Çiçeklere Maşallah...!

topraktoprak

Well-known member
flower4b.jpg


Bismillahirrahmanirrahim

Bir zaman bahar çiçeklerinin çabuk mahvolmalarına çok yazığım geliyordu; hattâ o nâzeninlere acıyordum.
Burada beyan edilen hakikat-i imaniye gösterdi ki, o çiçekler âlem-i mânâda çekirdeklerdir.
Sâbıkan beyan ettiğimiz, ruhtan başka bütün o vücudları meyve veren birer ağaç, birer sümbül hükmünde nur-u vücud noktasında kazançları bire yüzdür. Zâhirî vücudları mahvolmaz, saklanır. Hem bâki olan hakikat-i neviyesinin tazelenen suretleridir.
Geçen baharda yaprak, çiçek, meyve gibi mevcudatı, bu bahardakinin mislidirler.
Fark yalnız itibarîdir.
O itibarî fark dahi, bu hikmet kelimelerine ve rahmet sözlerine ve kudret harflerine ayrı ayrı, müteaddit mânâları verdirmek içindir bildim.
Yazıklar yerinde "Maşallah, bârekâllah" dedim.

İşte, imanın şuuruyla ve İmân rabıtasıyla,
Arz ve Semavat San'atkârına intisap noktasında gökleri yıldızlarla,
zemini çiçekler ve güzel mahlûklarla yapan, süslendiren ve böyle her bir san'atta yüzer mucize gösteren bir san'atkârın eser-i san'atı ve böyle hadsiz harikalı bir ustanın yapılışı olmak,
ne kadar antika ve kıymettar ve şuuru varsa ne kadar iftihar eder ve şereflenir diye uzaktan hissettim.
Hususan o nihayetsiz mucizekâr usta, koca semâvât ve arzın büyük kitabını insan gibi küçük bir nüshada yazsa,
belki insanı o kitaba müntehap ve mükemmel bir hülâsa yapsa,
o insan ne kadar büyük bir şeref, bir kemal, bir kıymete medar
ve İmân ile mazhar ve şuur ve intisap ile o şerefe sahip olacağını bu âyetten ders aldığımdan niyet ve tasavvur cihetinde bütün mevcudatın dilleriyle
"Allah bize yeter; O ne güzel vekildir." (Âl-i İmrân Sûresi: 3:173) dedim.

(Şualar Dördüncü Şua Sh. 66)


Bediüzzaman Said Nursi
 
Üst