Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
büyük islam ilmihali- namaz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Yeltegiyan" data-source="post: 78793" data-attributes="member: 3"><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Namazlarda Kıraet</span></strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"></span></span><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> 103- Namazda kıraet: Namaz kılanın kendisi işitebilecek derecede dili ile harfleri belirterek Kur'an-ı Kerîm ayetlerinden bir mikdar okunması, namazın bir rüknü olarak farzdır. Kendisi duyamayacak kadar bir sesle okuyuş kıraet değildir. Ancak imama uyan kimse bu kıraetten müstesnadır, bu kimse Kur'an okumaz. İleride açıklanacaktır.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> 104- Vitrin ve nafile namazların bütün rekatlarında, iki rekatlı farzların her iki rekatında kıraet farzdır. Fakat dört rekatlı farz namazlarda üç rekatlı farz namazda, tayin yapılmaksızın yalnız iki rekatlarında kıraet farzdır. Ancak kıraetin ilk iki rekatta yapılması vacib görülmüştür. Bunun için ilk iki rekatta kıraatin kasden terk edilmesi mekruhtur. Yanılarak terk edilmesi de sehiv (yanılma) secdesi yapılmasını gerektirir. Farzların diğer rekatlarında Fatiha okunması, sahih kabul edilen görüşe göre vacibdir. Yanılarak Fatiha'nin terk edilmesi de sehiv secdesini gerektirir.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> Fakat diğer rivayetlere göre, farzların son üçüncü ve dördüncü rekatlarında kıraet caiz olduğu gibi tesbihde bulunmak veya üç tesbih mikdarı susmak da caizdir. Ancak Kur'an okumak daha faziletlidir. Fatiha okumak da sünnettir.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> 105- Namazda kıraetin farz olan mikdarına gelince: İmam Azam'a göre bu farz olan mikdar, kıraat farz olan her rekatta, ayet kısa dahi olsa, en az bir ayettir. Bu mikdar Kur'an okundu mu, bu farz yerine getirilmiş olur. Fakat iki İmama ve İmam Azam'dan diğer bir rivayete göre, bu mikdar üç kısa ayet veya en az üç kısa ayet mikdarı olacak kadar uzun bir ayettir. İhtiyata uygun olan da budur.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> Bir harften veya bir kelimeden ibaret olan "Nun" ve "Müdhammetân" ayetlerinin okunması, sahih olan görüşe göre, ittifakla yeterli olmaz. Çünkü bu mikdar kıraet sayılmaz.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> 106- Bir ayet-i kerîmeden başkasını okumaya gücü yetmeyen kimse, o ayet-i kerîmeyi İmam Azam'a göre bir rekatta bir defa okur, üç kez okumaz. İki imama göre, üç kez tekrarlar. Fakat üç ayet okumaya gücü yeten kimsenin bir ayeti üç kez tekrarlaması iki İmama göre de caiz değildir.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> 107- "Ayetü'l-Kürsî" gibi uzun bir ayetten bir kısmını bir rekatta, diğer kısmınıda diğer rekatta okumak, sahih olan görüşe göre, yeterli olur; çünkü bunlar üçer kısa ayete denk olmuş bulunur.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> Yanlış okuyuşların hükümleri için "Zelletü'l-Kari" bahsine bakılsın.</span></span></span></strong></p><p> </p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Namazlarda Rükû</span></strong></span></span></p><p><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"></span></span><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> 108- Namazlarda rükû da bir rükün olduğundan farzdır. Kıraetten sonra eğilerek rükûa varılır. Baş ile sırt düz bir doğrultuda bulunur. Eller dizlere kadar uzatılıp dizler kavranır. Ayakta namaz kılan kimsenin rükû için yalnız başını eğmesi kafi gelmez. Arkasını da eğerek doğru bir çizgi gibi düz bir durum almış bulunur. Bu, tam bir rükûdur. Rükûa giden kimse böyle bir vaziyet almaz da kıyama daha yakın bir şekilde eğilirse, onun rükûu sahih olmaz. Fakat rükû vaziyetine daha yakın eğilmiş ise, rükûu sahih olur.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> 109- Otururken namaz kılan kimse, rükûa vardığı zaman alnı dizlerine paralel olacak derecede arkasını eğmelidir.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> Rükûda bulunuyor gibi kanbur olan kimsenin rükûu başını biraz eğmekle olur. Kanburluğu rükû sayılmaz.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> 110- İmama rükû halinde yetişen kimse, ayakta tekbir alıp ondan sonra rükûa gider. Bu tekbiri rükûa yakın vaziyette alırsa namazı bozulur, imama uymuş olmaz.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> 111- İmam henüz rükûda iken yetişip de onu uyarak rükûa varan kimse, o rekatı imamla kılmış sayılır. Fakat bir insan, imam rükûda iken tekbir alıp da, imam rükûdan kalktıktan sonra rükûa gitse, o rekata yetişmiş sayılmaz, bir rekatı kaçırmış olur. Kaçırdığı rekatı namaz sonunda imam selam verdikten sonra tek başına kılar.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> 112- İmama uyan kimse, imamdan önce rükûa varıp daha imam rükûa gitmeden başını kaldırırsa, bu rükû yeterli olmaz. Bunu imamın rükûu ile iade etmezse namazı bozulmuş olur.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> İmamdan önce rükû veya secdeden başını kaldıran kimse, imama aykırı davranışımxnı gidermek için hemen rükû veya secdeye döner.</span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> 113- İmama rükûda yetişen kimse iki tekbire muhtaç değildir. Ayakta "Allahü Ekber" deyip hemen rükûa gider. Bu bir tekbir ile hem iftitah, hem de rükû tekbirini almış olur. (İmamet bahsine bakılsın).</span></span></span></strong></p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Namazlarda Secde</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"></span></span><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> 114- Secde de namazın bir rüknü olduğundan farzdır. Namaz kılan kimse, rükûdan sonra secdeye varır. Rükûdan doğrulduktan sonra yere kapanarak iki dizi üzerinde ellerine dayanarak alnını ve bumunu (yüzünü) iki eli arasında yere veya yere bitişik bir şey üzerine koyar. Yüce Allah'a tazimde bulunur. Bu şekilde secde, her rekatta ikişer defa arka arkaya yapılır.</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> 115- Namazda secde için alın yere koyulduğu halde burun yere konmasa, secde yine caiz olur; fakat böyle bir secde özür bulunmayınca mekruhtur. Aksine olarak burun yere konur da alın konmazsa, özür olmadığı takdirde imam Azam'a göre kerahetle caiz olur. İki imama göre özürsüz böyle bir secde caiz olmaz.</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> 116- Bir özre dayanarak da olsa, yanak ve çene ile secde yapılmaz. Alın ve burunda secde etmeye engel bir özür bulunursa, ima ile secde yapılır.</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> 117- Secdede elleri ve dizleri yere koymak her halde farz değildir, sünnettir. Fakat İmam Züfer, İmam Şafiî ve İmam Ahmed'e göre farzdır.</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> 118- İki ayağın veya bir ayağın parmakları yere konmadıkça secde caiz değildir. Tercih edilen görüş budur. Bir ayağın yalnız bir parmağını veya ayağın yalnız üstünü yere koymak kafi gelmez.</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> 119- Secde edilecek yer, ayakların konduğu yerden eğer yarım arşın (on iki parmak) mikdarı yükseklikte olursa, secde caiz olur, daha fazla yüksek olursa caiz olmaz.</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> 120- Kalabalıktan veya başka bir özürden dolayı dizler üzerine secde caizdir. Yine kalabalıktan dolayı aynı namazı kılanların birbiri arkasına secde etmeleri de caizdir.</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> 121- Bir kimse, başındaki sarığın büklümü üzerine veya elbisenin fazla kısmı üzerine secde ettiği takdirde, eğer bunlar temiz bir şey üzerine konulmuş olur ve sarığın büklümü de alna bitişik bulunursa secde caiz olur, değilse olmaz. Her halde yerin sertliğini duymak da gerekir. Bu sertliğin duyulmasına engel olacak pamuk ve benzeri bir şey üzerine secde edilemez.</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> 122- Atılmış yün ve pamuk, saman ve kar gibi bir şey üzerine secde edildiği takdirde, eğer bunların boşlukları kaybolur da sertleşirlerse, üzerlerine secde caiz olur. Fakat bunların içinde yüz kaybolup sertlikleri duyulmazsa ve yüz yere inip kararlaşmazsa secde caiz olmaz.</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> 123- Çuval içinde bulunan buğday, arpa, pirinç ve darı gibi ürünler üzerine secde yapılabilir. Fakat çuval içinde bulunmayan buğday ve arpa üzerine secde yapılabilirse de, darı gibi kaypak şeyler üzerine secde yapılamaz.</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> 124- Ufak bir taş üzerine secde edilemez. Fakat alnın çoğu bu taş ile beraber yere değecek olursa caiz olur.</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> 125- Bir özür olmasa dahi, yere serilmiş olan herhangi temiz bir şey üzerine secde edilebilir. Yerin pis olması zarar vermez, o yerin pis kokusu veya pisliğin rengi gibi bir eseri bulunmamak şartı ile... O kadar var ki, böyle bir şeyin yere serilmesi, ya sıcaktan, ya soğuktan korunmak veya elbiseyi toz-topraktan korumak için olmalıdır. Yoksa yalnız alnı topraktan korumak için olursa, kerahet işlenmiş olur.</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> (İmam Malik'e göre, kilim, keçe, posteki gibi, yer cinsinden olmayan bir şey üzerine secde edilmesi mekruhtur.)</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> 126- Sıcaktan veya soğuktan korunmak gibi bir özürden dolayı, temiz yer üzerine konulacak iki el üzerine secde edilebilir.</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> 127- Üzerinde namaz kılınacak bir sergi, eğer temiz bir elbise ise, yukarı tarafını aşağıya getirip etekleri üzerine secde etmelidir. Çünkü böyle yapmak, tevazua daha yakındır.</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> 128- Farz olan rükû ve secde rükünlerinin yerine getirilmiş olması için, rükû ve secde denilebilecek kadar o vaziyetlerde durmak yeterlidir; muhakkak üçer kez tesbih okunacak mikdar beklemek farz değildir. Fakat rükû ve secdede sünnet mikdarı en az üçer kere tesbih okumaktır. Orta derecesi beş tesbih ve yüksek derecesi de yedişer tesbih okumaktır. Yalnız başına namaz kılan daha çok tesbih yapabilir. Fakat imam olan kimse, cemaatin rızası bulunmadıkça üçten fazla tesbihte bulunmamalıdır; çünkü cemaatı usandırmak ve kaçırmak uygun değildir.</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Rükû'da tesbih: "Sübhane Rabbiye'l-Azîm"dir. </span></strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong>(1)</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Secdedeki tesbih de: "Sübhane Rabbiye'l-Alâ"dır. </span></strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong>(2)</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"></span></span><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> 129- Her rekatta iki secde yapılır. Bunlardan biri kasden terk edilse namaz bozulur. Yanılarak terk edilirse, namazdan sonra hatıra gelse bile, namaza aykırı bir iş yapılmamışsa hatırlandığı anda secdeye varılır ve ondan sonra son oturuş iade edilir ve sehiv secdesi yapılır. Sehiv secdesi bahsine bakılsın!</span></span></span></strong></p> <p style="text-align: left"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> 130- Secde, namazın en büyük bir rüknüdür. Secde, Yüce Allah'a gösterilen tevazu ve tazimatın en mükemmel alametidir. Bir hadîs-i şerîfde: "Kulun, Rabbına en yakın olduğu hal, secdeye varmış olduğu haldir. Artık secdede duayı çokça yapınız" buyurulmuştur. Çünkü secde hali, en ziyade küçülme ve teslimiyet hali olduğundan orada duanın kabulü umulur. Secdesiz bir namaz, namaz değildir. Mabudumuzun manevî huzurunda yerlere kapanarak saygısını arzetmek istemeyen bir insan, kulluk görevini terk etmiş, Yüce Allah'ın rahmetine kavuşma şerefinden yoksun kalmış olur.</span></span></span></strong></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong>(1) "Pek büyük olan Rabbim, her türlü noksanlıklardan beridir, münezzehtir."</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong>(2) "Yüce kudret ve azamet sahibi olan rabbimi bütün noksanlıklardan tenzih ederim."</strong></span></span></span></p><p> </p><p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> Namazlarda Son Oturuş</span></strong></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"> 131- Namazların sonunda teşehhüd mikdarı oturmak da, namazın bir farzı ve bir rüknüdür. Buna Ka'de-i Ahire (son oturuş) denir. İki rekatlı namazlarda olan tek oturuşa da Ka'de-i Ahire denir. Sabah namazında olduğu gibi. Teşehhüd mikdarından maksad, "Tahiyyat'ı" okuyacak kadar zamandır.</span></strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><strong>(*)</strong></span></span></span></p> <p style="text-align: left"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"></span></span><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> 132- Bir kimse sabah namazının iki rekatını kıldıktan sonra ikinci rekat sonunda oturmaksızın ayağa kalkıp üçüncü rekatın secdesini yapmış olsa, bu namaz farziyetini yitirir ve nafîleye döner. Bu durumda bir rekat daha kılar ve sonunda oturarak selam verir.</span></span></span></strong></p> <p style="text-align: left"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> Yine, dört rekatlı bir farz namazın dördüncü rekatında ve akşam namazının üçüncü rekatında oturmayıp da bir rekat daha kılınarak secdeye varılsa, bu namaz da nafileye dönmüş olur. Bu halde kılınan namaz sabah namazı ise, dört rekattan sonra hemen selam verilir. İkindi gibi dört rekatlı namaz ise, beşinci rekata bir rekat daha ilave edip ondan sonra selam verilir. Sahih olan görüşe göre, bu durumda sehiv secdesi gerekmez.</span></span></span></strong></p> <p style="text-align: left"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> Bu mesele, İmam Azam ile İmam Ebû Yusuf'a göredir. İmam Muhammed'e göre ise, bu namaz esasen namaz olmaktan çıktığı için nafile de olmaz.</span></span></span></strong></p> <p style="text-align: left"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> 133- Bir kimse namazın sonunda teşehhüd mikdarı oturduktan sonra namazdaki tilavet secdesini hatırlayarak secdeye varsa, namazı bozulur. Çünkü bu halde son oturuş bulunmamış sayılır. Fakat tilavet secdesinden sonra tekrar teşehhüd mikdarı oturursa, o zaman son oturuş yapılmış demektir.</span></span></span></strong></p> <p style="text-align: left"><strong><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"> 134- Son oturuşun tamamını uyku içinde geçiren kimse, uyandıktan sonra tekrar bir teşehhüd mikdarı oturmazsa namazı bozulur. Çünkü uyku içinde yapılan bir iş, iradeye bağlı olmadığı için geçerli değildir. Bu işin bulunması ile bulunmaması eşittir. Namazda uyku içinde yapılan kıyam, kıraat ve rükû gibi işler de böyledir, geçerli değildir.</span></span></span></strong></p><p><span style="font-family: 'Comic Sans MS'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: olive"><strong>(*) Anlamı: "Bütün dualar ve övgüler (veya bütün mülkler), bedenî ve malî ibadetler Yüce Allah'a mahsustur. Bunlara başkaları hak kazanamaz. Selam da, Yüce Allah'ın rahmet ve bereketleri de, ey şanlı peygamber, sana aittir. Selam hem bizlere, hem de Yüce Allah'ın salih kullarına olsun. Şehadet ederim ki, (kesinlikle bilirim ki) Yüce Allah'dan başka gerçek mabud yoktur. Yine şehadet ederim ki, Hazret-i Muhammed, Yüce Allah'ın kuludur ve peygamberidir."</strong></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Yeltegiyan, post: 78793, member: 3"] [SIZE=3][COLOR=olive][B][FONT=Comic Sans MS] Namazlarda Kıraet[/FONT][/B] [/COLOR][/SIZE][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=olive] 103- Namazda kıraet: Namaz kılanın kendisi işitebilecek derecede dili ile harfleri belirterek Kur'an-ı Kerîm ayetlerinden bir mikdar okunması, namazın bir rüknü olarak farzdır. Kendisi duyamayacak kadar bir sesle okuyuş kıraet değildir. Ancak imama uyan kimse bu kıraetten müstesnadır, bu kimse Kur'an okumaz. İleride açıklanacaktır. 104- Vitrin ve nafile namazların bütün rekatlarında, iki rekatlı farzların her iki rekatında kıraet farzdır. Fakat dört rekatlı farz namazlarda üç rekatlı farz namazda, tayin yapılmaksızın yalnız iki rekatlarında kıraet farzdır. Ancak kıraetin ilk iki rekatta yapılması vacib görülmüştür. Bunun için ilk iki rekatta kıraatin kasden terk edilmesi mekruhtur. Yanılarak terk edilmesi de sehiv (yanılma) secdesi yapılmasını gerektirir. Farzların diğer rekatlarında Fatiha okunması, sahih kabul edilen görüşe göre vacibdir. Yanılarak Fatiha'nin terk edilmesi de sehiv secdesini gerektirir. Fakat diğer rivayetlere göre, farzların son üçüncü ve dördüncü rekatlarında kıraet caiz olduğu gibi tesbihde bulunmak veya üç tesbih mikdarı susmak da caizdir. Ancak Kur'an okumak daha faziletlidir. Fatiha okumak da sünnettir. 105- Namazda kıraetin farz olan mikdarına gelince: İmam Azam'a göre bu farz olan mikdar, kıraat farz olan her rekatta, ayet kısa dahi olsa, en az bir ayettir. Bu mikdar Kur'an okundu mu, bu farz yerine getirilmiş olur. Fakat iki İmama ve İmam Azam'dan diğer bir rivayete göre, bu mikdar üç kısa ayet veya en az üç kısa ayet mikdarı olacak kadar uzun bir ayettir. İhtiyata uygun olan da budur. Bir harften veya bir kelimeden ibaret olan "Nun" ve "Müdhammetân" ayetlerinin okunması, sahih olan görüşe göre, ittifakla yeterli olmaz. Çünkü bu mikdar kıraet sayılmaz. 106- Bir ayet-i kerîmeden başkasını okumaya gücü yetmeyen kimse, o ayet-i kerîmeyi İmam Azam'a göre bir rekatta bir defa okur, üç kez okumaz. İki imama göre, üç kez tekrarlar. Fakat üç ayet okumaya gücü yeten kimsenin bir ayeti üç kez tekrarlaması iki İmama göre de caiz değildir. 107- "Ayetü'l-Kürsî" gibi uzun bir ayetten bir kısmını bir rekatta, diğer kısmınıda diğer rekatta okumak, sahih olan görüşe göre, yeterli olur; çünkü bunlar üçer kısa ayete denk olmuş bulunur. Yanlış okuyuşların hükümleri için "Zelletü'l-Kari" bahsine bakılsın.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=olive][/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [SIZE=3][COLOR=olive][B][FONT=Comic Sans MS] Namazlarda Rükû[/FONT][/B] [/COLOR][/SIZE][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=olive] 108- Namazlarda rükû da bir rükün olduğundan farzdır. Kıraetten sonra eğilerek rükûa varılır. Baş ile sırt düz bir doğrultuda bulunur. Eller dizlere kadar uzatılıp dizler kavranır. Ayakta namaz kılan kimsenin rükû için yalnız başını eğmesi kafi gelmez. Arkasını da eğerek doğru bir çizgi gibi düz bir durum almış bulunur. Bu, tam bir rükûdur. Rükûa giden kimse böyle bir vaziyet almaz da kıyama daha yakın bir şekilde eğilirse, onun rükûu sahih olmaz. Fakat rükû vaziyetine daha yakın eğilmiş ise, rükûu sahih olur. 109- Otururken namaz kılan kimse, rükûa vardığı zaman alnı dizlerine paralel olacak derecede arkasını eğmelidir. Rükûda bulunuyor gibi kanbur olan kimsenin rükûu başını biraz eğmekle olur. Kanburluğu rükû sayılmaz. 110- İmama rükû halinde yetişen kimse, ayakta tekbir alıp ondan sonra rükûa gider. Bu tekbiri rükûa yakın vaziyette alırsa namazı bozulur, imama uymuş olmaz. 111- İmam henüz rükûda iken yetişip de onu uyarak rükûa varan kimse, o rekatı imamla kılmış sayılır. Fakat bir insan, imam rükûda iken tekbir alıp da, imam rükûdan kalktıktan sonra rükûa gitse, o rekata yetişmiş sayılmaz, bir rekatı kaçırmış olur. Kaçırdığı rekatı namaz sonunda imam selam verdikten sonra tek başına kılar. 112- İmama uyan kimse, imamdan önce rükûa varıp daha imam rükûa gitmeden başını kaldırırsa, bu rükû yeterli olmaz. Bunu imamın rükûu ile iade etmezse namazı bozulmuş olur. İmamdan önce rükû veya secdeden başını kaldıran kimse, imama aykırı davranışımxnı gidermek için hemen rükû veya secdeye döner. 113- İmama rükûda yetişen kimse iki tekbire muhtaç değildir. Ayakta "Allahü Ekber" deyip hemen rükûa gider. Bu bir tekbir ile hem iftitah, hem de rükû tekbirini almış olur. (İmamet bahsine bakılsın).[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=olive][/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [LEFT][SIZE=3][COLOR=olive][B][FONT=Comic Sans MS] Namazlarda Secde[/FONT][/B] [/COLOR][/SIZE][SIZE=3][COLOR=olive][B][FONT=Comic Sans MS] 114- Secde de namazın bir rüknü olduğundan farzdır. Namaz kılan kimse, rükûdan sonra secdeye varır. Rükûdan doğrulduktan sonra yere kapanarak iki dizi üzerinde ellerine dayanarak alnını ve bumunu (yüzünü) iki eli arasında yere veya yere bitişik bir şey üzerine koyar. Yüce Allah'a tazimde bulunur. Bu şekilde secde, her rekatta ikişer defa arka arkaya yapılır. 115- Namazda secde için alın yere koyulduğu halde burun yere konmasa, secde yine caiz olur; fakat böyle bir secde özür bulunmayınca mekruhtur. Aksine olarak burun yere konur da alın konmazsa, özür olmadığı takdirde imam Azam'a göre kerahetle caiz olur. İki imama göre özürsüz böyle bir secde caiz olmaz. 116- Bir özre dayanarak da olsa, yanak ve çene ile secde yapılmaz. Alın ve burunda secde etmeye engel bir özür bulunursa, ima ile secde yapılır. 117- Secdede elleri ve dizleri yere koymak her halde farz değildir, sünnettir. Fakat İmam Züfer, İmam Şafiî ve İmam Ahmed'e göre farzdır. 118- İki ayağın veya bir ayağın parmakları yere konmadıkça secde caiz değildir. Tercih edilen görüş budur. Bir ayağın yalnız bir parmağını veya ayağın yalnız üstünü yere koymak kafi gelmez. 119- Secde edilecek yer, ayakların konduğu yerden eğer yarım arşın (on iki parmak) mikdarı yükseklikte olursa, secde caiz olur, daha fazla yüksek olursa caiz olmaz. 120- Kalabalıktan veya başka bir özürden dolayı dizler üzerine secde caizdir. Yine kalabalıktan dolayı aynı namazı kılanların birbiri arkasına secde etmeleri de caizdir. 121- Bir kimse, başındaki sarığın büklümü üzerine veya elbisenin fazla kısmı üzerine secde ettiği takdirde, eğer bunlar temiz bir şey üzerine konulmuş olur ve sarığın büklümü de alna bitişik bulunursa secde caiz olur, değilse olmaz. Her halde yerin sertliğini duymak da gerekir. Bu sertliğin duyulmasına engel olacak pamuk ve benzeri bir şey üzerine secde edilemez. 122- Atılmış yün ve pamuk, saman ve kar gibi bir şey üzerine secde edildiği takdirde, eğer bunların boşlukları kaybolur da sertleşirlerse, üzerlerine secde caiz olur. Fakat bunların içinde yüz kaybolup sertlikleri duyulmazsa ve yüz yere inip kararlaşmazsa secde caiz olmaz. 123- Çuval içinde bulunan buğday, arpa, pirinç ve darı gibi ürünler üzerine secde yapılabilir. Fakat çuval içinde bulunmayan buğday ve arpa üzerine secde yapılabilirse de, darı gibi kaypak şeyler üzerine secde yapılamaz. 124- Ufak bir taş üzerine secde edilemez. Fakat alnın çoğu bu taş ile beraber yere değecek olursa caiz olur. 125- Bir özür olmasa dahi, yere serilmiş olan herhangi temiz bir şey üzerine secde edilebilir. Yerin pis olması zarar vermez, o yerin pis kokusu veya pisliğin rengi gibi bir eseri bulunmamak şartı ile... O kadar var ki, böyle bir şeyin yere serilmesi, ya sıcaktan, ya soğuktan korunmak veya elbiseyi toz-topraktan korumak için olmalıdır. Yoksa yalnız alnı topraktan korumak için olursa, kerahet işlenmiş olur. (İmam Malik'e göre, kilim, keçe, posteki gibi, yer cinsinden olmayan bir şey üzerine secde edilmesi mekruhtur.) 126- Sıcaktan veya soğuktan korunmak gibi bir özürden dolayı, temiz yer üzerine konulacak iki el üzerine secde edilebilir. 127- Üzerinde namaz kılınacak bir sergi, eğer temiz bir elbise ise, yukarı tarafını aşağıya getirip etekleri üzerine secde etmelidir. Çünkü böyle yapmak, tevazua daha yakındır. 128- Farz olan rükû ve secde rükünlerinin yerine getirilmiş olması için, rükû ve secde denilebilecek kadar o vaziyetlerde durmak yeterlidir; muhakkak üçer kez tesbih okunacak mikdar beklemek farz değildir. Fakat rükû ve secdede sünnet mikdarı en az üçer kere tesbih okumaktır. Orta derecesi beş tesbih ve yüksek derecesi de yedişer tesbih okumaktır. Yalnız başına namaz kılan daha çok tesbih yapabilir. Fakat imam olan kimse, cemaatin rızası bulunmadıkça üçten fazla tesbihte bulunmamalıdır; çünkü cemaatı usandırmak ve kaçırmak uygun değildir. Rükû'da tesbih: "Sübhane Rabbiye'l-Azîm"dir. [/FONT][/B][FONT=Comic Sans MS][B](1)[/B][/FONT] [B][FONT=Comic Sans MS] Secdedeki tesbih de: "Sübhane Rabbiye'l-Alâ"dır. [/FONT][/B][FONT=Comic Sans MS][B](2)[/B][/FONT] [/COLOR][/SIZE][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=olive] 129- Her rekatta iki secde yapılır. Bunlardan biri kasden terk edilse namaz bozulur. Yanılarak terk edilirse, namazdan sonra hatıra gelse bile, namaza aykırı bir iş yapılmamışsa hatırlandığı anda secdeye varılır ve ondan sonra son oturuş iade edilir ve sehiv secdesi yapılır. Sehiv secdesi bahsine bakılsın! 130- Secde, namazın en büyük bir rüknüdür. Secde, Yüce Allah'a gösterilen tevazu ve tazimatın en mükemmel alametidir. Bir hadîs-i şerîfde: "Kulun, Rabbına en yakın olduğu hal, secdeye varmış olduğu haldir. Artık secdede duayı çokça yapınız" buyurulmuştur. Çünkü secde hali, en ziyade küçülme ve teslimiyet hali olduğundan orada duanın kabulü umulur. Secdesiz bir namaz, namaz değildir. Mabudumuzun manevî huzurunda yerlere kapanarak saygısını arzetmek istemeyen bir insan, kulluk görevini terk etmiş, Yüce Allah'ın rahmetine kavuşma şerefinden yoksun kalmış olur.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/LEFT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=olive][B](1) "Pek büyük olan Rabbim, her türlü noksanlıklardan beridir, münezzehtir." (2) "Yüce kudret ve azamet sahibi olan rabbimi bütün noksanlıklardan tenzih ederim."[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=olive][/COLOR][/SIZE][/FONT] [LEFT][SIZE=3][COLOR=olive][B][FONT=Comic Sans MS] Namazlarda Son Oturuş[/FONT][/B] [B][FONT=Comic Sans MS] 131- Namazların sonunda teşehhüd mikdarı oturmak da, namazın bir farzı ve bir rüknüdür. Buna Ka'de-i Ahire (son oturuş) denir. İki rekatlı namazlarda olan tek oturuşa da Ka'de-i Ahire denir. Sabah namazında olduğu gibi. Teşehhüd mikdarından maksad, "Tahiyyat'ı" okuyacak kadar zamandır.[/FONT][/B][FONT=Comic Sans MS][B](*)[/B][/FONT] [/COLOR][/SIZE][B][FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=olive] 132- Bir kimse sabah namazının iki rekatını kıldıktan sonra ikinci rekat sonunda oturmaksızın ayağa kalkıp üçüncü rekatın secdesini yapmış olsa, bu namaz farziyetini yitirir ve nafîleye döner. Bu durumda bir rekat daha kılar ve sonunda oturarak selam verir. Yine, dört rekatlı bir farz namazın dördüncü rekatında ve akşam namazının üçüncü rekatında oturmayıp da bir rekat daha kılınarak secdeye varılsa, bu namaz da nafileye dönmüş olur. Bu halde kılınan namaz sabah namazı ise, dört rekattan sonra hemen selam verilir. İkindi gibi dört rekatlı namaz ise, beşinci rekata bir rekat daha ilave edip ondan sonra selam verilir. Sahih olan görüşe göre, bu durumda sehiv secdesi gerekmez. Bu mesele, İmam Azam ile İmam Ebû Yusuf'a göredir. İmam Muhammed'e göre ise, bu namaz esasen namaz olmaktan çıktığı için nafile de olmaz. 133- Bir kimse namazın sonunda teşehhüd mikdarı oturduktan sonra namazdaki tilavet secdesini hatırlayarak secdeye varsa, namazı bozulur. Çünkü bu halde son oturuş bulunmamış sayılır. Fakat tilavet secdesinden sonra tekrar teşehhüd mikdarı oturursa, o zaman son oturuş yapılmış demektir. 134- Son oturuşun tamamını uyku içinde geçiren kimse, uyandıktan sonra tekrar bir teşehhüd mikdarı oturmazsa namazı bozulur. Çünkü uyku içinde yapılan bir iş, iradeye bağlı olmadığı için geçerli değildir. Bu işin bulunması ile bulunmaması eşittir. Namazda uyku içinde yapılan kıyam, kıraat ve rükû gibi işler de böyledir, geçerli değildir.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B][/LEFT] [FONT=Comic Sans MS][SIZE=3][COLOR=olive][B](*) Anlamı: "Bütün dualar ve övgüler (veya bütün mülkler), bedenî ve malî ibadetler Yüce Allah'a mahsustur. Bunlara başkaları hak kazanamaz. Selam da, Yüce Allah'ın rahmet ve bereketleri de, ey şanlı peygamber, sana aittir. Selam hem bizlere, hem de Yüce Allah'ın salih kullarına olsun. Şehadet ederim ki, (kesinlikle bilirim ki) Yüce Allah'dan başka gerçek mabud yoktur. Yine şehadet ederim ki, Hazret-i Muhammed, Yüce Allah'ın kuludur ve peygamberidir."[/B][/COLOR][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
İslam Akaidi ve Fıkıh
büyük islam ilmihali- namaz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst