýz
Özelliklede bu erteleme vesvesi GENÇLİK te doruk noktaya ulaşır;

halbu ki;

İbadete yönelme vakti gençliktir. Akıllı olan bu vakti kaçırmaz, fırsatı ganimet bilir. Zira iş önemlidir. İnsan yaşlılık zamanına kalmayabilir. Kaldığını farz edelim, derlenip toparlanmak nasip olmaz. Böyle bir derlenip toparlanmanın mümkün olduğunu farz edelim, bir amel işlemeye güç yetiremez. Zira o zaman, zaafın ve aczin bastırdığı zamandır. Halbuki şu anda derlenip toparlanma durumu vardır, elde eldilmesi kolaydır.


 

memluk

Hatim Sorumlusu
Ötelemekle önemsememek arasında ciddi bir ilişki var.Örneğin staj için bir mühendisle randevumuz olsa bir hafta öncesinden telaşına giriyoruz.Benim şöyle bir teorim var.İnsan önemsediği şeyi unutmaz.

nefis ve şeytan vesvese ile şunu diyor;hergün beş defa namaz kılmak ve bu ölene kadar dur yok durak yok, güzel bir örnek vermişsiniz vadesi uzun bir randevuya hazılanıyoruz mahkeme-i kübraya çıkıp Kadir-i zülcelal olan Allah c c ile buluşacaz önemli ve hassas bir buluşma olduğuna göre sizinde tesbit ettiğiniz gibi önem verdiğimiz şeyi unutmuycaz...
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Ustadımız Bediüzzaman bu asrın bazı hastalıklarından bir kaçını aşağıdaki ders ile bizlere göstererek ilacınıda vermiş. Hatta bu ders için bu hadis-i şerifin bir dersidir diyebiliriz :

................................

İkinci mesele:
Otuz birinci âyetin işaretinin beyanında,

blank.gif
5 يَسْتَحِبُّونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا bahsinde denilmiş ki: Bu asrın bir hassası şudur ki, hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı bakiyeye bilerek tercih ettiriyor. Yani, kırılacak bir cam parçasını baki elmaslara bildiği halde tercih etmek bir düstur hükmüne geçmiş.


Ben bundan çok hayret ediyordum. Bugünlerde ihtar edildi ki, nasıl bir uzv-u insanî hastalansa, yaralansa, sair âzâ vazifelerini kısmen bırakıp onun imdadına koşar. Öyle de, hırs-ı hayat ve hıfzı ve zevk-i hayat ve aşkı taşıyan ve fıtrat-ı insaniyede derc edilen bir cihaz-ı insaniye, çok esbapla yaralanmış, sair letâifi kendiyle meşgul edip sukut ettirmeye başlamış; vazife-i hakikiyelerini onlara unutturmaya çalışıyor.

Hem nasıl ki bir cazibedar sefihane ve sarhoşane şâşaalı bir eğlence bulunsa, çocuklar ve serseriler gibi, büyük makamlarda bulunan insanlar ve mesture hanımlar dahi o cazibeye kapılıp hakikî vazifelerini tatil ederek iştirak ediyorlar. Öyle de, bu asırda hayat-ı insaniye, hususan hayat-ı içtimaiyesi öyle dehşetli, fakat cazibeli ve elîm, fakat meraklı bir vaziyet almış ki, insanın ulvî latifelerini ve kalb ve aklını nefs-i emmaresinin arkasına düşürüp pervane gibi o fitne ateşlerine düşürttürüyor.

Evet, hayat-ı dünyeviyenin muhafazası için, zaruret derecesinde olmak şartıyla, bazı umur-u uhreviyeye muvakkaten tercih edilmesine ruhsat-ı şer’iye var. Fakat, yalnız bir ihtiyaca binaen helâkete sebebiyet vermeyen bir zarara göre tercih edilmez, ruhsat yoktur. Halbuki bu asır, o damar-ı insanîyi o derece şırınga etmiş ki, küçük bir ihtiyaç ve âdi bir zarar-ı dünyevî yüzünden elmas gibi umur-u diniyeyi terk eder.

Evet, insaniyetin yaşamak damarı ve hıfz-ı hayat cihazı, bu asırda israfatla ve iktisatsızlık ve kanaatsizlik ve hırs yüzünden bereketin kalkmasıyla ve fakr u zaruret, maişet ziyadeleşmesiyle o derece o damar yaralanmış ve şerait-i hayatın ağırlaşmasıyla o derece zedelenmiş ve mütemadiyen ehl-i dalâlet nazar-ı dikkati şu hayata celb ede ede o derece nazar-ı dikkati kendine celb etmiş ki, ednâ bir hâcât-ı hayatiyeyi büyük bir mesele-i diniyeye tercih ettiriyor.

Bu acip asrın bu acip hastalığına ve dehşetli marazına karşı Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın tiryak misâl ilâçlarının nâşiri olan Risale-i Nur dayanabilir; ve onun metîn, sarsılmaz, sebatkâr, hâlis, sadık, fedakâr şakirtleri mukavemet edebilir. Öyleyse, herşeyden evvel onun dairesine girmeli, sadakatle, tam metanet ve ciddî ihlâs ve tam itimadla ona yapışmak lâzım ki, o acip hastalığın tesirinden kurtulsun.

Umum kardeşlerimize birer birer selâm ve dua ediyoruz.

[NOT]Dipnot-5 “Onlar dünya hayatını seve seve âhirete tercih ederler...” İbrahim Sûresi, 14:3.
[/NOT]
Kastamonu Lahikası

Şayet öyle değilmidir. En basitinden ve hayatımızda en çok yer eden şu televizyona nazar eder isek bu dersi ve hadis-i şerifi daha iyi tahlil edebilir ve hayatımızda tatkik edebiliriz. Adam işten gelir elini yüzünü yıkar yemeğini yer ve kumandayı eline alıp televizyonu açar, bazen konusu açıldığında bir kaç kelamda kendisi ekleyerek eleştirdiği programları keyifle izler ve namaz vaktinin geçtiğini düşünmeden kendisinin dahi eleştirdiği o programlar ile daha vakti var diyerek dalar vaktini zayi eder, ya uyku bastırır uyuya kalır ya uykunun ağırlığından bu akşamda şu ibadetleri yapmayım der yatağına gider.Hafazanallah.. Halbu ki bu hadis-i şerifi bilseydik ve bu ders ile kafamıza kazısak bu gelip geçici nefsin hoşuna giden cezbedarlıkların şeytanın desisesi ve oyunu olduğunu anlasak hayatımızı yeniden şekillendirmeye gayret ederdik. inşallah edeceğiz..
 
Üst