Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Birinci Söz - On Dördüncü Lem’anın İkinci Makamı
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 247172" data-attributes="member: 1"><p><strong>On Dördüncü Lem’anın İkinci Makamı - Sayfa 33</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">Ya kâinatın herbir nev’i, kendi kendine insanı tanıyor, ona itaat ediyor, muavenetine koşuyor—bu ise yüz derece akıldan uzak olduğu gibi, çok muhâlâtı intaç ediyor; insan gibi bir âciz-i mutlakta en kuvvetli bir sultan-ı mutlakın kudreti bulunmak lâzım geliyor. Veyahut bu kâinatın perdesi arkasında bir Kadîr-i Mutlakın ilmiyle bu muavenet oluyor. Demek, kâinatın envâı, insanı tanıyor değil; belki insanı bilen ve tanıyan, merhamet eden bir Zâtın tanımasının ve bilmesinin delilleridir.</span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">Ey insan! Aklını başına al. Hiç mümkün müdür ki, bütün envâ-ı mahlûkatı sana müteveccihen muavenet ellerini uzattıran ve senin hâcetlerine lebbeyk dedirten Zât-ı Zülcelâl seni bilmesin, tanımasın, görmesin?</span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">Madem seni biliyor, rahmetiyle bildiğini bildiriyor. Sen de Onu bil, hürmetle bildiğini bildir. Ve kat’iyen anla ki, senin gibi zaif-i mutlak, âciz-i mutlak, fakir‑i mutlak, fâni, küçük bir mahlûka koca kâinatı musahhar etmek ve onun imdadına göndermek, elbette hikmet ve inâyet ve ilim ve kudreti tazammun eden hakikat-i rahmettir.</span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">Elbette böyle bir rahmet, senden küllî ve hâlis bir şükür ve ciddî ve sâfî bir hürmet ister. İşte, o hâlis şükrün ve o sâfî hürmetin tercümanı ve ünvanı olan <em>Bismillâhirrahmânirrahîm’</em>i de, o rahmetin vusulüne vesile ve o Rahmân<span style="font-family: 'Trebuchet MS'">’</span>ın dergâhında şefaatçi yap.</span></p><p><span style="font-family: 'Trebuchet MS'">Evet, rahmetin vücudu ve tahakkuku, güneş kadar zâhirdir. Çünkü, nasıl merkezî bir nakış, her taraftan gelen atkı ve iplerin intizamından ve vaziyetlerinden hâsıl oluyor; öyle de, bu kâinatın daire-i kübrâsında bin bir ism-i İlâhînin cilvesinden uzanan nuranî atkılar, kâinat simasında öyle bir sikke-i rahmet içinde bir hâtem-i Rahîmiyeti ve bir nakş-ı şefkati dokuyor ve öyle bir hâtem-i inâyeti nescediyor ki, güneşten daha parlak kendini akıllara gösteriyor.</span></p><p></p><table style='width: 100%'><tr><td><strong>Bismillâhirrahmânirrahîm: Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla (bk. s-m-v; r-ḥ-m)</strong></td><td><strong>Kadîr-i Mutlak: sınırsız güç ve kudret sahibi Allah (bk. ḳ-d-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>Rahmân: rahmeti sonsuz, yarattıklarını esirgeyip koruyan, şefkat eden ve rızıklandıran Allah (bk. r-ḥ-m)</strong></td><td><strong>Zât-ı Zülcelâl: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi olan Zât, Allah (bk. ẕü; c-l-l)</strong></td></tr><tr><td><strong>cilve: yansıma, görüntü (bk. c-l-y)</strong></td><td><strong>daire-i kübrâ: en büyük daire (bk. k-b-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>dergâh: makam, huzur</strong></td><td><strong>envâ: türler, çeşitler</strong></td></tr><tr><td><strong>envâ-ı mahlûkat: bütün yaratılmış varlık türleri (bk. ḫ-l-ḳ)</strong></td><td><strong>fakir-i mutlak: sınırsız ihtiyaç sahibi (bk. ṭ-l-ḳ)</strong></td></tr><tr><td><strong>fâni: ölümlü, geçici (bk. f-n-y)</strong></td><td><strong>hakikat-i rahmet: rahmet gerçeği (bk. ḥ-ḳ-ḳ; r-ḥ-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>hikmet: gaye, fayda (bk. ḥ-k-m)</strong></td><td><strong>hâcet: ihtiyaç (bk. ḥ-v-c)</strong></td></tr><tr><td><strong>hâlis: samimi, saf, temiz (bk. ḫ-l-ṣ)</strong></td><td><strong>hâsıl olmak: meydana gelmek</strong></td></tr><tr><td><strong>hâtem-i Rahîmiyet: Allah’ın rahmetini gösteren mühür (bk. r-ḥ-m)</strong></td><td><strong>hâtem-i inâyet: yardım mührü (bk. a-n-y)</strong></td></tr><tr><td><strong>hürmet: saygı (bk. ḥ-r-m)</strong></td><td><strong>imdad: yardım</strong></td></tr><tr><td><strong>intaç etmek: netice vermek</strong></td><td><strong>intizam: düzen, tertip (bk. n-ẓ-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>inâyet: bütün yararların, hikmetlerin ve faydaların kaynağı olan düzenlilik (bk. a-n-y)</strong></td><td><strong>ism-i İlâhî: Allah’ın ismi (bk. s-m-v; e-l-h)</strong></td></tr><tr><td><strong>kat’iyen: kesinlikle</strong></td><td><strong>kudret: güç, kuvvet, iktidar (bk. ḳ-d-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>kâinat: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</strong></td><td><strong>küllî: büyük, kapsamlı (bk. k-l-l)</strong></td></tr><tr><td><strong>lebbeyk: “buyurun, emredin efendim”</strong></td><td><strong>mahlûk: yaratık (bk. ḫ-l-ḳ)</strong></td></tr><tr><td><strong>muavenet: yardım</strong></td><td><strong>muhâlât: imkansız, akla uzak şeyler</strong></td></tr><tr><td><strong>musahhar etmek: boyun eğdirmek</strong></td><td><strong>müteveccihen: yönelmiş olarak</strong></td></tr><tr><td><strong>nakş-ı şefkat: şefkat nakşı (bk. n-ḳ-ş; ş-f-ḳ)</strong></td><td><strong>nescetmek: dokumak, örmek</strong></td></tr><tr><td><strong>nev’: tür, çeşit</strong></td><td><strong>nuranî: nurlu, aydınlık (bk. n-v-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>rahmet: İlâhî şefkat, merhamet ve ihsan (bk. r-ḥ-m)</strong></td><td><strong>sikke-i rahmet: rahmet mührü (bk. r-ḥ-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>sima: yüz, çehre</strong></td><td><strong>sultan-ı mutlak: herşeye hükmeden, mutlak egemenlik sahibi sultan (bk. s-l-ṭ; ṭ-l-ḳ)</strong></td></tr><tr><td><strong>sâfî: duru, katıksız, temiz (bk. ṣ-f-y)</strong></td><td><strong>tahakkuk: gerçekleşme (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</strong></td></tr><tr><td><strong>tazammun eden: içine alan</strong></td><td><strong>vusul: kavuşma, erişme</strong></td></tr><tr><td><strong>vücud: varlık, var oluş (bk. v-c-d)</strong></td><td><strong>zaif-i mutlak: son derece zayıf (bk. ṭ-l-ḳ)</strong></td></tr><tr><td><strong>zâhir: açık, âşikar (bk. ẓ-h-r)</strong></td><td><strong>âciz-i mutlak: son derece güçsüz (bk. a-c-z; ṭ-l-ḳ)</strong></td></tr><tr><td><strong>şefaatçi: af için aracılık eden (bk. ş-f-a)</strong></td><td></td></tr></table><p><br /> <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;"> <br /> </tbody></p><p></p><p style="text-align: right"></p> <p style="text-align: right"></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 247172, member: 1"] [b]On Dördüncü Lem’anın İkinci Makamı - Sayfa 33[/b] [FONT=Trebuchet MS]Ya kâinatın herbir nev’i, kendi kendine insanı tanıyor, ona itaat ediyor, muavenetine koşuyor—bu ise yüz derece akıldan uzak olduğu gibi, çok muhâlâtı intaç ediyor; insan gibi bir âciz-i mutlakta en kuvvetli bir sultan-ı mutlakın kudreti bulunmak lâzım geliyor. Veyahut bu kâinatın perdesi arkasında bir Kadîr-i Mutlakın ilmiyle bu muavenet oluyor. Demek, kâinatın envâı, insanı tanıyor değil; belki insanı bilen ve tanıyan, merhamet eden bir Zâtın tanımasının ve bilmesinin delilleridir.[/FONT] [FONT=Trebuchet MS]Ey insan! Aklını başına al. Hiç mümkün müdür ki, bütün envâ-ı mahlûkatı sana müteveccihen muavenet ellerini uzattıran ve senin hâcetlerine lebbeyk dedirten Zât-ı Zülcelâl seni bilmesin, tanımasın, görmesin?[/FONT] [FONT=Trebuchet MS]Madem seni biliyor, rahmetiyle bildiğini bildiriyor. Sen de Onu bil, hürmetle bildiğini bildir. Ve kat’iyen anla ki, senin gibi zaif-i mutlak, âciz-i mutlak, fakir‑i mutlak, fâni, küçük bir mahlûka koca kâinatı musahhar etmek ve onun imdadına göndermek, elbette hikmet ve inâyet ve ilim ve kudreti tazammun eden hakikat-i rahmettir.[/FONT] [FONT=Trebuchet MS]Elbette böyle bir rahmet, senden küllî ve hâlis bir şükür ve ciddî ve sâfî bir hürmet ister. İşte, o hâlis şükrün ve o sâfî hürmetin tercümanı ve ünvanı olan [I]Bismillâhirrahmânirrahîm’[/I]i de, o rahmetin vusulüne vesile ve o Rahmân[FONT=Trebuchet MS]’[/FONT]ın dergâhında şefaatçi yap.[/FONT] [FONT=Trebuchet MS]Evet, rahmetin vücudu ve tahakkuku, güneş kadar zâhirdir. Çünkü, nasıl merkezî bir nakış, her taraftan gelen atkı ve iplerin intizamından ve vaziyetlerinden hâsıl oluyor; öyle de, bu kâinatın daire-i kübrâsında bin bir ism-i İlâhînin cilvesinden uzanan nuranî atkılar, kâinat simasında öyle bir sikke-i rahmet içinde bir hâtem-i Rahîmiyeti ve bir nakş-ı şefkati dokuyor ve öyle bir hâtem-i inâyeti nescediyor ki, güneşten daha parlak kendini akıllara gösteriyor.[/FONT] [TABLE] <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;">[TR] [TD][B]Bismillâhirrahmânirrahîm: Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla (bk. s-m-v; r-ḥ-m)[/B][/TD] [TD][B]Kadîr-i Mutlak: sınırsız güç ve kudret sahibi Allah (bk. ḳ-d-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Rahmân: rahmeti sonsuz, yarattıklarını esirgeyip koruyan, şefkat eden ve rızıklandıran Allah (bk. r-ḥ-m)[/B][/TD] [TD][B]Zât-ı Zülcelâl: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi olan Zât, Allah (bk. ẕü; c-l-l)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]cilve: yansıma, görüntü (bk. c-l-y)[/B][/TD] [TD][B]daire-i kübrâ: en büyük daire (bk. k-b-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]dergâh: makam, huzur[/B][/TD] [TD][B]envâ: türler, çeşitler[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]envâ-ı mahlûkat: bütün yaratılmış varlık türleri (bk. ḫ-l-ḳ)[/B][/TD] [TD][B]fakir-i mutlak: sınırsız ihtiyaç sahibi (bk. ṭ-l-ḳ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]fâni: ölümlü, geçici (bk. f-n-y)[/B][/TD] [TD][B]hakikat-i rahmet: rahmet gerçeği (bk. ḥ-ḳ-ḳ; r-ḥ-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hikmet: gaye, fayda (bk. ḥ-k-m)[/B][/TD] [TD][B]hâcet: ihtiyaç (bk. ḥ-v-c)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hâlis: samimi, saf, temiz (bk. ḫ-l-ṣ)[/B][/TD] [TD][B]hâsıl olmak: meydana gelmek[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hâtem-i Rahîmiyet: Allah’ın rahmetini gösteren mühür (bk. r-ḥ-m)[/B][/TD] [TD][B]hâtem-i inâyet: yardım mührü (bk. a-n-y)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hürmet: saygı (bk. ḥ-r-m)[/B][/TD] [TD][B]imdad: yardım[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]intaç etmek: netice vermek[/B][/TD] [TD][B]intizam: düzen, tertip (bk. n-ẓ-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]inâyet: bütün yararların, hikmetlerin ve faydaların kaynağı olan düzenlilik (bk. a-n-y)[/B][/TD] [TD][B]ism-i İlâhî: Allah’ın ismi (bk. s-m-v; e-l-h)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kat’iyen: kesinlikle[/B][/TD] [TD][B]kudret: güç, kuvvet, iktidar (bk. ḳ-d-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]kâinat: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/B][/TD] [TD][B]küllî: büyük, kapsamlı (bk. k-l-l)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]lebbeyk: “buyurun, emredin efendim”[/B][/TD] [TD][B]mahlûk: yaratık (bk. ḫ-l-ḳ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muavenet: yardım[/B][/TD] [TD][B]muhâlât: imkansız, akla uzak şeyler[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]musahhar etmek: boyun eğdirmek[/B][/TD] [TD][B]müteveccihen: yönelmiş olarak[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nakş-ı şefkat: şefkat nakşı (bk. n-ḳ-ş; ş-f-ḳ)[/B][/TD] [TD][B]nescetmek: dokumak, örmek[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nev’: tür, çeşit[/B][/TD] [TD][B]nuranî: nurlu, aydınlık (bk. n-v-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]rahmet: İlâhî şefkat, merhamet ve ihsan (bk. r-ḥ-m)[/B][/TD] [TD][B]sikke-i rahmet: rahmet mührü (bk. r-ḥ-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sima: yüz, çehre[/B][/TD] [TD][B]sultan-ı mutlak: herşeye hükmeden, mutlak egemenlik sahibi sultan (bk. s-l-ṭ; ṭ-l-ḳ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sâfî: duru, katıksız, temiz (bk. ṣ-f-y)[/B][/TD] [TD][B]tahakkuk: gerçekleşme (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tazammun eden: içine alan[/B][/TD] [TD][B]vusul: kavuşma, erişme[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]vücud: varlık, var oluş (bk. v-c-d)[/B][/TD] [TD][B]zaif-i mutlak: son derece zayıf (bk. ṭ-l-ḳ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zâhir: açık, âşikar (bk. ẓ-h-r)[/B][/TD] [TD][B]âciz-i mutlak: son derece güçsüz (bk. a-c-z; ṭ-l-ḳ)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]şefaatçi: af için aracılık eden (bk. ş-f-a)[/B][/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [RIGHT] [/RIGHT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Birinci Söz - On Dördüncü Lem’anın İkinci Makamı
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst