Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
Ebediyet Yolcusunu Uğurlarken
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="ABDULLAH4" data-source="post: 375898" data-attributes="member: 1004566"><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"><strong>b) İsrâf Bakımından: </strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">İslâm birçok âyet ve hadîste isrâfı yasaklamıştır. İsrâf malın lüzumsuz yere ve ölçüsüz harcanması, sarfedilmesi demektir. Aç, çıplak, ilâçsız, tahsilsiz, eşsiz, işsiz, muhtaç müslümanlara yardım etmek varken yüzbinlerce lira sarfedilerek heybetli, süslü ve masraflı kabirlerin bina edilmesi isrâf hududu içine girmektedir. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Müslümanlar kabirlerini yaptırırken bu iki ciheti gözönüne almalı, ifrat ve tefritten sakınmalıdır. </span></span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"><strong>11. Definden Sonra Duâ Etmek ve Kur'ân Okumak: </strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Hz. Peygamber (sav) definden sonra kabrin başında bir müddet durur ve etrafındakilere şöyle derdi: "Kardeşiniz için Allah'tan mağfiret dileyin ve sorguyu şaşırmadan cevaplandırmasını isteyin; çünkü o şu anda sorguya çekilmektedir."107 </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Bu hadîs-i şerife ve sahâbe tatbikatını gösteren asârâ istinâden cenazeyi defnettikten sonra bir müddet oradan ayrılmayıp duâ ve istiğfar ile meşgul olmak sünnettir. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Kabir başında Yâsin ile Bakara sûresinin başını ve sonunu okumanın faydasını ifade eden hadîs ve eserler vardır. Bunun üzerine fukahâ ihtilâf etmiş, İmam Şâfiî ve İmam Muhammed müstehab olduğunu söylemişlerdir. Mâlikîlerden Kadı Iyâz ve Karâfî de bu görüşü benimsemişlerdir. Ahmed b. Hanbel önceleri menederken sonra bundan vazgeçmiş ve "okumakta beis yoktur", demiştir. İmam Ebû Hanife ve Mâlik'e göre kabir başında Kur'ân okumak mekrûhtur, çünkü -bu imamlara göre- okunacağına dair sahih hadîs yoktur.108 </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Ölüye faydası olan okuma hasbî, parasız, Allah rızası için edâ edilen okumadır. Para mukabilinde Kur'ân okumanın hükmünü ileride ele alacağız. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"><strong>12. Yas ve Ta'ziye: </strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">a) Yas: </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Câhiliyye devrinde kocası ölen kadın bir yıl mağaramsı bir kulübeye kapatılır, kimseyle temas etmez, yıkanmaz, saçlarını taramaz, tırnaklarını kesmezdi. Ölüye böyle yas tutmayı Hz. Peygamber (sav) menetmiş, sadece ölenin hâtırasına hürmeten yakın akraba için üç gün, koca için dört ay on gün bir nevi yas tutmayı meşrû kılmıştır. Bunlardan birincisi kocanın iznine bağlı olarak caiz, ikincisi ise gereklidir. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Yas esnâsında kadın süslenmeyi, makyajı, saç yaptırmayı renkli ve yeni elbiseler giymeyi, esans sürünmeyi terkeder.109 </span></span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"><strong>b) Ta'ziye: </strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Yakınını kaybeden ailenin ferdlerini ta'ziye etmek müstehâbdır. Hz. Peygamber (sav) ta'ziyede bulunmuş ve buna teşvik eylemiştir. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Ta'ziye memleketimizde "başın sağolsun, Allah geride kalanlara ömür versin!" gibi sözlerle ifade edilmektedir. Kelimenin lûgat mânâsı, "sabrettirmek, sabra teşvik etmek"tir. Musîbetzedeye sabretmesini, Allah'ın sabrına karşı ecir vereceğini, hepimizin Allah'a ait olduğumuzu ve tekrar ona döneceğimizi söylemekle bu vazife yerine getirilmiş olur. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Aynı yerde bulunanlar için ta'ziye müddeti üç gündür. Üç günden sonra ta'ziye yapılmaz; çünkü bu acının tazelenmesine sebep olur. Başka yerde bulunanlar üç gün tahdidine tâbi değildir.110 </span></span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"><strong>13. Ölünün Ailesine Ziyafet: </strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Hz. Ca'fer (ra) şehid olunca Rasulûllâh (sav) yakınlarına: "Ca'fer ailesine yemek yapın, çünkü onların başına -yeme içmeye bakamayacakları- büyük bir iş geldi." demiştir.111 </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Akraba ve komşuların, ölüm felâketi geçiren aileye bir günlük yemek hazırlayıp götürmesi müstehabdır. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Fakat ölünün kendi ailesinin yemek hazırlayıp başkalarına ikram etmeleri hem cahiliye devri âdetlerinden olduğu, hem de zamansız bir külfet teşkil ettiği için İslâm bilginlerince mekrûh sayılmış, bazıları haram olduğunu söylemişlerdir.112 </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"><strong>14. Vasiyetlerin İfası: </strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">İslâm ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyete önem vermiş, hem müslümanları ona teşvik etmiş, hem de geride kalanlara, meşrû vasiyetlerin yerine getirilmesini emretmiştir. Fıkıh kitaplarımızda başlı başına bir bölüm teşkil eden bu bahsi burada detaylarıyla vermemiz mümkün değildir. Birkaç önemli kaide zikretmek gerekirse şunlar olabilir: </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">a) Vârise vasiyet yoktur. Mirasçı olan bir kimseye, ayrıca vasiyet yoluyla terikeden birşey bırakılamaz. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">b) Vasiyet terikenin üçte birini aşmıyorsa yerine getirilmesi gereklidir. Üçte biri geçiyorsa fazlasını ifâ eylemek vârisler için mecburî değildir, isterlerse teberrû yoluyla yapabilirler. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">c) Üzerinde, kimsenin bilmediği kul hakkı olanlar ile ifâ edemediği ilâhî haklar bulunan mükelleflerin vasiyet etmeleri farzdır; etmezlerse mes'ûl olurlar.113 </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">IV. Ölülere Faydalı Olan İşler ve Davranışlar: </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Bundan önceki bahislerde farz, vacib, müstehab, sünnet olarak, ölen din kardeşlerimize karşı vazifelerimizi arzettik. Şüphesiz bunların da ölüye ve onların yakınlarına maddî, mânevî faydaları vardır. Burada arzetmek istediğimiz husus, vefatın vuku bulduğu güne mahsus olmadan, yapabileceğimiz ne gibi işlerin ölülerimize faydalı olacağı, Allah'ın onlara af, rahmet ve ikram ile muâmele buyurmasına vesile teşkil edeceğidir. Bu cümleden olarak kabir ziyareti, tevessül, çeşitli ibâdetler ve hayırlar üzerinde duracağız. </span></span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"><strong>A. Kabir Ziyâreti: </strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">1. Hükmü: </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Hz. Peyamber (sav) önceleri kabir ziyaretini yasaklamıştı. Bunun sebebi câhiliyye devrinden yeni çıkan müslümanların kabir ziyareti sebebiyle birtakım bâtıl inanç ve âdetleri hatırlamalarını, hataya düşmelerini önlemekti. İslâm gönüllere yerleşince kabir ziyaretine izin verdi ve bunu "âhireti hatırlama" hikmetine bağladı. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">"Sizi kabirleri ziyaretten menetmiştim; artık şimdi onları ziyaret ediniz, çünkü bu size âhireti hatırlatır. (Müslim, Ebû Dâvûd, Nesâî...) </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Bu emir dışında bizzat Rasulûllâh'ın (sav) annesinin kabrini ziyaret ettiğine, Hz. Fâtıma'nın ve Hz. Âişe'nin kabir ziyaretlerine dair rivâyetler vardır.114 </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Kadınların kabir ziyaretlerinin cevâzı -men eden rivâyetler sebebiyle- ihtilâf mevzuu olmuştur. Gayr-i meşrû davranışlarda bulunmadıkları takdirde onlar için de caiz olduğu cumhûrun görüşüdür. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Kabir ziyaretinden üç fayda hasıl olabilir: </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">a) Ziyaret eden ölümü ve âhireti hatırlar. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">b) Salih kişilerin kabirlerini ziyaret ruhlara inşirah, yüce duygulara bereket sağlar. Duâların kabulüne vesile olur. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">c) Ziyaret zaman zaman bundan haberdar olan ölülere ünsiyet bahşettiği gibi ziyaret vesilesiyle edilen dualar ve okunan âyetlerden istifade etmelerini sağlar. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Bazı müctehidlere göre ziyaretin tek faydası ibret ve hatırlamadan ibarettir. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"><strong>2. Adâbı: </strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Ziyaretçi, ölünün yüzüne doğru döner, selâm verir, duâ eder. Ziyaret esnasında sükûnet içerisinde ağlamakta bir mahzur yoktur. Hz. Âişe'nin "ne diyeyim?" sorusu üzerine Rasûl-i Ekrem (sav): "Müslümanlar, ey iman ehli! Esselâmü aleyküm! Allah isterse biz de aranıza katılacağız" de buyurmuştur. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Ziyaret esnasında kabri öpmek, yüzünü gözünü sürmek, etrafını tavaf etmek bid'attır, memnûdur.115 </span></span></span></p><p> <span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">B. Tevessül: </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Kabir ziyaretinden maksad ve faydanın ne olduğuna yukarıda temas etmiştik. Bunlardan biri de "ruhlara inşirah, yüce duygulara bereket sağlaması, yapılan duâların kabulüne vesile olması" idi. "Tevessül" de vesile ve vasıta kılmak demektir. Kabirde yatanı aracı kılarak Allah Teâla'dan birşey dilemek tevessülün istilâhi mânâsıdır. Bilhassa İbn Teymiyye'den beri (v. 728/1327) bu mesele şiddetli münakaşa ve ihtilâflara yol açmış, üzerinde uzun boylu konuşulmuş ve yazılmıştır. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">İbn Teymiyye ve taraftarlarına göre kabirler sadece ibret almak ve âhireti hatırlamak için ziyaret edilir. Hz. Peygamber (sav) de dahil olmak üzere hiçbir ölü bir fayda celbine ve bir zararın def'ine kadir olamaz ve vasıta kılınamaz. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Bunların bu maksadlarla ziyaret edilmesi, kendilerinden birşeyler istenmesi veya Allah'tan istemek için vasıta kılınmaları haram, hatta küfür ve şirktir. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">Hz. Peygamber (sav) ve yakınlarının hayatta iken vasıta kılınmaları, keza Rasulûllâh'ın (sav) âhirette şefâat etmesi haktır, vakidir. Ayrıca kişi kendi iyi amellerini de vasıta kılarak Rabbine duâ edebilir. İbn Teymiyye bu iddiasını ileri sürerken şu mânâ ve meâldeki nasslara dayanmıştır. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">1. Putperestler ve müşrikler tapındıklarına vasıta ve şefaatçi diye inanmış, bu yüzden şirke düşmüşler, Allah ve Rasûlü'nün (sav) la'netine uğramışlardır. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">2. Kul ile Allah arasında vasıtaya lüzum yoktur. Allah kullarına kendilerinden daha yakındır; O'nun izni olmadan kimse kimseye şefâat edemez. Allah'tan başkasına dua edilmez. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="font-family: 'tahoma'"><span style="color: #000000">3. Hz. Peygamber (sav) en yakınlarına dahi faydası olamayacağını, insanı kendi iman ve amelinin kurtaracağını ifade etmiştir. </span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="ABDULLAH4, post: 375898, member: 1004566"] [SIZE=3][FONT=tahoma][COLOR=#000000][B]b) İsrâf Bakımından: [/B] İslâm birçok âyet ve hadîste isrâfı yasaklamıştır. İsrâf malın lüzumsuz yere ve ölçüsüz harcanması, sarfedilmesi demektir. Aç, çıplak, ilâçsız, tahsilsiz, eşsiz, işsiz, muhtaç müslümanlara yardım etmek varken yüzbinlerce lira sarfedilerek heybetli, süslü ve masraflı kabirlerin bina edilmesi isrâf hududu içine girmektedir. Müslümanlar kabirlerini yaptırırken bu iki ciheti gözönüne almalı, ifrat ve tefritten sakınmalıdır. [B]11. Definden Sonra Duâ Etmek ve Kur'ân Okumak: [/B] Hz. Peygamber (sav) definden sonra kabrin başında bir müddet durur ve etrafındakilere şöyle derdi: "Kardeşiniz için Allah'tan mağfiret dileyin ve sorguyu şaşırmadan cevaplandırmasını isteyin; çünkü o şu anda sorguya çekilmektedir."107 Bu hadîs-i şerife ve sahâbe tatbikatını gösteren asârâ istinâden cenazeyi defnettikten sonra bir müddet oradan ayrılmayıp duâ ve istiğfar ile meşgul olmak sünnettir. Kabir başında Yâsin ile Bakara sûresinin başını ve sonunu okumanın faydasını ifade eden hadîs ve eserler vardır. Bunun üzerine fukahâ ihtilâf etmiş, İmam Şâfiî ve İmam Muhammed müstehab olduğunu söylemişlerdir. Mâlikîlerden Kadı Iyâz ve Karâfî de bu görüşü benimsemişlerdir. Ahmed b. Hanbel önceleri menederken sonra bundan vazgeçmiş ve "okumakta beis yoktur", demiştir. İmam Ebû Hanife ve Mâlik'e göre kabir başında Kur'ân okumak mekrûhtur, çünkü -bu imamlara göre- okunacağına dair sahih hadîs yoktur.108 Ölüye faydası olan okuma hasbî, parasız, Allah rızası için edâ edilen okumadır. Para mukabilinde Kur'ân okumanın hükmünü ileride ele alacağız. [B] 12. Yas ve Ta'ziye: [/B] a) Yas: Câhiliyye devrinde kocası ölen kadın bir yıl mağaramsı bir kulübeye kapatılır, kimseyle temas etmez, yıkanmaz, saçlarını taramaz, tırnaklarını kesmezdi. Ölüye böyle yas tutmayı Hz. Peygamber (sav) menetmiş, sadece ölenin hâtırasına hürmeten yakın akraba için üç gün, koca için dört ay on gün bir nevi yas tutmayı meşrû kılmıştır. Bunlardan birincisi kocanın iznine bağlı olarak caiz, ikincisi ise gereklidir. Yas esnâsında kadın süslenmeyi, makyajı, saç yaptırmayı renkli ve yeni elbiseler giymeyi, esans sürünmeyi terkeder.109 [B] b) Ta'ziye: [/B] Yakınını kaybeden ailenin ferdlerini ta'ziye etmek müstehâbdır. Hz. Peygamber (sav) ta'ziyede bulunmuş ve buna teşvik eylemiştir. Ta'ziye memleketimizde "başın sağolsun, Allah geride kalanlara ömür versin!" gibi sözlerle ifade edilmektedir. Kelimenin lûgat mânâsı, "sabrettirmek, sabra teşvik etmek"tir. Musîbetzedeye sabretmesini, Allah'ın sabrına karşı ecir vereceğini, hepimizin Allah'a ait olduğumuzu ve tekrar ona döneceğimizi söylemekle bu vazife yerine getirilmiş olur. Aynı yerde bulunanlar için ta'ziye müddeti üç gündür. Üç günden sonra ta'ziye yapılmaz; çünkü bu acının tazelenmesine sebep olur. Başka yerde bulunanlar üç gün tahdidine tâbi değildir.110 [B]13. Ölünün Ailesine Ziyafet: [/B] Hz. Ca'fer (ra) şehid olunca Rasulûllâh (sav) yakınlarına: "Ca'fer ailesine yemek yapın, çünkü onların başına -yeme içmeye bakamayacakları- büyük bir iş geldi." demiştir.111 Akraba ve komşuların, ölüm felâketi geçiren aileye bir günlük yemek hazırlayıp götürmesi müstehabdır. Fakat ölünün kendi ailesinin yemek hazırlayıp başkalarına ikram etmeleri hem cahiliye devri âdetlerinden olduğu, hem de zamansız bir külfet teşkil ettiği için İslâm bilginlerince mekrûh sayılmış, bazıları haram olduğunu söylemişlerdir.112 [B] 14. Vasiyetlerin İfası: [/B] İslâm ölüme bağlı bir tasarruf olan vasiyete önem vermiş, hem müslümanları ona teşvik etmiş, hem de geride kalanlara, meşrû vasiyetlerin yerine getirilmesini emretmiştir. Fıkıh kitaplarımızda başlı başına bir bölüm teşkil eden bu bahsi burada detaylarıyla vermemiz mümkün değildir. Birkaç önemli kaide zikretmek gerekirse şunlar olabilir: a) Vârise vasiyet yoktur. Mirasçı olan bir kimseye, ayrıca vasiyet yoluyla terikeden birşey bırakılamaz. b) Vasiyet terikenin üçte birini aşmıyorsa yerine getirilmesi gereklidir. Üçte biri geçiyorsa fazlasını ifâ eylemek vârisler için mecburî değildir, isterlerse teberrû yoluyla yapabilirler. c) Üzerinde, kimsenin bilmediği kul hakkı olanlar ile ifâ edemediği ilâhî haklar bulunan mükelleflerin vasiyet etmeleri farzdır; etmezlerse mes'ûl olurlar.113 IV. Ölülere Faydalı Olan İşler ve Davranışlar: Bundan önceki bahislerde farz, vacib, müstehab, sünnet olarak, ölen din kardeşlerimize karşı vazifelerimizi arzettik. Şüphesiz bunların da ölüye ve onların yakınlarına maddî, mânevî faydaları vardır. Burada arzetmek istediğimiz husus, vefatın vuku bulduğu güne mahsus olmadan, yapabileceğimiz ne gibi işlerin ölülerimize faydalı olacağı, Allah'ın onlara af, rahmet ve ikram ile muâmele buyurmasına vesile teşkil edeceğidir. Bu cümleden olarak kabir ziyareti, tevessül, çeşitli ibâdetler ve hayırlar üzerinde duracağız. [B] A. Kabir Ziyâreti: [/B] 1. Hükmü: Hz. Peyamber (sav) önceleri kabir ziyaretini yasaklamıştı. Bunun sebebi câhiliyye devrinden yeni çıkan müslümanların kabir ziyareti sebebiyle birtakım bâtıl inanç ve âdetleri hatırlamalarını, hataya düşmelerini önlemekti. İslâm gönüllere yerleşince kabir ziyaretine izin verdi ve bunu "âhireti hatırlama" hikmetine bağladı. "Sizi kabirleri ziyaretten menetmiştim; artık şimdi onları ziyaret ediniz, çünkü bu size âhireti hatırlatır. (Müslim, Ebû Dâvûd, Nesâî...) Bu emir dışında bizzat Rasulûllâh'ın (sav) annesinin kabrini ziyaret ettiğine, Hz. Fâtıma'nın ve Hz. Âişe'nin kabir ziyaretlerine dair rivâyetler vardır.114 Kadınların kabir ziyaretlerinin cevâzı -men eden rivâyetler sebebiyle- ihtilâf mevzuu olmuştur. Gayr-i meşrû davranışlarda bulunmadıkları takdirde onlar için de caiz olduğu cumhûrun görüşüdür. Kabir ziyaretinden üç fayda hasıl olabilir: a) Ziyaret eden ölümü ve âhireti hatırlar. b) Salih kişilerin kabirlerini ziyaret ruhlara inşirah, yüce duygulara bereket sağlar. Duâların kabulüne vesile olur. c) Ziyaret zaman zaman bundan haberdar olan ölülere ünsiyet bahşettiği gibi ziyaret vesilesiyle edilen dualar ve okunan âyetlerden istifade etmelerini sağlar. Bazı müctehidlere göre ziyaretin tek faydası ibret ve hatırlamadan ibarettir. [B] 2. Adâbı: [/B] Ziyaretçi, ölünün yüzüne doğru döner, selâm verir, duâ eder. Ziyaret esnasında sükûnet içerisinde ağlamakta bir mahzur yoktur. Hz. Âişe'nin "ne diyeyim?" sorusu üzerine Rasûl-i Ekrem (sav): "Müslümanlar, ey iman ehli! Esselâmü aleyküm! Allah isterse biz de aranıza katılacağız" de buyurmuştur. Ziyaret esnasında kabri öpmek, yüzünü gözünü sürmek, etrafını tavaf etmek bid'attır, memnûdur.115 B. Tevessül: Kabir ziyaretinden maksad ve faydanın ne olduğuna yukarıda temas etmiştik. Bunlardan biri de "ruhlara inşirah, yüce duygulara bereket sağlaması, yapılan duâların kabulüne vesile olması" idi. "Tevessül" de vesile ve vasıta kılmak demektir. Kabirde yatanı aracı kılarak Allah Teâla'dan birşey dilemek tevessülün istilâhi mânâsıdır. Bilhassa İbn Teymiyye'den beri (v. 728/1327) bu mesele şiddetli münakaşa ve ihtilâflara yol açmış, üzerinde uzun boylu konuşulmuş ve yazılmıştır. İbn Teymiyye ve taraftarlarına göre kabirler sadece ibret almak ve âhireti hatırlamak için ziyaret edilir. Hz. Peygamber (sav) de dahil olmak üzere hiçbir ölü bir fayda celbine ve bir zararın def'ine kadir olamaz ve vasıta kılınamaz. Bunların bu maksadlarla ziyaret edilmesi, kendilerinden birşeyler istenmesi veya Allah'tan istemek için vasıta kılınmaları haram, hatta küfür ve şirktir. Hz. Peygamber (sav) ve yakınlarının hayatta iken vasıta kılınmaları, keza Rasulûllâh'ın (sav) âhirette şefâat etmesi haktır, vakidir. Ayrıca kişi kendi iyi amellerini de vasıta kılarak Rabbine duâ edebilir. İbn Teymiyye bu iddiasını ileri sürerken şu mânâ ve meâldeki nasslara dayanmıştır. 1. Putperestler ve müşrikler tapındıklarına vasıta ve şefaatçi diye inanmış, bu yüzden şirke düşmüşler, Allah ve Rasûlü'nün (sav) la'netine uğramışlardır. 2. Kul ile Allah arasında vasıtaya lüzum yoktur. Allah kullarına kendilerinden daha yakındır; O'nun izni olmadan kimse kimseye şefâat edemez. Allah'tan başkasına dua edilmez. 3. Hz. Peygamber (sav) en yakınlarına dahi faydası olamayacağını, insanı kendi iman ve amelinin kurtaracağını ifade etmiştir. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
Ebediyet Yolcusunu Uğurlarken
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst