Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Ayetler Ve İbretler
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="uður1" data-source="post: 269826" data-attributes="member: 1016557"><p>Atmosfer dahi Senin birliğine şehadet eder</p><p> 28 Ekim 2011 / 00:01</p><p> Günün Risale-i Nur dersi</p><p> </p><p> <em><strong>Bismillahirrahmanirrahim</strong></em></p><p> <strong>Ey Vâcibü’l-Vücûd, ey Vâhid-i Ehad,</strong></p><p> Bu harika yıldızlar, bu acîp güneşler, aylar, Senin mülkünde, Senin semâvâtında, Senin emrinle ve kuvvetin ve kudretinle ve Senin idare ve tedbirinle teshir ve tanzim ve tavzif edilmişlerdir. Bütün o ecram-ı ulviye, kendilerini yaratan ve döndüren ve idare eden birtek Halıka tesbih ederler, tekbir ederler, lisan-ı hal ile Sübhânallah, Allahu Ekber derler. Ben dahi onların bütün tesbihatıyla Seni takdis ederim.</p><p> <strong>Ey şiddet-i zuhurundan gizlenmiş ve ey azamet-i kibriyasından ihtifa etmiş olan Kadîr-i Zülcelâl, ey Kâdir-i Mutlak,</strong></p><p> Kur’ân-ı Hakîmin dersiyle ve Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın tâlimiyle anladım: Nasıl ki gökler, yıldızlar Senin mevcudiyetine ve vahdetine şehadet ederler. Öyle de, cevv-i semâ, bulutlarıyla ve şimşekleri ve ra’dları ve rüzgârlarıyla ve yağmurlarıyla, Senin vücub-u vücuduna ve vahdetine şehadet ederler.</p><p> Evet, câmid, şuursuz bulut, âb-ı hayat olan yağmuru, muhtaç olan zîhayatların imdadına göndermesi, ancak Senin rahmetin ve hikmetinledir; karışık tesadüf karışamaz.</p><p> Hem elektriğin en büyüğü bulunan ve fevâid-i tenviriyesine işaret ederek ondan istifadeye teşvik eden şimşek ise, senin fezadaki kudretini güzelce tenvir eder.</p><p> Hem yağmurun gelmesini müjdeleyen ve koca fezayı konuşturan ve tesbihatının gürültüsüyle gökleri çınlatan ra’dat dahi, lisan-ı kàl ile konuşarak Seni takdis edip, rububiyetine şehadet eder.</p><p> Hem zîhayatların yaşamasına en lüzumlu rızkı ve istifadece en kolayı ve nefesleri vermek ve nüfusları rahatlandırmak gibi çok vazifelerle tavzif edilen rüzgârlar dahi, cevvi âdeta bir hikmete binaen “Levh-i mahv ve isbat” ve “yazar, ifade eder sonra bozar tahtası” suretine çevirmekle, Senin faaliyet-i kudretine işaret ve Senin vücûduna şehadet ettiği gibi, Senin merhametinle bulutlardan sağıp zîhayatlara gönderilen rahmet dahi, mevzun, muntazam katreleri kelimeleriyle senin vüs’at-ı rahmetine ve geniş şefkatine şehadet eder. (Lem'alar, Münâcat)</p><p> <em><strong>Bediüzzaman Said Nursi</strong></em></p><p> <u><strong>SÖZLÜK:</strong></u></p><p> acaib : şaşırtıcı, garip şeyler</p><p> acîp : şaşırtıcı, hayranlık verici</p><p> âhiret âlemi : öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayat</p><p> Aleyhissalatü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun</p><p> Allahu Ekber : “Allah en büyüktür”</p><p> : </p><p> azamet-i kibriyâ : Allah’ın büyüklüğünün varlıkları kuşatması</p><p> bâki : devamlı, sürekli, ölümsüz</p><p> cevv-i semâ : hava boşluğu, atmosfer</p><p> delâlet : delil olma, işaret etme</p><p> ecrâm-ı ulviye : gökteki büyük cisimler</p><p> efrad : fertler, bireyler</p><p> feza : uzay</p><p> Halık : yaratıcı, herşeyi yaratan Allah</p><p> ihtar : hatırlatma, ikaz</p><p> ihtifa etmek : gizlenmek</p><p> Kadîr-i Mutlak : herşeye gücü yeten, sınırsız güç ve kuvvet sahibi Allah</p><p> Kadîr-i Zülcelâl : kudreti herşeyi kuşatan, sonsuz haşmet ve yücelik sahibi olan Allah</p><p> kudret : Allah’ın güç, kuvvet ve iktidarı</p><p> Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân</p><p> lisan-ı hal : hal dili</p><p> mevcudiyet : varlık</p><p> muntazam : düzenli, intizamlı</p><p> mutî : emre uyan, itaatkâr</p><p> nefer : asker, er</p><p> nuranî : nurlu, parlak</p><p> ra’d : gök gürültüsü</p><p> Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)</p><p> sâir : diğer, başka</p><p> saltanat-ı Ulûhiyet : Cenâb-ı Hakkın ilâhlık saltanatı, egemenliği</p><p> sefine : gemi</p><p> semâvât : gökler</p><p> seyyare : gezegen</p><p> Sübhânallah : “Allah her türlü eksiklikten sonsuz derecede yücedir”</p><p> şaşaa : gösteriş, parlaklık</p><p> şehadet : şahidlik, tanıklık</p><p> şiddet-i zuhur : çok kuvvetli şekilde görünme</p><p> takdis etmek : Allah’ın her türlü eksiklik ve çirkinlikten yüce olduğunu ilân etmek</p><p> talim : öğretme, eğitme</p><p> tanzim : düzenleme, düzene koyma</p><p> tavzif etmek : vazifelendirmek</p><p> tecessüm etmek : cisimleşmek</p><p> tedbir : idare etme, çekip çevirme</p><p> tekbir etmek : Allah’ın büyüklüğünü dile getirmek</p><p> tesbih : Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına layık ifadelerle anma</p><p> tesbihat : Allah’ı noksan sıfatlardan yüce tutan sözler</p><p> teshir : emir altında tutma</p><p> Vâcibü’l-Vücud : varlığı mutlaka zorunlu olan ve yokluğu asla düşünülemeyen Allah</p><p> vahdet : Allah’ın birliği</p><p> Vâhid-i Ehad : birliği herşeyi kaplayan ve herbir şeyde görülen Allah</p><p> vücub-u vücud : Allah’ın varlığının zorunlu olması</p><p> zâhir : açık, âşikar</p><p> zemin : yer</p><p> âb-ı hayat : hayat suyu</p><p> azamet : büyüklük, yücelik</p><p> berk : şimşek</p><p> binaen : dayanarak</p><p> câmid : cansız, katı</p><p> cevv : hava, gök boşluğu</p><p> faaliyet-i kudret : Allah’ın sonsuz kudretiyle ortaya çıkan fiiller, işler</p><p> fevâid-i tenvir : aydınlatmanın, nurlandırmanın faydaları</p><p> Feyyâz-ı Müteâ : Hiçbir kayıt ve şarta bağlı olmadan çok bereket ve bolluk veren Allah</p><p> feza : uzay</p><p> haysiyet : itibar, özellik</p><p> heyet-i mecmua : genel yapı, bütün</p><p> hikmet : fayda, gaye</p><p> imdad : yardım</p><p> istifade : yararlanma</p><p> katre : damla</p><p> keyfiyet : durum, nitelik, özellik</p><p> kudret : Allah’ın güç, kuvvet ve iktidarı</p><p> Levh-i Mahv, İsbat : bir şeyin yıkılıp tekrar kuruluşunu gösteren manevî levha, yaz boz tahtası</p><p> lisân-ı kal : sözlü ifade</p><p> mahiyet : temel özellik, nitelik</p><p> mahşer-i acaip : hayret verici şeylerin toplandığı yer</p><p> mevzun : ölçülü</p><p> muhalif : aykırı, zıt</p><p> muntazam : düzenli, intizamlı</p><p> Mutasarrıf-ı Fa’âl : Her zaman zatına has ve lâyık iş yapan, daima faaliyette bulunan, idâre eden ve tasarrufta bulunan Cenâb-ı Hak</p><p> nüfus : nefisler</p><p> ra’d : gök gürültüsü</p><p> ra’dât : gökgürültüleri</p><p> rahmet : İlâhî şefkat, merhamet</p><p> rububiyet : Allah’ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, yaratıcılığı, idaresi ve terbiyesi</p><p> suret : şekil, biçim</p><p> şefkat : acıma, merhamet</p><p> şehadet etmek : şahitlik etmek</p><p> şuur : bilinç, anlayış</p><p> şümûl : kapsamlılık, kuşatıcılık</p><p> takdis etmek : Allah’ın her türlü eksiklik ve çirkinlikten yüce olduğunu ilân etmek</p><p> tasarruf etmek : dilediği gibi kullanmak ve yönetmek</p><p> tavzif etmek : vazifelendirmek</p><p> tenvir etmek : nurlandırmak</p><p> tesbihat : Allah’ı noksan sıfatlardan yüce tutan sözler</p><p> umum : bütün</p><p> vahdet : birlik</p><p> vücub-u vücud : Allah’ın varlığının zorunlu olması</p><p> vücûd : varlık</p><p> vüs’at-ı rahmet : rahmetin genişliği, büyüklüğü</p><p> zemin : yer</p><p> zîhayat : canlı, hayat sahibi</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="uður1, post: 269826, member: 1016557"] Atmosfer dahi Senin birliğine şehadet eder 28 Ekim 2011 / 00:01 Günün Risale-i Nur dersi [I][B]Bismillahirrahmanirrahim[/B][/I] [B]Ey Vâcibü’l-Vücûd, ey Vâhid-i Ehad,[/B] Bu harika yıldızlar, bu acîp güneşler, aylar, Senin mülkünde, Senin semâvâtında, Senin emrinle ve kuvvetin ve kudretinle ve Senin idare ve tedbirinle teshir ve tanzim ve tavzif edilmişlerdir. Bütün o ecram-ı ulviye, kendilerini yaratan ve döndüren ve idare eden birtek Halıka tesbih ederler, tekbir ederler, lisan-ı hal ile Sübhânallah, Allahu Ekber derler. Ben dahi onların bütün tesbihatıyla Seni takdis ederim. [B]Ey şiddet-i zuhurundan gizlenmiş ve ey azamet-i kibriyasından ihtifa etmiş olan Kadîr-i Zülcelâl, ey Kâdir-i Mutlak,[/B] Kur’ân-ı Hakîmin dersiyle ve Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın tâlimiyle anladım: Nasıl ki gökler, yıldızlar Senin mevcudiyetine ve vahdetine şehadet ederler. Öyle de, cevv-i semâ, bulutlarıyla ve şimşekleri ve ra’dları ve rüzgârlarıyla ve yağmurlarıyla, Senin vücub-u vücuduna ve vahdetine şehadet ederler. Evet, câmid, şuursuz bulut, âb-ı hayat olan yağmuru, muhtaç olan zîhayatların imdadına göndermesi, ancak Senin rahmetin ve hikmetinledir; karışık tesadüf karışamaz. Hem elektriğin en büyüğü bulunan ve fevâid-i tenviriyesine işaret ederek ondan istifadeye teşvik eden şimşek ise, senin fezadaki kudretini güzelce tenvir eder. Hem yağmurun gelmesini müjdeleyen ve koca fezayı konuşturan ve tesbihatının gürültüsüyle gökleri çınlatan ra’dat dahi, lisan-ı kàl ile konuşarak Seni takdis edip, rububiyetine şehadet eder. Hem zîhayatların yaşamasına en lüzumlu rızkı ve istifadece en kolayı ve nefesleri vermek ve nüfusları rahatlandırmak gibi çok vazifelerle tavzif edilen rüzgârlar dahi, cevvi âdeta bir hikmete binaen “Levh-i mahv ve isbat” ve “yazar, ifade eder sonra bozar tahtası” suretine çevirmekle, Senin faaliyet-i kudretine işaret ve Senin vücûduna şehadet ettiği gibi, Senin merhametinle bulutlardan sağıp zîhayatlara gönderilen rahmet dahi, mevzun, muntazam katreleri kelimeleriyle senin vüs’at-ı rahmetine ve geniş şefkatine şehadet eder. (Lem'alar, Münâcat) [I][B]Bediüzzaman Said Nursi[/B][/I] [U][B]SÖZLÜK:[/B][/U] acaib : şaşırtıcı, garip şeyler acîp : şaşırtıcı, hayranlık verici âhiret âlemi : öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayat Aleyhissalatü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun Allahu Ekber : “Allah en büyüktür” : azamet-i kibriyâ : Allah’ın büyüklüğünün varlıkları kuşatması bâki : devamlı, sürekli, ölümsüz cevv-i semâ : hava boşluğu, atmosfer delâlet : delil olma, işaret etme ecrâm-ı ulviye : gökteki büyük cisimler efrad : fertler, bireyler feza : uzay Halık : yaratıcı, herşeyi yaratan Allah ihtar : hatırlatma, ikaz ihtifa etmek : gizlenmek Kadîr-i Mutlak : herşeye gücü yeten, sınırsız güç ve kuvvet sahibi Allah Kadîr-i Zülcelâl : kudreti herşeyi kuşatan, sonsuz haşmet ve yücelik sahibi olan Allah kudret : Allah’ın güç, kuvvet ve iktidarı Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân lisan-ı hal : hal dili mevcudiyet : varlık muntazam : düzenli, intizamlı mutî : emre uyan, itaatkâr nefer : asker, er nuranî : nurlu, parlak ra’d : gök gürültüsü Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.) sâir : diğer, başka saltanat-ı Ulûhiyet : Cenâb-ı Hakkın ilâhlık saltanatı, egemenliği sefine : gemi semâvât : gökler seyyare : gezegen Sübhânallah : “Allah her türlü eksiklikten sonsuz derecede yücedir” şaşaa : gösteriş, parlaklık şehadet : şahidlik, tanıklık şiddet-i zuhur : çok kuvvetli şekilde görünme takdis etmek : Allah’ın her türlü eksiklik ve çirkinlikten yüce olduğunu ilân etmek talim : öğretme, eğitme tanzim : düzenleme, düzene koyma tavzif etmek : vazifelendirmek tecessüm etmek : cisimleşmek tedbir : idare etme, çekip çevirme tekbir etmek : Allah’ın büyüklüğünü dile getirmek tesbih : Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına layık ifadelerle anma tesbihat : Allah’ı noksan sıfatlardan yüce tutan sözler teshir : emir altında tutma Vâcibü’l-Vücud : varlığı mutlaka zorunlu olan ve yokluğu asla düşünülemeyen Allah vahdet : Allah’ın birliği Vâhid-i Ehad : birliği herşeyi kaplayan ve herbir şeyde görülen Allah vücub-u vücud : Allah’ın varlığının zorunlu olması zâhir : açık, âşikar zemin : yer âb-ı hayat : hayat suyu azamet : büyüklük, yücelik berk : şimşek binaen : dayanarak câmid : cansız, katı cevv : hava, gök boşluğu faaliyet-i kudret : Allah’ın sonsuz kudretiyle ortaya çıkan fiiller, işler fevâid-i tenvir : aydınlatmanın, nurlandırmanın faydaları Feyyâz-ı Müteâ : Hiçbir kayıt ve şarta bağlı olmadan çok bereket ve bolluk veren Allah feza : uzay haysiyet : itibar, özellik heyet-i mecmua : genel yapı, bütün hikmet : fayda, gaye imdad : yardım istifade : yararlanma katre : damla keyfiyet : durum, nitelik, özellik kudret : Allah’ın güç, kuvvet ve iktidarı Levh-i Mahv, İsbat : bir şeyin yıkılıp tekrar kuruluşunu gösteren manevî levha, yaz boz tahtası lisân-ı kal : sözlü ifade mahiyet : temel özellik, nitelik mahşer-i acaip : hayret verici şeylerin toplandığı yer mevzun : ölçülü muhalif : aykırı, zıt muntazam : düzenli, intizamlı Mutasarrıf-ı Fa’âl : Her zaman zatına has ve lâyık iş yapan, daima faaliyette bulunan, idâre eden ve tasarrufta bulunan Cenâb-ı Hak nüfus : nefisler ra’d : gök gürültüsü ra’dât : gökgürültüleri rahmet : İlâhî şefkat, merhamet rububiyet : Allah’ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, yaratıcılığı, idaresi ve terbiyesi suret : şekil, biçim şefkat : acıma, merhamet şehadet etmek : şahitlik etmek şuur : bilinç, anlayış şümûl : kapsamlılık, kuşatıcılık takdis etmek : Allah’ın her türlü eksiklik ve çirkinlikten yüce olduğunu ilân etmek tasarruf etmek : dilediği gibi kullanmak ve yönetmek tavzif etmek : vazifelendirmek tenvir etmek : nurlandırmak tesbihat : Allah’ı noksan sıfatlardan yüce tutan sözler umum : bütün vahdet : birlik vücub-u vücud : Allah’ın varlığının zorunlu olması vücûd : varlık vüs’at-ı rahmet : rahmetin genişliği, büyüklüğü zemin : yer zîhayat : canlı, hayat sahibi [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Ayetler Ve İbretler
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst