Bir bayram öncesiydi. Bediüzzaman, “Zübeyir, biz kıra gideceğiz. Siz burada kalın, temizlik yapın” dedi.
Zübeyir ve birkaç talebesi evde kaldılar ve temizliğe başladılar. Kilerde iki üç senedir bekleyen bozuk florasan lambalar vardı.
Talebelerden biri, “Zübeyir Ağabey, bunları ne yapalım?” diye sordu.
“İşe yaramazlar, kırıp çöpe atın.”
Onlar da öyle yaptılar.
Akşam üzeri Bediüzzaman kırdan dönmüştü.
“Ne yaptınız Zübeyir, iyice temizlediniz mi buraları?” dedi.
“Temizledik Üstadım” dedi Zübeyir.
“Aferin Zübeyir,” dedi. “O florasanları ne yaptınız?”
“Üstadım onlar iki üç senedir öylece bekliyordu. Bozuktular, tamir de edilemezlerdi. Biz de kırdık attık” dedi.
Bediüzzaman, başını iki yana doğru salladı.
“Fesübhanallah,” dedi. “Bu insanoğlunun ruhunda da kırma ve yıkma meyli varmış.”
Bediüzzaman tahribe, yıkıp yok etmeye, kırıp atmaya son derece karşıydı.
Yumurtayı pişirirken bile kabuğunu tamamen kırdırmazdı. Küçük bir delik açtırarak oradan tabağa döktürürdü.
Zübeyir ve birkaç talebesi evde kaldılar ve temizliğe başladılar. Kilerde iki üç senedir bekleyen bozuk florasan lambalar vardı.
Talebelerden biri, “Zübeyir Ağabey, bunları ne yapalım?” diye sordu.
“İşe yaramazlar, kırıp çöpe atın.”
Onlar da öyle yaptılar.
Akşam üzeri Bediüzzaman kırdan dönmüştü.
“Ne yaptınız Zübeyir, iyice temizlediniz mi buraları?” dedi.
“Temizledik Üstadım” dedi Zübeyir.
“Aferin Zübeyir,” dedi. “O florasanları ne yaptınız?”
“Üstadım onlar iki üç senedir öylece bekliyordu. Bozuktular, tamir de edilemezlerdi. Biz de kırdık attık” dedi.
Bediüzzaman, başını iki yana doğru salladı.
“Fesübhanallah,” dedi. “Bu insanoğlunun ruhunda da kırma ve yıkma meyli varmış.”
Bediüzzaman tahribe, yıkıp yok etmeye, kırıp atmaya son derece karşıydı.
Yumurtayı pişirirken bile kabuğunu tamamen kırdırmazdı. Küçük bir delik açtırarak oradan tabağa döktürürdü.