Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Sahabe-i Kiram
Tabiun ve Tebe-i Tabiin
Cennet İkramı...
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Þefkat_" data-source="post: 189907" data-attributes="member: 1000731"><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">Efendimiz’e iman etmiş, davasına gönül vermiş bir sahabe Abdullah İbni Ümmü Mektûm. Maddî gözleri görmüyor. Manevî gözü ise açık. Her vakit camide Allah’ın huzurunda divan duruyor. Nasıl mı dersiniz? Bazen bir arkadaşının, bazen de elindeki değneğinin yardımıyla, bütün zorluklara katlanarak... </span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f"></span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">O günün şartlarında geniş yollar yok. Bir yağışta birçok yer çukur olmakta. Bu tür sebeplerle Abdullah’ın küçük kazalar atlatmadığı gün nadir. Arkadaşları onun hâline üzülüyorlar. </span></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">Peygamberimiz'den izin istemesi gerektiğini söylüyorlar. İzin çıkarsa ondan sonra bütün görmeyenler için bir mazeret kabul edilecek bu. </span></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">Abdullah (r.a.), “Allah Teâlâ’nın sabah akşam camiye gidip gelenin, her gidiş gelişinde ona cennette bir ikram hazırladığını” (Buhârî, Ezan, 37), gönlü mescitlere bağlı olanların kıyamette arşın gölgesinde gölgeleneceğini çok iyi biliyor. Ve Resulüllah’ın (s.a.v.): “Üç kişi birlikte bulunur da, namazı cemaatle kılmazlarsa, şeytan onları kuşatıp mağlûp eder. O halde cemaate devam edin. Sürüden ayrılan koyunu kurt yer.” (Ebû Dâvûd, Salât, 46) buyurduğunu da biliyor. </span></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">Fakat Abdullah (r.a.) görmüyor. Sabah akşam ona eşlik edecek kimsesi yok. Son zamanlar “Belki Efendiler Efendisi bunu mazeret sayar, ben de evimde kılarak bu sevaba erişirim” diye düşünüyor. Bir gün bütün cesaretini toplayarak Mescitte huzura çıkıyor ve şöyle diyor: “Ya Resûlallâh! Beni mescide getirecek bir kimsem yok. Namazlarımı evde kılmama müsaade var mı?” Rahmet Peygamberi ona izin veriyor. Abdullah (r.a.) düşüncesinde haklı olduğunu ve sormakla ne kadar iyi ettiğini düşünüyor. Dönüp giderken birkaç adım sonra Efendimiz’in sesini duyuyor: </span></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">— Sen namaz için ezan okunduğunu işitiyor musun? </span></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">— Evet… </span></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">O halde davete katıl, cemaate gel! ( Müslim, Mesâcid, 255) </span></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">Resulüllah’ın (s.a.v.) cemaatle namaza ne kadar önem verdiği ortada. Görmeyen bir sahabenin cemaatsiz namaz kılmasına gönlü hiç râzı olmadı. Gözleri gören, sağlığı sıhhati yerinde olan bizlerin cemaate gelmemesini nasıl karşılayacağını varın siz düşünün. </span></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">Çünkü Efendimiz: “Camiye komşu olanın namazı, ancak camide kıldığı takdirde (kâmil manada) namaz olur.” buyurmuştu. Hz. Ali caminin komşusu ifadesini “müezzini işiten herkes” olarak açıklamıştı. (Beyhakî, III, 57) Günümüzde müezzini duymamak neredeyse imkânsız gibidir. Korku (tehlikeli bir durum) ve hastalık dışında cemaate katılmayanın kıldığı namazın (tam bir sevapla) kabul edilmeyeceği (Ebu Dâvud, Salât 47) haber verilmiştir. </span></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">"Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) cemaatini takip eder, gelmeyenleri arayıp sorardı. Gelmeyenler ya münafıklar ya da çok hasta olanlardı. Bir sabah namazı sonrasıydı. “Filan kimse namaza geldi mi?” diye sordu. “Gelmedi.” dediler. “Filan geldi mi?” Yine “Gelmedi.” dediler. Bunun üzerine: </span></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">“İşte bu iki namaz (yatsı ve sabah) münafıklara en ağır gelen namazdır. Bunlarda ne kadar çok ecir ve sevap olduğunu bilseydiniz, diz üstü emekleyerek de olsa cemaate gelirdiniz. Birinci saf meleklerin safı gibidir. Ondaki fazileti bilseydiniz, ona yarışarak giderdiniz. Bir kimsenin diğer bir kimseyle birlikte kıldığı namaz, yalnız kıldığı namazdan daha bereketli ve sevabı daha fazladır… Beraber kılanların sayısı ne kadar çok olursa, Allah Teâlâ’nın o kadar çok hoşuna gider.” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 47) </span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">Bütün bunlardan sonra şunları söyleyebiliriz: </span></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">Camiler ümmet olarak hayatımızın ayrılmaz bir parçası olmalıdır. </span></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">Cami merkezli bir hayat tarzı yaşamamız gerekmektedir. </span></span></span></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">Camisiz, cemaatsiz bir Peygamber hayatı hayal etmek imkânsızdır. </span></span></span></p><p></p><p><span style="font-size: 15px"><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="color: #0f0f0f">Ona iman ettiğimize göre ve onun yolunda olmamız gerektiğine göre, ümmeti olarak bizlerin de camisiz ve cemaatsiz bir hayatı olmamalıdır. </span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Þefkat_, post: 189907, member: 1000731"] [SIZE=4][FONT=Verdana][COLOR=#0f0f0f]Efendimiz’e iman etmiş, davasına gönül vermiş bir sahabe Abdullah İbni Ümmü Mektûm. Maddî gözleri görmüyor. Manevî gözü ise açık. Her vakit camide Allah’ın huzurunda divan duruyor. Nasıl mı dersiniz? Bazen bir arkadaşının, bazen de elindeki değneğinin yardımıyla, bütün zorluklara katlanarak... O günün şartlarında geniş yollar yok. Bir yağışta birçok yer çukur olmakta. Bu tür sebeplerle Abdullah’ın küçük kazalar atlatmadığı gün nadir. Arkadaşları onun hâline üzülüyorlar. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Verdana][COLOR=#0f0f0f]Peygamberimiz'den izin istemesi gerektiğini söylüyorlar. İzin çıkarsa ondan sonra bütün görmeyenler için bir mazeret kabul edilecek bu. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Verdana][COLOR=#0f0f0f]Abdullah (r.a.), “Allah Teâlâ’nın sabah akşam camiye gidip gelenin, her gidiş gelişinde ona cennette bir ikram hazırladığını” (Buhârî, Ezan, 37), gönlü mescitlere bağlı olanların kıyamette arşın gölgesinde gölgeleneceğini çok iyi biliyor. Ve Resulüllah’ın (s.a.v.): “Üç kişi birlikte bulunur da, namazı cemaatle kılmazlarsa, şeytan onları kuşatıp mağlûp eder. O halde cemaate devam edin. Sürüden ayrılan koyunu kurt yer.” (Ebû Dâvûd, Salât, 46) buyurduğunu da biliyor. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Verdana][COLOR=#0f0f0f]Fakat Abdullah (r.a.) görmüyor. Sabah akşam ona eşlik edecek kimsesi yok. Son zamanlar “Belki Efendiler Efendisi bunu mazeret sayar, ben de evimde kılarak bu sevaba erişirim” diye düşünüyor. Bir gün bütün cesaretini toplayarak Mescitte huzura çıkıyor ve şöyle diyor: “Ya Resûlallâh! Beni mescide getirecek bir kimsem yok. Namazlarımı evde kılmama müsaade var mı?” Rahmet Peygamberi ona izin veriyor. Abdullah (r.a.) düşüncesinde haklı olduğunu ve sormakla ne kadar iyi ettiğini düşünüyor. Dönüp giderken birkaç adım sonra Efendimiz’in sesini duyuyor: [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Verdana][COLOR=#0f0f0f]— Sen namaz için ezan okunduğunu işitiyor musun? [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Verdana][COLOR=#0f0f0f]— Evet… [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Verdana][COLOR=#0f0f0f]O halde davete katıl, cemaate gel! ( Müslim, Mesâcid, 255) [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Verdana][COLOR=#0f0f0f]Resulüllah’ın (s.a.v.) cemaatle namaza ne kadar önem verdiği ortada. Görmeyen bir sahabenin cemaatsiz namaz kılmasına gönlü hiç râzı olmadı. Gözleri gören, sağlığı sıhhati yerinde olan bizlerin cemaate gelmemesini nasıl karşılayacağını varın siz düşünün. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Verdana][COLOR=#0f0f0f]Çünkü Efendimiz: “Camiye komşu olanın namazı, ancak camide kıldığı takdirde (kâmil manada) namaz olur.” buyurmuştu. Hz. Ali caminin komşusu ifadesini “müezzini işiten herkes” olarak açıklamıştı. (Beyhakî, III, 57) Günümüzde müezzini duymamak neredeyse imkânsız gibidir. Korku (tehlikeli bir durum) ve hastalık dışında cemaate katılmayanın kıldığı namazın (tam bir sevapla) kabul edilmeyeceği (Ebu Dâvud, Salât 47) haber verilmiştir. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Verdana][COLOR=#0f0f0f]"Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) cemaatini takip eder, gelmeyenleri arayıp sorardı. Gelmeyenler ya münafıklar ya da çok hasta olanlardı. Bir sabah namazı sonrasıydı. “Filan kimse namaza geldi mi?” diye sordu. “Gelmedi.” dediler. “Filan geldi mi?” Yine “Gelmedi.” dediler. Bunun üzerine: [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Verdana][COLOR=#0f0f0f]“İşte bu iki namaz (yatsı ve sabah) münafıklara en ağır gelen namazdır. Bunlarda ne kadar çok ecir ve sevap olduğunu bilseydiniz, diz üstü emekleyerek de olsa cemaate gelirdiniz. Birinci saf meleklerin safı gibidir. Ondaki fazileti bilseydiniz, ona yarışarak giderdiniz. Bir kimsenin diğer bir kimseyle birlikte kıldığı namaz, yalnız kıldığı namazdan daha bereketli ve sevabı daha fazladır… Beraber kılanların sayısı ne kadar çok olursa, Allah Teâlâ’nın o kadar çok hoşuna gider.” buyurdu. (Ebû Dâvûd, Salât, 47) [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Verdana][COLOR=#0f0f0f]Bütün bunlardan sonra şunları söyleyebiliriz: [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Verdana][COLOR=#0f0f0f]Camiler ümmet olarak hayatımızın ayrılmaz bir parçası olmalıdır. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Verdana][COLOR=#0f0f0f]Cami merkezli bir hayat tarzı yaşamamız gerekmektedir. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Verdana][COLOR=#0f0f0f]Camisiz, cemaatsiz bir Peygamber hayatı hayal etmek imkânsızdır. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [SIZE=4][FONT=Verdana][COLOR=#0f0f0f]Ona iman ettiğimize göre ve onun yolunda olmamız gerektiğine göre, ümmeti olarak bizlerin de camisiz ve cemaatsiz bir hayatı olmamalıdır. [/COLOR][/FONT][/SIZE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Sahabe-i Kiram
Tabiun ve Tebe-i Tabiin
Cennet İkramı...
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst