Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
Cevşen-ül Kebir hakkında
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Ahmet.1" data-source="post: 522150" data-attributes="member: 1040028"><p><strong><span style="font-family: 'Arial'">Emirdağ Lahikası ndan</span></strong></p><p></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong>Aziz, sıddık kardeşlerim!</strong></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Bir bîçare vesveseli ve hassas ve dinsizlerle görüşen bir adam, meşhur dua-i Nebevî olan Cevşen-ül Kebir hakkında ve akıl haricindeki sevab ve faziletine dair bir hadîsi görmüş, şübheye düşmüş. Demiş: "Râvi, Ehl-i Beyt'in imamlarındandır. Halbuki hadsiz bir mübalağa görünüyor. Meselâ içinde der: Bu duaya Kur'an kadar sevab verilir. Hem göklerdeki büyük melaikeler, o dua sahibini gördükçe, kürsîlerinden inip ona pek büyük bir tevazu ile hürmet ederler. Bu ise, aklın ve mantığın mikyaslarına gelmez." diye, Risale-i Nur'dan imdad istedi. Ben de Kur'andan ve Cevşen'den ve Nurlardan gayet kat'î ve tam akıl ve hikmete mutabık bir cevab verdim. Size gayet kısa bir icmalini beyan ediyorum. Şöyle ki, ona dedim:</span></span></em></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Sıddık: İnandığı değerlere devamlı doğruluk üzere ve gönülden benimseyerek bağlı olan.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Bîçare: Çaresiz.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Dua-i Nebevî: Hz. Peygamberin (asm) duası.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Râvi: Rivayet eden, nakleden, aktaran, bildiren.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Ehl-i Beyt: Hz.Peygamberin (asm) kızı Hz.Fatma'dan (ra) devam eden mübarek nesli (soyu).</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Mübalağa: Abartma.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Melaike: Melekler.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Mikyas: Ölçü.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Risale-i Nur: Nur risalesi. Bediüzzaman Said Nursinin (ra) Kur'anın imanla ilgili ayetlerini kaynak alarak imanın bütün şartlarını açıklayıp delillerle ispat ettiği çok değerli eserlerinin hepsine birden verilen isim. </span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">İmdad: Yardım.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Kat'î: Kesin.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Hikmet: Gözetien fayda ve gaye.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Mutabık: Uygun.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">İcmal: Kısaltma, özetleme, kısaca anlatma.</span></span></p><p></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong>Evvelâ: </strong></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Yirmidördüncü Söz'ün Üçüncü Dalında on aded usûl var, böyle şübheleri esasıyla keser, izale eder. Ona bak, cevabını al. </span></span></em></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Evvelâ: İl önce, birinci olarak.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">İzale: Giderme, ortadan kaldırma.</span></span></p><p></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong>Sâniyen: </strong></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Her gün bütün ümmet kadar hasenat ona işlenen ve bütün ümmetin saadetlerine yardım eden ve ism-i a'zamın mazharı ve kâinatın çekirdek-i aslîsi, hem en mükemmel ve câmi' meyvesi olan Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm, o duanın kendi hakkında o azîm mertebesini görmüş, ona haber veren Cebrail Aleyhisselâm'dan işitmiş, başkalarını kendine kıyas etmiş veya edilmiş. Demek o pek fevkalâde ve acib sevab, Zât-ı Ahmediye'nin (A.S.M.) velayet-i kübrasından ona gelmiş. Küllî, umumî değil. Belki o duanın mahiyetinde böyle hârika bir kıymet var ve ism-i a'zam mazharı olan zâtın tebaiyetiyle başkalara dahi o sevab mümkündür; fakat gayet ehemmiyetli şartları var, yalnız okumak kâfi gelmez. Yoksa müvazene-i ahkâmı bozar, farzlara ilişir.</span></span></em></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Sâniyen: İkinci olarak.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Hasenat: İyilikler, sevaplar.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">İsm-i a'zam: Allah'ın (cc) diğer isimlerini manaca kendinde bulunduran en başta gelen ve engeniş manalı ismi.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Câmi': Kendinde toplayan, çok özellikli toplayıcı.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Zât-ı Ahmediye: Hz.Muhammedin (asm) kendisi.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Aleyhissalâtü Vesselâm: Salât ve selâm O'nun üzerine olsun.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Azîm: Büyük, yüce.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Velayet-i kübra: En büyük ve yüksek velilik (ermişlik) derecesi.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Küllî: Kapsamlı genel.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Tebaiyet: Tabi olmak.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Müvazene-i ahkâm: Hükümlerin muvazenesi, dindeki emir ve yasaklarla ilgili hükümlerin dengesi.</span></span></p><p></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong>Sâlisen: </strong></span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">O dua, nasılki Zât-ı Ahmediye'ye baktığı vakit mübalağadan münezzeh ve ayn-ı hakikat oluyor; öyle de, o duadaki yüzer esma-i hüsnanın hakikatlarına baktığı zaman değil mübalağa, belki onların nihayetsiz tecellilerinden gelmesi mümkün ve gelebilen feyizlerin nihayetsizliğini göstermek için pek az bir kısmını Muhbir-i Sadık (A.S.M.) haber vermiş ve teşvik için mübhem ve mutlak bırakmış. Sonra mürur-u zamanla o kaziye-i mümkine ve mutlaka, bilfiil vaki' ve külliye telakki edilmiş.</span></span></em></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Sâlisen: Üçüncü olarak.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Münezzeh: Temiz, pak, arınmış.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Ayn-ı hakikat: Gerçeğin ta kendisi, tam gerçek.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Esma-i hüsna: En güzel isimler.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Tecelli: Görünme, kendini belli etme, ortaya çıkma.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Muhbir-i Sadık: Doğru haber veren, sadık muhbir. </span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Mübhem: Belirsiz, tam açık olmayan, gizli.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Mürur-u zaman: Zamanın geçmesi.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Kaziye-i mümkine: Mümkin kaziye, ihtimal bildiren hüküm, olasılık bildiren yargı.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Bilfiil: Uygulamada, doğrudan doğruya gerçek halinde.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Telakki: Kabul etmek, karşılamak. Kişisel anlayış ve görüş.</span></span></p><p></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px"><strong>Râbian:</strong> </span></span></em></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">"Yirminci Lem'a-i İhlas"ta bir adama beşyüz senelik bir genişlikte bir Cennet verilmesine dair olan bir haşiye var. Ona da bak, gör ki; o koca Cennet'in verilmesi, bilmediğimiz tarzda bir mâlikiyet değil, belki insan nasıl hususî hanesine çok cihetlerle mâliktir, sahibdir; öyle de zemin yüzündeki şeylere çok duygularıyla bir nevi mâliktir, tasarruf ve istifade edebilir.</span></span></em></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Râbian: Dördüncü olarak.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Haşiye: Sahife kenarına veya altına yazılan izah.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Mâlikiyet: Maliklik, sahiplik.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Mâlik: Sahip. Mülk sahibi.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Nevi: Çeşit, tür.</span></span></p><p></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Hem koca dünyayı, benim hanemdir, bana vermiş ve güneş lâmbamdır diyebilir. Demek bazı fevkalhad, hârika ve akıl haricindeki bir kısım sevablar, bu mezkûr hakikata bakar.</span></span></em></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Fevkalhad: Haddinden fazla, sınırını aşmış.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Mezkûr: Bahsedilmiş, zikredilmiş, anlatılmış ve belirtilmiş.</span></span></p><p></p><p><em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">Hem İslâmiyette her sevabın, her fazilet-i a'malin en evvel mazharı ve bizlerin bir duada, bir zerre sevabımızda, o duada bir dağ kadar sevab ve feyzi kazanan Zât-ı Ahmediye (A.S.M.), hususî virdler ve dualar ve şeriat ve risalet cihetiyle değil, belki velayet-i Ahmediye noktasında ve umumî olmayan derslerinde, kendine verilen en yüksek mertebeyi beyan eder. Kendine tam tebaiyet eden has vârislerini, o noktalara teşvik eder.</span></span></em> <span style="color: #B22222"><span style="font-size: 18px"><span style="font-family: 'Arial'">ﻭَﺍﻟْﻌِﻠْﻢُ ﻋِﻨْﺪَ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻟﺎَ ﻳَﻌْﻠَﻢُ ﺍﻟْﻐَﻴْﺐَ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟﻠَّﻪُ</span></span></span> <span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 10px"><u>Gerçek ilim Allah katındadır. Gaybı Allah'tan başkası bilemez.)</u></span></span> <em><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 12px">dedim. O vesvese edip şübhelere düşen adam, lillahilhamd kurtuldu, tam kanaatı geldi. Belki sizin bazılarınıza faidesi var diye size de gönderdim. Umumunuza binler selâm.</span></span></em></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Fazilet-i a'malin: Amellerin fazileti, ibadet ve hayırlı işlerin değeri ve üstünlüğü.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Zât-ı Ahmediye: Hz.Muhammedin (asm) kendisi. </span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Risalet: Peygamberlik.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Cihet: Yön, taraf.</span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Velayet-i Ahmediye: Hz.Muhammedin (asm) veliliği (ermişliği). </span></span></p><p><span style="color: #008000"><span style="font-family: 'Arial'">Tebaiyet: Tabi olmak.</span></span></p><p></p><p><strong><em><p style="text-align: right"><span style="font-family: 'Arial'"><span style="font-size: 15px">Said Nursi</span></span></p><p></em></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Ahmet.1, post: 522150, member: 1040028"] [B][FONT=Arial]Emirdağ Lahikası ndan[/FONT][/B] [I][FONT=Arial][SIZE=3][B]Aziz, sıddık kardeşlerim![/B] Bir bîçare vesveseli ve hassas ve dinsizlerle görüşen bir adam, meşhur dua-i Nebevî olan Cevşen-ül Kebir hakkında ve akıl haricindeki sevab ve faziletine dair bir hadîsi görmüş, şübheye düşmüş. Demiş: "Râvi, Ehl-i Beyt'in imamlarındandır. Halbuki hadsiz bir mübalağa görünüyor. Meselâ içinde der: Bu duaya Kur'an kadar sevab verilir. Hem göklerdeki büyük melaikeler, o dua sahibini gördükçe, kürsîlerinden inip ona pek büyük bir tevazu ile hürmet ederler. Bu ise, aklın ve mantığın mikyaslarına gelmez." diye, Risale-i Nur'dan imdad istedi. Ben de Kur'andan ve Cevşen'den ve Nurlardan gayet kat'î ve tam akıl ve hikmete mutabık bir cevab verdim. Size gayet kısa bir icmalini beyan ediyorum. Şöyle ki, ona dedim:[/SIZE][/FONT][/I] [COLOR="#008000"][FONT=Arial]Sıddık: İnandığı değerlere devamlı doğruluk üzere ve gönülden benimseyerek bağlı olan. Bîçare: Çaresiz. Dua-i Nebevî: Hz. Peygamberin (asm) duası. Râvi: Rivayet eden, nakleden, aktaran, bildiren. Ehl-i Beyt: Hz.Peygamberin (asm) kızı Hz.Fatma'dan (ra) devam eden mübarek nesli (soyu). Mübalağa: Abartma. Melaike: Melekler. Mikyas: Ölçü. Risale-i Nur: Nur risalesi. Bediüzzaman Said Nursinin (ra) Kur'anın imanla ilgili ayetlerini kaynak alarak imanın bütün şartlarını açıklayıp delillerle ispat ettiği çok değerli eserlerinin hepsine birden verilen isim. İmdad: Yardım. Kat'î: Kesin. Hikmet: Gözetien fayda ve gaye. Mutabık: Uygun. İcmal: Kısaltma, özetleme, kısaca anlatma.[/FONT][/COLOR] [I][FONT=Arial][SIZE=3][B]Evvelâ: [/B] Yirmidördüncü Söz'ün Üçüncü Dalında on aded usûl var, böyle şübheleri esasıyla keser, izale eder. Ona bak, cevabını al. [/SIZE][/FONT][/I] [COLOR="#008000"][FONT=Arial]Evvelâ: İl önce, birinci olarak. İzale: Giderme, ortadan kaldırma.[/FONT][/COLOR] [I][FONT=Arial][SIZE=3][B]Sâniyen: [/B] Her gün bütün ümmet kadar hasenat ona işlenen ve bütün ümmetin saadetlerine yardım eden ve ism-i a'zamın mazharı ve kâinatın çekirdek-i aslîsi, hem en mükemmel ve câmi' meyvesi olan Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm, o duanın kendi hakkında o azîm mertebesini görmüş, ona haber veren Cebrail Aleyhisselâm'dan işitmiş, başkalarını kendine kıyas etmiş veya edilmiş. Demek o pek fevkalâde ve acib sevab, Zât-ı Ahmediye'nin (A.S.M.) velayet-i kübrasından ona gelmiş. Küllî, umumî değil. Belki o duanın mahiyetinde böyle hârika bir kıymet var ve ism-i a'zam mazharı olan zâtın tebaiyetiyle başkalara dahi o sevab mümkündür; fakat gayet ehemmiyetli şartları var, yalnız okumak kâfi gelmez. Yoksa müvazene-i ahkâmı bozar, farzlara ilişir.[/SIZE][/FONT][/I] [COLOR="#008000"][FONT=Arial]Sâniyen: İkinci olarak. Hasenat: İyilikler, sevaplar. İsm-i a'zam: Allah'ın (cc) diğer isimlerini manaca kendinde bulunduran en başta gelen ve engeniş manalı ismi. Câmi': Kendinde toplayan, çok özellikli toplayıcı. Zât-ı Ahmediye: Hz.Muhammedin (asm) kendisi. Aleyhissalâtü Vesselâm: Salât ve selâm O'nun üzerine olsun. Azîm: Büyük, yüce. Velayet-i kübra: En büyük ve yüksek velilik (ermişlik) derecesi. Küllî: Kapsamlı genel. Tebaiyet: Tabi olmak. Müvazene-i ahkâm: Hükümlerin muvazenesi, dindeki emir ve yasaklarla ilgili hükümlerin dengesi.[/FONT][/COLOR] [I][FONT=Arial][SIZE=3][B]Sâlisen: [/B] O dua, nasılki Zât-ı Ahmediye'ye baktığı vakit mübalağadan münezzeh ve ayn-ı hakikat oluyor; öyle de, o duadaki yüzer esma-i hüsnanın hakikatlarına baktığı zaman değil mübalağa, belki onların nihayetsiz tecellilerinden gelmesi mümkün ve gelebilen feyizlerin nihayetsizliğini göstermek için pek az bir kısmını Muhbir-i Sadık (A.S.M.) haber vermiş ve teşvik için mübhem ve mutlak bırakmış. Sonra mürur-u zamanla o kaziye-i mümkine ve mutlaka, bilfiil vaki' ve külliye telakki edilmiş.[/SIZE][/FONT][/I] [COLOR="#008000"][FONT=Arial]Sâlisen: Üçüncü olarak. Münezzeh: Temiz, pak, arınmış. Ayn-ı hakikat: Gerçeğin ta kendisi, tam gerçek. Esma-i hüsna: En güzel isimler. Tecelli: Görünme, kendini belli etme, ortaya çıkma. Muhbir-i Sadık: Doğru haber veren, sadık muhbir. Mübhem: Belirsiz, tam açık olmayan, gizli. Mürur-u zaman: Zamanın geçmesi. Kaziye-i mümkine: Mümkin kaziye, ihtimal bildiren hüküm, olasılık bildiren yargı. Bilfiil: Uygulamada, doğrudan doğruya gerçek halinde. Telakki: Kabul etmek, karşılamak. Kişisel anlayış ve görüş.[/FONT][/COLOR] [I][FONT=Arial][SIZE=3][B]Râbian:[/B] "Yirminci Lem'a-i İhlas"ta bir adama beşyüz senelik bir genişlikte bir Cennet verilmesine dair olan bir haşiye var. Ona da bak, gör ki; o koca Cennet'in verilmesi, bilmediğimiz tarzda bir mâlikiyet değil, belki insan nasıl hususî hanesine çok cihetlerle mâliktir, sahibdir; öyle de zemin yüzündeki şeylere çok duygularıyla bir nevi mâliktir, tasarruf ve istifade edebilir.[/SIZE][/FONT][/I] [COLOR="#008000"][FONT=Arial]Râbian: Dördüncü olarak. Haşiye: Sahife kenarına veya altına yazılan izah. Mâlikiyet: Maliklik, sahiplik. Mâlik: Sahip. Mülk sahibi. Nevi: Çeşit, tür.[/FONT][/COLOR] [I][FONT=Arial][SIZE=3]Hem koca dünyayı, benim hanemdir, bana vermiş ve güneş lâmbamdır diyebilir. Demek bazı fevkalhad, hârika ve akıl haricindeki bir kısım sevablar, bu mezkûr hakikata bakar.[/SIZE][/FONT][/I] [COLOR="#008000"][FONT=Arial]Fevkalhad: Haddinden fazla, sınırını aşmış. Mezkûr: Bahsedilmiş, zikredilmiş, anlatılmış ve belirtilmiş.[/FONT][/COLOR] [I][FONT=Arial][SIZE=3]Hem İslâmiyette her sevabın, her fazilet-i a'malin en evvel mazharı ve bizlerin bir duada, bir zerre sevabımızda, o duada bir dağ kadar sevab ve feyzi kazanan Zât-ı Ahmediye (A.S.M.), hususî virdler ve dualar ve şeriat ve risalet cihetiyle değil, belki velayet-i Ahmediye noktasında ve umumî olmayan derslerinde, kendine verilen en yüksek mertebeyi beyan eder. Kendine tam tebaiyet eden has vârislerini, o noktalara teşvik eder.[/SIZE][/FONT][/I] [COLOR="#B22222"][SIZE=5][FONT=Arial]ﻭَﺍﻟْﻌِﻠْﻢُ ﻋِﻨْﺪَ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﻟﺎَ ﻳَﻌْﻠَﻢُ ﺍﻟْﻐَﻴْﺐَ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟﻠَّﻪُ[/FONT][/SIZE][/COLOR] [FONT=Arial][SIZE=2][U]Gerçek ilim Allah katındadır. Gaybı Allah'tan başkası bilemez.)[/U][/SIZE][/FONT] [I][FONT=Arial][SIZE=3]dedim. O vesvese edip şübhelere düşen adam, lillahilhamd kurtuldu, tam kanaatı geldi. Belki sizin bazılarınıza faidesi var diye size de gönderdim. Umumunuza binler selâm.[/SIZE][/FONT][/I] [COLOR="#008000"][FONT=Arial]Fazilet-i a'malin: Amellerin fazileti, ibadet ve hayırlı işlerin değeri ve üstünlüğü. Zât-ı Ahmediye: Hz.Muhammedin (asm) kendisi. Risalet: Peygamberlik. Cihet: Yön, taraf. Velayet-i Ahmediye: Hz.Muhammedin (asm) veliliği (ermişliği). Tebaiyet: Tabi olmak.[/FONT][/COLOR] [B][I][RIGHT][FONT=Arial][SIZE=4]Said Nursi[/SIZE][/FONT][/RIGHT][/I][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
Cevşen-ül Kebir hakkında
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst