Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Meal ve Tefsir
Fizilal'il Kur'an (Seyyid Kutub)-felak suresi tefsiri
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Yeltegiyan" data-source="post: 80873" data-attributes="member: 3"><p><span style="color: #000080"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Felak</span></span></strong></span></p><p><span style="color: #000080"></span><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #ff0000"><strong>1- De ki; "Sığınırım ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rabbime.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #ff0000"><strong>2- Yarattığı şeylerin şerrinden.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #ff0000"><strong>3- Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #ff0000"><strong>4- Düğümlere üfleyip tüküren büyücü kadınların şerrinden.</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #ff0000"><strong>5- ve hased ettiği zaman hasedcinin şerrinden."</strong></span></span></span></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Ayette geçen "Felak" kavramının anlamlarından biri sabahtır. Bir anlamı da bütün yaratıklardır. Böylece varlık ve hayatın kendisinden geldiği herşeyin kaynağına işaret edilmiştir. Nitekim En'am suresinde şöyle denmiş:</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">"Tohumu ve çekirdeği çatlatan Allah'tır. O ölüden diriyi ve diriden ölüyü çıkarır. İşte Allah budur. Nasıl olur da bu gerçeği görmezlikten geliyorsunuz."</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">"Sabahı açtıran O'dur. O gerçeği dinlenme zamanı, güneş ile aynı zaman ölçme birimi yaptı. Bu, üstün iradeli ve herşeyi bilen Allah'ın düzenlemesidir." (En'am 95-96)</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Felak kavramının anlamını sabah olarak kabul ettiğimizde sabahın Rabbine sığınmış oluruz. Yani bizi kapalı ve gizli olan herşeyin şerrinden aydınlıkla koruyan ve güvenceye alan Allah'a.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Felak'ın anlamını yaratına olarak kabul ettiğimizde yaratıkların Rabbine sığınmış oluruz. Yani bizi her tür yaratığın şerrinden koruyan Allah'a. Nitekim bu anlam sonraki ayetle de uyum sağlamaktadır.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">"Yarattığı şeylerin şerrinden: '</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Yani genel ve özel olarak O'nun tüm yaratıklarının şerrinden. Yaratıkların bazı durumlarda birbirleriyle ilişkilerinde pek çok kötü yönleri vardır. Başka durumda ise pek çok iyilikleri ve yararları vardır. Burada onların kötülüklerinden Allah'a sığınılması, onların iyiliklerine gölge düşürmemek içindir. Bu varlıkları yaratan Allah onların kötülüklerinin değil, iyiliklerinin ortaya çıkacağı ortamları ve durumları oluşturmaya onları bu şekilde yönlendirmeye de kadirdir!</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">"Karanlığı çöktüğü zaman karanlığın şerrinden." Ayet-i kerimede geçen "ğasık" sözlükte kaynayan, dökülen demektir. "Vekab" ise dağlarda suların kendisinden sızdığı delik demektir. Burada çoğunlukla amaçlanan gece ve içindekilerdir. Gece yayılıp geldiğinde, ortalığı kapladığında evet İşte gecenin kendisi bu durumda korku salmaya başlar. Herşeyde gizli olan, meydana gelebilecek, bilinmeyenlerin oluşturabileceği korku şöyle dursun. Bu karanlık içinde saldıracak yırtıcı bir hayvanın, saldırıya geçecek usta bir hırsızın fırsat kollayan pusu kurmuş bir düşmanın, sokacak zehirli bir sürüngenin; vesveselerin, kuruntuların, endişelerin ve korkuların hepsi gece karanlığında yayılır. Duygular ve vicdan bunalır. Karanlık, şeytanın hareketine ve mesajlarına müsait zeminler oluşturur. Yalnızlık bastığında görülen ve görülmeyen, yürüyen ve sürünen herşey ürpertici bir hal Alır!</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">"Düğümlere üfleyip tüküren büyücü kadınların şerrinden."</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Ayet-i kerimede geçen "düğümlere üfleyenler" duyu organlarını yanıltma, sinir sistemini bozma yoluyla insanın iç alemine mesajları gönderen, psikolojik olarak insanı ve duygularını etkisi altına alan büyücü kadınlardır, cadılardır. Bunlar ip, mendil gibi şeylere düğümler atar ve üfürürler. Bu, büyü ve etkilemenin bir geleneği haline gelmiştir. Büyü eşyanın yapısını değiştirmez ve ona yeni bir gerçeklik kazandırmaz. Sadece insanın duyu organlarını ve hislerini büyücünün istediği tarafa doğru yönlendirir. Zihninde canlandırır. İşte Kur'an'ın Hz. Musa'nın kıssasını verirken tasvir ettiği büyü de budur. Taha suresinde Kur'an şöyle buyurmaktadır: "Büyücüler `Ya Musa, ya sen önce hünerini göster, ya da biz hünerimizi ortaya koyalım' dediler. Musa `Önce siz hünerinizi gösterin' dedi. O sırada adamların yere attıkları ipler ve değnekler büyülerinin etkisi ile Musa'ya yürüyorlarmış gibi göründüler. Bunun üzerine Musa'nın içine korku düştü. Allah ona dedi ki: `Korkma, üstün gelecek olan sensin: Sağ elindeki değneğini yere atıver de onların gösterdikleri marifetleri yutuversin. Onların hünerleri bir büyücü hilesinden ibarettir. Büyücü hiçbir yerde başarılı olamaz." (Taha 65-69)</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">İşte bu şekilde onların ipleri ve değnekleri gerçek yılanlara dönüşmemişlerdi. Fakat insanlara, onları hareket eden yılanlar halinde göstermişlerdi. Öyle ki Hz. Musa'nın içinde de bir korku meydana gelmişti. Sonra yüreği yatışınca Hz. Musa'nın asası gerçekten yılana dönünce gerçek ortaya çıktı. Büyü ve yanıltma tesiriyle yılan diye gösterilen ipleri ve değnekleri Asa yutuvermişti.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">İşte büyünün gerçek mahiyeti budur. Bizde onu bu şekilde kabul etmeliyiz. Ve o bu yapısıyla insanları etkiler, mesajı doğrultusunda insanlarda duygular meydana getirir. Büyücünün istediği tarafa doğru onları yönlendirir, korkutur ve sıkıntıya düşürür. Bu sınırda ve bu ölçüde durmalı. Büyünün yapısını ve düğümlere üfürmeyi böyle anlamalı ve bu şekilde değerlendirmeliyiz. Bu haliyle sihir kendisinden Allah'a sığınılması gereken bir kötülüktür. Ondan Allah'ın konuşmasına sığınmak gerekir.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Bazıları sahih olan fakat mütevatir olmayan birtakım rivayetler de Yahudi olan Lebid ibni Asam'ın Hz. Peygamberi Medine'de büyülediğini kaydetmektedirler. Bazı rivayetlerde bu büyünün süresi birkaç gün bazılarında birkaç ay olarak gösterilmektedir. Öyle ki bu sırada Hz. Peygamber eşleriyle ilişkiye geçtiğini hayal ettiği halde aslında onlara dokunmamıştır. Yapmadığı halde bazı şeyler yaptı gibi kendisine gösterilmiştir. Rivayetlere göre bu ki sure Hz. Peygamberi bu halden kurtarmak için inmiştir. Hz. Peygamber rüyasında kendisine haber verildiği şekilde yapılan büyüyü ortaya çıkarıp bu iki sureyi okuduğunda düğümler çözülmüş ve Peygamberin üzerinde bu kötü hal ortadan kalkmıştır.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Ne var ki bu rivayetler eyleminin ve tebliğinin aslını oluşturan Nebevi ismet sıfatına aykırı düşmektedir. Hz. Peygamberin her sözünün birer sünnet ve yasa olduğu şeklindeki inançla da bağdaşmamaktadır. Sonra Kur'an'ın açıklamasına da terstir. Çünkü Kur'an, Peygamberin büyülenmediğini belirtmektedir. Müşriklerin bu türden iftiralara dayalı iddialarını yalanlamaktadır. Dolayısıyla bu rivayetler gerçeğe uzak görünmektedir. inanç konusunda hadiselere itibar edilmez. Yegane kaynak Kur'an'dır. inancın ana konuları ile ilgili hadisleri esas almak için tevatür şarttır. Sonra bu iki sure tercih edilen görüşe göre Mekke'de inmiştir. Bu da rivayetlerin diğer temelini zayıflatmaktadır.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">"Ve hased ettiği zaman hased edenin şerrinden: '</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Hased, Allah'ın bazı kullarına verdiği nimete karşı kişinin içten tepki göstermesi ve o nimetin onun elinden alınmasını dilemesidir. İsterse hased eden adam bu iç tepkisinden sonra kin ve öfkenin etkisiyle o nimetin yok edilmesi için bir çaba sarf etsin isterse iç tepkisinin sınırında dursun farketmez. Hased bu türden iki tepkiyi doğurmakta ve onlara zemin hazırlamaktadır.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Biz, bu kainatın sırları, insanın iç aleminin sırları ve insan vücudunun sırları konusunda bilemediğimizi inkar etme noktasında ihtiyatlı hareket etmek zorundayız. Bilemediğimiz bu sırlardan kaynaklanan pek çok olaylar meydana gelebilir ve bu güne kadar da biz onların sırlarını çözememiş, gerçek mahiyetini anlayamamış olabiliriz. Mesela insanın uzaktaki bir insanla telepati yoluyla haberleşmesi, birbirinden uzak olan kişilerin bu vasıta ile iletişim kurmaları, sırrını çözemediğimiz olaylardan biridir. Tevatür haline gelen bunca haberlerin ve onun meydana geldiğini gösteren onca deneyimlerin gerçekliğinde şüpheye yer bırakmadığı ilişkiler ve iletişimlerdir. Fakat biz bu ilişkileri elimizdeki bilgilerle çözme imkanına sahip değiliz. İpnotizma ile uyutma olayı da bunun biridir. Bu olay da sırrı ve keyfiyeti çözülmemesine rağmen artık defalarca tekrarlanmış, deneylerle ispat edilmiş bir konudur. Telepati ve ipnotizma dışında bu evrenin, insan vücudunun ve insan ruhunun daha buna benzer nice sırları vardır.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Buna göre kıskanç adamın hased etmesi ve içinde belli bir tepkiyi, kıskanılan adàma yönelttiği zaman bu yöneltilen eylemin; elimizdeki bilgi ve deneyimlerin bu etkinin sırrına ve keyfiyetine ulaşmadığını ileri sürerek onun tesirini inkar etmemize yol açmaz. Zira biz bu sahadaki gerçeklerin ancak çok az bir kısmını bilebiliriz. Bu bildiklerimizde çoğu zaman tesadüf yolu ile sırrını çözdüğümüz olaylardır. Zamanla bu öğrendiklerimiz somut bir gerçek olarak yerleşmeye başlamaktadır.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Buna göre hasette de, kendisinden Allah'a sığınılmasını ve ondan Allah'ın himayesine girilmesini gerektiren bir kötülük vardır.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">Yüce Allah, rahmeti ve lütfu ile bizzat kendisi peygamberini ve O'nu izleyen ümmetini bu kötülüklerden kendisine sığınmaları için yönlendiriyor. Şurası da kesindir ki onlar bu direktife uygun olarak kendisine sığındıklarında Allah</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px">onları korur. Bu kötülüklerin genel ve özel tüm şerlerinden onları muhafaza eder. Buhari; -kendi senediyle- Hz. Aişe'den Hz. Peygamberin şöyle bir halini rivayet etmektedir: "Hz. Peygamber her gece yatağına girdiğinde avuçlarını birleştirir, içlerine üfler ve İhlas, Felak ve Nas surelerini avucunun içine okur, sonra ellerini vücudunun ulaşabildiği her tarafına sürerdi. Önce başından ve yüzünden başlar, vücudunun ön taraflarını sıvazlardı ve bunu üç kere tekrarlardı:' Bu hadisi Sünen yazarları da bu şekilde rivayet etmişlerdir.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> </span></span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Yeltegiyan, post: 80873, member: 3"] [COLOR=#000080][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]Felak[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][/SIZE][/FONT][/B][/COLOR][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=#ff0000][B]1- De ki; "Sığınırım ben, karanlığı yarıp sabahı ortaya çıkaran Rabbime.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=#ff0000][B]2- Yarattığı şeylerin şerrinden.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=#ff0000][B]3- Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=#ff0000][B]4- Düğümlere üfleyip tüküren büyücü kadınların şerrinden.[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=#ff0000][B]5- ve hased ettiği zaman hasedcinin şerrinden."[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]Ayette geçen "Felak" kavramının anlamlarından biri sabahtır. Bir anlamı da bütün yaratıklardır. Böylece varlık ve hayatın kendisinden geldiği herşeyin kaynağına işaret edilmiştir. Nitekim En'am suresinde şöyle denmiş:[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]"Tohumu ve çekirdeği çatlatan Allah'tır. O ölüden diriyi ve diriden ölüyü çıkarır. İşte Allah budur. Nasıl olur da bu gerçeği görmezlikten geliyorsunuz."[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]"Sabahı açtıran O'dur. O gerçeği dinlenme zamanı, güneş ile aynı zaman ölçme birimi yaptı. Bu, üstün iradeli ve herşeyi bilen Allah'ın düzenlemesidir." (En'am 95-96)[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]Felak kavramının anlamını sabah olarak kabul ettiğimizde sabahın Rabbine sığınmış oluruz. Yani bizi kapalı ve gizli olan herşeyin şerrinden aydınlıkla koruyan ve güvenceye alan Allah'a.[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]Felak'ın anlamını yaratına olarak kabul ettiğimizde yaratıkların Rabbine sığınmış oluruz. Yani bizi her tür yaratığın şerrinden koruyan Allah'a. Nitekim bu anlam sonraki ayetle de uyum sağlamaktadır.[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]"Yarattığı şeylerin şerrinden: '[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]Yani genel ve özel olarak O'nun tüm yaratıklarının şerrinden. Yaratıkların bazı durumlarda birbirleriyle ilişkilerinde pek çok kötü yönleri vardır. Başka durumda ise pek çok iyilikleri ve yararları vardır. Burada onların kötülüklerinden Allah'a sığınılması, onların iyiliklerine gölge düşürmemek içindir. Bu varlıkları yaratan Allah onların kötülüklerinin değil, iyiliklerinin ortaya çıkacağı ortamları ve durumları oluşturmaya onları bu şekilde yönlendirmeye de kadirdir![/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]"Karanlığı çöktüğü zaman karanlığın şerrinden." Ayet-i kerimede geçen "ğasık" sözlükte kaynayan, dökülen demektir. "Vekab" ise dağlarda suların kendisinden sızdığı delik demektir. Burada çoğunlukla amaçlanan gece ve içindekilerdir. Gece yayılıp geldiğinde, ortalığı kapladığında evet İşte gecenin kendisi bu durumda korku salmaya başlar. Herşeyde gizli olan, meydana gelebilecek, bilinmeyenlerin oluşturabileceği korku şöyle dursun. Bu karanlık içinde saldıracak yırtıcı bir hayvanın, saldırıya geçecek usta bir hırsızın fırsat kollayan pusu kurmuş bir düşmanın, sokacak zehirli bir sürüngenin; vesveselerin, kuruntuların, endişelerin ve korkuların hepsi gece karanlığında yayılır. Duygular ve vicdan bunalır. Karanlık, şeytanın hareketine ve mesajlarına müsait zeminler oluşturur. Yalnızlık bastığında görülen ve görülmeyen, yürüyen ve sürünen herşey ürpertici bir hal Alır![/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]"Düğümlere üfleyip tüküren büyücü kadınların şerrinden."[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]Ayet-i kerimede geçen "düğümlere üfleyenler" duyu organlarını yanıltma, sinir sistemini bozma yoluyla insanın iç alemine mesajları gönderen, psikolojik olarak insanı ve duygularını etkisi altına alan büyücü kadınlardır, cadılardır. Bunlar ip, mendil gibi şeylere düğümler atar ve üfürürler. Bu, büyü ve etkilemenin bir geleneği haline gelmiştir. Büyü eşyanın yapısını değiştirmez ve ona yeni bir gerçeklik kazandırmaz. Sadece insanın duyu organlarını ve hislerini büyücünün istediği tarafa doğru yönlendirir. Zihninde canlandırır. İşte Kur'an'ın Hz. Musa'nın kıssasını verirken tasvir ettiği büyü de budur. Taha suresinde Kur'an şöyle buyurmaktadır: "Büyücüler `Ya Musa, ya sen önce hünerini göster, ya da biz hünerimizi ortaya koyalım' dediler. Musa `Önce siz hünerinizi gösterin' dedi. O sırada adamların yere attıkları ipler ve değnekler büyülerinin etkisi ile Musa'ya yürüyorlarmış gibi göründüler. Bunun üzerine Musa'nın içine korku düştü. Allah ona dedi ki: `Korkma, üstün gelecek olan sensin: Sağ elindeki değneğini yere atıver de onların gösterdikleri marifetleri yutuversin. Onların hünerleri bir büyücü hilesinden ibarettir. Büyücü hiçbir yerde başarılı olamaz." (Taha 65-69)[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]İşte bu şekilde onların ipleri ve değnekleri gerçek yılanlara dönüşmemişlerdi. Fakat insanlara, onları hareket eden yılanlar halinde göstermişlerdi. Öyle ki Hz. Musa'nın içinde de bir korku meydana gelmişti. Sonra yüreği yatışınca Hz. Musa'nın asası gerçekten yılana dönünce gerçek ortaya çıktı. Büyü ve yanıltma tesiriyle yılan diye gösterilen ipleri ve değnekleri Asa yutuvermişti.[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]İşte büyünün gerçek mahiyeti budur. Bizde onu bu şekilde kabul etmeliyiz. Ve o bu yapısıyla insanları etkiler, mesajı doğrultusunda insanlarda duygular meydana getirir. Büyücünün istediği tarafa doğru onları yönlendirir, korkutur ve sıkıntıya düşürür. Bu sınırda ve bu ölçüde durmalı. Büyünün yapısını ve düğümlere üfürmeyi böyle anlamalı ve bu şekilde değerlendirmeliyiz. Bu haliyle sihir kendisinden Allah'a sığınılması gereken bir kötülüktür. Ondan Allah'ın konuşmasına sığınmak gerekir.[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]Bazıları sahih olan fakat mütevatir olmayan birtakım rivayetler de Yahudi olan Lebid ibni Asam'ın Hz. Peygamberi Medine'de büyülediğini kaydetmektedirler. Bazı rivayetlerde bu büyünün süresi birkaç gün bazılarında birkaç ay olarak gösterilmektedir. Öyle ki bu sırada Hz. Peygamber eşleriyle ilişkiye geçtiğini hayal ettiği halde aslında onlara dokunmamıştır. Yapmadığı halde bazı şeyler yaptı gibi kendisine gösterilmiştir. Rivayetlere göre bu ki sure Hz. Peygamberi bu halden kurtarmak için inmiştir. Hz. Peygamber rüyasında kendisine haber verildiği şekilde yapılan büyüyü ortaya çıkarıp bu iki sureyi okuduğunda düğümler çözülmüş ve Peygamberin üzerinde bu kötü hal ortadan kalkmıştır.[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]Ne var ki bu rivayetler eyleminin ve tebliğinin aslını oluşturan Nebevi ismet sıfatına aykırı düşmektedir. Hz. Peygamberin her sözünün birer sünnet ve yasa olduğu şeklindeki inançla da bağdaşmamaktadır. Sonra Kur'an'ın açıklamasına da terstir. Çünkü Kur'an, Peygamberin büyülenmediğini belirtmektedir. Müşriklerin bu türden iftiralara dayalı iddialarını yalanlamaktadır. Dolayısıyla bu rivayetler gerçeğe uzak görünmektedir. inanç konusunda hadiselere itibar edilmez. Yegane kaynak Kur'an'dır. inancın ana konuları ile ilgili hadisleri esas almak için tevatür şarttır. Sonra bu iki sure tercih edilen görüşe göre Mekke'de inmiştir. Bu da rivayetlerin diğer temelini zayıflatmaktadır.[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]"Ve hased ettiği zaman hased edenin şerrinden: '[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]Hased, Allah'ın bazı kullarına verdiği nimete karşı kişinin içten tepki göstermesi ve o nimetin onun elinden alınmasını dilemesidir. İsterse hased eden adam bu iç tepkisinden sonra kin ve öfkenin etkisiyle o nimetin yok edilmesi için bir çaba sarf etsin isterse iç tepkisinin sınırında dursun farketmez. Hased bu türden iki tepkiyi doğurmakta ve onlara zemin hazırlamaktadır.[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]Biz, bu kainatın sırları, insanın iç aleminin sırları ve insan vücudunun sırları konusunda bilemediğimizi inkar etme noktasında ihtiyatlı hareket etmek zorundayız. Bilemediğimiz bu sırlardan kaynaklanan pek çok olaylar meydana gelebilir ve bu güne kadar da biz onların sırlarını çözememiş, gerçek mahiyetini anlayamamış olabiliriz. Mesela insanın uzaktaki bir insanla telepati yoluyla haberleşmesi, birbirinden uzak olan kişilerin bu vasıta ile iletişim kurmaları, sırrını çözemediğimiz olaylardan biridir. Tevatür haline gelen bunca haberlerin ve onun meydana geldiğini gösteren onca deneyimlerin gerçekliğinde şüpheye yer bırakmadığı ilişkiler ve iletişimlerdir. Fakat biz bu ilişkileri elimizdeki bilgilerle çözme imkanına sahip değiliz. İpnotizma ile uyutma olayı da bunun biridir. Bu olay da sırrı ve keyfiyeti çözülmemesine rağmen artık defalarca tekrarlanmış, deneylerle ispat edilmiş bir konudur. Telepati ve ipnotizma dışında bu evrenin, insan vücudunun ve insan ruhunun daha buna benzer nice sırları vardır.[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]Buna göre kıskanç adamın hased etmesi ve içinde belli bir tepkiyi, kıskanılan adàma yönelttiği zaman bu yöneltilen eylemin; elimizdeki bilgi ve deneyimlerin bu etkinin sırrına ve keyfiyetine ulaşmadığını ileri sürerek onun tesirini inkar etmemize yol açmaz. Zira biz bu sahadaki gerçeklerin ancak çok az bir kısmını bilebiliriz. Bu bildiklerimizde çoğu zaman tesadüf yolu ile sırrını çözdüğümüz olaylardır. Zamanla bu öğrendiklerimiz somut bir gerçek olarak yerleşmeye başlamaktadır.[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]Buna göre hasette de, kendisinden Allah'a sığınılmasını ve ondan Allah'ın himayesine girilmesini gerektiren bir kötülük vardır.[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]Yüce Allah, rahmeti ve lütfu ile bizzat kendisi peygamberini ve O'nu izleyen ümmetini bu kötülüklerden kendisine sığınmaları için yönlendiriyor. Şurası da kesindir ki onlar bu direktife uygun olarak kendisine sığındıklarında Allah[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3]onları korur. Bu kötülüklerin genel ve özel tüm şerlerinden onları muhafaza eder. Buhari; -kendi senediyle- Hz. Aişe'den Hz. Peygamberin şöyle bir halini rivayet etmektedir: "Hz. Peygamber her gece yatağına girdiğinde avuçlarını birleştirir, içlerine üfler ve İhlas, Felak ve Nas surelerini avucunun içine okur, sonra ellerini vücudunun ulaşabildiği her tarafına sürerdi. Önce başından ve yüzünden başlar, vücudunun ön taraflarını sıvazlardı ve bunu üç kere tekrarlardı:' Bu hadisi Sünen yazarları da bu şekilde rivayet etmişlerdir.[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3] [/SIZE][/FONT][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Meal ve Tefsir
Fizilal'il Kur'an (Seyyid Kutub)-felak suresi tefsiri
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst