Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
Gençliğin baharında
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Denis" data-source="post: 333556" data-attributes="member: 1022482"><p><span style="font-size: 12px">G rumuzlu okuyucumuz: <strong>“Gençlikteki haram ve günah keyiflerinin üzerimizde ne gibi tahribâtları vardır? Tavsiyeleriniz nelerdir?”</strong></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ömrün baharı olarak görülen gençlik, Kur’ân nazarında, eğer îmân ve iffet içinde geçerse, uhrevî hayatın sabahı hükmündedir. İffet ve istikâmet içinde geçmediği takdirde ise, gençlik çok kısadır. Bir fırtına kadar çabuk, hızlı ve heyecanla akar, eser, geçer. </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Gençlik hayatının çabuk gideceğinden aslâ şüphe edilmemesi gerektiğini; yaz’ın güze ve kışa yer vermesi ve gündüzün akşama ve geceye dönüşmesi kesinliğinde, gençliğin de yerini ihtiyarlığa ve ölüme bırakacağını beyan eden Bedîüzzaman Hazretleri; fânî ve geçici gençliğin istikamet dâiresinde iffetle hayra sevk edilmesi halinde o gençlikle ebedî bir gençlik kazanmanın mümkün olacağını, bütün semâvî kitapların ve bütün peygamberlerin bunu müjde ettiklerini kaydeder. </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Üstad Saîd Nursî Hazretlerine göre, güzel gençlik nîmeti gayr-i meşrû sefâhet ve haram keyifler için sarf edildiği takdirde; ikisi uhrevî, altısı da dünyevî-–hemen—olmak üzere sekiz cihetle kaybedilmiş olur:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Uhrevî kayıplar şunlardır:</span></p><p><span style="font-size: 12px">1- Âhiret mes’ûliyeti. Haram gençlik keyifleri, tövbe edilmediği takdirde, Mahşerde ve Mahkeme-i Kübrâ’da geriye dönüşsüz pişmanlıklara sebep olur. </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">2- Kabir azabı diğer bir uhrevî kayıptır.</span></p><p><span style="font-size: 12px">Dünyevî kayıplar ise şunlardır:</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">1- Haram lezzetin içinde bulunan; bu lezzetin bitmesinden gelen “teessüf” acısı ve sona ermesinden doğan “hüzün” belâsı, yüreğimizi derinden yakar. Çünkü lezzetin helâl olmasına dikkat edilirse, bu dikkat ve duyarlılık mânevî şükür hükmüne geçer; görünüşte bitse de, hazîne-i İlâhî’de devamı vardır! Şükredilen her nîmet, bir Cennet nîmetidir. Fakat şükürsüz ve haram lezzetler,—göründüğü kadar olduğundan—çabuk biter. Bitiş elemi ise, lezzetin verdiği keyiften daha acıdır. İnsanı maddî-mânevî yıkar.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">2- Haram lezzet; kul hakkını ihlâle ve başkasının hakkını çiğnemeye dayanıyor ise, adâlet-i İlâhiyenin buna karşılık verdiği dünyevî bedel–-uhrevî tazminâtı hâriç—, ayrı bir cezâ takdiri olarak en beklenmedik zamanda kapımızı çalar. Burada, “Eden, bulur!” kuralı işler; bu da bizi mahveder. Helâl lezzetler ise, kendi hakkın ve alın terin olduğundan, böyle bir acı sondan muaftır.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">3- Haram lezzetin içinde “kıskançlık” elemi vardır. Taşınmaz, çekilmez, dayanılmaz; çoğu zaman vahim olaylara da sebep olur. Helâl lezzetler ise, “hak” esası üzerine kurulduğundan, özünde bu eleme yol verecek bir boşluk ve tatminsizlik bulunmaz. </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">4- Haram lezzetin içinde “ayrılık” elemi vardır. Her dünyevî keyif ve lezzette var olan “ayrılık ve firak” acısı; lezzeti ve keyfi sıfıra indirecek boyutta insan ruhunda tahribât yapar. Helâl lezzetlerde ise, Cennette tekrar kavuşma gerçekleşeceği için; dünya itibariyle ayrılık olsa da, ebedî ayrılık yoktur.</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">5- Haram lezzetin tabîatında mukabele görmemek, karşılık bulmamak ve içten sevilmemek elemi vardır. Helâl lezzetler ise; özünde hak ihlâli olmadığından ve karşılıklı nezâket ve saygıyı esas aldığından, bu elemden muaftır. </span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"> </span></p><p><span style="font-size: 12px">6- Haram lezzetler, insan ruhu üzerinde tahripkârdır. Rûhu boşluğa atar, kalbi ağlatır, vicdânı sızlatır, hâfızamızı zaafiyete uğratır, duyguları yıpratır, insanı bunaltır. Helâl lezzetler ise, Allah’ın verdiği bir izne ve müsaadeye dayandığından; bünyesinde böyle rûhî tahriplere yol açan unsurlar taşımaz. </span></p><p><span style="font-size: 12px">Bütün bu elemler, acılar ve ârızalar; haram keyiflerden gelen cüz’î lezzetleri zehirli bir bal hükmüne indirmektedir. Oysa bütün haram lezzetlerin muâdili, helâl dâirede mevcuttur. Helâl dâiresi geniştir; keyfe kâfî gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur. Allah’ın emirleri ise azdır.1</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">DUÂ</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px">Ey Hami-i Rahim! Ömrün gafletinden, gençliğin tuzağından, yaşlılığın çaresizliğinden, hayatın ağır yükünden senin rahmetine sığınıyorum! Gençliğimde helâl dairenden, yaşlılığımda rıza dairenden, iki cihanda lütuf dairenden ayırma! Gençliğimizi cennet gençliğine mukaddime kıl! Gençlerimizi haramlardan koru! Âmin!</span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p><span style="font-size: 12px"></span></p><p>Dipnot:</p><p>1- Şuâlar, s. 186; Asâ-yı Mûsâ, s. 22; Sözler, s. 33.</p><p></p><p></p><p style="text-align: center">Süleyman KÖSMENE</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Denis, post: 333556, member: 1022482"] [SIZE=3]G rumuzlu okuyucumuz: [B]“Gençlikteki haram ve günah keyiflerinin üzerimizde ne gibi tahribâtları vardır? Tavsiyeleriniz nelerdir?”[/B] Ömrün baharı olarak görülen gençlik, Kur’ân nazarında, eğer îmân ve iffet içinde geçerse, uhrevî hayatın sabahı hükmündedir. İffet ve istikâmet içinde geçmediği takdirde ise, gençlik çok kısadır. Bir fırtına kadar çabuk, hızlı ve heyecanla akar, eser, geçer. Gençlik hayatının çabuk gideceğinden aslâ şüphe edilmemesi gerektiğini; yaz’ın güze ve kışa yer vermesi ve gündüzün akşama ve geceye dönüşmesi kesinliğinde, gençliğin de yerini ihtiyarlığa ve ölüme bırakacağını beyan eden Bedîüzzaman Hazretleri; fânî ve geçici gençliğin istikamet dâiresinde iffetle hayra sevk edilmesi halinde o gençlikle ebedî bir gençlik kazanmanın mümkün olacağını, bütün semâvî kitapların ve bütün peygamberlerin bunu müjde ettiklerini kaydeder. Üstad Saîd Nursî Hazretlerine göre, güzel gençlik nîmeti gayr-i meşrû sefâhet ve haram keyifler için sarf edildiği takdirde; ikisi uhrevî, altısı da dünyevî-–hemen—olmak üzere sekiz cihetle kaybedilmiş olur: Uhrevî kayıplar şunlardır: 1- Âhiret mes’ûliyeti. Haram gençlik keyifleri, tövbe edilmediği takdirde, Mahşerde ve Mahkeme-i Kübrâ’da geriye dönüşsüz pişmanlıklara sebep olur. 2- Kabir azabı diğer bir uhrevî kayıptır. Dünyevî kayıplar ise şunlardır: 1- Haram lezzetin içinde bulunan; bu lezzetin bitmesinden gelen “teessüf” acısı ve sona ermesinden doğan “hüzün” belâsı, yüreğimizi derinden yakar. Çünkü lezzetin helâl olmasına dikkat edilirse, bu dikkat ve duyarlılık mânevî şükür hükmüne geçer; görünüşte bitse de, hazîne-i İlâhî’de devamı vardır! Şükredilen her nîmet, bir Cennet nîmetidir. Fakat şükürsüz ve haram lezzetler,—göründüğü kadar olduğundan—çabuk biter. Bitiş elemi ise, lezzetin verdiği keyiften daha acıdır. İnsanı maddî-mânevî yıkar. 2- Haram lezzet; kul hakkını ihlâle ve başkasının hakkını çiğnemeye dayanıyor ise, adâlet-i İlâhiyenin buna karşılık verdiği dünyevî bedel–-uhrevî tazminâtı hâriç—, ayrı bir cezâ takdiri olarak en beklenmedik zamanda kapımızı çalar. Burada, “Eden, bulur!” kuralı işler; bu da bizi mahveder. Helâl lezzetler ise, kendi hakkın ve alın terin olduğundan, böyle bir acı sondan muaftır. 3- Haram lezzetin içinde “kıskançlık” elemi vardır. Taşınmaz, çekilmez, dayanılmaz; çoğu zaman vahim olaylara da sebep olur. Helâl lezzetler ise, “hak” esası üzerine kurulduğundan, özünde bu eleme yol verecek bir boşluk ve tatminsizlik bulunmaz. 4- Haram lezzetin içinde “ayrılık” elemi vardır. Her dünyevî keyif ve lezzette var olan “ayrılık ve firak” acısı; lezzeti ve keyfi sıfıra indirecek boyutta insan ruhunda tahribât yapar. Helâl lezzetlerde ise, Cennette tekrar kavuşma gerçekleşeceği için; dünya itibariyle ayrılık olsa da, ebedî ayrılık yoktur. 5- Haram lezzetin tabîatında mukabele görmemek, karşılık bulmamak ve içten sevilmemek elemi vardır. Helâl lezzetler ise; özünde hak ihlâli olmadığından ve karşılıklı nezâket ve saygıyı esas aldığından, bu elemden muaftır. 6- Haram lezzetler, insan ruhu üzerinde tahripkârdır. Rûhu boşluğa atar, kalbi ağlatır, vicdânı sızlatır, hâfızamızı zaafiyete uğratır, duyguları yıpratır, insanı bunaltır. Helâl lezzetler ise, Allah’ın verdiği bir izne ve müsaadeye dayandığından; bünyesinde böyle rûhî tahriplere yol açan unsurlar taşımaz. Bütün bu elemler, acılar ve ârızalar; haram keyiflerden gelen cüz’î lezzetleri zehirli bir bal hükmüne indirmektedir. Oysa bütün haram lezzetlerin muâdili, helâl dâirede mevcuttur. Helâl dâiresi geniştir; keyfe kâfî gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur. Allah’ın emirleri ise azdır.1 DUÂ Ey Hami-i Rahim! Ömrün gafletinden, gençliğin tuzağından, yaşlılığın çaresizliğinden, hayatın ağır yükünden senin rahmetine sığınıyorum! Gençliğimde helâl dairenden, yaşlılığımda rıza dairenden, iki cihanda lütuf dairenden ayırma! Gençliğimizi cennet gençliğine mukaddime kıl! Gençlerimizi haramlardan koru! Âmin! [/SIZE] Dipnot: 1- Şuâlar, s. 186; Asâ-yı Mûsâ, s. 22; Sözler, s. 33. [CENTER]Süleyman KÖSMENE[/CENTER] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
Gençliğin baharında
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst