Fâizi Ne Alırız, Ne de Veririz!
Cenâb-ı Hak buyuruyor: “Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların "Alım-satım tıpkı faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.” (Bakara, 275) |
Rasûlullah (sav) buyurdular: “Fâizin her çeşidi kaldırılmıştır; ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız! Allâh’ın emriyle fâizcilik artık yasaktır. Câhiliyeden kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz de Abdülmuttalib’in oğlu (amcam) Abbâs’ın fâizidir.” (Müslim, Hac, 147; Ebû Dâvûd, Menâsik, 56; İbn-i Mâce, Menâsik, 76, 84 |
Rasûlullah (sav) buyuruyor: “-Yedi helâk ediciden kaçının!” Sahâbîler: “-Ey Allahın Rasûlü! Bunlar nelerdir?” diye sordular. Hz. Peygamber (sav): “-Allah’a ortak koşmak, sihir (büyü) yapmak, Allah’ın haram kıldığı bir nefsi haksız yere öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaş meydanından kaçmak, evli, namuslu ve hiç bir şeyden haberi olmayan kadınlara zina isnad etmektir,” buyurdu. (Buhârî, Vasâyâ 23, Tıb 38, Hudûd 44; Müslim, Îmân 145. Ebû Dâvûd, Vasâyâ 10; Nesâî, Vasâyâ 12) |
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri) ed-Dârr: Zarar verenleri ve zararlı yönleri de olmak üzere her şeyi yaratan, elem verici şeyleri de halk eden demektir. |
Kısa Günün Kârı Şiddetle yasaklanmış olan faizi almak da vermek de Peygamber Efendimiz tarafından lanetle karşılanmıştır. |
Lügatçe fâiz: İşlenilmek üzere veya ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr elde edilen haksız kazanç. isnad etmek: Dayandırmak. |