Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Peygamberler ve Peygamberlerin Hayatı
Ey Allah’ım! Kavmimi Bağışla. Çünkü Onlar, Hakikati Bilmiyorlar.
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 153487" data-attributes="member: 27"><p><strong>Hz. Nuh’un (as) İman Etmeyen Karısı ve Oğlu.</strong></p><p></p><p>Hz. Nuh’un (as) karısı, Hz. Nuh’a (as) iman etmemiş olduğu için gemiye binmemiş ve kocasının gizli sırlarını, kavminin putperest idarecilerine ulaştırmak sûretiyle ona ihanet edip arkadan vurmaya çalışmıştı. Hz. Nuh’un (as) yüzüne karşı “mecnun” diyecek kadar da alçaklıkta ileri gitmişti. </p><p></p><p>Herkes gemiye binmiş, tufan başlamıştı. Bu sırada Hz. Nuh’un oğullarından biri olan Kenan bir köşede tek başına oturuyordu. Annesi gibi o da Hz. Nuh’a iman etmemişti. O ana kadar Kenan’a sözünü dinletemeyen Hz. Nuh, hem babalık hem de peygamberlik şefkatiyle belki son anda imana gelir ümidiyle dâvetini tekrarladı. Kenan ise eski inadında devam etmişti ve helâk olup gidenlerden olmuştur. Allah, Hz. Nûh (as) ile oğlu arasında geçen kıssayı şöyle anlatmaktadır: </p><p></p><p><strong><span style="color: Navy">“Nuh dedi ki: ‘Binin gemiye! Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allah’ın adıyladır. Gerçekten Rabbim Gafurdur, Rahîmdir’ (Affı, rahmet ve ihsanı pek boldur). Gemi onları dağlar gibi dalgalar arasından geçirirken, Nuh biraz ötede olan oğluna: </span></strong></p><p><strong><span style="color: Navy"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Navy"><span style="color: DarkGreen">‘Evlâdım, gel sen de bizimle gemiye bin de, kâfirlerle beraber kalma!’ diye seslendi. O: ‘Beni sudan koruyacak bir dağa sığınırım!’ dedi. Nuh ise: ‘Bugün Allah’ın helâk emrinden koruyacak hiçbir kuvvet yoktur. Ancak O’nun merhamet ettiği kurtulur!’ der demez, birden aralarına dalga girdi ve oğlu boğulanlardan oldu. </span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Navy"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Navy">“Kâfirler boğulduktan sonra yerle göğe: ‘Ey yer suyunu yut ve sen ey gök suyunu tut!’ diye emir buyruldu. Su çekildi, iş bitirildi ve gemi Cudi üzerinde yerleşti ve ‘Kahrolsun o zalimler!’ denildi.”</span></strong> (Hûd Sûresi, 41-44) </p><p></p><p>İnsanlar bizzat kendi iradeleriyle imana talip olmadıkça, Allah kimsenin kalbine zorla iman koymaz. İmanı elde etmiş kimselerin kalbinden de, hiçbir sebep yokken imanını zorla çekip almaz. Kul kendi fiil ve hareketleriyle mü’min olma liyakatini kaybederse, Allah da onun kalbindeki iman nurunu söndürür, o kulu küfür karanlıklarına atar. </p><p></p><p><strong>Hz. Nuh’un (as) karısı ve oğlu peygamber ocağında yaşadıkları ve iyi bir çevrede bulundukları halde, irade ve ihtiyarlarını kötüye kullanarak iman etmemişlerdir. </strong>Asıl mesele, kişinin hür iradesiyle iman ve küfür yolundan birini tercih etmekte düğümlenmektedir.<strong> İmanı elde etmek için, önce insanda arzu, cehd, gayret ve takip lâzımdır. </strong>Allah’ın onu ihsan etmesi, işte bu başlangıçlar üzerinde tecelli edecektir. İnsan da böylece mü’min bir kul olacaktır. </p><p></p><p><span style="color: DarkGreen"><strong>“Öyleyse, iman, Şems-i Ezelî’den vicdan-ı beşere ihsan edilen bir nur ve bir şuâdır ki, vicdanın içyüzünü tamamıyla ışıklandırır. Ve bu sayede, bütün kâinatla bir ünsiyet, bir emniyet peyda olur ve her şeyle kesb-i muârefe eder. Ve insanın kalbinde öyle bir kuvve-i maneviye husûle gelir ki, insan, o kuvvetle her musîbete, her hâdiseye karşı mukavemet edebilir. Ve öyle bir vüs’at ve genişlik verir ki, insan o vüs’atle geçmiş ve gelecek zamanları yutabilir.”</strong></span> (İşârâtü’l-İ’câz, s. 74) </p><p></p><p> Burada mü’minlerin annesi Hz. Hatice (r.anhâ) validemizi hatırlamamak elde değil. O ilk anda Resûl-i Ekrem’e (asm) bütün varlığıyla destek olmuştur. Onun gibi Hz. Nuh’un karısı Vaile ve oğlu Kenan da aynı sadakat ve desteği gösterseydi, belki Hz. Nuh (as) bu kadar sıkıntının altında ezilmeyecekti. </p><p>Dâhildeki huzursuzluk, insan için dışarıdan gelen huzursuzluktan daha etkili ve yıkıcıdır. İşte Hz. Nuh (as) dışarıda putperest ve zalim bir kavme içeride de onlarla işbirliği yapan oğlu Kenan ve karısı Vaile’ye karşı çetin bir mücadele vermek zorunda kalmıştı. </p><p></p><p></p><p><span style="color: DarkGreen"><u><strong>AHMET ÖZDEMİR </strong></u></span></p><p><span style="color: DarkGreen"><u><strong></strong></u></span><span style="color: DarkGreen"><u><strong><span style="font-size: 10px">Ramazan/Yeniasya</span></strong></u></span></p><p><span style="color: DarkGreen"><u><strong><span style="font-size: 10px">31.08.2009</span></strong></u></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 153487, member: 27"] [b]Hz. Nuh’un (as) İman Etmeyen Karısı ve Oğlu.[/b] Hz. Nuh’un (as) karısı, Hz. Nuh’a (as) iman etmemiş olduğu için gemiye binmemiş ve kocasının gizli sırlarını, kavminin putperest idarecilerine ulaştırmak sûretiyle ona ihanet edip arkadan vurmaya çalışmıştı. Hz. Nuh’un (as) yüzüne karşı “mecnun” diyecek kadar da alçaklıkta ileri gitmişti. Herkes gemiye binmiş, tufan başlamıştı. Bu sırada Hz. Nuh’un oğullarından biri olan Kenan bir köşede tek başına oturuyordu. Annesi gibi o da Hz. Nuh’a iman etmemişti. O ana kadar Kenan’a sözünü dinletemeyen Hz. Nuh, hem babalık hem de peygamberlik şefkatiyle belki son anda imana gelir ümidiyle dâvetini tekrarladı. Kenan ise eski inadında devam etmişti ve helâk olup gidenlerden olmuştur. Allah, Hz. Nûh (as) ile oğlu arasında geçen kıssayı şöyle anlatmaktadır: [B][COLOR=Navy]“Nuh dedi ki: ‘Binin gemiye! Onun yüzüp gitmesi de, durması da Allah’ın adıyladır. Gerçekten Rabbim Gafurdur, Rahîmdir’ (Affı, rahmet ve ihsanı pek boldur). Gemi onları dağlar gibi dalgalar arasından geçirirken, Nuh biraz ötede olan oğluna: [/COLOR][/B] [B][COLOR=Navy][COLOR=DarkGreen]‘Evlâdım, gel sen de bizimle gemiye bin de, kâfirlerle beraber kalma!’ diye seslendi. O: ‘Beni sudan koruyacak bir dağa sığınırım!’ dedi. Nuh ise: ‘Bugün Allah’ın helâk emrinden koruyacak hiçbir kuvvet yoktur. Ancak O’nun merhamet ettiği kurtulur!’ der demez, birden aralarına dalga girdi ve oğlu boğulanlardan oldu. [/COLOR] [/COLOR][/B] [B][COLOR=Navy]“Kâfirler boğulduktan sonra yerle göğe: ‘Ey yer suyunu yut ve sen ey gök suyunu tut!’ diye emir buyruldu. Su çekildi, iş bitirildi ve gemi Cudi üzerinde yerleşti ve ‘Kahrolsun o zalimler!’ denildi.”[/COLOR][/B] (Hûd Sûresi, 41-44) İnsanlar bizzat kendi iradeleriyle imana talip olmadıkça, Allah kimsenin kalbine zorla iman koymaz. İmanı elde etmiş kimselerin kalbinden de, hiçbir sebep yokken imanını zorla çekip almaz. Kul kendi fiil ve hareketleriyle mü’min olma liyakatini kaybederse, Allah da onun kalbindeki iman nurunu söndürür, o kulu küfür karanlıklarına atar. [B]Hz. Nuh’un (as) karısı ve oğlu peygamber ocağında yaşadıkları ve iyi bir çevrede bulundukları halde, irade ve ihtiyarlarını kötüye kullanarak iman etmemişlerdir. [/B]Asıl mesele, kişinin hür iradesiyle iman ve küfür yolundan birini tercih etmekte düğümlenmektedir.[B] İmanı elde etmek için, önce insanda arzu, cehd, gayret ve takip lâzımdır. [/B]Allah’ın onu ihsan etmesi, işte bu başlangıçlar üzerinde tecelli edecektir. İnsan da böylece mü’min bir kul olacaktır. [COLOR=DarkGreen][B]“Öyleyse, iman, Şems-i Ezelî’den vicdan-ı beşere ihsan edilen bir nur ve bir şuâdır ki, vicdanın içyüzünü tamamıyla ışıklandırır. Ve bu sayede, bütün kâinatla bir ünsiyet, bir emniyet peyda olur ve her şeyle kesb-i muârefe eder. Ve insanın kalbinde öyle bir kuvve-i maneviye husûle gelir ki, insan, o kuvvetle her musîbete, her hâdiseye karşı mukavemet edebilir. Ve öyle bir vüs’at ve genişlik verir ki, insan o vüs’atle geçmiş ve gelecek zamanları yutabilir.”[/B][/COLOR] (İşârâtü’l-İ’câz, s. 74) Burada mü’minlerin annesi Hz. Hatice (r.anhâ) validemizi hatırlamamak elde değil. O ilk anda Resûl-i Ekrem’e (asm) bütün varlığıyla destek olmuştur. Onun gibi Hz. Nuh’un karısı Vaile ve oğlu Kenan da aynı sadakat ve desteği gösterseydi, belki Hz. Nuh (as) bu kadar sıkıntının altında ezilmeyecekti. Dâhildeki huzursuzluk, insan için dışarıdan gelen huzursuzluktan daha etkili ve yıkıcıdır. İşte Hz. Nuh (as) dışarıda putperest ve zalim bir kavme içeride de onlarla işbirliği yapan oğlu Kenan ve karısı Vaile’ye karşı çetin bir mücadele vermek zorunda kalmıştı. [COLOR=DarkGreen][U][B]AHMET ÖZDEMİR [/B][/U][/COLOR][COLOR=DarkGreen][U][B][SIZE=2]Ramazan/Yeniasya[/SIZE][/B][/U][/COLOR] [COLOR=DarkGreen][U][B][SIZE=2]31.08.2009[/SIZE][/B][/U][/COLOR] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Peygamberler ve Peygamberlerin Hayatı
Ey Allah’ım! Kavmimi Bağışla. Çünkü Onlar, Hakikati Bilmiyorlar.
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst