Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Ayetler Ve İbretler
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="NuruAhsen" data-source="post: 185675" data-attributes="member: 857"><p><strong>Ayetler ve İbretler Süt Ayeti</strong></p><p></p><p><strong>“Sağmal hayvanlarda da sizin için bir ibret vardır. Onların karınlarında kan ve dışkı arasından çıkan ve içenlerin boğazından kolaylıkla geçen halis bir sütle sizi besleriz.” <em>Nahl Süresi, 16:66 SÜT MUCİZESİ</em>, </strong></p><p> </p><p>Kâinat kitabının en hayret verici âyetlerinden biridir. Fakat bu mucize o kadar doğal bir şekilde cereyan eder ve bu besin öylesine zahmetsizce ele geçer ki, biz pek seyrek olarak durup da onun üzerinde düşünmek ihtiyacını duyarız. Oysa en büyük mucizeler, en ziyade doğal görünen hadiseler arasında yatar.</p><p> </p><p>Kur’ân, birçok âyetinde olduğu gibi, yine bu âyetinde de bizim ibret nazarlarımızı, çevremizdeki bu doğallıklara çeviriyor. Süt, çayırlarda yatan tonlarca besini bizim hoşlanacağımız ve yararlanabileceğimiz bir şekle çevirmek için, Yüce Yaratanın icad ettiği, taklidi mümkün olmayan bir mucizedir. O, bize ikram edeceği bu harika besini ottan ve sudan yaratır. Fakat bu ot ve su ile, önce, bu işte istihdam ettiği hayvanları rızıklandırır. Böylece, kereminin eserini, bu mucizenin bütün aşamalarında ayrı ayrı gösterir. </p><p> </p><p> Gün boyu çayırlarda dolaşıp da Rabbinin rahmet hazinelerinden nasibini toplamış bir sağmal hayvanın bedeninde bundan sonra olup bitenlerin her aşaması da birer mucizedir. Otlama, çiğneme, yeme, geviş getirme gibi görünen işlemlerden başka, midede yahut midenin bölümlerinde cereyan eden işlemlerde ayıklamalar yapılır, asitler salgılanır, besinler en küçük parçalarına ayrılır. Damarlarda yolculuğa çıkabilecek en küçük enerji paketleri halinde düzenlenen bu besinler, daha sonra, bağırsaklardan kana karışır; kalan artık maddeler ise dışkı olarak bedenden atılmak üzere, bağırsaklardaki yolculuğuna devam eder. Kan ise, bu besin paketlerini vücudun her tarafına taşır.</p><p> </p><p>Hayvanın memelerindeki süt bezleri, kanın taşıdığı bu paketlerden gerekli olan maddeleri, gerekli miktarlarda alır, işler ve süte çevirir. Böylece, hammaddesi ot, yan ürünleri ise kan ve dışkı gibi iki necasetten ibaret olan bir besin ortaya çıkar. Bu besin, kalsiyum, D vitamini, protein, fosfor ve B vitaminleriyle öylesine zengin bir içeriğe sahiptir ki, “Acaba bu içecek mi, yoksa yiyecek midir?” sorusu bile pek çoklarının aklına gelir. Belki de onu, “bir sofra dolusu nimeti birkaç yudumla insana sunan ve onu çiğneme zahmetine sokmaksızın kolayca boğazdan akıp geçen, özlü, halis, konsantre bir içecek” olarak tanımlamak en doğrusudur. Zaten âyet de “içenlerin boğazından kolayca geçen halis bir süt” tanımıyla onun bu özelliklerine dikkatlerimizi çekmektedir. Rabbinin emriyle bize sütünü sunan bir inek, hemen hemen bütün gününü bu iş için çalışarak harcar.</p><p> </p><p>Fakat kerem sahibi Rabbi, bu işi onun için de yiyip içmekten ibaret bir ikrama dönüştürmüştür. Onun yemek ve geviş getirmek için bir gün boyunca kırk bin defa işleyen çeneleri, sürekli işleyen bir değirmen taşı gibidir. Günlük süt üretimi ise 15-20, hattâ 30 litreye kadar çıkabilir. Herbir litre süt ise 500 litre kanın memelerden geçmesi demektir ki, bu hesapla, ineğin bir günlük ürününü için ortalama 7,5 ton kanın memelere girip çıkmış olması gerekir.</p><p> Âyetin önümüze serdiği bu ibret tablosunda dikkat çeken birşey daha var Kur’ân’ın indiği dönemde, sütü kan ve dışkı ortasından çıkan bir içecek şeklinde tanımlamak hiç kimsenin aklına gelemezdi. Zira, dolaşım sistemini, böyle bir bilgiye erişmemizi mümkün kılacak şekilde tanımak için, insanlığın on asır daha beklemesi gerekecekti. Açıkça görülüyor ki, Kur’ân, bu âyetinde de bütün çağlara birden hitap ediyor. Ve bütün çağlara birden aynı açıklıkla gösteriyor ki, tıpkı Kur’ân’ın âyetleri gibi, kâinat kitabının şu “süt” denen âyeti de, taklit edilmesi mümkün olmayan bir mucizedir.Ve bu mucizenin başı ile sonu arasında, hiçbir sebebin dolduramayacağı kadar büyük bir mesafe vardır. Otla başlayan, kan ile dışkı arasından geçen ve besinlerin en halis ve en tatlısıyla sonuçlanan böyle ibretli bir hadisenin üzerinde, ancak Yer ve Gökler Rabbinin kudsî isimleri okunur, Onun nimeti görülür, Onun ikramı seyredilir. <em>ÇEVRE SAĞLIĞI VE DOMUZ DOMUZUN</em> her türlü pislik ve leş yemeye düşkün, obur, hantal ve hayvanlar arasında vücut temizliği yapmayan hemen hemen tek canlı niteliği taşıdığı bilinmektedir. </p><p> </p><p>Bu yüzden domuz eti ve yağının insan sağlığına pek çok zararı bulunmaktadır. Domuz; sadece eti ve yağıyla değil, yetiştirildiği mekânlarla da çevreye tehlike yaymaktadır. Genellikle 50 ilâ 200 domuzdan oluşan domuz çiftlikleri tam bir çevre kirliliği afetidir. Domuzların barındığı tek bir tesis, bazen düzinelerce devâsâ çelik ahırlarda onbinlerce domuzu kapsayabilmektedir. Bu tür büyüklükte tesislerden yayılan pis ve berbat koku çevreye nüfuz etmekte, insan sağlığına zarar vermektedir. ABD’nin Teksas Perryton şehrinde söz konusu dışkı kokusu bazen rüzgârla birlikte 15 mil yol katederek bu bölgede oturan insanları pencerelerini kapalı tutmaya mecbur bırakmaktadır. Yakın çevrede yaşayanlar, bu kokunun kendilerini tam anlamıyla hasta edecek kadar kötü olduğunu söylemektedirler. Büyük miktarlardaki domuz dışkısı ise tam bir belâdır. En ufak aksilikte bunun sonuçları felâket olabilmektedir.</p><p> </p><p>Bu atıklar genellikle bir akreden (0,40 dönüm) çok daha büyük olan ve lagün olarak anılan sığ göl şeklindeki açık hava kuyularında depolanır. 1999 Nisan’ında, Kuzey Carolina’da dev bir domuz çiftliği olan Duplin Country’de bu tür bir lagünde açılan gedikten 1.5 milyon galon gübre ve kanalizasyon atığı Northwest Cape Fear Nehri’ne yakın taş ve topraklara dökülmüş, balık ve diğer yabani canlıların ölümüne sebep olmuştur. Üstelik bu olay istisna değildir. Birkaç yıl önce de, Minnesota’daki Beaver Creek’e dökülen 100 bin galon domuz dışkısı yaklaşık 100 bin balığın ölümüne yol açmıştı. Yine bu çiftliklerde hastalanmasınlar diye domuzlara antibiyotik verilmektedir.</p><p> Bu da ciddi bir sorundur ve ABD’de kanun ile yasaklanmak zorunda kalınmıştır. <em>DOMUZ DIŞKISI </em>Domuz çiftliklerinde domuz dışkısı ciddi bir problemdir. Domuzların atığı o kadar fazla olur ki, tümünden güvenli şekilde kurtulmak pahalı ve zordur. Atıkların gömüldüğü çukurlardan (lagün) dışkının bir kısmı düzenli olarak yeraltı suyuna sızar ve içme suyuna karışır. Kuzey Carolina’da yeraltı suları ile ilgili bir inceleme, civardaki kuyuların yüzde 38’inin Escheria Coli ve dışkıdaki diğer bakterileri bulaştıracak kadar kirli olduğunu ortaya çıkarmıştır. Hattâ çukurların astarlanmasının bile bu problemi çözmeyeceği anlaşılmıştır. Çünkü astarlanmış tesislerin dörtte biri yine sızıntı yapmakta ve zararlı bakterileri yeraltı suyuna bulaştırmaktadır. Üstelik domuz dışkısının işlenmesi de sorunu bitirmemektedir.</p><p> </p><p>Lagün sistemi patojen <em>(hastalık etkeni)</em> mikropları öldürmemekte ve ürettiği kimyasal gübreler; bir belediye kanalizasyon tesisinde işlendikten sonra tarlada kullanılabilen insan dışkısına oranla 100 ilâ 10.000 kat daha yüksek patojen seviyelerini bulundurmayı sürdürmektedir. Ayrıca, domuz dışkısı miktarları öyle büyüktür ki, bazı atıklar kaçınılmaz olarak yakındaki göl, nehir ve akıntılara karışmaktadır. Özellikle bahar ve yaz yağmurları sırasında sel olduğu durumlarda ise, mikrobik patojenlik yüklü atıklar, tarlalar ve lagünlerden yakındaki nehirlere dökülür. Gübre, içerdiği büyük miktarlarda amonyak sebebiyle havaya olduğu kadar suya da bulaşır.</p><p> </p><p>Kuzey Carolina’nın geniş domuz çiftliklerinin kurulduğu bölgelerde yağmurdaki amonyak miktarı 1980’lerin ortasından 1990’ların ortasına kadar iki katına çıkmıştır. Çin’in Guangdong Eyaleti’nde su sistemine karışan azotun yüzde 72’sine ve fosforlu atıkların yüzde 94’ine yalnızca domuz çiftlikleri kaynaklık etmektedir. Batı Avrupa’nın domuz yetiştirme merkezi olan Hollanda’da hayvancılık faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan kirliliğin ülkedeki araba ve fabrikaların verdiği zarardan daha büyük olduğu gösterilmiştir. Bu yüzden OECD, domuz üretiminin çevre ve insan üzerinde olumsuz etkileri olduğunu4 ilân etmiştir. Sonuç olarak, domuz her yönüyle insan sağlığı için zararlıdır. Ortaya çıkardığı çevre kirliliği ise başlı başına tam bir felâkettir. </p><p> <a href="http://www.zaferdergisi.com/makale-2459-ayetler-ve-ibretler-sut-ayeti.html" target="_blank"></a></p><p><a href="http://www.zaferdergisi.com/makale-2459-ayetler-ve-ibretler-sut-ayeti.html" target="_blank"></a>ÜMİT ŞİMŞEK</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="NuruAhsen, post: 185675, member: 857"] [b]Ayetler ve İbretler Süt Ayeti[/b] [B]“Sağmal hayvanlarda da sizin için bir ibret vardır. Onların karınlarında kan ve dışkı arasından çıkan ve içenlerin boğazından kolaylıkla geçen halis bir sütle sizi besleriz.” [I]Nahl Süresi, 16:66 SÜT MUCİZESİ[/I], [/B] Kâinat kitabının en hayret verici âyetlerinden biridir. Fakat bu mucize o kadar doğal bir şekilde cereyan eder ve bu besin öylesine zahmetsizce ele geçer ki, biz pek seyrek olarak durup da onun üzerinde düşünmek ihtiyacını duyarız. Oysa en büyük mucizeler, en ziyade doğal görünen hadiseler arasında yatar. Kur’ân, birçok âyetinde olduğu gibi, yine bu âyetinde de bizim ibret nazarlarımızı, çevremizdeki bu doğallıklara çeviriyor. Süt, çayırlarda yatan tonlarca besini bizim hoşlanacağımız ve yararlanabileceğimiz bir şekle çevirmek için, Yüce Yaratanın icad ettiği, taklidi mümkün olmayan bir mucizedir. O, bize ikram edeceği bu harika besini ottan ve sudan yaratır. Fakat bu ot ve su ile, önce, bu işte istihdam ettiği hayvanları rızıklandırır. Böylece, kereminin eserini, bu mucizenin bütün aşamalarında ayrı ayrı gösterir. Gün boyu çayırlarda dolaşıp da Rabbinin rahmet hazinelerinden nasibini toplamış bir sağmal hayvanın bedeninde bundan sonra olup bitenlerin her aşaması da birer mucizedir. Otlama, çiğneme, yeme, geviş getirme gibi görünen işlemlerden başka, midede yahut midenin bölümlerinde cereyan eden işlemlerde ayıklamalar yapılır, asitler salgılanır, besinler en küçük parçalarına ayrılır. Damarlarda yolculuğa çıkabilecek en küçük enerji paketleri halinde düzenlenen bu besinler, daha sonra, bağırsaklardan kana karışır; kalan artık maddeler ise dışkı olarak bedenden atılmak üzere, bağırsaklardaki yolculuğuna devam eder. Kan ise, bu besin paketlerini vücudun her tarafına taşır. Hayvanın memelerindeki süt bezleri, kanın taşıdığı bu paketlerden gerekli olan maddeleri, gerekli miktarlarda alır, işler ve süte çevirir. Böylece, hammaddesi ot, yan ürünleri ise kan ve dışkı gibi iki necasetten ibaret olan bir besin ortaya çıkar. Bu besin, kalsiyum, D vitamini, protein, fosfor ve B vitaminleriyle öylesine zengin bir içeriğe sahiptir ki, “Acaba bu içecek mi, yoksa yiyecek midir?” sorusu bile pek çoklarının aklına gelir. Belki de onu, “bir sofra dolusu nimeti birkaç yudumla insana sunan ve onu çiğneme zahmetine sokmaksızın kolayca boğazdan akıp geçen, özlü, halis, konsantre bir içecek” olarak tanımlamak en doğrusudur. Zaten âyet de “içenlerin boğazından kolayca geçen halis bir süt” tanımıyla onun bu özelliklerine dikkatlerimizi çekmektedir. Rabbinin emriyle bize sütünü sunan bir inek, hemen hemen bütün gününü bu iş için çalışarak harcar. Fakat kerem sahibi Rabbi, bu işi onun için de yiyip içmekten ibaret bir ikrama dönüştürmüştür. Onun yemek ve geviş getirmek için bir gün boyunca kırk bin defa işleyen çeneleri, sürekli işleyen bir değirmen taşı gibidir. Günlük süt üretimi ise 15-20, hattâ 30 litreye kadar çıkabilir. Herbir litre süt ise 500 litre kanın memelerden geçmesi demektir ki, bu hesapla, ineğin bir günlük ürününü için ortalama 7,5 ton kanın memelere girip çıkmış olması gerekir. Âyetin önümüze serdiği bu ibret tablosunda dikkat çeken birşey daha var Kur’ân’ın indiği dönemde, sütü kan ve dışkı ortasından çıkan bir içecek şeklinde tanımlamak hiç kimsenin aklına gelemezdi. Zira, dolaşım sistemini, böyle bir bilgiye erişmemizi mümkün kılacak şekilde tanımak için, insanlığın on asır daha beklemesi gerekecekti. Açıkça görülüyor ki, Kur’ân, bu âyetinde de bütün çağlara birden hitap ediyor. Ve bütün çağlara birden aynı açıklıkla gösteriyor ki, tıpkı Kur’ân’ın âyetleri gibi, kâinat kitabının şu “süt” denen âyeti de, taklit edilmesi mümkün olmayan bir mucizedir.Ve bu mucizenin başı ile sonu arasında, hiçbir sebebin dolduramayacağı kadar büyük bir mesafe vardır. Otla başlayan, kan ile dışkı arasından geçen ve besinlerin en halis ve en tatlısıyla sonuçlanan böyle ibretli bir hadisenin üzerinde, ancak Yer ve Gökler Rabbinin kudsî isimleri okunur, Onun nimeti görülür, Onun ikramı seyredilir. [I]ÇEVRE SAĞLIĞI VE DOMUZ DOMUZUN[/I] her türlü pislik ve leş yemeye düşkün, obur, hantal ve hayvanlar arasında vücut temizliği yapmayan hemen hemen tek canlı niteliği taşıdığı bilinmektedir. Bu yüzden domuz eti ve yağının insan sağlığına pek çok zararı bulunmaktadır. Domuz; sadece eti ve yağıyla değil, yetiştirildiği mekânlarla da çevreye tehlike yaymaktadır. Genellikle 50 ilâ 200 domuzdan oluşan domuz çiftlikleri tam bir çevre kirliliği afetidir. Domuzların barındığı tek bir tesis, bazen düzinelerce devâsâ çelik ahırlarda onbinlerce domuzu kapsayabilmektedir. Bu tür büyüklükte tesislerden yayılan pis ve berbat koku çevreye nüfuz etmekte, insan sağlığına zarar vermektedir. ABD’nin Teksas Perryton şehrinde söz konusu dışkı kokusu bazen rüzgârla birlikte 15 mil yol katederek bu bölgede oturan insanları pencerelerini kapalı tutmaya mecbur bırakmaktadır. Yakın çevrede yaşayanlar, bu kokunun kendilerini tam anlamıyla hasta edecek kadar kötü olduğunu söylemektedirler. Büyük miktarlardaki domuz dışkısı ise tam bir belâdır. En ufak aksilikte bunun sonuçları felâket olabilmektedir. Bu atıklar genellikle bir akreden (0,40 dönüm) çok daha büyük olan ve lagün olarak anılan sığ göl şeklindeki açık hava kuyularında depolanır. 1999 Nisan’ında, Kuzey Carolina’da dev bir domuz çiftliği olan Duplin Country’de bu tür bir lagünde açılan gedikten 1.5 milyon galon gübre ve kanalizasyon atığı Northwest Cape Fear Nehri’ne yakın taş ve topraklara dökülmüş, balık ve diğer yabani canlıların ölümüne sebep olmuştur. Üstelik bu olay istisna değildir. Birkaç yıl önce de, Minnesota’daki Beaver Creek’e dökülen 100 bin galon domuz dışkısı yaklaşık 100 bin balığın ölümüne yol açmıştı. Yine bu çiftliklerde hastalanmasınlar diye domuzlara antibiyotik verilmektedir. Bu da ciddi bir sorundur ve ABD’de kanun ile yasaklanmak zorunda kalınmıştır. [I]DOMUZ DIŞKISI [/I]Domuz çiftliklerinde domuz dışkısı ciddi bir problemdir. Domuzların atığı o kadar fazla olur ki, tümünden güvenli şekilde kurtulmak pahalı ve zordur. Atıkların gömüldüğü çukurlardan (lagün) dışkının bir kısmı düzenli olarak yeraltı suyuna sızar ve içme suyuna karışır. Kuzey Carolina’da yeraltı suları ile ilgili bir inceleme, civardaki kuyuların yüzde 38’inin Escheria Coli ve dışkıdaki diğer bakterileri bulaştıracak kadar kirli olduğunu ortaya çıkarmıştır. Hattâ çukurların astarlanmasının bile bu problemi çözmeyeceği anlaşılmıştır. Çünkü astarlanmış tesislerin dörtte biri yine sızıntı yapmakta ve zararlı bakterileri yeraltı suyuna bulaştırmaktadır. Üstelik domuz dışkısının işlenmesi de sorunu bitirmemektedir. Lagün sistemi patojen [I](hastalık etkeni)[/I] mikropları öldürmemekte ve ürettiği kimyasal gübreler; bir belediye kanalizasyon tesisinde işlendikten sonra tarlada kullanılabilen insan dışkısına oranla 100 ilâ 10.000 kat daha yüksek patojen seviyelerini bulundurmayı sürdürmektedir. Ayrıca, domuz dışkısı miktarları öyle büyüktür ki, bazı atıklar kaçınılmaz olarak yakındaki göl, nehir ve akıntılara karışmaktadır. Özellikle bahar ve yaz yağmurları sırasında sel olduğu durumlarda ise, mikrobik patojenlik yüklü atıklar, tarlalar ve lagünlerden yakındaki nehirlere dökülür. Gübre, içerdiği büyük miktarlarda amonyak sebebiyle havaya olduğu kadar suya da bulaşır. Kuzey Carolina’nın geniş domuz çiftliklerinin kurulduğu bölgelerde yağmurdaki amonyak miktarı 1980’lerin ortasından 1990’ların ortasına kadar iki katına çıkmıştır. Çin’in Guangdong Eyaleti’nde su sistemine karışan azotun yüzde 72’sine ve fosforlu atıkların yüzde 94’ine yalnızca domuz çiftlikleri kaynaklık etmektedir. Batı Avrupa’nın domuz yetiştirme merkezi olan Hollanda’da hayvancılık faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan kirliliğin ülkedeki araba ve fabrikaların verdiği zarardan daha büyük olduğu gösterilmiştir. Bu yüzden OECD, domuz üretiminin çevre ve insan üzerinde olumsuz etkileri olduğunu4 ilân etmiştir. Sonuç olarak, domuz her yönüyle insan sağlığı için zararlıdır. Ortaya çıkardığı çevre kirliliği ise başlı başına tam bir felâkettir. [URL="http://www.zaferdergisi.com/makale-2459-ayetler-ve-ibretler-sut-ayeti.html"] [/URL]ÜMİT ŞİMŞEK [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
İslamiyet
Kuran-i Kerim
Ayetler Ve İbretler
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst