Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Barla Lahikası
Barla Lahikası Notlari
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="FaKiR" data-source="post: 30243" data-attributes="member: 10"><p><strong>Cevap: Barla Lahikası</strong></p><p></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• <strong>Risalelerin tekrar tekrar okunması</strong>: “Evet kardeşim, o risaleler Kur'andan alındığı için kut ve gıda hükmündedir. Her gün ihtiyaç gıdaya hissedildiği gibi, her vakit bu gıda-yı ruhanîye ihtiyaç hissedilir. Senin gibi ruhu inkişaf edip, kalbi intibaha gelen zâtlar okumaktan usanmaz. Bu Kur'anî risaleler, sair risaleler gibi tefekküh nev'inden değil ki, usanç versin. Belki tegaddidir.”s:296</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• “Gavs-ı Azam gibi, memattan sonra <strong>hayat-ı Hızıriyeye yakın</strong> bir nevi hayata mazhar olan evliyalar vardır. Gavs'ın hususî ism-i azamı "Ya Hayy" olduğu sırrıyla, sair ehl-i kuburdan fazla hayata mazhar olduğu gibi, gayet meşhur Maruf-u Kerhî denilen bir kutb-u azam ve Şeyh Hayat-ül Harranî denilen bir kutb-u azîm, Hazret-i Gavs'tan sonra mematları hayatları gibidir. Beyn-el evliya meşhur olmuştur.”s:297</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• Üstad 1934’deki mebuslar için; “<strong>Zâten ben meb'uslardan hayır beklemiyordum.</strong>”diyor.s:298</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• “Eskide bir zât, haksız bir mesleği hak zannederek, ondan aldığı bir muhabbet ile, diri iken derisinin soyulduğuna tahammül ederek, kahramanane bir tavır gösterdiği gibi, acaba ayn-ı hak ve mahz-ı hakikat ve bütün envar-ı hakaikın menba' ve madeni olan hakikat-ı Kur'aniyeye hizmetimizdeki kudsî lezzet, bu mülhidlerin muvakkat, ehemmiyetsiz iz'açlarına ve kalbimizde açtıkları yaralara tiryak ve merhem olamaz mı? Elbette olur ve olmuş ve oluyor.” S:298</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• Üstad <strong>Zeydi mezhebindekiler</strong> için: “Onun etba'ları, Şîaların en mu'tedili ve en sünnîsidir. Bunlar hem ehl-i insaf ve hem çabuk hakkı kabul eder bir taifedir. İnşâallah Vehhabîlerin tahribatını tamire sebeb oldukları gibi Ehl-i Sünnet ve Cemaat'tan Zeydîlerin inhirafları dahi istikamet kesbedip, Ehl-i Sünnet'e iltihak edip imtizaç edecekler” diyor. S:299</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• “<strong>Bu âhirzaman çok çalkalanıyor, bu fitne-i âhirzaman acib şeyler doğuracağını ihsas ediyor</strong>.”s:299</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• Evvelâ: Onuncu Söz'ün Birinci İşareti'nin âhirinde, "<strong>Evet, bir şeyden her şeyi yapmak ve her şeyi bir tek şey yapmak her şeyin Hâlıkına has bir iştir.</strong>" Şu cümle hem Yirmiikinci Söz'ün Lem'alarında, hem Otuzüçüncü Mektub'un Pencerelerinde, hem Yirminci Mektub'un onbir kelimelerinde izah ve isbat edilmiştir. <strong>Buradaki külliyet nisbî ve örfîdir</strong>. "Bir şeyden her şeyi yapmak"taki murad, bütün dünyanın mevcudatını bir şeyden yapmak ve icad etmek değildir. Belki ondaki murad; <strong>bir şeyden yani bir katre sudan, bir insanın, bir hayvanın her şeyini, her eczasını, herbir cihazatını halkediyor ve bir şey olan topraktan nebatat ve hayvanatın herbir şeylerini ondan halkeder </strong>demektir. Hem "her şeyi bir tek şey yapmak" cümlesindeki külliyet mukayyeddir, nisbîdir. Yani insanın yediği her nev' taamdan, o insanda basit bir cild ve bir kan ve bir et ve hâkeza... Elhasıl: Bu külliyetten maksad odur ki; bir şeyi çok muhtelif eşyaya çevirmek ve birçok muhtelif eşyayı da bir tek şey yapmak, ancak Hâlık-ı Küll-i Şey'e mahsustur.”s:299</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• Üstad, <strong>tevazusundan</strong> şöyle diyor: “<strong>işitmesi görmekten çok evlâ olan şahs-ı Said'i görenler bazı pişman olur, keşki görmeseydim der. Bu, davula benziyor; uzaktan sesi iyi geliyor, yakında boş görünüyor.</strong>” S:300</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• <strong>Refet ağabeyin hattı:</strong> “Sizin bu defa yazdığınız Söz ziyade hoşuma gittiği için, evvelce sana dediğim gibi, başka hatlara nisbeten senin hattın gözüme eski dost göründüğünün sırrını anladım ki, merhum <strong>biraderzadem Abdurrahman'ın hattına</strong> benziyor. Bu hat kendini göstermeli. İştiyakın oldukça böyle intihab ettiğin risaleleri yazsanız mübarek olur. Hulusi, Abdurrahman'ın yerine çendan geçmiş. Şu yazı müşabeheti bana müjde ediyor ki, bir Abdurrahman Re'fet'ten de çıkacak. Mürekkep hakkında düşündüğün iyidir. Elde gezecek, güzel olmak şartıyla sabit olsun. Kendinize yazdığınız parlak olsun. Çünki mütalaaya iştiyak ve iştihayı açar.”s:300</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• “Hoca İsmail Hakkı Efendi'ye çok selâm ve dua ediyorum. Madem <strong>az adam ile konuşan İşarat-ül İ'caz</strong> onunla hayli konuşmuş, ben de o zâtı alerre's-i vel'ayn kabul ediyorum. İşarat-ül İ'caz ile iktifa etmesin. <strong>İşarat-ül İ'cazı tefsir eden ve hakaikını aydınlattıran ve göz görür derecesinde gösteren Sözler'i, Mektublar'ı</strong> okusun. Hususan Yirmibeşinci, Yirmialtıncı Sözler'i, Yirminci ve Otuzüçüncü Mektubları gibi intihab ettiği risaleleri de okusun”s:301</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• “Hakikat-ı Muhammediyenin bir cilvesi, o <strong>Âl-i Abâ'</strong>da tezahür ediyor.”s:303</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• “<strong>Herkes her risalenin her mes'elesini anlamasına muhtaç değil. Ne kadar anlarsa kâfidir</strong>”s:304</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• “<strong>Âlem-i misal</strong>, âlem-i ervahla âlem-i şehadet ortasında bir berzahtır. Her ikisine birer vecihle benzer. Bir yüzü ona bakar, bir yüzü de diğerine bakar.”s:304</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• “Bence <strong>âlem-i misalin vücudu</strong> meşhuddur. Âlem-i şehadet gibi tahakkuku bedihîdir. Hattâ rü'ya-yı sadıka ve keşf-i sadık ve şeffaf şeylerdeki temessülât, bu âlemden o âleme karşı açılan üç penceredir. Avama ve herkese o âlemin bazı köşelerini gösterir”s:304</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• “Şimdilik vazifemiz ise, <strong>istihrac-ı esrar</strong> olduğundan, mevcud mesaili nakil değildir” s:306</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• “Kâinat <strong>nazar-ı Kur'anî</strong> ile, bütün mevcudatı huruftur, mana-yı harfiyle başkasının manasını ifade ediyorlar. Yani esmasını, sıfâtını bildiriyorlar. <strong>Ruhsuz felsefe</strong> ekseriya mana-yı ismiyle bakıyor, <strong>tabiat bataklığına</strong> saplanıyor”s:307</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• “<strong>Fıkh-ül ekber olan esasat-ı imaniye</strong> ile meşgul olduğumuz için, nakle ve ehl-i içtihadın medarikine ve meâhizine bakan dekaik-i mesail-i fer'iyeye zihnim şimdilik ciddî müteveccih olamıyor. Zâten yanımda da kitablar olmadığı gibi, vaktim de yoktur ki, müracaat edeyim. <strong>Hem ülema-yı İslâm o kadar tedkikat-ı sâibe yapmışlar ki, füruata dair tedkikat-ı amîkaya ihtiyaçları kalmamış</strong>. Eğer hakikî ihtiyaç hissetseydim, böyle füruata dair müçtehidînin derin me'hazlerine gidip, bazı beyanatta bulunacaktım. Belki de, daha o <strong>nevi hakaika meşguliyet zamanları gelmemiş, </strong>her ne ise.”s:310</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• <strong>Hüsrev ağabeyin hizmet ehline bir ölçüsü</strong>: “Kur'anî hizmet uğrunda, arzın sekenesi kadar hayatım olsa, her birisini feda etmeyi, ne büyük saadet ve şeref kabul etmişim.”s:311</span></span></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"></span></span></span></p><p><span style="font-family: 'Verdana'"><span style="font-size: 10px"><span style="color: black"><span style="color: black"><span style="font-family: 'Tahoma'">• 1370(1950)’ye kadar <strong>en karanlık bir zulüm ve zulmet</strong> ehl-i imana taarruz etmiş.s:321</span></span></span></span></span></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="FaKiR, post: 30243, member: 10"] [b]Cevap: Barla Lahikası[/b] [FONT=Verdana][SIZE=2][COLOR=black][COLOR=black][FONT=Tahoma]• [B]Risalelerin tekrar tekrar okunması[/B]: “Evet kardeşim, o risaleler Kur'andan alındığı için kut ve gıda hükmündedir. Her gün ihtiyaç gıdaya hissedildiği gibi, her vakit bu gıda-yı ruhanîye ihtiyaç hissedilir. Senin gibi ruhu inkişaf edip, kalbi intibaha gelen zâtlar okumaktan usanmaz. Bu Kur'anî risaleler, sair risaleler gibi tefekküh nev'inden değil ki, usanç versin. Belki tegaddidir.”s:296[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• “Gavs-ı Azam gibi, memattan sonra [B]hayat-ı Hızıriyeye yakın[/B] bir nevi hayata mazhar olan evliyalar vardır. Gavs'ın hususî ism-i azamı "Ya Hayy" olduğu sırrıyla, sair ehl-i kuburdan fazla hayata mazhar olduğu gibi, gayet meşhur Maruf-u Kerhî denilen bir kutb-u azam ve Şeyh Hayat-ül Harranî denilen bir kutb-u azîm, Hazret-i Gavs'tan sonra mematları hayatları gibidir. Beyn-el evliya meşhur olmuştur.”s:297[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• Üstad 1934’deki mebuslar için; “[B]Zâten ben meb'uslardan hayır beklemiyordum.[/B]”diyor.s:298[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• “Eskide bir zât, haksız bir mesleği hak zannederek, ondan aldığı bir muhabbet ile, diri iken derisinin soyulduğuna tahammül ederek, kahramanane bir tavır gösterdiği gibi, acaba ayn-ı hak ve mahz-ı hakikat ve bütün envar-ı hakaikın menba' ve madeni olan hakikat-ı Kur'aniyeye hizmetimizdeki kudsî lezzet, bu mülhidlerin muvakkat, ehemmiyetsiz iz'açlarına ve kalbimizde açtıkları yaralara tiryak ve merhem olamaz mı? Elbette olur ve olmuş ve oluyor.” S:298[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• Üstad [B]Zeydi mezhebindekiler[/B] için: “Onun etba'ları, Şîaların en mu'tedili ve en sünnîsidir. Bunlar hem ehl-i insaf ve hem çabuk hakkı kabul eder bir taifedir. İnşâallah Vehhabîlerin tahribatını tamire sebeb oldukları gibi Ehl-i Sünnet ve Cemaat'tan Zeydîlerin inhirafları dahi istikamet kesbedip, Ehl-i Sünnet'e iltihak edip imtizaç edecekler” diyor. S:299[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• “[B]Bu âhirzaman çok çalkalanıyor, bu fitne-i âhirzaman acib şeyler doğuracağını ihsas ediyor[/B].”s:299[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• Evvelâ: Onuncu Söz'ün Birinci İşareti'nin âhirinde, "[B]Evet, bir şeyden her şeyi yapmak ve her şeyi bir tek şey yapmak her şeyin Hâlıkına has bir iştir.[/B]" Şu cümle hem Yirmiikinci Söz'ün Lem'alarında, hem Otuzüçüncü Mektub'un Pencerelerinde, hem Yirminci Mektub'un onbir kelimelerinde izah ve isbat edilmiştir. [B]Buradaki külliyet nisbî ve örfîdir[/B]. "Bir şeyden her şeyi yapmak"taki murad, bütün dünyanın mevcudatını bir şeyden yapmak ve icad etmek değildir. Belki ondaki murad; [B]bir şeyden yani bir katre sudan, bir insanın, bir hayvanın her şeyini, her eczasını, herbir cihazatını halkediyor ve bir şey olan topraktan nebatat ve hayvanatın herbir şeylerini ondan halkeder [/B]demektir. Hem "her şeyi bir tek şey yapmak" cümlesindeki külliyet mukayyeddir, nisbîdir. Yani insanın yediği her nev' taamdan, o insanda basit bir cild ve bir kan ve bir et ve hâkeza... Elhasıl: Bu külliyetten maksad odur ki; bir şeyi çok muhtelif eşyaya çevirmek ve birçok muhtelif eşyayı da bir tek şey yapmak, ancak Hâlık-ı Küll-i Şey'e mahsustur.”s:299[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• Üstad, [B]tevazusundan[/B] şöyle diyor: “[B]işitmesi görmekten çok evlâ olan şahs-ı Said'i görenler bazı pişman olur, keşki görmeseydim der. Bu, davula benziyor; uzaktan sesi iyi geliyor, yakında boş görünüyor.[/B]” S:300[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• [B]Refet ağabeyin hattı:[/B] “Sizin bu defa yazdığınız Söz ziyade hoşuma gittiği için, evvelce sana dediğim gibi, başka hatlara nisbeten senin hattın gözüme eski dost göründüğünün sırrını anladım ki, merhum [B]biraderzadem Abdurrahman'ın hattına[/B] benziyor. Bu hat kendini göstermeli. İştiyakın oldukça böyle intihab ettiğin risaleleri yazsanız mübarek olur. Hulusi, Abdurrahman'ın yerine çendan geçmiş. Şu yazı müşabeheti bana müjde ediyor ki, bir Abdurrahman Re'fet'ten de çıkacak. Mürekkep hakkında düşündüğün iyidir. Elde gezecek, güzel olmak şartıyla sabit olsun. Kendinize yazdığınız parlak olsun. Çünki mütalaaya iştiyak ve iştihayı açar.”s:300[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• “Hoca İsmail Hakkı Efendi'ye çok selâm ve dua ediyorum. Madem [B]az adam ile konuşan İşarat-ül İ'caz[/B] onunla hayli konuşmuş, ben de o zâtı alerre's-i vel'ayn kabul ediyorum. İşarat-ül İ'caz ile iktifa etmesin. [B]İşarat-ül İ'cazı tefsir eden ve hakaikını aydınlattıran ve göz görür derecesinde gösteren Sözler'i, Mektublar'ı[/B] okusun. Hususan Yirmibeşinci, Yirmialtıncı Sözler'i, Yirminci ve Otuzüçüncü Mektubları gibi intihab ettiği risaleleri de okusun”s:301[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• “Hakikat-ı Muhammediyenin bir cilvesi, o [B]Âl-i Abâ'[/B]da tezahür ediyor.”s:303[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• “[B]Herkes her risalenin her mes'elesini anlamasına muhtaç değil. Ne kadar anlarsa kâfidir[/B]”s:304[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• “[B]Âlem-i misal[/B], âlem-i ervahla âlem-i şehadet ortasında bir berzahtır. Her ikisine birer vecihle benzer. Bir yüzü ona bakar, bir yüzü de diğerine bakar.”s:304[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• “Bence [B]âlem-i misalin vücudu[/B] meşhuddur. Âlem-i şehadet gibi tahakkuku bedihîdir. Hattâ rü'ya-yı sadıka ve keşf-i sadık ve şeffaf şeylerdeki temessülât, bu âlemden o âleme karşı açılan üç penceredir. Avama ve herkese o âlemin bazı köşelerini gösterir”s:304[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• “Şimdilik vazifemiz ise, [B]istihrac-ı esrar[/B] olduğundan, mevcud mesaili nakil değildir” s:306[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• “Kâinat [B]nazar-ı Kur'anî[/B] ile, bütün mevcudatı huruftur, mana-yı harfiyle başkasının manasını ifade ediyorlar. Yani esmasını, sıfâtını bildiriyorlar. [B]Ruhsuz felsefe[/B] ekseriya mana-yı ismiyle bakıyor, [B]tabiat bataklığına[/B] saplanıyor”s:307[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• “[B]Fıkh-ül ekber olan esasat-ı imaniye[/B] ile meşgul olduğumuz için, nakle ve ehl-i içtihadın medarikine ve meâhizine bakan dekaik-i mesail-i fer'iyeye zihnim şimdilik ciddî müteveccih olamıyor. Zâten yanımda da kitablar olmadığı gibi, vaktim de yoktur ki, müracaat edeyim. [B]Hem ülema-yı İslâm o kadar tedkikat-ı sâibe yapmışlar ki, füruata dair tedkikat-ı amîkaya ihtiyaçları kalmamış[/B]. Eğer hakikî ihtiyaç hissetseydim, böyle füruata dair müçtehidînin derin me'hazlerine gidip, bazı beyanatta bulunacaktım. Belki de, daha o [B]nevi hakaika meşguliyet zamanları gelmemiş, [/B]her ne ise.”s:310[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• [B]Hüsrev ağabeyin hizmet ehline bir ölçüsü[/B]: “Kur'anî hizmet uğrunda, arzın sekenesi kadar hayatım olsa, her birisini feda etmeyi, ne büyük saadet ve şeref kabul etmişim.”s:311[/FONT][/COLOR] [COLOR=black][FONT=Tahoma]• 1370(1950)’ye kadar [B]en karanlık bir zulüm ve zulmet[/B] ehl-i imana taarruz etmiş.s:321[/FONT][/COLOR][/COLOR][/SIZE][/FONT] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Barla Lahikası
Barla Lahikası Notlari
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst