Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Birkaç Temsille Yeniden Diriliş (Haşir) Gerçeği
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 202019" data-attributes="member: 27"><p style="text-align: center"> <span style="color: Red"><strong><u><span style="font-family: 'Courier New'"><span style="font-size: 18px">Yaz mevsimi ve haşr-i umûmî</span></span></u></strong></span></p> <p style="text-align: center"></p> <p style="text-align: center"></p><p><strong><span style="color: DarkSlateGray">Eğer onlar şuhudî bir yakîn ile haşr-i umumîyi görmek isterlerse, </span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkSlateGray"></span></strong><strong><span style="color: DarkSlateGray">akıllarını da beraber bulundurmak şartıyla, yaz mevsiminde küre-i arz bahçesine girsinler. </span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkSlateGray">İ’lem eyyühe’l-aziz! </span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkSlateGray"></span></strong><strong><span style="color: DarkSlateGray">Gözleri küsuf tutmuş bazı adamlar, gözleri önünde vukua gelen gayr-ı mahdut hususî haşir ve neşirleri </span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkSlateGray"></span></strong><strong><span style="color: DarkSlateGray">kör gözleriyle gördükleri halde, </span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkSlateGray"></span></strong><strong><span style="color: DarkSlateGray">kıyamet-i kübrâyı ve haşr-i umumiyeyi nasıl istiğrab ediyorlar? </span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkSlateGray"></span></strong><strong><span style="color: DarkSlateGray">Acaba, çiçek açıp semere veren ağaçlarda her sene îcad edilen meyvelerin </span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkSlateGray"></span></strong><strong><span style="color: DarkSlateGray">haşir ve neşirlerini gördükten sonra haşr-i umumîyi istib’ad eden sıkılmaz mı? </span></strong></p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: Purple">Eğer onlar şuhudî bir yakîn ile haşr-i umumîyi görmek isterlerse, </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">akıllarını da beraber bulundurmak şartıyla, yaz mevsiminde küre-i arz bahçesine girsinler. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">Acaba ağaç dallarından sallanan o tatlı, </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">ballı, </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">nazif, </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">lâtif kudret mu’cizeleri, </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">o mahlûkat-ı lâtife, </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">evvelkisinin, yani ölüp giden semeratın aynı veya misli değil midir?</span></strong></p><p></p><p></p><p> <strong><span style="color: DarkSlateGray">Eğer insanlarda olduğu gibi o meyvelerde de vahdet-i ruhiye olmuş olsaydı, </span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkSlateGray"></span></strong><strong><span style="color: DarkSlateGray">geçmiş ve gelen yeni meyveler birbirinin aynı olmaz mıydı? </span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkSlateGray"></span></strong><strong><span style="color: DarkSlateGray">Fakat, ruhları olmadığı için aralarında ayniyete yakın öyle bir misliyet vardır ki, </span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkSlateGray"></span></strong><strong><span style="color: DarkSlateGray">ne aynıdır ve ne de gayr keyfiyeti gösterir. </span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkSlateGray"></span></strong><strong><span style="color: DarkSlateGray">Acaba semerattaki bu vaziyeti gören, haşri istib’ad edebilir mi? </span></strong></p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: Purple">Ve keza, mânevî asansörlerle, lâzım olan erzak ve gıdalarını ağacın yüksek dallarına çıkartmakla, </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">tebessümleriyle arz-ı dîdar eden dut ve kayısı gibi meyveleri kuru ve câmid bir ağaçtan</span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"> ihraç ve icad etmekle o kuru ağacı acip bir vaziyete ve hayattar, </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">antika bir şekle koyan kudret-i ezeliyeye haşr-i umumî ağır gelir mi? </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">Hâşâ! Bu lâtif, nâzik masnûatı o kuru ağaçlardan ihraç eden kudrete hiçbir şey ağır gelmez. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">Bu bedihî bir meseledir. </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">Fakat gözleri kör olanlar göremiyorlar. </span></strong></p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: Blue">Mesnevî-i Nuriye, s. 93, (yeni tanzim, s. 173) </span></strong></p><p><strong><span style="color: Blue"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Blue"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Blue"></span></strong></p><p>*** </p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: DarkSlateGray">Nakkaş-ı Ezelî, zeminin yüzünde yaz, bahar zamanında en az üç yüz bin nebâtât ve hayvanâtın envâını,</span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkSlateGray"> nihayetsiz ihtilât, karışıklık içinde nihayet derecede imtiyaz ve teşhis ile </span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkSlateGray"></span></strong><strong><span style="color: DarkSlateGray">ve gayet derecede intizam ve tefrik ile haşr ve neşretmesi, </span></strong></p><p><strong><span style="color: DarkSlateGray"></span></strong><strong><span style="color: DarkSlateGray">bahar gibi zâhir ve bâhir parlak bir sikke-i tevhiddir. </span></strong></p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: Blue">Sözler, s. 270, (yeni tanzim, s. 477) </span></strong></p><p><strong><span style="color: Blue"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Blue"></span></strong></p><p><strong><span style="color: Blue"></span></strong></p><p>*** </p><p></p><p></p><p><strong><span style="color: Purple">Elmanın yüzünde bulunan sikke-i fıtrat </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">ve hâtem-i hikmet </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">ve turra-i samediyet </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">ve mühr-ü rahmet, </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">bütün elmalarda </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">ve sair meyvelerde </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">ve bütün nebatat ve hayvanatta bulunduğundan </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">o tek elmanın hakikî mâliki ve sânii, </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">elbette ve her halde o elmanın emsali ve hemcinsi ve kardeşleri olan </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">bütün sekene-i arzın ve onun bahçesi olan koca zeminin </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">ve onun fabrikası olan ağacının </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">ve onun tezgâhı olan mevsiminin </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">ve onun terbiyegâhı olan bahar ve yazın </span></strong></p><p><strong><span style="color: Purple"></span></strong><strong><span style="color: Purple">Mâlik-i Zülcelâli ve Hâlık-ı Zülcemâli olacak; başka olamaz. </span></strong></p><p></p><p> </p><p><span style="color: Blue"><strong>Şuâlar, s. 159, (yeni tanzim, s. 278) </strong></span></p><p><span style="color: Blue"><strong></strong></span></p><p> </p><p><strong>LÜGATÇE:</strong></p><p> </p><p>i’lem eyyühe’l-aziz: Bil ki ey aziz. </p><p>küsuf: Güneş tutulması. </p><p>gayr-ı mahdut: Sınırsız. </p><p>haşir: Toplanmak, birikmek; insanların öldükten sonra tekrar diriltilip bir yerde toplanmaları. </p><p>neşir: Yaymak; kıyâmetten sonra bütün insanların dirilip, toplandıktan sonra dağılıp yayılmaları. </p><p>kıyamet-i kübrâ: En büyük kıyâmet. </p><p>haşr-i umumiye: Yaratılan bütün varlıkların kıyamet gününde tekrar dirilip toplanmaları. </p><p>istiğrab: Garib ve acaib bulmak, şaşırmak. </p><p>semere: Meyve. </p><p>istib’ad: Uzak görme, ihtimal vermeme. </p><p>şuhudî: Görünebilir olana âit ve onunla ilgili. </p><p>yakîn: Hiçbir şekilde şüphe edilmeyecek derecede kesin olan ilim, bilgi. </p><p>Küre-i arz: Yerküre; dünya. </p><p>misl: Benzer. </p><p>vahdet-i ruhiye: Ruh birliği. </p><p>gayr: Başka, başkası. </p><p>keyfiyet: Durum, bir şeyin nasıl olduğu ciheti. </p><p>semerat: Meyveler, neticeler. </p><p>arz-ı dîdar: Yüzünü göstermek. </p><p>câmid: Cansız, donuk. </p><p>kudret-i ezeliye: Ezelî kudret. </p><p>masnûat: San'atla yapılmış olan eserler, varlıklar. </p><p>bedihî: Ap açık, belli. </p><p>Nakkaş-ı Ezelî: Zaman ve mekânla kayıtlı olmayan ve herşeyi nakış nakış işleyen Cenâb-ı Hak. </p><p>envâ: Çeşitler, türler. </p><p>ihtilât: Karışıklık. </p><p>tefrik: Ayırma. </p><p>bâhir: Aşikâr, açık. </p><p>sikke-i tevhid: Tevhid mührü. </p><p>sikke-i fıtrat: Yaratılış imzası. </p><p>turra-i samediyet: Allah'ın hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösteren deliller, damgalar. </p><p>sekene-i arz: Dünyada oturanlar.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 202019, member: 27"] [CENTER] [COLOR=Red][B][U][FONT=Courier New][SIZE=5]Yaz mevsimi ve haşr-i umûmî[/SIZE][/FONT][/U][/B][/COLOR] [/CENTER] [B][COLOR=DarkSlateGray]Eğer onlar şuhudî bir yakîn ile haşr-i umumîyi görmek isterlerse, [/COLOR][/B][B][COLOR=DarkSlateGray]akıllarını da beraber bulundurmak şartıyla, yaz mevsiminde küre-i arz bahçesine girsinler. [/COLOR][/B] [B][COLOR=DarkSlateGray]İ’lem eyyühe’l-aziz! [/COLOR][/B][B][COLOR=DarkSlateGray]Gözleri küsuf tutmuş bazı adamlar, gözleri önünde vukua gelen gayr-ı mahdut hususî haşir ve neşirleri [/COLOR][/B][B][COLOR=DarkSlateGray]kör gözleriyle gördükleri halde, [/COLOR][/B][B][COLOR=DarkSlateGray]kıyamet-i kübrâyı ve haşr-i umumiyeyi nasıl istiğrab ediyorlar? [/COLOR][/B][B][COLOR=DarkSlateGray]Acaba, çiçek açıp semere veren ağaçlarda her sene îcad edilen meyvelerin [/COLOR][/B][B][COLOR=DarkSlateGray]haşir ve neşirlerini gördükten sonra haşr-i umumîyi istib’ad eden sıkılmaz mı? [/COLOR][/B] [B][COLOR=Purple]Eğer onlar şuhudî bir yakîn ile haşr-i umumîyi görmek isterlerse, [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]akıllarını da beraber bulundurmak şartıyla, yaz mevsiminde küre-i arz bahçesine girsinler. [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]Acaba ağaç dallarından sallanan o tatlı, [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]ballı, [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]nazif, [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]lâtif kudret mu’cizeleri, [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]o mahlûkat-ı lâtife, [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]evvelkisinin, yani ölüp giden semeratın aynı veya misli değil midir?[/COLOR][/B] [B][COLOR=DarkSlateGray]Eğer insanlarda olduğu gibi o meyvelerde de vahdet-i ruhiye olmuş olsaydı, [/COLOR][/B][B][COLOR=DarkSlateGray]geçmiş ve gelen yeni meyveler birbirinin aynı olmaz mıydı? [/COLOR][/B][B][COLOR=DarkSlateGray]Fakat, ruhları olmadığı için aralarında ayniyete yakın öyle bir misliyet vardır ki, [/COLOR][/B][B][COLOR=DarkSlateGray]ne aynıdır ve ne de gayr keyfiyeti gösterir. [/COLOR][/B][B][COLOR=DarkSlateGray]Acaba semerattaki bu vaziyeti gören, haşri istib’ad edebilir mi? [/COLOR][/B] [B][COLOR=Purple]Ve keza, mânevî asansörlerle, lâzım olan erzak ve gıdalarını ağacın yüksek dallarına çıkartmakla, [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]tebessümleriyle arz-ı dîdar eden dut ve kayısı gibi meyveleri kuru ve câmid bir ağaçtan[/COLOR][/B] [B][COLOR=Purple] ihraç ve icad etmekle o kuru ağacı acip bir vaziyete ve hayattar, [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]antika bir şekle koyan kudret-i ezeliyeye haşr-i umumî ağır gelir mi? [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]Hâşâ! Bu lâtif, nâzik masnûatı o kuru ağaçlardan ihraç eden kudrete hiçbir şey ağır gelmez. [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]Bu bedihî bir meseledir. [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]Fakat gözleri kör olanlar göremiyorlar. [/COLOR][/B] [B][COLOR=Blue]Mesnevî-i Nuriye, s. 93, (yeni tanzim, s. 173) [/COLOR][/B] [B][COLOR=Blue] [/COLOR][/B] *** [B][COLOR=DarkSlateGray]Nakkaş-ı Ezelî, zeminin yüzünde yaz, bahar zamanında en az üç yüz bin nebâtât ve hayvanâtın envâını,[/COLOR][/B] [B][COLOR=DarkSlateGray] nihayetsiz ihtilât, karışıklık içinde nihayet derecede imtiyaz ve teşhis ile [/COLOR][/B][B][COLOR=DarkSlateGray]ve gayet derecede intizam ve tefrik ile haşr ve neşretmesi, [/COLOR][/B][B][COLOR=DarkSlateGray]bahar gibi zâhir ve bâhir parlak bir sikke-i tevhiddir. [/COLOR][/B] [B][COLOR=Blue]Sözler, s. 270, (yeni tanzim, s. 477) [/COLOR][/B] [B][COLOR=Blue] [/COLOR][/B] *** [B][COLOR=Purple]Elmanın yüzünde bulunan sikke-i fıtrat [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]ve hâtem-i hikmet [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]ve turra-i samediyet [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]ve mühr-ü rahmet, [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]bütün elmalarda [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]ve sair meyvelerde [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]ve bütün nebatat ve hayvanatta bulunduğundan [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]o tek elmanın hakikî mâliki ve sânii, [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]elbette ve her halde o elmanın emsali ve hemcinsi ve kardeşleri olan [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]bütün sekene-i arzın ve onun bahçesi olan koca zeminin [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]ve onun fabrikası olan ağacının [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]ve onun tezgâhı olan mevsiminin [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]ve onun terbiyegâhı olan bahar ve yazın [/COLOR][/B][B][COLOR=Purple]Mâlik-i Zülcelâli ve Hâlık-ı Zülcemâli olacak; başka olamaz. [/COLOR][/B] [COLOR=Blue][B]Şuâlar, s. 159, (yeni tanzim, s. 278) [/B][/COLOR] [B]LÜGATÇE:[/B] i’lem eyyühe’l-aziz: Bil ki ey aziz. küsuf: Güneş tutulması. gayr-ı mahdut: Sınırsız. haşir: Toplanmak, birikmek; insanların öldükten sonra tekrar diriltilip bir yerde toplanmaları. neşir: Yaymak; kıyâmetten sonra bütün insanların dirilip, toplandıktan sonra dağılıp yayılmaları. kıyamet-i kübrâ: En büyük kıyâmet. haşr-i umumiye: Yaratılan bütün varlıkların kıyamet gününde tekrar dirilip toplanmaları. istiğrab: Garib ve acaib bulmak, şaşırmak. semere: Meyve. istib’ad: Uzak görme, ihtimal vermeme. şuhudî: Görünebilir olana âit ve onunla ilgili. yakîn: Hiçbir şekilde şüphe edilmeyecek derecede kesin olan ilim, bilgi. Küre-i arz: Yerküre; dünya. misl: Benzer. vahdet-i ruhiye: Ruh birliği. gayr: Başka, başkası. keyfiyet: Durum, bir şeyin nasıl olduğu ciheti. semerat: Meyveler, neticeler. arz-ı dîdar: Yüzünü göstermek. câmid: Cansız, donuk. kudret-i ezeliye: Ezelî kudret. masnûat: San'atla yapılmış olan eserler, varlıklar. bedihî: Ap açık, belli. Nakkaş-ı Ezelî: Zaman ve mekânla kayıtlı olmayan ve herşeyi nakış nakış işleyen Cenâb-ı Hak. envâ: Çeşitler, türler. ihtilât: Karışıklık. tefrik: Ayırma. bâhir: Aşikâr, açık. sikke-i tevhid: Tevhid mührü. sikke-i fıtrat: Yaratılış imzası. turra-i samediyet: Allah'ın hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösteren deliller, damgalar. sekene-i arz: Dünyada oturanlar. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Birkaç Temsille Yeniden Diriliş (Haşir) Gerçeği
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst