Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Bediüzzaman Said Nursi’ye Göre Kur’ân'ın Mucizeliğini Açıklama Metodu
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="Huseyni" data-source="post: 229674" data-attributes="member: 27"><p><strong>Cevap: Bediüzzaman Said Nursi’ye Göre Kur’ân'ın Mucizeliğini Açıklama Metod</strong></p><p></p><p><strong>Birinci vecih: Kur’ân nazmının mucizeliği </strong></p><p></p><p><strong>Bediüzzaman’a göre Kur’ân nazmının mu’cize oluşuna dair bir giriş: </strong></p><p></p><p></p><p> Bediüzzaman, Kur’ân nazmının mu’cize olduğunu açıklamaya başlamadan önce, kelâm-ı belîğin önemli özelliklerini ihtiva eden on iki meseleden meydana gelen bir mukaddimeye yer vermiştir. Çünkü Bediüzzaman bu meselelerin İ’câzü’l-Kur’ân konusunda en önemli yönü teşkil ettiği kanaatındadır. Bu mukaddimeyi özet olarak zikredeceğim. Daha detaylı bilgi için dileyen kaynağına başvurabilir. </p><p></p><p></p><p> <strong>Birincisi:</strong> Kelamın nazmı, efkâr ve hissiyatın tabii mecrası, belağat nakışlarının da menşeidir. Kâinat, yaratıcı tarafından fesîh ve belîğ yaratıldığı gibi, sûretlerinden her biri de bir kudret mu’cizesidir. İşte, kelâm da vakıaya tıpatıp uygunluk arzettiğinde ve sözün nazmı, âlemin nizamına mutabakat gösterdiğinde, bütün yönleriyle tam bir cezâlet kazanır. </p><p></p><p> <strong>İkincisi:</strong> Sihr-i beyânî, belîğ teşbihleri ve tasvirleriyle hakîkata mebnîdir. </p><p></p><p><strong>Üçüncüsü:</strong> Kelâmın cemâl ve kemâlı üslûbuyladır. Üslûb ise, hakâikin sûreti ve eşya arasındaki münasebet sırrına dayanan istiare-i timsîliyyeden alınan kalıb-ı mehanîdir. Temsîl üslubunun faydası, ince mânâları ve derin kökleri dinleyiciye ulaştırmaktır. Üslûb çeşitliliği ve renkliliğinin hikmeti, kalbin köşelerinde durgun mânâları uyandırmaktır. </p><p></p><p><strong>Dördüncüsü: </strong>Kelâm-ı belîğin, nazmının kayıt ve heyetleri birbiriyle uyumludur, herbiri diğerinin elinden tutar ve birbirini destekler. </p><p></p><p> <strong>Beşincisi:</strong> Nazm-ı kelâmın, keyfiyetleri, heyetleri ve müstetbeatı, hedef ve maksadın levazımına, tevabi’ ve furuuna remizde bulunur. Tıpkı kelamın aslı bunlara işaret ettiği gibi. Bu da kelâmın zenginlik, servet ve genişliğine delildir. </p><p></p><p> <strong>Altıncısı:</strong> Belîğin şe’ni, kelâmın sarihiyle, garaza taalluk edeni, makamın gerektirdiğini, muhatabın istediğini ifade etmesi, sonra da bu kalıba döktüğü mânâda, mânânın diğer tabakalarına işaret eden delillere yer vermesidir. Çünkü, tehassür, teessüf, iştiyak, temeddüh, hitap, işaret, teellüm, tahayyür, taaccüb ve tefahur gibi öylesine ince mânâlar vardır ki, onları ifade edecek husûsi lafızlar bulunmamaktadır. </p><p></p><p><strong>Yedincisi:</strong> Üslub, hayale-teşbih ve tasvîr-mebni olduğunda eksen olarak hakikati alması lâzım. Çünkü nahvin felsefesi bu kabildendir. </p><p></p><p><strong>Sekizincisi:</strong> Mânâları teaddüd eden “Bâ”, “Min”, “İlâ” gibi harflerin asıl mânâsı tektir ve bu aslî mânâ ondan ayrılmaz, fakat makam ve maksada göre bazen tâlî bir mânâ teşerrüb eder ve o mânâyı içine çeker. </p><p></p><p><strong>Dokuzuncusu: </strong>Belâğatın en yüksek mertebesi, mütekellimin aynı anda, herbiri kardeşleriyle omuz omuza vererek en büyük nakş-ı a’zama doğru müteselsilen uzanan bir nakşı izhar eden cümlelerin müvazenesi ve kelime kayıtlarının münasebetlerini muhafaza ve müraat etmektir. Böylece, sanki mütekellim birçok akılları da kendi aklına katarak istihdam etmiş gibi olsun. Yine, kelâmın yüksekliğinin bir başka sebebi de, makam ve maksada doğru sarkan maksatlara doğru teselsülen gitmesi ve tıpkı Hz. Musâ’nın kıssası gibi, birçok füru’ ve vücûhun istinbatına elverişli olmasıdır. </p><p></p><p> <strong>Onuncusu: </strong>Sözün selaseti, mânâ ve hissiyatın ya birbiriyle kaynaşıp birleşmesini veya muhtelif olmakla birlikte intizamlı olmasını gerektirir. Böylece merkez etraftan kuvvet alır. Maksadın belirlenip, unsurlarının bir noktada birbirini desteklemesi de kelâmın selasetinin gereğidir. </p><p></p><p> <strong>Onbirincisi:</strong> Sözün selameti, evhamı def’ ve şübehatı red için intizam etmesini gerektirir. </p><p></p><p><strong>Onikincisi:</strong> Üslub üç çeşittir. <strong>Mücerred üslûb:</strong> Bunun misali Seyyid Cürcânî’nin kitaplarıdır. <strong>Müzeyyen üslûb:</strong> Delâilü’l-İ’câz ve Esraru’l-Belâğa gibi. <strong>Alî üslûb:</strong> Bu üslûbun özelliği şiddet, kuvvet, heybet ve ulviyyettir. Bu üslubun münasib makamı, İlâhiyyat, Usûl ve hikmet konularıdır. Kur’ân gibi. </p><p></p><p></p><p> Bediüzzaman, İşârâtü’l-İ’câz isimli eserini Kur’ân’ın nazmî i’câzını ortaya koymaya tahsis etmiştir. Bu eseri yazmasındaki amacını şöyle dile getirir: “Şu İşârâtü’l-İ’câz adlı eserden maksadımız; Kur’ân’ın nazmına, lafzına ve ibaresine ait i’câz işaretlerini ve remizlerini beyan etmektir. Çünkü, i’câzın mühim bir vechi, nazmından tecelli eder. Ve en parlak i’câz Kur’ân’ın nazmındaki nakışlardan ibarettir.” </p><p></p><p></p><p> Nazm konusunda Bediüzzaman’ın görüşünü ele almadan önce, İmam Abdulkahir el-Cürcânî’nin Nazmu’l-Kur’ân konusundaki görüşünü sunmayı gerekli görüyorum. Çünkü Kur’ân’ın en önemli mu’cizelik yönü nazmıdır. Bediüzzaman da bu noktada Cürcanî’ye katılmakta ve bu nazariyesini oldukça övmektedir. Aynı şekilde, Zemahşerî’nin bu konudaki gayreterine de değineceğiz.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="Huseyni, post: 229674, member: 27"] [b]Cevap: Bediüzzaman Said Nursi’ye Göre Kur’ân'ın Mucizeliğini Açıklama Metod[/b] [B]Birinci vecih: Kur’ân nazmının mucizeliği [/B] [B]Bediüzzaman’a göre Kur’ân nazmının mu’cize oluşuna dair bir giriş: [/B] Bediüzzaman, Kur’ân nazmının mu’cize olduğunu açıklamaya başlamadan önce, kelâm-ı belîğin önemli özelliklerini ihtiva eden on iki meseleden meydana gelen bir mukaddimeye yer vermiştir. Çünkü Bediüzzaman bu meselelerin İ’câzü’l-Kur’ân konusunda en önemli yönü teşkil ettiği kanaatındadır. Bu mukaddimeyi özet olarak zikredeceğim. Daha detaylı bilgi için dileyen kaynağına başvurabilir. [B]Birincisi:[/B] Kelamın nazmı, efkâr ve hissiyatın tabii mecrası, belağat nakışlarının da menşeidir. Kâinat, yaratıcı tarafından fesîh ve belîğ yaratıldığı gibi, sûretlerinden her biri de bir kudret mu’cizesidir. İşte, kelâm da vakıaya tıpatıp uygunluk arzettiğinde ve sözün nazmı, âlemin nizamına mutabakat gösterdiğinde, bütün yönleriyle tam bir cezâlet kazanır. [B]İkincisi:[/B] Sihr-i beyânî, belîğ teşbihleri ve tasvirleriyle hakîkata mebnîdir. [B]Üçüncüsü:[/B] Kelâmın cemâl ve kemâlı üslûbuyladır. Üslûb ise, hakâikin sûreti ve eşya arasındaki münasebet sırrına dayanan istiare-i timsîliyyeden alınan kalıb-ı mehanîdir. Temsîl üslubunun faydası, ince mânâları ve derin kökleri dinleyiciye ulaştırmaktır. Üslûb çeşitliliği ve renkliliğinin hikmeti, kalbin köşelerinde durgun mânâları uyandırmaktır. [B]Dördüncüsü: [/B]Kelâm-ı belîğin, nazmının kayıt ve heyetleri birbiriyle uyumludur, herbiri diğerinin elinden tutar ve birbirini destekler. [B]Beşincisi:[/B] Nazm-ı kelâmın, keyfiyetleri, heyetleri ve müstetbeatı, hedef ve maksadın levazımına, tevabi’ ve furuuna remizde bulunur. Tıpkı kelamın aslı bunlara işaret ettiği gibi. Bu da kelâmın zenginlik, servet ve genişliğine delildir. [B]Altıncısı:[/B] Belîğin şe’ni, kelâmın sarihiyle, garaza taalluk edeni, makamın gerektirdiğini, muhatabın istediğini ifade etmesi, sonra da bu kalıba döktüğü mânâda, mânânın diğer tabakalarına işaret eden delillere yer vermesidir. Çünkü, tehassür, teessüf, iştiyak, temeddüh, hitap, işaret, teellüm, tahayyür, taaccüb ve tefahur gibi öylesine ince mânâlar vardır ki, onları ifade edecek husûsi lafızlar bulunmamaktadır. [B]Yedincisi:[/B] Üslub, hayale-teşbih ve tasvîr-mebni olduğunda eksen olarak hakikati alması lâzım. Çünkü nahvin felsefesi bu kabildendir. [B]Sekizincisi:[/B] Mânâları teaddüd eden “Bâ”, “Min”, “İlâ” gibi harflerin asıl mânâsı tektir ve bu aslî mânâ ondan ayrılmaz, fakat makam ve maksada göre bazen tâlî bir mânâ teşerrüb eder ve o mânâyı içine çeker. [B]Dokuzuncusu: [/B]Belâğatın en yüksek mertebesi, mütekellimin aynı anda, herbiri kardeşleriyle omuz omuza vererek en büyük nakş-ı a’zama doğru müteselsilen uzanan bir nakşı izhar eden cümlelerin müvazenesi ve kelime kayıtlarının münasebetlerini muhafaza ve müraat etmektir. Böylece, sanki mütekellim birçok akılları da kendi aklına katarak istihdam etmiş gibi olsun. Yine, kelâmın yüksekliğinin bir başka sebebi de, makam ve maksada doğru sarkan maksatlara doğru teselsülen gitmesi ve tıpkı Hz. Musâ’nın kıssası gibi, birçok füru’ ve vücûhun istinbatına elverişli olmasıdır. [B]Onuncusu: [/B]Sözün selaseti, mânâ ve hissiyatın ya birbiriyle kaynaşıp birleşmesini veya muhtelif olmakla birlikte intizamlı olmasını gerektirir. Böylece merkez etraftan kuvvet alır. Maksadın belirlenip, unsurlarının bir noktada birbirini desteklemesi de kelâmın selasetinin gereğidir. [B]Onbirincisi:[/B] Sözün selameti, evhamı def’ ve şübehatı red için intizam etmesini gerektirir. [B]Onikincisi:[/B] Üslub üç çeşittir. [B]Mücerred üslûb:[/B] Bunun misali Seyyid Cürcânî’nin kitaplarıdır. [B]Müzeyyen üslûb:[/B] Delâilü’l-İ’câz ve Esraru’l-Belâğa gibi. [B]Alî üslûb:[/B] Bu üslûbun özelliği şiddet, kuvvet, heybet ve ulviyyettir. Bu üslubun münasib makamı, İlâhiyyat, Usûl ve hikmet konularıdır. Kur’ân gibi. Bediüzzaman, İşârâtü’l-İ’câz isimli eserini Kur’ân’ın nazmî i’câzını ortaya koymaya tahsis etmiştir. Bu eseri yazmasındaki amacını şöyle dile getirir: “Şu İşârâtü’l-İ’câz adlı eserden maksadımız; Kur’ân’ın nazmına, lafzına ve ibaresine ait i’câz işaretlerini ve remizlerini beyan etmektir. Çünkü, i’câzın mühim bir vechi, nazmından tecelli eder. Ve en parlak i’câz Kur’ân’ın nazmındaki nakışlardan ibarettir.” Nazm konusunda Bediüzzaman’ın görüşünü ele almadan önce, İmam Abdulkahir el-Cürcânî’nin Nazmu’l-Kur’ân konusundaki görüşünü sunmayı gerekli görüyorum. Çünkü Kur’ân’ın en önemli mu’cizelik yönü nazmıdır. Bediüzzaman da bu noktada Cürcanî’ye katılmakta ve bu nazariyesini oldukça övmektedir. Aynı şekilde, Zemahşerî’nin bu konudaki gayreterine de değineceğiz. [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Bediüzzaman Said Nursi’ye Göre Kur’ân'ın Mucizeliğini Açıklama Metodu
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst