Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
büyük islam ilmihali- zekat
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Yeltegiyan" data-source="post: 78827" data-attributes="member: 3"><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> <span style="color: #ff6600">Ehli Hayvanlara Ait Zekatlar</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> 35- Ehli hayvanlar, koyun, keçi, sığır, manda, deve ve at olmak üzere altı cinstir. Bunlardan, senenin yarısından çoğunu kırlarda ve meralarda otlayıp geçinmek şartı ile sütlerini almak, üretmek ve semizletmek için beslenen hayvanlara "Saime" denir. Bunun çoğulu "Sevaim"dir.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> Bu mer'alarda ve kırlarda altı ay ve daha az bir zaman otlayıp bu maksadlarla beslenen hayvanlar "Saime" sayılmadığından zekata bağlı değillerdir. Yine yalnız binilmek veya yük taşımak yahut kesilip, etleri alınmak için meralarda az çok bir müddet otlatılan hayvanlar da zekata tabi değildir. Ticaret için olan malların hükmü ise aşağıda yazılıdır.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> 36- Saime denilen hayvanlardan, cinslerine göre, senede bir defa olmak üzere belli bir zekat alınır. Şöyle ki:</span></span></strong></p><p> <strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"></span></span></strong><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><em>1) Koyun ve Keçilerin Zekatı</em></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><em></em> Saime olan koyun ve keçinin zekat nisabı kırktır. Bunlar kırktan az ise, zekatları yoktur. Bunlar kırk koyun olunca, bir koyun zekat verilir. Kırkdan sonra yüz yirmi bir koyuna kadar zekat yoktur. Yüz yirmi bir koyundan iki yüz bir koyuna kadar iki koyun zekat verilir, iki yüz bir koyundan dört yüz koyuna kadar üç koyun verilir. Tam dört yüz koyun için de dört koyun zekat verilir. Bundan sonra her yüz koyun için bir koyun verilir. Yüzü doldurmayan koyun sayısı zekata bağlı olmaz. Zekat olarak verilecek koyun bir yaşını doldurmuş olmalıdır, sahih olan budur.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> Keçi de koyun gibidir. Bunlar bir cins sayılır. Bunlar, nisabı doldurmak için birbirlerine ilave edilirler. Böylece otuz koyun ile on keçiden bir koyun zekat gerekir. Bunların erkekleri ile dişileri zekat hesabı bakımından eşittir. Zekat olarak verilecek hayvan erkek de, dişi de olabilir. Karışık olan koyun ve keçilerden hangisi daha fazla ise, ondan zekat vermek sünnettir. Eğer bunlar eşit ise, mal sahibi dilediği cinsten zekatı verir. Fakat bu hayvanların hepsi aynı cinsten olursa, o cinsten zekatın verilmesi gerekir. Mevcut olan koyunlar yerine keçiden veya keçiler yerine koyundan zekat veremez.</span></span></strong></p><p> <strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><em>2) Sığır ve Mandaların Zekatı</em></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> Saime olan sığırlarda zekat nisabı otuzdur. Bundan azı için zekat gerekmez. Otuz sığırdan kırk sığıra kadar zekat olarak iki yaşına basmış erkek veya dişi bir buzağı verilir. Kırk sığırdan altmış sığıra kadar, üç yaşına girmiş erkek veya dişi bir dana verilir. Tam altmış sığır olunca, birer yaşını bitirmiş iki buzağı verilir. Sonra her otuzda bir buzağı ve her kırkta bir dana verilmek suretiyle hesab edilir.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> Örnek: Yetmiş sığır için bir buzağı ile bir dana zekat verilebileceği gibi, seksen sığır için de iki dana, doksan sığır için üç buzağı, yüz sığır için bir dana ile iki buzağı ve yüz on sığır için de dört buzağı veya üç dana vermek arasında sahibi serbesttir. Çünkü bunda dört otuz ve üç kırk vardır. Daha çok sayılar için de bu şekilde işlem yapılır.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> Zekat verme bakımından sığır ile manda arasında fark yoktur, bunlar bir cins sayılır. Bunlar karışık olunca birbirlerine ilave edilirler. Yirmi sığır ile on manda bulunsa, bunlar için iki yaşına girmiş bir buzağı zekat verilir. Bu iki cinsten hangisi fazla ise, zekat o fazla cinsten çıkarılır. Her iki cins eşit bulunursa, değerleri az olan cinsin en iyisinden veya değeri yüksek olan cinsin düşüğünden zekat verilir. Sığırlar değer bakımından düşükse, bu sığırların en iyi buzağılarından zekat verilir ve bu şekilde denge sağlanmış olur.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"></span></span></strong><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><em> 3) Develerin Zekatı</em></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><em></em> Saime olan develerde zekat nisabı beştir. Beşten az olan develerde zekat yoktur. Birer yaşını bitirmiş beş deve için bir koyun zekat verilir. Beşten ona kadar bağışlanmıştır. On deveden yirmi beş deveye kadar her beşde bir koyun verilmesi gerekir. Tam yirmi beş deve için de, iki yaşına girmiş bir dişi deve yavrusu verilir. Otuz beş deveye kadar başka bir şey verilmez. Tam otuz altı deveden kırkbeşe kadar da üç yaşını bitirmiş bir dişi deve verilir. Kırk altı deveden altmışa kadar da, dört yaşına girmiş bir dişi deve verilir. Tam altmış bir deveden yetmiş beş deveye kadar da beş yaşına girmiş bir dişi deve verilir. Yetmiş altı deveden doksana kadar da, üçer yaşına girmiş iki dişi deve vermek gerekir. Tam doksan, birden yüz yirmiye kadar da, dört yaşına girmiş iki dişi deve verilir. Yüz yirmi deveden yüz kırk beş deveye kadarda, böyle dört yaşında iki deve ile beraber her beş devede de bir koyun verilir. Yüz kırk beşden sonra da, fıkıh kitablarımızda açıklandığı ölçülerle zekatları verilir.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> Zekatları verilecek develerin erkek ve dişi olarak karışık bulunmaları veya arab ve acem develeri olmaları fark etmez. Ancak zekat olarak verilecek develerin orta değerde dişi olması şarttır. Erkek deve verildiği taktirde, kıymeti itibariyle verilir.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> 37- Sene başında nisab mikdarında bulunan saime hayvanlara, sene içinde bağış miras ve satın alma gibi yollarla aynı cinsten bir kısım saime hayvanlar eklenecek olsa, sene sonundu bunların tümünden zekat vermek gerekir. </span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> (İmam Şafiî'ye göre, bu eklenen kısım nisab mikdarına ulaşsın veya ulaşmasın, mülkiyete geçme tarihinden itibaren bir yıl geçmedikçe zekata tabi olmaz.)</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> 38- Saime bulunan hayvanlar arasındaki kör ve zayıf hayvanlar da nisab hesabına girer. Fakat bunlar zekat olarak verilmez.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> 39- Saime olup da henüz birer yaşını doldurmamış olan kuzulardan ve sığır, manda, deve yavrularından da zekat vermek gerekmez. Bu, İmamı Azam ile İmam Muhammed'e göredir. İsterse sayıları nisab mikdarından çok fazla olsun. Fakat bu yavrular arasında kendi cinslerinden büyük hayvanlar bulunursa, bu büyüklere bağlı olarak onlar için zekat gerekir. Mesela: Sene başından sene sonuna kadar bir koyun ile otuz dokuz kuzu bulunsa, sene sonunda bu koyun zekat olarak verilir. Bunlardan bir kuzu verilmesi yeterli olmaz. </span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> Yine, yirmi dokuz sığır yavrusu ile bir tane sığır bulunsa, iki yaşına girmiş bir buzağı vermek gerekir.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> Yine, dört deve yavrusu ile bir tane de iki veya üç yaşına girmiş deve bulunsa, bir koyun verilmesi gerekir. Eğer sene içinde veya sene çıktıktan sonra bu yaşlı hayvanlar ölecek olsa, geride kalan kuzu ve yavrular için yine zekat vermek gerekmez.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> İmam Ebû Yusuf'a göre, böyle yaşlarını henüz doldurmamış hayvanlardan nisab mikdarına ulaşan olursa, zekat gerekir. Böylece kırk kuzu için bir kuzu zekat verilir. </span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> (İmam Şafiî Hazretlerinin de görüşü böyledir.)</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> 40- Saime olan hayvanlarda iki nisab arasındaki mikdar, ittifakla zekat dışında kaldığından bundan dolayı zekat gerekmez. Zekata bağlı olmayan bu iki nisab arasındaki hayvanlar helak olduğu takdirde de, bunların helaki İmamı Azam ile İmam Ebû Yusuf'a göre zekata tesir etmez. Fakat İmam Muhammed ile İmam Züfer'e göre, bunlar helak olunca, zekat da o nisbette, düşer.</span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> Mesela: Bir kimsenin altmış koyunu bulunsa, bunlardan kırk koyun için yalnız bir koyun zekat gerekir. Bunlar yüz yirmi koyuna ulaşmadıkça geri kalan yirmi koyun için zekat gerekmez, bunlar zekattan müstesnadır. Bu durumda bu altmış koyundan on veya yirmi koyun telef (helak) olsa, yine geri kalan kırk koyun için İmamı Azam ile İmam Ebû Yusuf'a göre, bir koyun zekat ödenmesi gerekir. Fakat İmam Muhammed ile İmam Züfer'e göre, böyle altmış koyundan on veya yirmisi telef olsa, zekat da o nisbette azalır. Şöyle ki: </span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"> On koyun telef olunca, bir koyunun altıda biri, yirmi koyun telef olunca, bir koyunun altıda ikisi nisbetinde zekat mikdarı azalmış olur.</span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> <span style="color: #ff6600">Ticaret Mallarının Zekatı</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 41- Her nevi ticaret malları zekata tabidir. Ticaret malları, uruz denilen mallardan ve kumaşlardan olabileceği gibi, buğday, arpa, pirinç benzeri ürünlerden ve demir, bakır, kalay gibi ağırlık eşyalarından, koyun, deve ve at gibi hayvanlardan, ev, dükkan ve han gibi gelir getiren mallardan da olabilir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Ticaret (alım-satım) için olan akarların kira bedelleri de ticaret malı sayılır. Bu ticaret için olan mülklerden alınan gelirlerde ticaret niyeti olması şart değildir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 42- Sene başında nisab mikdarına ulaşan (kıymetleri en az iki yüz dirhem gümüş veya yirmi miskal altın bulunan) ticaret mallarının zekatı için, sene sonundaki kıymetlerine itibar olunur ve bu kıymetlere göre zekat verilir. Bu kıymetler nisab mikdarından aşağıya düşerse, zekat verilmez. Sene ortasında azalıp çoğalmalarının bir tesiri olmaz.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Ticaret için olan hayvanlarda da, hayvanların sayısına veya saime olmalarına bakılmaz. Her halde bunların kıymetleri esas alınır.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 43- Ticaret mallarının sene sonundaki kıymetleri, bulunduktan yerdeki piyasaya göre takdir edilir. Bu fiyat biçmede sahibleri serbestir. Dilerlerse bu kıymetleri altın ile ve dilerlerse gümüş ile takdir ve tayin edebilirler. Fakat bunlardan birine göre nisab mikdarında bulunduğu halde, diğerine göre nisaba ulaşmasa, nisaba ulaşan değere göre zekatı vermek gerekir. Mesela: Bir ticaret malının kıymeti iki yüz dirhem gümüşe eşit olduğu halde, yirmi miskal altına eşit olmayıp bundan eksik olsa, nisab bulunduğuna göre hesaplanarak o malın zekatı verilir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 44- Ticaret niyeti, ticaret işi ile beraber olmalıdır. Böyle bir işten soyutlanmış olan bir niyetle bir mal, ticaret için olmuş olmaz. Buna göre, bir insan bir malı satın alırken veya satmak için birine verirken ticarete niyet etse, o mal ticaret için olur.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Fakat bir kimse, kendisine miras bırakılan, bağışlanan veya vasiyet gibi bir yolla geçen mal hakkında ticareti niyet etse, yalnız bu niyetle o mal ticaret için olmaz. Bu mesele İmam Muhammed'e göredir. Fakat İmam Ebû Yusuf'a göre, bir kimse kendisine bağışlanan veya vasiyet edilen bir malı ticaret niyetiyle kabul etse, o mal ticaret için olmuş olur. Çünkü ticaret mal kazanmak için yapılan bir sözleşmedir. Bir kimsenin kabulü bulunmadıkça, mülküne girmeyecek olan bir şey ise, onun kabulü ile bir kazancı olur. Artık onun bu işinde ticaret niyetinin bulunması sahih olur.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 45- Başlangıçta ticaret niyeti ile satın alınmamış olan bir takım eşya veya bir mikdar zahire benzeri mal, ileride satılmak üzere saklanırsa, bu bir ticaret malı sayılmaz. Onun için bunun üzerinden bir yıl geçmekle zekatı gerekmez.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 46- Ölçülür, tartılır veya sayılır şeylerden olan bir ticaret malının kıymeti, sene sonundan sonra artacak veya eksilecek olursa, buna bakılmaz. Ancak tam sene sonundaki kıymetine bakılır, ona göre zekatı verilir. </strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Örnek: Sene başından sonuna kadar yüz bin lira kıymetinde bulunan kırk kilelik bir ticaret zahiresi, sene sonundan sonra yüz yirmi bin liraya çıksa veya seksen bin liraya düşse, bu değişikliğe bakılmaz, tam sene sonundaki yüzbin liradan ibaret olan kıymete göre zekat verilir. Buna göre, zekatı, malın kendinden kırkta bir nisbeti ile verilmediği takdirde, kıymeti olan yüz bin liradan aynı kırkta bir nisbeti ile ödenir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 47- Ticaret malları bir yıl içinde kendi cinsleriyle veya başka cinslerle değiştirilecek olsa, bir senelik müddet kesilmiş olmaz; yine sene sonunda zekatlarını vermek gerekir. Geçer paraların değiştirilmesi hakkında da hüküm böyledir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Örnek: Bir kimse sene başında en az iki yüz dirhem gümüş kıymetinde bir ticaret malına sahib olsa veya bu değerde geçer parası olsa, sene ortasında bunlarla başka bir ticaret malı aldığı zaman bakılır. Eğer elde olan bu mal sene sonunda yine iki yüz dirhem gümüş kıymetinde veya daha ziyade ise zekata bağlı olur.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 48- Ticaret için olmayan Saime hayvanlar, sene içinde gerek kendi cinsleri ve gerek başkası ile değiştirilecek olsa, sene başından başlayan müddetin hükmü kalmaz. Değiştirmek suretiyle ele geçen mal veya nakid üzerinden, değişme tarihinden itibaren bir yıl geçmedikçe zekat gerekmez. </strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Örnek: Saime olan kırk koyun, sene içinde başkasına verilip bunların yerine yine saime olan kırk koyun veya beş deve alınacak olsa, bunların alınışı üzerinden bir yıl geçmedikçe onlardan zekat alınmaz. Çünkü saimelerden alınacak zekat, onların ayinleri (bizzat kendileri) ile geçerli olur. Onlara karşılık alınan saime hayvanlar ise, önceki saime hayvanların aynı değildir. Halbuki ticaret mallarında bu ayniyet işine bakılmaz. Bunlarda geçerli olan sadece maliyettir. Ticarette ise bu değişiklik istenen bir esas olup bu maliyete aykırı değildir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Ancak bu saime hayvanlardan zekatları verilmeden veya verildikten sonra geçer para ile değiştirilecek olur da adamın yanında başka geçer paralar nisab mikdarı bulunursa, bu nakidler birbirine ilave edilir. Bu nisab mikdarı ana para üzerinden bir yıl geçinçe, hayvanlardan ele geçirdiği paralar da buna ilave edilerek zekatları toptan verilir. Nisab mikdarı ticaret malı bulunduğu takdirde de hüküm böyledir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> İmam Züfer'e göre, bu saime hayvanlar kendi cinsleri ile değiştirilirse, bu değişiklik müddetin hükmüne engel olmaz. Yine aynı senenin sonunda zekatlarını vermek gerekir, değiştirme tarihine bakılmaz.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> (İmam Şafiî'ye göre de, gerek kendi cinsleri ile, gerek cinslerinden başkası ile değiştirilmiş olsunlar, müddet kesilmiş olmaz.)</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 49- Ticaret maksadı ile kırlarda, mubah meralarda beslenen ehli hayvanlar, saime zekatına değil, diğer ticaret malları gibi, kıymetlerinin kırkta biri nisbetinden zekata tabi olurlar. Fakat sonradan yalnız sütleri veya dölleri alınmak üzere saime olmalarına niyet edilecek olursa, o zaman saime zekatına bağlanırlar ve zekat başlangıcı bu niyet tarihinden başlayarak tam bir yıl sonunda geçerli olur. Böylece sene sonunda zekatları saime olarak verilir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Mubah mer'alardan maksad, para ve kira karşılığı olmaksızın bütün insanların hayvanlarını parasız otlatmalarına ayrılan yerlerdir.</strong></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> <span style="color: #ff6600">Altın ile Gümüşün Zekatı</span></strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 50- Altın ile gümüş ister külçe halinde olsun, ister darbedilmiş olsun, bunlar hangi maksadla bulundurulursa bulundurulsun, nisab mikdarına ulaşıp da üzerlerinden bir yıl geçerse, zekata tabi olurlar.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Altının nisabı yirmi miskaldır. Gümüşün nisabı iki yüz dirhemdir. Bir miskal yirmi kırattır. Her kırat da beş arpa ağırlığıdır. </strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bir şer'î dirhem ise, on dört kırattır. Bu halde on şer'i dirhem, yedi miskal ağırlığına denktir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bir de örfî dirhem vardır ki, on altı kırattır. O halde yirmi miskal yirmi beş örfî dirheme eşittir. İki yüz şer'i dirhem de yüz yetmiş beş örfî dirheme eşittir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bazı fıkıh alimlerine göre, zekat ve fitre sadakası konusunda her beldenin örfî dirhemi esas alınmalıdır. Buna göre gümüşün nisabı, iki yüz örfî dirhemden ibarettir. Bu şekilde de fetva verilmiştir. Fitre konusuna bakılsın...</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 51- Yirmi miskal altının zekatı, yarım miskal altın olduğu gibi, ikiyüz dirhem gümüşün zekatı da, beş dirhem gümüştür. Yirmi miskalden fazla olan altın dört miskale ulaşmadıkça ve iki yüz dirhem gümüşten fazla olan mikdar kırk dirheme ulaşmadıkça, bu fazlalıklar için ayrıca zekat gerekmez. Ancak bu fazla mikdar ile beraber başka bir ticaret malı da bulunursa o zaman bu fazla mikdarlarla hepsinin zekatı verilir. Fakat altın ile gümüşten nisab üstünde fazla olan mikdar, kıymetçe dört miskala veya kırk dirheme eşit olursa, bu fazladan da zekat gerekir. Bu mesele İmam Azam'a göredir, iki İmama (İmam Muhammed ve İmam Ebû Yusuf) göre ise, böyle küsurlarında ne olursa olsun, zekatını vermek gerekir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Örnek: Bir kimsenin yalnız iki yüz otuz dokuz dirhem gümüşü bulunsa, İmamı Azam'a göre, yalnız iki yüz dirhem için beş dirhem zekat vermek gerekir. Küsur olan otuz dokuz dirhem için zekat gerekmez. Bu küsur kırka ulaşmadıkça zekatı yoktur. </strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> İki imama göre, bu küsurlar için de kırkta bir nisbetinde zekat vermek gerekir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Yine, bir kimsenin yalnız iki yüz yetmiş dirhem gümüşü bulunsa, İmamı Azam'a göre, iki yüz kırk dirhem için altı dirhem zekat vermesi gerekir, geri kalan otuz dirhem için bir şey gerekmez. Fakat iki imama göre, bu geri kalan</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong>kısım için de zekat gerekir. Altın hakkında da hüküm böyledir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 52- Altın ile gümüşün nisablarında, bunlardan zekat verilmesi için, kıymetlerine değil, ağırlıklarına bakılır. Bunda ittifak vardır.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Buna göre altından yapılmış bir tepsinin ağırlığı nisab mikdarından az, mesela on dokuz miskal olduğu halde, kıymeti yirmi miskalden fazla bulunsa, ittifakla zekata tabi olmaz. Ancak bununla beraber zekata tabi başka bir mal bulunur da, tümü nisab mikdarına ulaşırsa zekat gerekir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Yine, iki yüz adet gümüş dirhemden biri ağırlıkça biraz noksan bulunsa, bunlara zekat gerekmez. Fakat başka bir zekat malı bulunursa, zekat gerekir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 53- Kendilerinde riba (faiz) uygulanmayan, şer'an ölçek ve tartı esasına bağlı bulunmayan mallardan zekat verilmesinde kıymetlerine bakılır. Ağırlık ve adetlerine bakılmaz.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Buna göre, üzerine zekat olarak orta durumda iki koyun farz olan kimse, bunların kıymetlerini para olarak verebileceği gibi, bu ikisinin kıymetine denk iyi bir koyun vererek de zekatını ödeyebilir. Çünkü koyunlar kıymete bağlı mallardandır. Bunlarda riba (faiz) olmaz.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Fakat kendilerinde riba işlemi yürütülebilen mallarda böyle kıymete değil, ağırlığa itibar edilir. Mesela: Zekat olarak verilmesi gereken beş kilo buğday karşılığında, dört kilo iyi cins buğday verilemez.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Yine, iki miskal altın yerine, bir miskal ağırlığında olup üzerindeki sanattan dolayı, iki miskal kıymetinde bulunan bir altın verilemez. Çünkü bu durumda riba (faiz) gerçekleşir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bu mesele, İmamı Azam ile iki îmama göredir, İmam Züfer'e göre verilebilir. Çünkü kıymetleri eşittir. Kıymetler eşit olunca, kul ile Yüce Allah arasında riba düşünülemez.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> (Riba'ya bağlı mallar için, kerahet ve istihsan bölümüne bakılsın.)</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 54- Altın veya gümüşten yapılmış bulunan ziynet takımları ve süs eşyaları, tablolar gibi maddelerden de, nisab mikdarına ulaşınca zekat gerekir. Bu zekat kendi cinslerinden olmayan bir mal ile ödeneceği takdirde, ağırlıklarına değil, kıymetlerine bakılır. Bunda da ittifak vardır. Fakat kendi cinsleriyle ödeneceği takdirde, İmamı Azam ile İmam Ebû Yusuf'a göre, ağırlıkları esas alınır, İmam Züfer'e göre kıymetlerine bakılır. İmam Muhammed'e göre de, fakir için daha faydalı olan tarafa itibar edilir. </strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Örnek: Yirmi miskal ağırlığında bulunan bir altın bilezik, kendisindeki sanat bakımından yirmi beş miskal kıymetinde bulunsa, bakılır. Eğer zekatı gümüş gibi başka bir cinsten verilecek olursa ağırlığı olan yirmi miskale değil, kıymeti olan yirmi beş miskale bakılarak zekatını vermek gerekir. Fakat bunun zekatı kendi cinsinden olan altından verilecekse, İmamı Azam ile İmam Ebû Yusuf'a göre, ağırlığı olan yirmi miskal altına göre verilmesi gerekir, İmam Muhammed ile İmam Züfer'e göre, bu yeterli olmaz, altının kıymetine göre, değer farkı olan beş miskalin de ayrıca zekatını vermek gerekir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Yine, iki yüz dirhem has gümüş için, dört dirhem has gümüş kıymetinde olan beş dirhem karışık gümüş verilse, bu İmam-ı Azamı ile İmam Ebû Yusuf'a göre yeterli olur. Çünkü ağırlık bakımından istenen mikdara eşittir. Fakat İmam Züfer ile İmam Muhammed'e göre yeterli olmaz; çünkü kıymet bakımından İstenen değerden daha azdır.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Aksine olarak iki yüz dirhem karışık gümüş için beş dirhem karışık gümüş kıymetinde dört dirhem saf gümüş verilse, bu İmamı Azam ile İmam Ebû Yusuf'a göre yeterli olmaz. Çünkü ağırlık esasına göre noksandır. Fakat İmam Züfer'e göre yeterlidir, çünkü kıymet bakımından eşitlik vardır. Cenabı Hak ile kul arasında riba düşünülemez.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 55- Altın ile gümüşün ve ticaret mallarının nisabında, bunların bir cinsten olmaları şart değildir. Onun için bir kimsenin bir miktar altını ile gümüşü ve bir miktar da ticaret malı bulunur da, bunlann tümünün kıymeti bir nisab mikdarı olan iki yüz dirhem gümüşe denk olursa, kırkta bir zekatlarını vermek gerekir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 56- Her biri nisab mikdarından noksan olan altın ile gümüş, İmamı Azam'a göre, kıymet bakımından birbirini tamamlayarak nisab aranır, iki imama göre ise ağırlık bakımından birbirini tamamlarlar.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Buna göre: Bir kimsenin yüz dirhem gümüşü ve yüz dirhem gümüş kıymetinde de on miskal altını bulunsa, bunun için ittifakla beş dirhem gümüş zekat vermesi gerekir. Fakat yüz dirhem gümüş ile yüz dirhem gümüş kıymetinde beş miskal altını yahut elli dirhem gümüş ile yüz elli dirhem gümüş kıymetinde on miskal altını bulunsa İmamı Azam'a göre beş dirhem mikdarı zekat gerekirse de, iki imama göre gerekmez; çünkü cüz bakımından nisabları noksandır. Fakat yüz elli dirhem gümüş ile elli dirhem kıymetinde beş miskal altın bulunsa, yine ittifakla zekatları gerekir. Çünkü kıymetleri tam gümüş nisabına denktir. Bundan başka birinin nisabı dörtte üç, diğerinin nisabı dörtte bir nisbetinde mevcut olduğundan tamamı bir nisaba denk bulunmuş olur.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 57- Yüz elli dirhem gümüşle beraber altmış veya seksen dirhem gümüş kıymetinde beş miskal altın bulunsa, İmamı Azam'a göre iki yüz dirhemin kırkta biri olarak beş dirhem zekat gerekir. Küsurlar kırka ulaşmadığı için bunlardan zekat gerekmez, iki İmam'ın görüşüne göre, bu küsurlardan dolayıda kırkta bir nisbetinde zekat vermek gerekir. Küsurlarda bağış, iki İmama göre yalnız saime hayvanlara mahsustur. Bu bağışlanan küsur, geçerli para ile ticaret eşyalarında olmaz. </strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> (İmam Şafiî'ye göre, altın ile gümüş, nisabı doldurmak için birbirlerine ilave edilemez; çünkü cinsleri değişiktir. Bunların her biri için ayrı ayrı tam bir nisab şarttır.)</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 58- Geçerli olan karışımlı paraların altınları veya gümüşleri, kendilerine karışmış bulunan yabancı maddelerden daha fazla veya eşit bir halde ise, bunlar altın ve gümüş hükmündedir, ona göre zekatları verilir. Eğer bu paraların altın veya gümüş kısmı, onlara karıştırılan yabancı maddelerden az ise, bunlar ticaret malı hükmüne girerler. Sene sonunda kıymetlerine göre zekatları verilir. Bunlarda ticaret niyeti aranmaz; çünkü geçerli para yerindedirler.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 59- Geçerli olan paralar veya ticaret malları altın ile gümüşten karışık halde olsalar bakılır: Altınları karışan yabancı maddeden fazla olanlar altın hükmünde, gümüşleri fazla olanlar da gümüş hükmünde olur. Buna göre nisab mikdarın ulaşınca, zekata girerler. Böyle altın veya gümüşü, yabancı maddeden daha fazla olan geçerli paralar ticaret malı olmayınca ağırlıklarına bakılır. Eğer nisaba ulaşırlarsa zekatları verilir, değilse verilmez. Ancak nisabdan az olan bu gibi geçerli paralar yanında zekata bağlı başka mal varsa, ona göre zekat gerekir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 60- Para halinde geçerli olmayan altın ile gümüş, başka bir madenle karışık olunca çoğunluğa göre hükmedilir. Altın veya gümüş yabancı maddeden fazla veya eşit durumda ise, tümü altın veya gümüş hesab edilir. Eğer altın veya gümüş, karıştırılmış yabancı maddeden az ise bakılır: Altın veya gümüş kısmı kıymetçe nisaba ulaşırsa veya ulaşmadığı takdirde, zekata bağlı başka mallar varsa, onlarla beraber zekatlarını vermek gerekir.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Bunlar ticaret mallarından ise, diğer maden kısmı da ayrıca nazara alınır. Bunların altın veya gümüş kısmı, böyle nisab mikdarına ulaşmıyorsa, hepsi ticaret eşyası hükmünde olur. Bu halde ticaret mallarından ise, kıymetleri en az iki yüz dirhem gümüşe denk olmalıdır ki, zekata bağlı olsunlar. Yahut nisaba varmıyorsa, kendileriyle beraber başka ticaret malı veya geçerli para mevcut ise, bunlarla zekata tabi olurlar, değilse olmaz.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> 61- Altın ile gümüş darbedilmiş geçerli para cinsinden olmamak üzere karışık bir halde bulunursa, bakılır: Eğer yalnız başına olarak altın nisab miktarında ise veya ikisi bir nisab mikdarında olup altın gümüşe ağırlık veya kıymetçe üstün veya eşit ise, hepsi altın sayılır. Ona göre zekat gerekir. Fakat altın nisab mikdarında olmayıp kendisine gümüş galip ise, o zaman hepsi gümüş sayılır.</strong></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><strong> Örnek: Altın yirmi miskal olduğu halde, gümüş iki yüz veya üç yüz dirhem bulunsa, bunların hepsi altın sayılır (çünkü yalnız başına altın nisabı gerçekleşmiştir. Bu esas alınır.) Yine, altın on miskal olduğu halde, iki veya üç yüz dirhem gümüş kıymetinden daha değerli olsa, yine hepsi altın sayılır. Fakat altın on miskal olduğu halde, gümüş kısmı yüz veya iki-üç yüz dirhem kadar olup kıymetçe on miskal altından daha yüksek bulunsa, hepsi de gümüş sayılır.</strong></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Yeltegiyan, post: 78827, member: 3"] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3] [COLOR=#ff6600]Ehli Hayvanlara Ait Zekatlar[/COLOR] 35- Ehli hayvanlar, koyun, keçi, sığır, manda, deve ve at olmak üzere altı cinstir. Bunlardan, senenin yarısından çoğunu kırlarda ve meralarda otlayıp geçinmek şartı ile sütlerini almak, üretmek ve semizletmek için beslenen hayvanlara "Saime" denir. Bunun çoğulu "Sevaim"dir. Bu mer'alarda ve kırlarda altı ay ve daha az bir zaman otlayıp bu maksadlarla beslenen hayvanlar "Saime" sayılmadığından zekata bağlı değillerdir. Yine yalnız binilmek veya yük taşımak yahut kesilip, etleri alınmak için meralarda az çok bir müddet otlatılan hayvanlar da zekata tabi değildir. Ticaret için olan malların hükmü ise aşağıda yazılıdır. 36- Saime denilen hayvanlardan, cinslerine göre, senede bir defa olmak üzere belli bir zekat alınır. Şöyle ki: [/SIZE][/FONT][/B][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][I]1) Koyun ve Keçilerin Zekatı [/I] Saime olan koyun ve keçinin zekat nisabı kırktır. Bunlar kırktan az ise, zekatları yoktur. Bunlar kırk koyun olunca, bir koyun zekat verilir. Kırkdan sonra yüz yirmi bir koyuna kadar zekat yoktur. Yüz yirmi bir koyundan iki yüz bir koyuna kadar iki koyun zekat verilir, iki yüz bir koyundan dört yüz koyuna kadar üç koyun verilir. Tam dört yüz koyun için de dört koyun zekat verilir. Bundan sonra her yüz koyun için bir koyun verilir. Yüzü doldurmayan koyun sayısı zekata bağlı olmaz. Zekat olarak verilecek koyun bir yaşını doldurmuş olmalıdır, sahih olan budur. Keçi de koyun gibidir. Bunlar bir cins sayılır. Bunlar, nisabı doldurmak için birbirlerine ilave edilirler. Böylece otuz koyun ile on keçiden bir koyun zekat gerekir. Bunların erkekleri ile dişileri zekat hesabı bakımından eşittir. Zekat olarak verilecek hayvan erkek de, dişi de olabilir. Karışık olan koyun ve keçilerden hangisi daha fazla ise, ondan zekat vermek sünnettir. Eğer bunlar eşit ise, mal sahibi dilediği cinsten zekatı verir. Fakat bu hayvanların hepsi aynı cinsten olursa, o cinsten zekatın verilmesi gerekir. Mevcut olan koyunlar yerine keçiden veya keçiler yerine koyundan zekat veremez. [I]2) Sığır ve Mandaların Zekatı[/I] Saime olan sığırlarda zekat nisabı otuzdur. Bundan azı için zekat gerekmez. Otuz sığırdan kırk sığıra kadar zekat olarak iki yaşına basmış erkek veya dişi bir buzağı verilir. Kırk sığırdan altmış sığıra kadar, üç yaşına girmiş erkek veya dişi bir dana verilir. Tam altmış sığır olunca, birer yaşını bitirmiş iki buzağı verilir. Sonra her otuzda bir buzağı ve her kırkta bir dana verilmek suretiyle hesab edilir. Örnek: Yetmiş sığır için bir buzağı ile bir dana zekat verilebileceği gibi, seksen sığır için de iki dana, doksan sığır için üç buzağı, yüz sığır için bir dana ile iki buzağı ve yüz on sığır için de dört buzağı veya üç dana vermek arasında sahibi serbesttir. Çünkü bunda dört otuz ve üç kırk vardır. Daha çok sayılar için de bu şekilde işlem yapılır. Zekat verme bakımından sığır ile manda arasında fark yoktur, bunlar bir cins sayılır. Bunlar karışık olunca birbirlerine ilave edilirler. Yirmi sığır ile on manda bulunsa, bunlar için iki yaşına girmiş bir buzağı zekat verilir. Bu iki cinsten hangisi fazla ise, zekat o fazla cinsten çıkarılır. Her iki cins eşit bulunursa, değerleri az olan cinsin en iyisinden veya değeri yüksek olan cinsin düşüğünden zekat verilir. Sığırlar değer bakımından düşükse, bu sığırların en iyi buzağılarından zekat verilir ve bu şekilde denge sağlanmış olur. [/SIZE][/FONT][/B][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][I] 3) Develerin Zekatı [/I] Saime olan develerde zekat nisabı beştir. Beşten az olan develerde zekat yoktur. Birer yaşını bitirmiş beş deve için bir koyun zekat verilir. Beşten ona kadar bağışlanmıştır. On deveden yirmi beş deveye kadar her beşde bir koyun verilmesi gerekir. Tam yirmi beş deve için de, iki yaşına girmiş bir dişi deve yavrusu verilir. Otuz beş deveye kadar başka bir şey verilmez. Tam otuz altı deveden kırkbeşe kadar da üç yaşını bitirmiş bir dişi deve verilir. Kırk altı deveden altmışa kadar da, dört yaşına girmiş bir dişi deve verilir. Tam altmış bir deveden yetmiş beş deveye kadar da beş yaşına girmiş bir dişi deve verilir. Yetmiş altı deveden doksana kadar da, üçer yaşına girmiş iki dişi deve vermek gerekir. Tam doksan, birden yüz yirmiye kadar da, dört yaşına girmiş iki dişi deve verilir. Yüz yirmi deveden yüz kırk beş deveye kadarda, böyle dört yaşında iki deve ile beraber her beş devede de bir koyun verilir. Yüz kırk beşden sonra da, fıkıh kitablarımızda açıklandığı ölçülerle zekatları verilir. Zekatları verilecek develerin erkek ve dişi olarak karışık bulunmaları veya arab ve acem develeri olmaları fark etmez. Ancak zekat olarak verilecek develerin orta değerde dişi olması şarttır. Erkek deve verildiği taktirde, kıymeti itibariyle verilir. 37- Sene başında nisab mikdarında bulunan saime hayvanlara, sene içinde bağış miras ve satın alma gibi yollarla aynı cinsten bir kısım saime hayvanlar eklenecek olsa, sene sonundu bunların tümünden zekat vermek gerekir. (İmam Şafiî'ye göre, bu eklenen kısım nisab mikdarına ulaşsın veya ulaşmasın, mülkiyete geçme tarihinden itibaren bir yıl geçmedikçe zekata tabi olmaz.) 38- Saime bulunan hayvanlar arasındaki kör ve zayıf hayvanlar da nisab hesabına girer. Fakat bunlar zekat olarak verilmez. 39- Saime olup da henüz birer yaşını doldurmamış olan kuzulardan ve sığır, manda, deve yavrularından da zekat vermek gerekmez. Bu, İmamı Azam ile İmam Muhammed'e göredir. İsterse sayıları nisab mikdarından çok fazla olsun. Fakat bu yavrular arasında kendi cinslerinden büyük hayvanlar bulunursa, bu büyüklere bağlı olarak onlar için zekat gerekir. Mesela: Sene başından sene sonuna kadar bir koyun ile otuz dokuz kuzu bulunsa, sene sonunda bu koyun zekat olarak verilir. Bunlardan bir kuzu verilmesi yeterli olmaz. Yine, yirmi dokuz sığır yavrusu ile bir tane sığır bulunsa, iki yaşına girmiş bir buzağı vermek gerekir. Yine, dört deve yavrusu ile bir tane de iki veya üç yaşına girmiş deve bulunsa, bir koyun verilmesi gerekir. Eğer sene içinde veya sene çıktıktan sonra bu yaşlı hayvanlar ölecek olsa, geride kalan kuzu ve yavrular için yine zekat vermek gerekmez. İmam Ebû Yusuf'a göre, böyle yaşlarını henüz doldurmamış hayvanlardan nisab mikdarına ulaşan olursa, zekat gerekir. Böylece kırk kuzu için bir kuzu zekat verilir. (İmam Şafiî Hazretlerinin de görüşü böyledir.) 40- Saime olan hayvanlarda iki nisab arasındaki mikdar, ittifakla zekat dışında kaldığından bundan dolayı zekat gerekmez. Zekata bağlı olmayan bu iki nisab arasındaki hayvanlar helak olduğu takdirde de, bunların helaki İmamı Azam ile İmam Ebû Yusuf'a göre zekata tesir etmez. Fakat İmam Muhammed ile İmam Züfer'e göre, bunlar helak olunca, zekat da o nisbette, düşer. Mesela: Bir kimsenin altmış koyunu bulunsa, bunlardan kırk koyun için yalnız bir koyun zekat gerekir. Bunlar yüz yirmi koyuna ulaşmadıkça geri kalan yirmi koyun için zekat gerekmez, bunlar zekattan müstesnadır. Bu durumda bu altmış koyundan on veya yirmi koyun telef (helak) olsa, yine geri kalan kırk koyun için İmamı Azam ile İmam Ebû Yusuf'a göre, bir koyun zekat ödenmesi gerekir. Fakat İmam Muhammed ile İmam Züfer'e göre, böyle altmış koyundan on veya yirmisi telef olsa, zekat da o nisbette azalır. Şöyle ki: On koyun telef olunca, bir koyunun altıda biri, yirmi koyun telef olunca, bir koyunun altıda ikisi nisbetinde zekat mikdarı azalmış olur.[/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][B] [COLOR=#ff6600]Ticaret Mallarının Zekatı[/COLOR] 41- Her nevi ticaret malları zekata tabidir. Ticaret malları, uruz denilen mallardan ve kumaşlardan olabileceği gibi, buğday, arpa, pirinç benzeri ürünlerden ve demir, bakır, kalay gibi ağırlık eşyalarından, koyun, deve ve at gibi hayvanlardan, ev, dükkan ve han gibi gelir getiren mallardan da olabilir. Ticaret (alım-satım) için olan akarların kira bedelleri de ticaret malı sayılır. Bu ticaret için olan mülklerden alınan gelirlerde ticaret niyeti olması şart değildir. 42- Sene başında nisab mikdarına ulaşan (kıymetleri en az iki yüz dirhem gümüş veya yirmi miskal altın bulunan) ticaret mallarının zekatı için, sene sonundaki kıymetlerine itibar olunur ve bu kıymetlere göre zekat verilir. Bu kıymetler nisab mikdarından aşağıya düşerse, zekat verilmez. Sene ortasında azalıp çoğalmalarının bir tesiri olmaz. Ticaret için olan hayvanlarda da, hayvanların sayısına veya saime olmalarına bakılmaz. Her halde bunların kıymetleri esas alınır. 43- Ticaret mallarının sene sonundaki kıymetleri, bulunduktan yerdeki piyasaya göre takdir edilir. Bu fiyat biçmede sahibleri serbestir. Dilerlerse bu kıymetleri altın ile ve dilerlerse gümüş ile takdir ve tayin edebilirler. Fakat bunlardan birine göre nisab mikdarında bulunduğu halde, diğerine göre nisaba ulaşmasa, nisaba ulaşan değere göre zekatı vermek gerekir. Mesela: Bir ticaret malının kıymeti iki yüz dirhem gümüşe eşit olduğu halde, yirmi miskal altına eşit olmayıp bundan eksik olsa, nisab bulunduğuna göre hesaplanarak o malın zekatı verilir. 44- Ticaret niyeti, ticaret işi ile beraber olmalıdır. Böyle bir işten soyutlanmış olan bir niyetle bir mal, ticaret için olmuş olmaz. Buna göre, bir insan bir malı satın alırken veya satmak için birine verirken ticarete niyet etse, o mal ticaret için olur. Fakat bir kimse, kendisine miras bırakılan, bağışlanan veya vasiyet gibi bir yolla geçen mal hakkında ticareti niyet etse, yalnız bu niyetle o mal ticaret için olmaz. Bu mesele İmam Muhammed'e göredir. Fakat İmam Ebû Yusuf'a göre, bir kimse kendisine bağışlanan veya vasiyet edilen bir malı ticaret niyetiyle kabul etse, o mal ticaret için olmuş olur. Çünkü ticaret mal kazanmak için yapılan bir sözleşmedir. Bir kimsenin kabulü bulunmadıkça, mülküne girmeyecek olan bir şey ise, onun kabulü ile bir kazancı olur. Artık onun bu işinde ticaret niyetinin bulunması sahih olur. 45- Başlangıçta ticaret niyeti ile satın alınmamış olan bir takım eşya veya bir mikdar zahire benzeri mal, ileride satılmak üzere saklanırsa, bu bir ticaret malı sayılmaz. Onun için bunun üzerinden bir yıl geçmekle zekatı gerekmez. 46- Ölçülür, tartılır veya sayılır şeylerden olan bir ticaret malının kıymeti, sene sonundan sonra artacak veya eksilecek olursa, buna bakılmaz. Ancak tam sene sonundaki kıymetine bakılır, ona göre zekatı verilir. Örnek: Sene başından sonuna kadar yüz bin lira kıymetinde bulunan kırk kilelik bir ticaret zahiresi, sene sonundan sonra yüz yirmi bin liraya çıksa veya seksen bin liraya düşse, bu değişikliğe bakılmaz, tam sene sonundaki yüzbin liradan ibaret olan kıymete göre zekat verilir. Buna göre, zekatı, malın kendinden kırkta bir nisbeti ile verilmediği takdirde, kıymeti olan yüz bin liradan aynı kırkta bir nisbeti ile ödenir. 47- Ticaret malları bir yıl içinde kendi cinsleriyle veya başka cinslerle değiştirilecek olsa, bir senelik müddet kesilmiş olmaz; yine sene sonunda zekatlarını vermek gerekir. Geçer paraların değiştirilmesi hakkında da hüküm böyledir. Örnek: Bir kimse sene başında en az iki yüz dirhem gümüş kıymetinde bir ticaret malına sahib olsa veya bu değerde geçer parası olsa, sene ortasında bunlarla başka bir ticaret malı aldığı zaman bakılır. Eğer elde olan bu mal sene sonunda yine iki yüz dirhem gümüş kıymetinde veya daha ziyade ise zekata bağlı olur. 48- Ticaret için olmayan Saime hayvanlar, sene içinde gerek kendi cinsleri ve gerek başkası ile değiştirilecek olsa, sene başından başlayan müddetin hükmü kalmaz. Değiştirmek suretiyle ele geçen mal veya nakid üzerinden, değişme tarihinden itibaren bir yıl geçmedikçe zekat gerekmez. Örnek: Saime olan kırk koyun, sene içinde başkasına verilip bunların yerine yine saime olan kırk koyun veya beş deve alınacak olsa, bunların alınışı üzerinden bir yıl geçmedikçe onlardan zekat alınmaz. Çünkü saimelerden alınacak zekat, onların ayinleri (bizzat kendileri) ile geçerli olur. Onlara karşılık alınan saime hayvanlar ise, önceki saime hayvanların aynı değildir. Halbuki ticaret mallarında bu ayniyet işine bakılmaz. Bunlarda geçerli olan sadece maliyettir. Ticarette ise bu değişiklik istenen bir esas olup bu maliyete aykırı değildir. Ancak bu saime hayvanlardan zekatları verilmeden veya verildikten sonra geçer para ile değiştirilecek olur da adamın yanında başka geçer paralar nisab mikdarı bulunursa, bu nakidler birbirine ilave edilir. Bu nisab mikdarı ana para üzerinden bir yıl geçinçe, hayvanlardan ele geçirdiği paralar da buna ilave edilerek zekatları toptan verilir. Nisab mikdarı ticaret malı bulunduğu takdirde de hüküm böyledir. İmam Züfer'e göre, bu saime hayvanlar kendi cinsleri ile değiştirilirse, bu değişiklik müddetin hükmüne engel olmaz. Yine aynı senenin sonunda zekatlarını vermek gerekir, değiştirme tarihine bakılmaz. (İmam Şafiî'ye göre de, gerek kendi cinsleri ile, gerek cinslerinden başkası ile değiştirilmiş olsunlar, müddet kesilmiş olmaz.) 49- Ticaret maksadı ile kırlarda, mubah meralarda beslenen ehli hayvanlar, saime zekatına değil, diğer ticaret malları gibi, kıymetlerinin kırkta biri nisbetinden zekata tabi olurlar. Fakat sonradan yalnız sütleri veya dölleri alınmak üzere saime olmalarına niyet edilecek olursa, o zaman saime zekatına bağlanırlar ve zekat başlangıcı bu niyet tarihinden başlayarak tam bir yıl sonunda geçerli olur. Böylece sene sonunda zekatları saime olarak verilir. Mubah mer'alardan maksad, para ve kira karşılığı olmaksızın bütün insanların hayvanlarını parasız otlatmalarına ayrılan yerlerdir.[/B][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][/SIZE][/FONT][/B] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][B] [COLOR=#ff6600]Altın ile Gümüşün Zekatı[/COLOR] 50- Altın ile gümüş ister külçe halinde olsun, ister darbedilmiş olsun, bunlar hangi maksadla bulundurulursa bulundurulsun, nisab mikdarına ulaşıp da üzerlerinden bir yıl geçerse, zekata tabi olurlar. Altının nisabı yirmi miskaldır. Gümüşün nisabı iki yüz dirhemdir. Bir miskal yirmi kırattır. Her kırat da beş arpa ağırlığıdır. Bir şer'î dirhem ise, on dört kırattır. Bu halde on şer'i dirhem, yedi miskal ağırlığına denktir. Bir de örfî dirhem vardır ki, on altı kırattır. O halde yirmi miskal yirmi beş örfî dirheme eşittir. İki yüz şer'i dirhem de yüz yetmiş beş örfî dirheme eşittir. Bazı fıkıh alimlerine göre, zekat ve fitre sadakası konusunda her beldenin örfî dirhemi esas alınmalıdır. Buna göre gümüşün nisabı, iki yüz örfî dirhemden ibarettir. Bu şekilde de fetva verilmiştir. Fitre konusuna bakılsın... 51- Yirmi miskal altının zekatı, yarım miskal altın olduğu gibi, ikiyüz dirhem gümüşün zekatı da, beş dirhem gümüştür. Yirmi miskalden fazla olan altın dört miskale ulaşmadıkça ve iki yüz dirhem gümüşten fazla olan mikdar kırk dirheme ulaşmadıkça, bu fazlalıklar için ayrıca zekat gerekmez. Ancak bu fazla mikdar ile beraber başka bir ticaret malı da bulunursa o zaman bu fazla mikdarlarla hepsinin zekatı verilir. Fakat altın ile gümüşten nisab üstünde fazla olan mikdar, kıymetçe dört miskala veya kırk dirheme eşit olursa, bu fazladan da zekat gerekir. Bu mesele İmam Azam'a göredir, iki İmama (İmam Muhammed ve İmam Ebû Yusuf) göre ise, böyle küsurlarında ne olursa olsun, zekatını vermek gerekir. Örnek: Bir kimsenin yalnız iki yüz otuz dokuz dirhem gümüşü bulunsa, İmamı Azam'a göre, yalnız iki yüz dirhem için beş dirhem zekat vermek gerekir. Küsur olan otuz dokuz dirhem için zekat gerekmez. Bu küsur kırka ulaşmadıkça zekatı yoktur. İki imama göre, bu küsurlar için de kırkta bir nisbetinde zekat vermek gerekir. Yine, bir kimsenin yalnız iki yüz yetmiş dirhem gümüşü bulunsa, İmamı Azam'a göre, iki yüz kırk dirhem için altı dirhem zekat vermesi gerekir, geri kalan otuz dirhem için bir şey gerekmez. Fakat iki imama göre, bu geri kalan kısım için de zekat gerekir. Altın hakkında da hüküm böyledir. 52- Altın ile gümüşün nisablarında, bunlardan zekat verilmesi için, kıymetlerine değil, ağırlıklarına bakılır. Bunda ittifak vardır. Buna göre altından yapılmış bir tepsinin ağırlığı nisab mikdarından az, mesela on dokuz miskal olduğu halde, kıymeti yirmi miskalden fazla bulunsa, ittifakla zekata tabi olmaz. Ancak bununla beraber zekata tabi başka bir mal bulunur da, tümü nisab mikdarına ulaşırsa zekat gerekir. Yine, iki yüz adet gümüş dirhemden biri ağırlıkça biraz noksan bulunsa, bunlara zekat gerekmez. Fakat başka bir zekat malı bulunursa, zekat gerekir. 53- Kendilerinde riba (faiz) uygulanmayan, şer'an ölçek ve tartı esasına bağlı bulunmayan mallardan zekat verilmesinde kıymetlerine bakılır. Ağırlık ve adetlerine bakılmaz. Buna göre, üzerine zekat olarak orta durumda iki koyun farz olan kimse, bunların kıymetlerini para olarak verebileceği gibi, bu ikisinin kıymetine denk iyi bir koyun vererek de zekatını ödeyebilir. Çünkü koyunlar kıymete bağlı mallardandır. Bunlarda riba (faiz) olmaz. Fakat kendilerinde riba işlemi yürütülebilen mallarda böyle kıymete değil, ağırlığa itibar edilir. Mesela: Zekat olarak verilmesi gereken beş kilo buğday karşılığında, dört kilo iyi cins buğday verilemez. Yine, iki miskal altın yerine, bir miskal ağırlığında olup üzerindeki sanattan dolayı, iki miskal kıymetinde bulunan bir altın verilemez. Çünkü bu durumda riba (faiz) gerçekleşir. Bu mesele, İmamı Azam ile iki îmama göredir, İmam Züfer'e göre verilebilir. Çünkü kıymetleri eşittir. Kıymetler eşit olunca, kul ile Yüce Allah arasında riba düşünülemez. (Riba'ya bağlı mallar için, kerahet ve istihsan bölümüne bakılsın.) 54- Altın veya gümüşten yapılmış bulunan ziynet takımları ve süs eşyaları, tablolar gibi maddelerden de, nisab mikdarına ulaşınca zekat gerekir. Bu zekat kendi cinslerinden olmayan bir mal ile ödeneceği takdirde, ağırlıklarına değil, kıymetlerine bakılır. Bunda da ittifak vardır. Fakat kendi cinsleriyle ödeneceği takdirde, İmamı Azam ile İmam Ebû Yusuf'a göre, ağırlıkları esas alınır, İmam Züfer'e göre kıymetlerine bakılır. İmam Muhammed'e göre de, fakir için daha faydalı olan tarafa itibar edilir. Örnek: Yirmi miskal ağırlığında bulunan bir altın bilezik, kendisindeki sanat bakımından yirmi beş miskal kıymetinde bulunsa, bakılır. Eğer zekatı gümüş gibi başka bir cinsten verilecek olursa ağırlığı olan yirmi miskale değil, kıymeti olan yirmi beş miskale bakılarak zekatını vermek gerekir. Fakat bunun zekatı kendi cinsinden olan altından verilecekse, İmamı Azam ile İmam Ebû Yusuf'a göre, ağırlığı olan yirmi miskal altına göre verilmesi gerekir, İmam Muhammed ile İmam Züfer'e göre, bu yeterli olmaz, altının kıymetine göre, değer farkı olan beş miskalin de ayrıca zekatını vermek gerekir. Yine, iki yüz dirhem has gümüş için, dört dirhem has gümüş kıymetinde olan beş dirhem karışık gümüş verilse, bu İmam-ı Azamı ile İmam Ebû Yusuf'a göre yeterli olur. Çünkü ağırlık bakımından istenen mikdara eşittir. Fakat İmam Züfer ile İmam Muhammed'e göre yeterli olmaz; çünkü kıymet bakımından İstenen değerden daha azdır. Aksine olarak iki yüz dirhem karışık gümüş için beş dirhem karışık gümüş kıymetinde dört dirhem saf gümüş verilse, bu İmamı Azam ile İmam Ebû Yusuf'a göre yeterli olmaz. Çünkü ağırlık esasına göre noksandır. Fakat İmam Züfer'e göre yeterlidir, çünkü kıymet bakımından eşitlik vardır. Cenabı Hak ile kul arasında riba düşünülemez. 55- Altın ile gümüşün ve ticaret mallarının nisabında, bunların bir cinsten olmaları şart değildir. Onun için bir kimsenin bir miktar altını ile gümüşü ve bir miktar da ticaret malı bulunur da, bunlann tümünün kıymeti bir nisab mikdarı olan iki yüz dirhem gümüşe denk olursa, kırkta bir zekatlarını vermek gerekir. 56- Her biri nisab mikdarından noksan olan altın ile gümüş, İmamı Azam'a göre, kıymet bakımından birbirini tamamlayarak nisab aranır, iki imama göre ise ağırlık bakımından birbirini tamamlarlar. Buna göre: Bir kimsenin yüz dirhem gümüşü ve yüz dirhem gümüş kıymetinde de on miskal altını bulunsa, bunun için ittifakla beş dirhem gümüş zekat vermesi gerekir. Fakat yüz dirhem gümüş ile yüz dirhem gümüş kıymetinde beş miskal altını yahut elli dirhem gümüş ile yüz elli dirhem gümüş kıymetinde on miskal altını bulunsa İmamı Azam'a göre beş dirhem mikdarı zekat gerekirse de, iki imama göre gerekmez; çünkü cüz bakımından nisabları noksandır. Fakat yüz elli dirhem gümüş ile elli dirhem kıymetinde beş miskal altın bulunsa, yine ittifakla zekatları gerekir. Çünkü kıymetleri tam gümüş nisabına denktir. Bundan başka birinin nisabı dörtte üç, diğerinin nisabı dörtte bir nisbetinde mevcut olduğundan tamamı bir nisaba denk bulunmuş olur. 57- Yüz elli dirhem gümüşle beraber altmış veya seksen dirhem gümüş kıymetinde beş miskal altın bulunsa, İmamı Azam'a göre iki yüz dirhemin kırkta biri olarak beş dirhem zekat gerekir. Küsurlar kırka ulaşmadığı için bunlardan zekat gerekmez, iki İmam'ın görüşüne göre, bu küsurlardan dolayıda kırkta bir nisbetinde zekat vermek gerekir. Küsurlarda bağış, iki İmama göre yalnız saime hayvanlara mahsustur. Bu bağışlanan küsur, geçerli para ile ticaret eşyalarında olmaz. (İmam Şafiî'ye göre, altın ile gümüş, nisabı doldurmak için birbirlerine ilave edilemez; çünkü cinsleri değişiktir. Bunların her biri için ayrı ayrı tam bir nisab şarttır.) 58- Geçerli olan karışımlı paraların altınları veya gümüşleri, kendilerine karışmış bulunan yabancı maddelerden daha fazla veya eşit bir halde ise, bunlar altın ve gümüş hükmündedir, ona göre zekatları verilir. Eğer bu paraların altın veya gümüş kısmı, onlara karıştırılan yabancı maddelerden az ise, bunlar ticaret malı hükmüne girerler. Sene sonunda kıymetlerine göre zekatları verilir. Bunlarda ticaret niyeti aranmaz; çünkü geçerli para yerindedirler. 59- Geçerli olan paralar veya ticaret malları altın ile gümüşten karışık halde olsalar bakılır: Altınları karışan yabancı maddeden fazla olanlar altın hükmünde, gümüşleri fazla olanlar da gümüş hükmünde olur. Buna göre nisab mikdarın ulaşınca, zekata girerler. Böyle altın veya gümüşü, yabancı maddeden daha fazla olan geçerli paralar ticaret malı olmayınca ağırlıklarına bakılır. Eğer nisaba ulaşırlarsa zekatları verilir, değilse verilmez. Ancak nisabdan az olan bu gibi geçerli paralar yanında zekata bağlı başka mal varsa, ona göre zekat gerekir. 60- Para halinde geçerli olmayan altın ile gümüş, başka bir madenle karışık olunca çoğunluğa göre hükmedilir. Altın veya gümüş yabancı maddeden fazla veya eşit durumda ise, tümü altın veya gümüş hesab edilir. Eğer altın veya gümüş, karıştırılmış yabancı maddeden az ise bakılır: Altın veya gümüş kısmı kıymetçe nisaba ulaşırsa veya ulaşmadığı takdirde, zekata bağlı başka mallar varsa, onlarla beraber zekatlarını vermek gerekir. Bunlar ticaret mallarından ise, diğer maden kısmı da ayrıca nazara alınır. Bunların altın veya gümüş kısmı, böyle nisab mikdarına ulaşmıyorsa, hepsi ticaret eşyası hükmünde olur. Bu halde ticaret mallarından ise, kıymetleri en az iki yüz dirhem gümüşe denk olmalıdır ki, zekata bağlı olsunlar. Yahut nisaba varmıyorsa, kendileriyle beraber başka ticaret malı veya geçerli para mevcut ise, bunlarla zekata tabi olurlar, değilse olmaz. 61- Altın ile gümüş darbedilmiş geçerli para cinsinden olmamak üzere karışık bir halde bulunursa, bakılır: Eğer yalnız başına olarak altın nisab miktarında ise veya ikisi bir nisab mikdarında olup altın gümüşe ağırlık veya kıymetçe üstün veya eşit ise, hepsi altın sayılır. Ona göre zekat gerekir. Fakat altın nisab mikdarında olmayıp kendisine gümüş galip ise, o zaman hepsi gümüş sayılır. Örnek: Altın yirmi miskal olduğu halde, gümüş iki yüz veya üç yüz dirhem bulunsa, bunların hepsi altın sayılır (çünkü yalnız başına altın nisabı gerçekleşmiştir. Bu esas alınır.) Yine, altın on miskal olduğu halde, iki veya üç yüz dirhem gümüş kıymetinden daha değerli olsa, yine hepsi altın sayılır. Fakat altın on miskal olduğu halde, gümüş kısmı yüz veya iki-üç yüz dirhem kadar olup kıymetçe on miskal altından daha yüksek bulunsa, hepsi de gümüş sayılır.[/B][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
büyük islam ilmihali- zekat
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst