Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Dua Ediyorum
Ezan Duası Ve Önemi
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="memluk" data-source="post: 176180" data-attributes="member: 9260"><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: Resûllullah (s.a.s.) buyurdular ki: “Müezzine, sesinin gittiği yer boyunca mağfiret edilir. Yaş ve kuru herşey onun lehinde şehadet eder. Namaza katılan kimseye yirmibeş kat namaz sevabı yazılır. Ve iki namaz arası günahları affedilir.”17 Sesinin gittiği yere kadar müezzinin affedilmesi; Allah’ın mağrifetinin genişleğini ve çokluğunu ifade eder. Veya müezzinin sesini işitip de namaza iştirak eden herkesin bağışlanacağını müjdeler. Bu hadis-i şerifde hem müezzinliğe hem de ezanın ve içindeki hakikatlerin mümkün olduğu kadar geniş topluluklara duyurulmasına teşvik vardır. Ezanın ifade ettiği hakikatlerin güneşin doğup-battığı her yere ulaştırılmasına ve o yüce hakikatlerin hakkıyla temsiline işaret vardır.</span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">İşte ezan burada önümüze yeni bir kapı açıyor. Hem müezzine, hem dinleyene.. Günahları af kapısı.. Cemaatle namaza icabet eyleyene, saflar arasında şevkle ibadet edene, yirmi beş kat sevap kapısı. Acaba ezanın, açılmasına vesile olduğu bu kapıdan daha güzel bir kapı, ezanın bizi davet ettiği bu yapıdan daha sağlam bir yapı var mı?</span></span></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Evet müezzini, sesinin ulaştığı herşey duyar. Tekbirlerine icabet eder ve uyar. Müezzinin ne dediğini anlar, onu tanır ve tehlillerle canlanır. Doğruluğuna kendi diliyle gürül gürül şehadet eder. Tek doğruya ve en büyük hakikate davet eden, bu davetçiyi, takdir eder . Onun faziletini kabul eder. Tanıyıp faziletini kabul ettiği gibi; okunan ezanı tekrar edip, o yüce davete icabet edeni de tanır ve tebcil eder. Zira müezzin yüce olduğu kadar, ezanı huşû ve huzur içinde dinleyen ve tekrar eden; dinleyip namaza iştirak edenler de yücedir. Amr b. el-As (r.a) anlatıyor: “Bir adam Allah Resûlüne gelerek Yâ Resûlâllah! Müezzinler sevapça bizden üstünler. Onlara yetişmemiz mümkün mü? diye sordu. Yüce Nebi cevaben; ‘onların dediklerini sende tekrar et. Bitirip sona erince de dilediğini iste. Sana da aynı sevap verilecektir.’ dedi.”18 İşte külfeti az, sevabı çok, güzel bir ibadet. İşte çok kolay elde edilebilecek geniş bir af ve mağrifet.</span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Peki ezan nasıl dinlenir? Ezana saygı nasıl gösterilir? Bunu da dinimiz adına her şeyi kendisinden öğrendiğimiz, Rehber-i Ekmel Yüce Peygamberimizden öğreniyoruz. Zira Hakk ve hakikate ondan daha derin bir saygı duyan yoktur. O, bu manâda da bir Rehber-i Ekberdir. İşte Efendimiz buyuruyor ki: “Ezanı işittiğiniz zaman siz de müezzinin dediğini deyin.”20 Resûlü Ekremin bu konudaki uygulamasını, Ümmü Habîbe validemiz şu şekilde anlatmaktadır: “Peygamber (s.a.s.), benim yanımda bulunduğu zaman, müezzinin ezan okuduğunu duydum. Müezzin sustuğu anda, onun söylediğini tekrar ederd </span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Hz. Ömer’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte de bunun karşılığında cennet vaad edilmektedir: </span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">“Resûlüllah (s.a.s.) buyurdular ki: Müezzin, ‘Allahu ekber Allahu ekber’ deyince sizden kim samimiyetle, ‘Allahu ekber, Allahu ekber’ derse, sonra müezzin: ‘Eşhedu en lâ ilâhe illâllah’ deyince, ‘Eşhedu en lâ ilâhe illâllah’ derse; sonra müezzin: ‘Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah’ deyince, ‘Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah’ derse; sonra müezzin: ‘Hayye ale’s-salâh’ deyince ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ derse; sonra müezzin: ‘Hayye ale’l-felâh’ deyince, ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ derse; sonra müezzin: ‘Allahu ekber Allahu ekber’ deyince, ‘Allahu ekber Allahu ekber’ derse; sonra müezzin: ‘Lailâhe illâllah’ deyince ‘Lâilahe illâllah’ derse cennete girer.”22</span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Evet; bu ulvî hakikat, bu yüce sesler ve tekbirler karşısında Fahr-i Kâinat, adeta hazır ola geçmemizi istemiştir. Bu yönüyle ezan, adeta bir dikkat komutu gibidir. Ezanın ilk kelimesi olan “Allah…” lafzı duyulur duyulmaz, herkes kendini toparlayacaktır. Uygunsuz tutum, durum ve davranışlardan uzak duracaktır. Huzur ve huşu içinde sadece ezanı dinleyecektir. Konuşan Hak ve hakikattir, Hakk’a kulak verilecektir. Her şey susacak, ezan konuşacak, ezanla konuşulacaktır. Ezanlaşılacaktır.. Ezandan irfan ve iz’an alınacaktır. Bu manâda ezan bize, malâyâniyattan uzaklaşma uyarısı, bir temkin ve bir zikr-i daimî dersidir. </span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">İşte Peygamberimiz (s.a.s.), ezanı duyar duymaz, kulak vermiş, gönlünü vermiş, duyduklarını tekrarla duâya durmuştur. Davete icabet ederek kulluğunu eda etmiştir. Sadece dilde kalmamış, dudaklarından eksik olmayan duâlarını, davet edilen yere icabetle de pekiştirmiştir. Gerçek manâda ezana saygı ve davete icabet de ancak budur.</span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Evet; ezan okunurken, kainatta en büyük hakikat konuşurken, herkes susmalı, her şey durmalı, herkes ve her şey tekbir ve şehadetlerle dolmalıdır. Bütün hamdler senalar sadece O’nadır, Tek “Bir”le beraber olmalıdır. Kur’ân okuyan bile okumasını kesip ezanı dinlemelidir. Selam veren selamı vermemeli, namaza durmak isteyen dahi, namaza kalkmamalıdır. Zira ezan, selamdır. Ezan duâdır. Ezan duâ ânıdır. Mü’min buna katılmalıdır. Ezan dikkattir, dikkat ânıdır. Herkes dikkatle onu takip etmelidir. Zira ezan, duâlara mutlaka cevap verildiği ganimet zamanıdır. Af için fırsat ânıdır. Mümin dikkat eder, takib ederse, sükût murakabesine dalar, gönlünün diliyle yalvarırsa kazanır.</span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">İşte bu dikkat ve diriliş ânını kaçırmış olan çok şey kaçırmış olabilir. Resûlüllah (s.a.s.) buyuruyor ki: “Şu beş şey için semanın kapıları açılır; Kur’ân okunduğu an, düşmanla karşılaşıldığı an, yağmur yağdığı an, mazlum duâ ettiği an ve ezan okunduğu an.”23</span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Kamet getirildiği zaman dilimi de böyle bir lutuf ânıdır. “Ezan okunduğu an, semanın kapıları açılır ve duâlara icabet edilir. Kamet getirildiği anda ise hiçbir duâ reddolunmaz.”24 </span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Namaz için kamet getirildiği ânın değeri bir başka hadisde şöyle ifade edilmektedir: “Şu dört yerde semanın kapıları açılır ve duâlara icabet edilir. Allah yolunda düşmanla karşılaşıldığında, yağmur yağdığı zamanda, namaz için kamet getirildiğinde ve Kâbe görüldüğünde.”25 </span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Yine bir başka hadisde Allah Resûlü (s.a.s.), ezanla kamet arasındaki vaktin değerine de dikkatlerimizi çekmektedir: “Dikkatli olun! Ezanla kamet arasında yapılan duâ red olunmaz. Onun için o vakitlerde duâ edin.”26 Hadisin başka bir rivayetinde şu ilave de vardır: “Bunun üzerine sahabe-i kiram; ‘Ya Resûlallah! O an duâlarımızda Allah’tan ne isteyelim?” diye sordular. Resûlüllah (s.a.s.): “Dünya ve ahirette af ve afiyet isteyin”27 buyurdular. Bunun hikmeti ise “ilahî rahmetin inmesi ve her tarafı kaplaması; duâ edenin de tam bir teslimiyet arz ederek ilahî rahmeti hak edecek bir konumda durmasıdır.”28 Bunun için ezan ve kamet esnasında asla konuşulmaz. Selam verilmez. Aksırana “yerhamukellah” bile denilmez. Hatta bu duâyı o anda içinden bile söyleyemez. Bazı kaynaklarda öksürmenin de konuşmak olarak kabul edildiği belirtilmektedir.29</span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Ezan okunurken müezzine icabette, tekbirler ve kelime-i şehadetler yukarıda hadis-i şerifte de geçtiği üzere aynen tekrar edilir.30 “Hayye ale’s Salâh” ve “Hayye ale’l Felâh” cümlesinde “lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” denilir. Yani; Allah’tan başka güç ve kuvvet yoktur. Yoksa müezzinin bu emirlerini aynen bizim de tekrar etmemizin bir anlamı olmayacağı gibi bu doğru da olmazdı. Çünkü bir emri aynıyla tekrar etmek eğlence ve alay sayılır. Onun için müezzinin “Namaza koşun, kurtuluşa koşun, yönelin” emirleri karşısında bize, bu tesbihi söyleme tavsiye edilmiştir. Burada söylenen bu cümlenin manâsını ezandaki bu emirle şöyle irtibatlandırabiliriz: “Allah’a isyandan ancak Allah’ın kuvveti ile, onun muhafazası ile korunulur. Allah’a hakkıyla itaate de yine Allah’ın yardımı ve kuvveti ile ancak muvaffak olunur.”31 Çünkü “Bu büyük ibadetle en büyük murada ermek en üstün hayır ve en büyük bahtiyarlıktır. Fakat bizden engelleri kaldırıp itaat ve ibadetlere kuvvet verecek olan şanı yüce Rabbimizdir. Binaenaleyh bu konuda da kendisinden yardım dileriz.”32</span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="memluk, post: 176180, member: 9260"] [FONT=Arial][SIZE=3]Ebu Hüreyre (r.a) anlatıyor: Resûllullah (s.a.s.) buyurdular ki: “Müezzine, sesinin gittiği yer boyunca mağfiret edilir. Yaş ve kuru herşey onun lehinde şehadet eder. Namaza katılan kimseye yirmibeş kat namaz sevabı yazılır. Ve iki namaz arası günahları affedilir.”17 Sesinin gittiği yere kadar müezzinin affedilmesi; Allah’ın mağrifetinin genişleğini ve çokluğunu ifade eder. Veya müezzinin sesini işitip de namaza iştirak eden herkesin bağışlanacağını müjdeler. Bu hadis-i şerifde hem müezzinliğe hem de ezanın ve içindeki hakikatlerin mümkün olduğu kadar geniş topluluklara duyurulmasına teşvik vardır. Ezanın ifade ettiği hakikatlerin güneşin doğup-battığı her yere ulaştırılmasına ve o yüce hakikatlerin hakkıyla temsiline işaret vardır.[/SIZE][/FONT] [SIZE=3] [/SIZE] [FONT=Arial][SIZE=3]İşte ezan burada önümüze yeni bir kapı açıyor. Hem müezzine, hem dinleyene.. Günahları af kapısı.. Cemaatle namaza icabet eyleyene, saflar arasında şevkle ibadet edene, yirmi beş kat sevap kapısı. Acaba ezanın, açılmasına vesile olduğu bu kapıdan daha güzel bir kapı, ezanın bizi davet ettiği bu yapıdan daha sağlam bir yapı var mı?[/SIZE][/FONT] [FONT=Arial][SIZE=3]Evet müezzini, sesinin ulaştığı herşey duyar. Tekbirlerine icabet eder ve uyar. Müezzinin ne dediğini anlar, onu tanır ve tehlillerle canlanır. Doğruluğuna kendi diliyle gürül gürül şehadet eder. Tek doğruya ve en büyük hakikate davet eden, bu davetçiyi, takdir eder . Onun faziletini kabul eder. Tanıyıp faziletini kabul ettiği gibi; okunan ezanı tekrar edip, o yüce davete icabet edeni de tanır ve tebcil eder. Zira müezzin yüce olduğu kadar, ezanı huşû ve huzur içinde dinleyen ve tekrar eden; dinleyip namaza iştirak edenler de yücedir. Amr b. el-As (r.a) anlatıyor: “Bir adam Allah Resûlüne gelerek Yâ Resûlâllah! Müezzinler sevapça bizden üstünler. Onlara yetişmemiz mümkün mü? diye sordu. Yüce Nebi cevaben; ‘onların dediklerini sende tekrar et. Bitirip sona erince de dilediğini iste. Sana da aynı sevap verilecektir.’ dedi.”18 İşte külfeti az, sevabı çok, güzel bir ibadet. İşte çok kolay elde edilebilecek geniş bir af ve mağrifet.[/SIZE][/FONT] [SIZE=3][/SIZE] [FONT=Arial][SIZE=3]Peki ezan nasıl dinlenir? Ezana saygı nasıl gösterilir? Bunu da dinimiz adına her şeyi kendisinden öğrendiğimiz, Rehber-i Ekmel Yüce Peygamberimizden öğreniyoruz. Zira Hakk ve hakikate ondan daha derin bir saygı duyan yoktur. O, bu manâda da bir Rehber-i Ekberdir. İşte Efendimiz buyuruyor ki: “Ezanı işittiğiniz zaman siz de müezzinin dediğini deyin.”20 Resûlü Ekremin bu konudaki uygulamasını, Ümmü Habîbe validemiz şu şekilde anlatmaktadır: “Peygamber (s.a.s.), benim yanımda bulunduğu zaman, müezzinin ezan okuduğunu duydum. Müezzin sustuğu anda, onun söylediğini tekrar ederd [/SIZE][/FONT] [SIZE=3] [/SIZE] [FONT=Arial][SIZE=3]Hz. Ömer’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte de bunun karşılığında cennet vaad edilmektedir: [/SIZE][/FONT] [SIZE=3] [/SIZE] [FONT=Arial][SIZE=3]“Resûlüllah (s.a.s.) buyurdular ki: Müezzin, ‘Allahu ekber Allahu ekber’ deyince sizden kim samimiyetle, ‘Allahu ekber, Allahu ekber’ derse, sonra müezzin: ‘Eşhedu en lâ ilâhe illâllah’ deyince, ‘Eşhedu en lâ ilâhe illâllah’ derse; sonra müezzin: ‘Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah’ deyince, ‘Eşhedü enne Muhammeden Resûlüllah’ derse; sonra müezzin: ‘Hayye ale’s-salâh’ deyince ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ derse; sonra müezzin: ‘Hayye ale’l-felâh’ deyince, ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh’ derse; sonra müezzin: ‘Allahu ekber Allahu ekber’ deyince, ‘Allahu ekber Allahu ekber’ derse; sonra müezzin: ‘Lailâhe illâllah’ deyince ‘Lâilahe illâllah’ derse cennete girer.”22[/SIZE][/FONT] [SIZE=3] [/SIZE] [FONT=Arial][SIZE=3]Evet; bu ulvî hakikat, bu yüce sesler ve tekbirler karşısında Fahr-i Kâinat, adeta hazır ola geçmemizi istemiştir. Bu yönüyle ezan, adeta bir dikkat komutu gibidir. Ezanın ilk kelimesi olan “Allah…” lafzı duyulur duyulmaz, herkes kendini toparlayacaktır. Uygunsuz tutum, durum ve davranışlardan uzak duracaktır. Huzur ve huşu içinde sadece ezanı dinleyecektir. Konuşan Hak ve hakikattir, Hakk’a kulak verilecektir. Her şey susacak, ezan konuşacak, ezanla konuşulacaktır. Ezanlaşılacaktır.. Ezandan irfan ve iz’an alınacaktır. Bu manâda ezan bize, malâyâniyattan uzaklaşma uyarısı, bir temkin ve bir zikr-i daimî dersidir. [/SIZE][/FONT] [SIZE=3] [/SIZE] [FONT=Arial][SIZE=3]İşte Peygamberimiz (s.a.s.), ezanı duyar duymaz, kulak vermiş, gönlünü vermiş, duyduklarını tekrarla duâya durmuştur. Davete icabet ederek kulluğunu eda etmiştir. Sadece dilde kalmamış, dudaklarından eksik olmayan duâlarını, davet edilen yere icabetle de pekiştirmiştir. Gerçek manâda ezana saygı ve davete icabet de ancak budur.[/SIZE][/FONT] [SIZE=3] [/SIZE] [FONT=Arial][SIZE=3]Evet; ezan okunurken, kainatta en büyük hakikat konuşurken, herkes susmalı, her şey durmalı, herkes ve her şey tekbir ve şehadetlerle dolmalıdır. Bütün hamdler senalar sadece O’nadır, Tek “Bir”le beraber olmalıdır. Kur’ân okuyan bile okumasını kesip ezanı dinlemelidir. Selam veren selamı vermemeli, namaza durmak isteyen dahi, namaza kalkmamalıdır. Zira ezan, selamdır. Ezan duâdır. Ezan duâ ânıdır. Mü’min buna katılmalıdır. Ezan dikkattir, dikkat ânıdır. Herkes dikkatle onu takip etmelidir. Zira ezan, duâlara mutlaka cevap verildiği ganimet zamanıdır. Af için fırsat ânıdır. Mümin dikkat eder, takib ederse, sükût murakabesine dalar, gönlünün diliyle yalvarırsa kazanır.[/SIZE][/FONT] [SIZE=3] [/SIZE] [FONT=Arial][SIZE=3]İşte bu dikkat ve diriliş ânını kaçırmış olan çok şey kaçırmış olabilir. Resûlüllah (s.a.s.) buyuruyor ki: “Şu beş şey için semanın kapıları açılır; Kur’ân okunduğu an, düşmanla karşılaşıldığı an, yağmur yağdığı an, mazlum duâ ettiği an ve ezan okunduğu an.”23[/SIZE][/FONT] [SIZE=3] [/SIZE] [FONT=Arial][SIZE=3]Kamet getirildiği zaman dilimi de böyle bir lutuf ânıdır. “Ezan okunduğu an, semanın kapıları açılır ve duâlara icabet edilir. Kamet getirildiği anda ise hiçbir duâ reddolunmaz.”24 [/SIZE][/FONT] [SIZE=3] [/SIZE] [FONT=Arial][SIZE=3]Namaz için kamet getirildiği ânın değeri bir başka hadisde şöyle ifade edilmektedir: “Şu dört yerde semanın kapıları açılır ve duâlara icabet edilir. Allah yolunda düşmanla karşılaşıldığında, yağmur yağdığı zamanda, namaz için kamet getirildiğinde ve Kâbe görüldüğünde.”25 [/SIZE][/FONT] [SIZE=3] [/SIZE] [FONT=Arial][SIZE=3]Yine bir başka hadisde Allah Resûlü (s.a.s.), ezanla kamet arasındaki vaktin değerine de dikkatlerimizi çekmektedir: “Dikkatli olun! Ezanla kamet arasında yapılan duâ red olunmaz. Onun için o vakitlerde duâ edin.”26 Hadisin başka bir rivayetinde şu ilave de vardır: “Bunun üzerine sahabe-i kiram; ‘Ya Resûlallah! O an duâlarımızda Allah’tan ne isteyelim?” diye sordular. Resûlüllah (s.a.s.): “Dünya ve ahirette af ve afiyet isteyin”27 buyurdular. Bunun hikmeti ise “ilahî rahmetin inmesi ve her tarafı kaplaması; duâ edenin de tam bir teslimiyet arz ederek ilahî rahmeti hak edecek bir konumda durmasıdır.”28 Bunun için ezan ve kamet esnasında asla konuşulmaz. Selam verilmez. Aksırana “yerhamukellah” bile denilmez. Hatta bu duâyı o anda içinden bile söyleyemez. Bazı kaynaklarda öksürmenin de konuşmak olarak kabul edildiği belirtilmektedir.29[/SIZE][/FONT] [SIZE=3] [/SIZE] [FONT=Arial][SIZE=3]Ezan okunurken müezzine icabette, tekbirler ve kelime-i şehadetler yukarıda hadis-i şerifte de geçtiği üzere aynen tekrar edilir.30 “Hayye ale’s Salâh” ve “Hayye ale’l Felâh” cümlesinde “lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” denilir. Yani; Allah’tan başka güç ve kuvvet yoktur. Yoksa müezzinin bu emirlerini aynen bizim de tekrar etmemizin bir anlamı olmayacağı gibi bu doğru da olmazdı. Çünkü bir emri aynıyla tekrar etmek eğlence ve alay sayılır. Onun için müezzinin “Namaza koşun, kurtuluşa koşun, yönelin” emirleri karşısında bize, bu tesbihi söyleme tavsiye edilmiştir. Burada söylenen bu cümlenin manâsını ezandaki bu emirle şöyle irtibatlandırabiliriz: “Allah’a isyandan ancak Allah’ın kuvveti ile, onun muhafazası ile korunulur. Allah’a hakkıyla itaate de yine Allah’ın yardımı ve kuvveti ile ancak muvaffak olunur.”31 Çünkü “Bu büyük ibadetle en büyük murada ermek en üstün hayır ve en büyük bahtiyarlıktır. Fakat bizden engelleri kaldırıp itaat ve ibadetlere kuvvet verecek olan şanı yüce Rabbimizdir. Binaenaleyh bu konuda da kendisinden yardım dileriz.”32[/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Dua Ediyorum
Ezan Duası Ve Önemi
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst