Esir maddesini yeniden düşünmek

Sergerdan

Well-known member
ABDULLAH AYMAZ

1993 senesinin başında Boston'da, Amerika'nın önde gelen üniversitelerinden MİT'ten emekli Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz'ın ziyaretine gittik. Çünkü, 1992 senesinde bizim gazetemiz Zaman'ın arka sayfasında "Einstein'in hatasını bulan Türk" diye bir haber çıkmıştı.
Kendisi, Denizlili ve arkadaşlarımızdan Halil İbrahim Yılmaz'ın da amcalarından. 1960'lı yıllarda Amerika'ya gelen Hüseyin Hoca, orada evlenip yerleşmiş. Yanılmıyorsam, Emre ve Levni isminde iki oğlu vardı. Sohbetimiz sırasında, bazılarının Einstein'ın hatasını bulma meselesinde "Öyle şey mi olurmuş?.." diyerek gülüp geçtiklerini söyledim. "Öyle mi?" dedi ve kalkıp ilmî dergilerde yayınlanan yazılarını gösterdi. Einstein'ın alan teorisinde hata yaptığını, kendisinin de bunu kabul ettiğini söyledi. Konuşmalar ilerleyince Hüseyin Hoca'nın, esir maddesi konusunda Einstein'dan farklı düşünen Prof. Dr. Paul Dirac ekolünden olduğunu anladım.

Fizik profesörü Dirac, Bilim ve Teknik dergisinin Mart 1977 tarihli 112. sayısındaki "Bir Esir Var mı?" başlıklı yazısında, bu soruyu, müsbet olarak cevaplandırıyor ve her yanı kaplayan ve gelişigüzel hareket eden bir elektron denizi olduğunu ifade ediyor. Yazının devamında ayrıca esir maddesinin kabul edilmesi ile ilmî görüşlerde yeni değişiklikler olacağı ve ucuz enerji üretiminde faydalar elde edileceği anlatılmaktadır.

Esir maddesi konusunda "Rusya'da Tanrıya Dönüş" isimli kitapta Rus fizikçi Nikola Kozirev'in "zaman" üzerinde düşüncelerini okumuştum. O, zamanı bir madde olarak ele alıyor ve ona enteresan özellikler atfediyor. Jiroskop deneyi dikkatimi çekti. Kitabın dipnotlarında da işaret edildiği üzere Kozirev'in aslında esir maddesinden bahsettiği anlaşılıyor.

Daha sonra Pittsburg Üniversitesi'nden Dr. Meno'nun esir maddesi hipotezinden haberdar olduk. Dr. Frank M. Meno, esir üzerindeki çalışmalarına 1961 yılında başlamış. İlk makalesini Amerika'da hiçbir yerde bastıramayınca ancak 1990 yılında Kanada'da "Physics Essays" isimli dergide yayınlatma imkanı bulmuş. Çünkü fizik dünyası "Einsteinizm" denilebilecek görüş dışında her şeye kapalı.

Dr. Meno'nun teorisine göre: Gyron (Jayron) denilen atom altı parçacık esir maddesinin temelini teşkil ediyor. Bu parçacık kürevî olmayıp iki ucu sivri ve ortası dar bir kalem şeklindedir. Kainatta her şey bu maddeden ve bu maddenin dinamiğinden ibarettir. Atomda yaklaşık 1020 Gyron vardır. Dolayısıyla kâinatın en küçük parçacığı Gyron'dur. Esirin uygulama alanları telepati gibi düşünce akışı, iletişim, enerji kontrolü, tıbbî tedaviler gibi alanlar olacaktır. Esir maddesinin yokluğuna bina edilen Michelson ve Morley'in meşhur deneyleri hatalıydı.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri'nin ilmî keşifleri de vardır. Mesela 1914'te yazdığı İşâratü'l-İ'caz tefsirinde 1930'larda ancak anlaşılan Güneş'in silkinme hareketinden bahsetmiştir. Aynı şekilde, esir maddesi ile de ilgili keşif gibi sözleri vardır: "Esir, Cenab-ı Hakk'ın gayet lâtîf, nazenin, itaatkâr bir icraat sayfası, emirlerinin nakil vasıtası ve tasarruflarının zayıf bir perdesi; yazılarının lâtif bir mürekkebi, en nazenin bir icraat hullesi, sanat eserlerinin mayası ve bir mezraa-i hububâtı (en küçük maddelerin, atomların yaratıldığı, hammaddesi ve tarlası)dır." (30. Lem'a, 6. Nükte, 1. Şua) Yani atomlar esir maddesinden yaratılmaktadırlar.

Bu esir maddesinin üzerinde zaman zaman durmamın sebebi fizikçilerimizin bu hususa özel önem vermesi içindir. Çünkü bu noktadaki keşif ve buluşların, insanlık için enerji probleminin çözülmesinde ve tedavîsi müşkül bazı hastalıkların tedavisinde yepyeni ufuklar açacağına dair kanaatimdir. Belki de âhirzamandaki müjdelenen mesut dönemde, yerlerin ve göklerin insanlık için bütün hazinelerini açması bu yolla olacaktır...
 

adese

Member
Bu meseleyi ben ilk olarak lisede sorgulamış ve coğrafya öğretmeni ile tartışmıştım.. Kendisi atmosferin dışının boşluk olduğunu iddia ediyordu. Ben de "O halde Güneş ışınları nasıl Dünyaya geliyor? Işığı Dünyaya ne taşıyor?" diye sormuştum..

Bilim dünyası esir maddesini hâl-i hâzırda kabul etmekte... Bir kısmı farklı isimler veriyor.. Esma değiştikçe hakikat tebeddül etmez, baki kalır..
 
Üst