Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Gençlik Rehberi
Gençlik rehberi 18- (Otuzikinci Sözün Üçüncü Mevkıfından)
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="müdavim" data-source="post: 185141" data-attributes="member: 5987"><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px">لَهُمَآ اُفٍّاِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَآ اَوْ كِلاَهُمَا فَلاَتَقُلْ</span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px">لَهُمَآ اُفٍّ</span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px">âyeti, beş mertebe hürmet ve şefkate evlâdı dâvet etmesi; Kur'anın nazarında valideynin hukukları, ne kadar ehemmiyetli ve ukukları, ne derece çirkin olduğunu gösterir. Madem peder; kimseyi değil, yalnız veledinin kendinden daha ziyade iyi olmasını ister.</span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px">Ona mukabil veled dahi pedere karşı hak dâva edemez. Demek valideyn ve veled ortasında fıtraten sebeb-i münakaşa yok. Zira münakaşa, ya gıpta ve hasedden gelir. Pederde oğluna karşı o yok. Veya münakaşa, haksızlıktan gelir. Veledin hakkı yoktur ki, pederine karşı hak dâva etsin. Pederini haksız görse de, ona isyan edemez. Demek; pederine isyan eden ve onu rencide eden, insan bozması bir canavardır. Ve evlâdlarını; o Zat-ı Rahîm-i Kerîmin hediyeleri olduğu için kemâl-i şefkat ve merhamet ile onları sevmek ve muhafaza etmek, yine Hakka aittir. Ve o muhabbet ise,</span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px">sh:» (G: 121)</span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px">Cenab-ı Hakkın hesabına olduğunu gösteren alâmet ise: Vefatlarında sabır ile şükürdür; me'yusane feryad etmemektir. «Hâlikımın benim nezaretime verdiği sevimli bir mahlûku idi, bir memlûkü idi. Şimdi hikmeti iktiza etti, benden aldı daha iyi bir yere götürdü. Benim o memlûkte bir zâhiri hissem varsa, hakikî bin hisse onun Hâlikına aittir. El Hükmü Lillâh» deyip teslim olmaktır.</span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"> <span style="color: Red"><strong>Hem dost ve ahbab ise</strong></span>; eğer onlar îman ve amel-i salih sebebiyle Cenab-ı Hakkın dostları iseler, «Elhubbu Fillâh» sırrınca, o muhabbet dahi, Hakka aittir.</span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"> <span style="color: Red"><strong>Hem refika-i hayatını</strong></span>, rahmet-i İlâhiyyenin mûnis, lâtif bir hediyesi olduğu cihetiyle sev ve muhabbet et. Fakat çabuk bozulan hüsn-ü sûretine muhabbetini bağlama.</span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px">Belki; kadının en câzibedar, en tatlı güzelliği, kadınlığa mahsus bir letafet ve nezaket içindeki hüsn-ü sîretidir. Ve en kıymetdar ve en şirin cemâli ise; ulvî, ciddî samimî, nuranî şefkatidir. Şu cemâl-i şefkat ve hüsn-ü sîret, ahir hayata kadar devam eder, ziyadeleşir. Ve o zâife, lâtife mahlûkun hukuk-u hürmeti, o muhabbetle muhafaza edilir. Yoksa: Hüsn-ü sûretin zevaliyle; en muhtaç olduğu bir zamanda bîçare, hakkını kaybeder.</span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"> <span style="color: Red"><strong>Hem enbiya ve evliyayı sevmek</strong></span>; Cenab-ı</span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px">sh:» (G: 122)</span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px">Hakkın makbul ibadı olmak cihetiyle, Cenab-ı Hakkın namına, hesabınadır. Ve o nokta-i nazardan, O'na aittir.</span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"> <span style="color: Red"><strong>Hem hayatı</strong></span>: Cenab-ı Hakkın insana ve sana verdiği en kıymetdar ve hayat-ı bâkıyeyi kazandıracak bir sermaye ve bir define ve bâkî kemalâtın cihazatını câmi bir hazine cihetiyle onu sevmek, muhafaza etmek. Cenab-ı Hakkın hizmetinde istihdam etmek; yine o muhabbet, bir cihette Ma'bûd'a aittir.</span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"> <span style="color: Red"><strong>Hem gençliğin letâfetini, güzelliğini</strong></span>, Cenab-ı Hakkın lâtif, şirin, güzel bir nîmetini nokta-i nazarından istihsan etmek, sevmek, hüsn-ü istimal etmek; şâkirane bir nevi muhabbet-i meşrûadır.</span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"> <span style="color: Red"><strong>Hem baharı</strong></span>: Cenab-ı Hakkın nuranî esmâlarının en lâtif, güzel nakışlarının sahifesi ve Sâni-i Hakîmin antika san'atının en müzeyyen ve şa'şaalı bir meşher-i san'atı olduğu cihetiyle mütefekkirane sevmek, Cenab-ı Hakkın esmâsını sevmektir.</span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"> <span style="color: Red"><strong>Hem dünyayı</strong></span>: Ahiretin mezraası ve Esmâ-i İlâhiyenin âyinesi ve Cenab-ı Hakkın mektubatı ve muvakkat bir misafirhanesi cihetinde sevmek -nefs-i emmare karışmamak şartiyle- Cenab-ı Hakka ait olur.</span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"> <span style="color: Red"><strong> Elhâsıl</strong></span>: Dünyayı ve ondaki mahlûkatı</span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px">sh:» (G: 123)</span></span></p><p> <span style="color: Black"><span style="font-size: 12px"></span></span></p><p><span style="color: Black"><span style="font-size: 12px">mâna-yı harfiyle sev. Mâna-yı ismiyle sevme. «Ne kadar güzel yapılmış!» de. «Ne kadar güzeldir.» deme. Ve kalbin bâtınına başka muhabbetlerin girmesine meydan verme. Çünki: <span style="color: Red"><strong>Bâtın-ı kalb, âyine-i Samed'dir ve O'na mahsustur</strong></span></span>[/COLOR اَللَّهُمَّ ارْزُقْنَا حُبَّكَ وَحُبَّ يُقَرِّبُنَآ اِلَيْكَ <span style="color: Black">de</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="müdavim, post: 185141, member: 5987"] [COLOR="Black"][SIZE="3"] لَهُمَآ اُفٍّاِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَآ اَوْ كِلاَهُمَا فَلاَتَقُلْ لَهُمَآ اُفٍّ âyeti, beş mertebe hürmet ve şefkate evlâdı dâvet etmesi; Kur'anın nazarında valideynin hukukları, ne kadar ehemmiyetli ve ukukları, ne derece çirkin olduğunu gösterir. Madem peder; kimseyi değil, yalnız veledinin kendinden daha ziyade iyi olmasını ister. Ona mukabil veled dahi pedere karşı hak dâva edemez. Demek valideyn ve veled ortasında fıtraten sebeb-i münakaşa yok. Zira münakaşa, ya gıpta ve hasedden gelir. Pederde oğluna karşı o yok. Veya münakaşa, haksızlıktan gelir. Veledin hakkı yoktur ki, pederine karşı hak dâva etsin. Pederini haksız görse de, ona isyan edemez. Demek; pederine isyan eden ve onu rencide eden, insan bozması bir canavardır. Ve evlâdlarını; o Zat-ı Rahîm-i Kerîmin hediyeleri olduğu için kemâl-i şefkat ve merhamet ile onları sevmek ve muhafaza etmek, yine Hakka aittir. Ve o muhabbet ise, sh:» (G: 121) Cenab-ı Hakkın hesabına olduğunu gösteren alâmet ise: Vefatlarında sabır ile şükürdür; me'yusane feryad etmemektir. «Hâlikımın benim nezaretime verdiği sevimli bir mahlûku idi, bir memlûkü idi. Şimdi hikmeti iktiza etti, benden aldı daha iyi bir yere götürdü. Benim o memlûkte bir zâhiri hissem varsa, hakikî bin hisse onun Hâlikına aittir. El Hükmü Lillâh» deyip teslim olmaktır. [COLOR="Red"][B]Hem dost ve ahbab ise[/B][/COLOR]; eğer onlar îman ve amel-i salih sebebiyle Cenab-ı Hakkın dostları iseler, «Elhubbu Fillâh» sırrınca, o muhabbet dahi, Hakka aittir. [COLOR="Red"][B]Hem refika-i hayatını[/B][/COLOR], rahmet-i İlâhiyyenin mûnis, lâtif bir hediyesi olduğu cihetiyle sev ve muhabbet et. Fakat çabuk bozulan hüsn-ü sûretine muhabbetini bağlama. Belki; kadının en câzibedar, en tatlı güzelliği, kadınlığa mahsus bir letafet ve nezaket içindeki hüsn-ü sîretidir. Ve en kıymetdar ve en şirin cemâli ise; ulvî, ciddî samimî, nuranî şefkatidir. Şu cemâl-i şefkat ve hüsn-ü sîret, ahir hayata kadar devam eder, ziyadeleşir. Ve o zâife, lâtife mahlûkun hukuk-u hürmeti, o muhabbetle muhafaza edilir. Yoksa: Hüsn-ü sûretin zevaliyle; en muhtaç olduğu bir zamanda bîçare, hakkını kaybeder. [COLOR="Red"][B]Hem enbiya ve evliyayı sevmek[/B][/COLOR]; Cenab-ı sh:» (G: 122) Hakkın makbul ibadı olmak cihetiyle, Cenab-ı Hakkın namına, hesabınadır. Ve o nokta-i nazardan, O'na aittir. [COLOR="Red"][B]Hem hayatı[/B][/COLOR]: Cenab-ı Hakkın insana ve sana verdiği en kıymetdar ve hayat-ı bâkıyeyi kazandıracak bir sermaye ve bir define ve bâkî kemalâtın cihazatını câmi bir hazine cihetiyle onu sevmek, muhafaza etmek. Cenab-ı Hakkın hizmetinde istihdam etmek; yine o muhabbet, bir cihette Ma'bûd'a aittir. [COLOR="Red"][B]Hem gençliğin letâfetini, güzelliğini[/B][/COLOR], Cenab-ı Hakkın lâtif, şirin, güzel bir nîmetini nokta-i nazarından istihsan etmek, sevmek, hüsn-ü istimal etmek; şâkirane bir nevi muhabbet-i meşrûadır. [COLOR="Red"][B]Hem baharı[/B][/COLOR]: Cenab-ı Hakkın nuranî esmâlarının en lâtif, güzel nakışlarının sahifesi ve Sâni-i Hakîmin antika san'atının en müzeyyen ve şa'şaalı bir meşher-i san'atı olduğu cihetiyle mütefekkirane sevmek, Cenab-ı Hakkın esmâsını sevmektir. [COLOR="Red"][B]Hem dünyayı[/B][/COLOR]: Ahiretin mezraası ve Esmâ-i İlâhiyenin âyinesi ve Cenab-ı Hakkın mektubatı ve muvakkat bir misafirhanesi cihetinde sevmek -nefs-i emmare karışmamak şartiyle- Cenab-ı Hakka ait olur. [COLOR="Red"][B] Elhâsıl[/B][/COLOR]: Dünyayı ve ondaki mahlûkatı sh:» (G: 123) mâna-yı harfiyle sev. Mâna-yı ismiyle sevme. «Ne kadar güzel yapılmış!» de. «Ne kadar güzeldir.» deme. Ve kalbin bâtınına başka muhabbetlerin girmesine meydan verme. Çünki: [COLOR="Red"][B]Bâtın-ı kalb, âyine-i Samed'dir ve O'na mahsustur[/B][/COLOR][/SIZE][/COLOR اَللَّهُمَّ ارْزُقْنَا حُبَّكَ وَحُبَّ يُقَرِّبُنَآ اِلَيْكَ [COLOR="Black"]de[/COLOR][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Gençlik Rehberi
Gençlik rehberi 18- (Otuzikinci Sözün Üçüncü Mevkıfından)
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst