Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Sahabe-i Kiram
Bu Sahabeyi Nasıl Bilirdiniz? (Kısa-Kısa)
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 86824" data-attributes="member: 27"><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: red">ABDULLAH BİN CAHŞ</span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"></p><p></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, Uhud harbinde Hz. Abdullah bin Cahş'la arasında geçen konuşmayı şöyle anlattı: </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">"Uhud’da, savaşın çok şiddetli devam ettiği bir andı. Abdullah bin Cahş yanıma sokuldu, elimden tuttu ve beni bir kayanın dibine çekti. Bana şunları söyledi:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: black">- Şimdi burada sen duâ et, ben "âmin" diyeyim. Sonra ben duâ edeyim, sen de "âmin" de! </span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: black"></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Ben de, <span style="color: blue">"Peki!.."</span> dedim ve şöyle duâ ettim: </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: blue">- Allahım, bana çok kuvvetli ve çetin kâfirleri gönder. Onlarla kıyasıya vuruşayım. Hepsini öldüreyim. Gâzi olarak, geri döneyim.</span> </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Abdullah bin Cahş benim yaptığım bu duâya, bütün kalbiyle <span style="color: black">"âmin"</span> dedi. Sonra kendisi şöyle duâ etmeye başladı: </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: black">- Allahım, bana zorlu kâfirler gönder, kıyasıya onlarla vuruşayım. Cihâdın hakkını vereyim. Hepsini öldüreyim.</span> <span style="color: black">En sonunda bir tanesi de beni şehîd etsin.</span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: black"></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: black"></span>Gönlüm böyle bir duâya<span style="color: blue"> "âmin"</span> demek arzu etmiyordu. Fakat, o istediği ve önceden söz verdiğim için mecbûren <span style="color: blue">"âmin"</span> dedim.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Daha sonra, kılıçlarımızı çektik, savaşa devam ettik. İkimiz de önümüze geleni öldürüyorduk. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">O, son derece bahadırâne harbediyor, düşman saflarını tarumar ediyordu. Düşmana hamle üstüne hamle ediyor, şehîd olmak için derin bir iştiyakla hücûmlarını tazeliyordu. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: black">"Allah Allah!.."</span> diye çarpışırken kılıcı kırıldı. O anda <u><strong>sevgili Peygamberimiz, ona bir hurma dalı uzatarak</strong></u>, savaşa devam etmesini buyurdu. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Bu dal bir mu’cize olarak kılıç oldu ve önüne geleni kesmeye başladı. Birçok düşmanı öldürdü.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: red">[Daha sonra bu kılıç, vârisleri elinde uzun seneler kaldı. En son bir Türk kumandanı, iki yüz altına bunu satın almıştır.]</span> </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Savaşın sonuna doğru<strong><u> Abdullah bin Cahş,</u></strong> Ebûl Hakem isminde bir müşrikin attığı oklarla<strong><u> arzu ettiği şehâdete kavuştu. </u></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong><u></u></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Şehîd olunca, kâfirler, bu mübârek şehîdin cesedine hücûm ederek burnunu, dudaklarını ve kulaklarını kestiler. Her tarafı kana boyandı. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Muharebe bittikten sonra, Abdullah bin Cahş’ı şehîd edilmiş bulan Hz. Sa’d, durumu ve onun yaptığı duâyı Peygamber efendimize anlattı. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Resûlullah efendimiz de, onun duâsının kabûl edildiğini ve bu dünyada istediğine kavuştuğunu, âhırette de istediğine kavuşacağının anlaşıldığını bildirdi. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Hz. Abdullah bin Cahş’ı ve dayısı <u><span style="color: black">"Seyyidüşşühedâ" ya’nî, "Şehîdlerin efendisi"</span></u> Hz. Hamza’yı aynı kabre defnettiler.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Abdullah bin Cahş hazretleri, <span style="color: black"><strong>Resûlullahın halası Ümeyme ile Cahş’ın oğludur.</strong></span> Zevcât-ı tâhirâttan <span style="color: black"><strong>Zeyneb binti Cahş’ın kardeşidir.</strong></span> <strong>Habeşistan'a iki kere hicret etti.</strong> Birkaç kere ordu kumandanı yapıldı.<u><strong>Hz. Ebû Bekir’in vasıtasıyla, kelime-i şehâdet getirerek, ilk Müslümanlardan olmak şerefine kavuştu. </strong></u></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><u><strong></strong></u></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Abdullah bin Cahş hazretleri, İslâmiyeti heyecanla yaşayan zâtlardandı. İlk Müslüman olduğu yıllarda, kâfirler kendisine her türlü ezâ ve cefâyı yapmışlardı. Hepsine de îmânının verdiği güç ile mukabele etmiş,<strong> ezâ ve cefâlara katlanmıştır</strong>. Peygamber efendimiz, kendisi için buyurmuştur ki:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: seagreen"><strong>- Açlığa ve susuzluğa en çok dayanan ve katlananınızdır.</strong></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Resûlullah efendimizin şehîdler için verdiği müjdeleri duyarak, hep şehîd olmaya can atar, harplerde hep en önde kahramanca çarpışırdı. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Peygamber efendimiz hicretin ikinci senesinde, Nahle’de, Kureyş müşriklerini gözetlemek üzere, ilk önce Ebû Ubeyde bin Cerrâh’ı göndermek istemişti. Hz. Ebû Ubeyde, Peygamber efendimizden ayrılmaya dayanamıyarak ağlamaya başladı. Bunun üzerine Peygamberimiz, onu göndermekten vazgeçti. Hz. Abdullah bin Cahş der ki: </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: black">"O gün Resûlullah aleyhisselâm, yatsı namazını kılınca bana buyurdu ki: </span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: black"></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong><span style="color: seagreen">- Sabahleyin yanıma gel! Silahın da yanında bulunsun! Seni bir tarafa göndereceğim. </span></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong></strong>Sabah olunca mescide gittim. Kılıcım, yayım, ok ve çantam üzerimde, kalkanım da yanımda idi. Resûlullah efendimiz, sabah namazını kıldırdıktan sonra, muhâcirlerden benimle birlikte gidecek birkaç kişi buldu. Bir mektup vererek buyurdu ki: </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: seagreen">- Seni bu kişilerin üzerine kumandan tayin ettim. Git! İki gece yol aldıktan sonra, mektubu aç! Orada yazılanlara göre hareket et!</span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: seagreen"></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: seagreen"></span><span style="color: black">- Yâ Resûlallah! Hangi tarafa gideyim?</span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: black"></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: black"></span><span style="color: seagreen">- Necdiye yolunu tut! Rekiye’ye, kuyuya yönel!"</span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: seagreen"></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Abdullah bin Cahş hazretleri, Nahle seferine görevlendirildiği zaman, ilk defa <strong>"Emîr-ül-mü’minîn"</strong> sıfatı verildi. Böylece, İslâmda ilk tayin olunan <strong>"emîr"</strong> oldu. Mücâhidlerin, iki kişisi için bir develeri vardı.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Sekiz veya oniki kişilik bir birlik ile iki gün sonra Melel mevkiine vardıklarında, mektubu açtı. Mektupta şunlar yazılıydı:</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>Bismillâhirrahmânirrahîm. Bu mektubu gözden geçirdiğin zaman, Mekke ile Tâif arasındaki Nahle vâdisine ininceye kadar, Allahü teâlânın ismi ve bereketiyle yürüyüp gidersin. </strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong>Arkadaşlarından hiçbirini, seninle birlikte gitmeye zorlamayasın! Nahle vâdisindeki Kureyşlileri, Kureyşlilerin kervanını gözetleyip denetleyesin! Onların haberlerini bize bildiresin!</strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><strong></strong></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Emîr-ül-mü’minîn Hz. Abdullah bin Cahş, Peygamberimizin mektubunu okuduktan sonra,<span style="color: black"> "Bizler Allahü teâlânın kullarıyız ve hep O’na döneceğiz. İşittim ve itâat ettim. Allahü teâlânın ve sevgili Resûlünün emrini yerine getireceğim"</span> diyerek mektubu öpüp, başına koydu. Sonra arkadaşlarına dönerek dedi ki: </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: black">- Hanginiz şehîd olmayı istiyor ve özlüyorsa, benimle gelsin! Gelmek istemeyen dönüp gidebilir, hiçbirinizi zorlayıcı değilim. Gelmezseniz, ben tek başıma gidip, Resûl aleyhisselâmın emrini yerine getireceğim.</span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"><span style="color: black"></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Arkadaşları hep birden cevap verdiler: </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">- Biz de, işittik. Allahü teâlâya, Peygamber efendimize ve sana itâat edicileriz. Nereye istersen, Allahü teâlânın bereketi ile yürü.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretlerinin de bulunduğu küçük ordu ile Hicâz’a doğru yol aldılar ve Nahle’ye geldiler. Bir yere gizlendiler. Oradan gelip geçen Kureyşîleri gözetlemeye başladılar. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Bu sırada bir Kureyş kâfilesi geçti. Develer yüklü idi. Mücâhidler, Kureyş kâfilesine yaklaşarak, onları İslâma da’vet ettiler. Kabûl etmeyince, çarpışma başladı. Çarpışma sonunda, birisini öldürdüler, ikisini esir aldılar. Birisi de atlı olduğu için ona yetişemediler. Kâfirlerin bütün malı mücâhidlere kaldı. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Hz. Abdullah bin Cahş, bu ganimet mallarının beşte birini Resûlullah efendimize ayırdı. <u><strong>Bu ganimet, Müslümanların aldıkları ilk ganimetti.</strong></u> Bu beşte bir hisse de, ilk ayrılan beşte bir idi. İlk öldürülen müşrik ve alınan esirler de, bu Nahle seferindeydi. Daha henüz ganimetle ilgili âyet-i kerîmeler gelmemişti. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Hicretin üçüncü senesinde yapılan Uhud harbinde büyük kahramanlıklar gösterdi. Hz. Abdullah bin Cahş yiğitliğin sembolüydü.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Hz. Abdullah <span style="color: black">orta boylu, çok yakışıklı</span> bir zât idi. Peygamber efendimizi pek ziyâde severdi. Bu muhabbet uğrunda canını fedâdan çekinmemiş, Uhud harbinde en büyük kahramanlığı göstererek, Allahü teâlânın rızâsı uğrunda şehâdet şerbetini içmiştir. </span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple">Eshâb-i kirâm arasında lâkabı, "El Mücâhidü fillah", ya’nî <span style="color: black">"Allah yolunun fedâisi" </span>idi. Şehîd olduğunda 40 yaşlarında idi. Allah yolunda Habeşistan’a yapılan ikinci hicretten sonra, âilece Medîne’ye hicret etmişti. Medîne’ye hicret edince, Asım bin Sâbit ile kardeş oldu.</span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: purple"></span></span></span></p><p> </p><p style="text-align: center"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 18px"><span style="color: black">KISACA</span></span></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px">Uhud Savaşı'nda şehit olmuştur.</span></span></p> <p style="text-align: left"></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px">Resûlullahın halası Ümeyme ile Cahş’ın oğludur. </span></span></p> <p style="text-align: left"></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: #800080"><span style="color: black">Zevcât-ı tâhirâttan</span> </span><span style="color: black">Zeyneb binti Cahş’ın kardeşidir.</span></span></span></p> <p style="text-align: left"></p> <p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">Hz. Ebû Bekir’in vasıtasıyla, kelime-i şehâdet getirerek, ilk Müslümanlardan olmak şerefine kavuştu. </span></span></span></p><p></p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">Nahle seferinde ilk defa "Emîr-ül-mü’minîn" sıfatını almıştır.</span></span></span></p><p> </p><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: black">Orta boylu ve çok yakışıklı idi.</span></span></span></p><p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"></p></span></p><p style="text-align: left"><span style="font-family: 'Book Antiqua'"></p><p></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 86824, member: 27"] [CENTER][FONT=Book Antiqua][SIZE=5][COLOR=red]ABDULLAH BİN CAHŞ[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=5][COLOR=#ff0000][/COLOR][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=5][COLOR=#ff0000][/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [/CENTER] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=purple]Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretleri, Uhud harbinde Hz. Abdullah bin Cahş'la arasında geçen konuşmayı şöyle anlattı: "Uhud’da, savaşın çok şiddetli devam ettiği bir andı. Abdullah bin Cahş yanıma sokuldu, elimden tuttu ve beni bir kayanın dibine çekti. Bana şunları söyledi: [COLOR=black]- Şimdi burada sen duâ et, ben "âmin" diyeyim. Sonra ben duâ edeyim, sen de "âmin" de! [/COLOR] Ben de, [COLOR=blue]"Peki!.."[/COLOR] dedim ve şöyle duâ ettim: [COLOR=blue]- Allahım, bana çok kuvvetli ve çetin kâfirleri gönder. Onlarla kıyasıya vuruşayım. Hepsini öldüreyim. Gâzi olarak, geri döneyim.[/COLOR] Abdullah bin Cahş benim yaptığım bu duâya, bütün kalbiyle [COLOR=black]"âmin"[/COLOR] dedi. Sonra kendisi şöyle duâ etmeye başladı: [COLOR=black]- Allahım, bana zorlu kâfirler gönder, kıyasıya onlarla vuruşayım. Cihâdın hakkını vereyim. Hepsini öldüreyim.[/COLOR] [COLOR=black]En sonunda bir tanesi de beni şehîd etsin. [/COLOR]Gönlüm böyle bir duâya[COLOR=blue] "âmin"[/COLOR] demek arzu etmiyordu. Fakat, o istediği ve önceden söz verdiğim için mecbûren [COLOR=blue]"âmin"[/COLOR] dedim. Daha sonra, kılıçlarımızı çektik, savaşa devam ettik. İkimiz de önümüze geleni öldürüyorduk. O, son derece bahadırâne harbediyor, düşman saflarını tarumar ediyordu. Düşmana hamle üstüne hamle ediyor, şehîd olmak için derin bir iştiyakla hücûmlarını tazeliyordu. [COLOR=black]"Allah Allah!.."[/COLOR] diye çarpışırken kılıcı kırıldı. O anda [U][B]sevgili Peygamberimiz, ona bir hurma dalı uzatarak[/B][/U], savaşa devam etmesini buyurdu. Bu dal bir mu’cize olarak kılıç oldu ve önüne geleni kesmeye başladı. Birçok düşmanı öldürdü. [COLOR=red][Daha sonra bu kılıç, vârisleri elinde uzun seneler kaldı. En son bir Türk kumandanı, iki yüz altına bunu satın almıştır.][/COLOR] Savaşın sonuna doğru[B][U] Abdullah bin Cahş,[/U][/B] Ebûl Hakem isminde bir müşrikin attığı oklarla[B][U] arzu ettiği şehâdete kavuştu. [/U][/B] Şehîd olunca, kâfirler, bu mübârek şehîdin cesedine hücûm ederek burnunu, dudaklarını ve kulaklarını kestiler. Her tarafı kana boyandı. Muharebe bittikten sonra, Abdullah bin Cahş’ı şehîd edilmiş bulan Hz. Sa’d, durumu ve onun yaptığı duâyı Peygamber efendimize anlattı. Resûlullah efendimiz de, onun duâsının kabûl edildiğini ve bu dünyada istediğine kavuştuğunu, âhırette de istediğine kavuşacağının anlaşıldığını bildirdi. Hz. Abdullah bin Cahş’ı ve dayısı [U][COLOR=black]"Seyyidüşşühedâ" ya’nî, "Şehîdlerin efendisi"[/COLOR][/U] Hz. Hamza’yı aynı kabre defnettiler. Abdullah bin Cahş hazretleri, [COLOR=black][B]Resûlullahın halası Ümeyme ile Cahş’ın oğludur.[/B][/COLOR] Zevcât-ı tâhirâttan [COLOR=black][B]Zeyneb binti Cahş’ın kardeşidir.[/B][/COLOR] [B]Habeşistan'a iki kere hicret etti.[/B] Birkaç kere ordu kumandanı yapıldı.[U][B]Hz. Ebû Bekir’in vasıtasıyla, kelime-i şehâdet getirerek, ilk Müslümanlardan olmak şerefine kavuştu. [/B][/U] Abdullah bin Cahş hazretleri, İslâmiyeti heyecanla yaşayan zâtlardandı. İlk Müslüman olduğu yıllarda, kâfirler kendisine her türlü ezâ ve cefâyı yapmışlardı. Hepsine de îmânının verdiği güç ile mukabele etmiş,[B] ezâ ve cefâlara katlanmıştır[/B]. Peygamber efendimiz, kendisi için buyurmuştur ki: [COLOR=seagreen][B]- Açlığa ve susuzluğa en çok dayanan ve katlananınızdır.[/B][/COLOR] Resûlullah efendimizin şehîdler için verdiği müjdeleri duyarak, hep şehîd olmaya can atar, harplerde hep en önde kahramanca çarpışırdı. Peygamber efendimiz hicretin ikinci senesinde, Nahle’de, Kureyş müşriklerini gözetlemek üzere, ilk önce Ebû Ubeyde bin Cerrâh’ı göndermek istemişti. Hz. Ebû Ubeyde, Peygamber efendimizden ayrılmaya dayanamıyarak ağlamaya başladı. Bunun üzerine Peygamberimiz, onu göndermekten vazgeçti. Hz. Abdullah bin Cahş der ki: [COLOR=black]"O gün Resûlullah aleyhisselâm, yatsı namazını kılınca bana buyurdu ki: [/COLOR] [B][COLOR=seagreen]- Sabahleyin yanıma gel! Silahın da yanında bulunsun! Seni bir tarafa göndereceğim. [/COLOR] [/B]Sabah olunca mescide gittim. Kılıcım, yayım, ok ve çantam üzerimde, kalkanım da yanımda idi. Resûlullah efendimiz, sabah namazını kıldırdıktan sonra, muhâcirlerden benimle birlikte gidecek birkaç kişi buldu. Bir mektup vererek buyurdu ki: [COLOR=seagreen]- Seni bu kişilerin üzerine kumandan tayin ettim. Git! İki gece yol aldıktan sonra, mektubu aç! Orada yazılanlara göre hareket et! [/COLOR][COLOR=black]- Yâ Resûlallah! Hangi tarafa gideyim? [/COLOR][COLOR=seagreen]- Necdiye yolunu tut! Rekiye’ye, kuyuya yönel!" [/COLOR] Abdullah bin Cahş hazretleri, Nahle seferine görevlendirildiği zaman, ilk defa [B]"Emîr-ül-mü’minîn"[/B] sıfatı verildi. Böylece, İslâmda ilk tayin olunan [B]"emîr"[/B] oldu. Mücâhidlerin, iki kişisi için bir develeri vardı. Sekiz veya oniki kişilik bir birlik ile iki gün sonra Melel mevkiine vardıklarında, mektubu açtı. Mektupta şunlar yazılıydı: [B]Bismillâhirrahmânirrahîm. Bu mektubu gözden geçirdiğin zaman, Mekke ile Tâif arasındaki Nahle vâdisine ininceye kadar, Allahü teâlânın ismi ve bereketiyle yürüyüp gidersin. Arkadaşlarından hiçbirini, seninle birlikte gitmeye zorlamayasın! Nahle vâdisindeki Kureyşlileri, Kureyşlilerin kervanını gözetleyip denetleyesin! Onların haberlerini bize bildiresin! [/B] Emîr-ül-mü’minîn Hz. Abdullah bin Cahş, Peygamberimizin mektubunu okuduktan sonra,[COLOR=black] "Bizler Allahü teâlânın kullarıyız ve hep O’na döneceğiz. İşittim ve itâat ettim. Allahü teâlânın ve sevgili Resûlünün emrini yerine getireceğim"[/COLOR] diyerek mektubu öpüp, başına koydu. Sonra arkadaşlarına dönerek dedi ki: [COLOR=black]- Hanginiz şehîd olmayı istiyor ve özlüyorsa, benimle gelsin! Gelmek istemeyen dönüp gidebilir, hiçbirinizi zorlayıcı değilim. Gelmezseniz, ben tek başıma gidip, Resûl aleyhisselâmın emrini yerine getireceğim. [/COLOR] Arkadaşları hep birden cevap verdiler: - Biz de, işittik. Allahü teâlâya, Peygamber efendimize ve sana itâat edicileriz. Nereye istersen, Allahü teâlânın bereketi ile yürü. Sa’d bin Ebî Vakkâs hazretlerinin de bulunduğu küçük ordu ile Hicâz’a doğru yol aldılar ve Nahle’ye geldiler. Bir yere gizlendiler. Oradan gelip geçen Kureyşîleri gözetlemeye başladılar. Bu sırada bir Kureyş kâfilesi geçti. Develer yüklü idi. Mücâhidler, Kureyş kâfilesine yaklaşarak, onları İslâma da’vet ettiler. Kabûl etmeyince, çarpışma başladı. Çarpışma sonunda, birisini öldürdüler, ikisini esir aldılar. Birisi de atlı olduğu için ona yetişemediler. Kâfirlerin bütün malı mücâhidlere kaldı. Hz. Abdullah bin Cahş, bu ganimet mallarının beşte birini Resûlullah efendimize ayırdı. [U][B]Bu ganimet, Müslümanların aldıkları ilk ganimetti.[/B][/U] Bu beşte bir hisse de, ilk ayrılan beşte bir idi. İlk öldürülen müşrik ve alınan esirler de, bu Nahle seferindeydi. Daha henüz ganimetle ilgili âyet-i kerîmeler gelmemişti. Hicretin üçüncü senesinde yapılan Uhud harbinde büyük kahramanlıklar gösterdi. Hz. Abdullah bin Cahş yiğitliğin sembolüydü. Hz. Abdullah [COLOR=black]orta boylu, çok yakışıklı[/COLOR] bir zât idi. Peygamber efendimizi pek ziyâde severdi. Bu muhabbet uğrunda canını fedâdan çekinmemiş, Uhud harbinde en büyük kahramanlığı göstererek, Allahü teâlânın rızâsı uğrunda şehâdet şerbetini içmiştir. Eshâb-i kirâm arasında lâkabı, "El Mücâhidü fillah", ya’nî [COLOR=black]"Allah yolunun fedâisi" [/COLOR]idi. Şehîd olduğunda 40 yaşlarında idi. Allah yolunda Habeşistan’a yapılan ikinci hicretten sonra, âilece Medîne’ye hicret etmişti. Medîne’ye hicret edince, Asım bin Sâbit ile kardeş oldu. [/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=purple][/COLOR][/SIZE][/FONT] [CENTER][FONT=Book Antiqua][SIZE=5][COLOR=black]KISACA[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=5][/SIZE][/FONT] [/CENTER] [LEFT][FONT=Book Antiqua][SIZE=3]Uhud Savaşı'nda şehit olmuştur.[/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3]Resûlullahın halası Ümeyme ile Cahş’ın oğludur.[COLOR=#800080][COLOR=black] [/COLOR][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=#800080][COLOR=black][/COLOR][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=#800080][COLOR=black]Zevcât-ı tâhirâttan[/COLOR] [/COLOR][COLOR=black]Zeyneb binti Cahş’ın kardeşidir.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=black]Hz. Ebû Bekir’in vasıtasıyla, kelime-i şehâdet getirerek, ilk Müslümanlardan olmak şerefine kavuştu. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/LEFT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=black][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=black]Nahle seferinde ilk defa "Emîr-ül-mü’minîn" sıfatını almıştır.[/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=black][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=black]Orta boylu ve çok yakışıklı idi.[/COLOR][/SIZE] [LEFT] [/LEFT] [/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Sahabe-i Kiram
Bu Sahabeyi Nasıl Bilirdiniz? (Kısa-Kısa)
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst