ARAPÇA ve ÖNEMİ
Bazı kavramları ısrarla düzeltmeye devam edeceğiz. Bunlardan birisi de arapça kavramıdır. Arapça nedir? Önemi? Nasıl öğrenilir? Ne kadar öğrenilmeli? vs gibi konulara değineceğiz.
İlk olarak arapça en eski ve bir o kadar da zengin dillerden birisidir. Hatta en eski ve en zengini desek mübalağa olmaz. Çünkü arapça ibranilerden önce vardı.
Arapçaya asıl önemini kazandıran Kur'anın arapça olmasıdır. Peygamberimizin s.a.v. dilinin de arapça olması, hadislerin daha iyi anlaşılması arapçayı önemli kılıyor.
Kur'anın indiği dönemde arapçanın edebiayt ve şiirde zirveye çıkmış olması ve aynı zamanda altın çağını yaşıyor olması, bizi ister istemez o döneme götürür. Çünkü Kur'anın en doğru anlaşılasında birinci faktör arapçadır. Sonra Kur'an bizzat kendisi, sünnet ve imamların (ulemanın) tefsirleridir.
Aslında arapçanın öneminden uzun uzadıya bahsetmeye bile gerek. Her müslüman zaten bunun şuurundadır. Biz diğer konulara geçelim.
Günümüzde -özellikle ülkemizde- arapça denince, bir kaç gramer kitabı okununca veya bir kaç metin ezberlenince arapça öğrenilmiş kabul ediliyor ve bu kişi molla veya hoca oluyor. Bunun yanlışlığını defalarca dile getirdik. Yeniden örneklerle izah edelim:
Dilin özü grameri kesinlikle değildir. Bilakis mantığıdır! Bunu teorik olarak ispatlamak zor. O yüzden biz de bol örnek vererek anlatacağız.
Şimdi daha net yazalım:
Bir kişi diyelim ki; Emsile, Bina, Maksud, Izzi, Merah, Avamil, Izhar, Kafiye ve Molla Câmi okumuş olsun. Hatta bunları ezberlemiş olsun ve sonunda hoca olmuş olsun. Şimdi buna şu basit cümleyi tercüme et diyelim.
"Ben ûd çaldım."
Bu molla oturup sözlüğe bakacak; ben = ene, çalmak = seraqa ve ûd = ûd
Şimdi cümlesini kuracak: أنا سرقت العود
Bunu okuyan arap "vay hırsız vay" diyecek, "üstelik bir çubuğa mı tenezzül ettin? diyecek. Çünkü ûd aynı zamanda çubuk anlamına da geliyor.Zaten çalmak kelimesi de tamamen yanlış.
Efendim önce biz çalmak fiilini inceleyelim isterseniz.
Peki ingilizceyi de emsile-binâ metodu ile öğrenen birisi bunu nasıl tercüme eder? Şöyle: "I stole the lute." Birazcık ingilizce bilen birisi bile bunu anlamaz. Türk ise anlar ama gülmekten kırılır.
Şimdi bu cümlelerin doğrularını yazalım:
Arapçada: عزفت عودا
Bunu Türkçeye tercüme etse nasıl eder bilemiyorum.
ve
İngilizcede: I played lute.
Bu cümleyi bu kişi Türkçeye tercüme etse, şöyle eder: Ben kopuz oynadım. Ne kadar komik değil mi?
Bu çok basit bir örnekleme olduğu için bazıları itiraz edebilir. Bu kadar basit örnek vermemiz, o dillere vakıf olmayanların bile anlamaları içindir. Yoksa vaziyet çok daha vahimdir.
Peki böyle hatalar gerçekten vuku buluyor mu yoksa bizimki sadece bir varsayım mı? Daha kötüsünün hadis tercümelerinde bile olduğunu geçenlerde bu forumda yazmıştım. Tercüme üzerine bir başlık altında... Merak eden bakabilir.
Daha da kötüleri oluyor. Bu yüzden Mustafa Kara abimiz defalarca bundan yakınmıştı. Ülkemizde profesyonel mütercimin neredeyse olmadığını ısrarla vurgulamıştı. Ferit Aydın hocamızda benzer iddiların sahiplerinden...
BİR KAÇ MİSAL ve DEYİMLER
Çalmak fiili demiştik ya, işte oradan başlayalım.
Çalmak kelimesinin kaç tane anlamı var Türkçede?
1. Bir şey çalmak
2. Müzik aleti çalmak
3. Parça (müzik) çalmak
4. Islık çalmak
5. Yere çalmak
6. Yoğurt çalmak
7. Malzemeden çalmak
8. Ekmeğe yağ çalmak
9. Bir renge (kırmızıya) çalmak
Belki başka anlamları da vardır. Şimdi hangisinin nerede kullanılacağını nasıl anlayacağız?
Hatta bazen eşanlamlı (müteradif) sandığımız kelimeler oluyor. Biz sanıyoruz ki, bunlar gerçekten eşanlamlı. Halbuki hiç bir dilde tam anlamıyla eşanlamlı kelime yoktur. Her kelimenin yeri ayrıdır ve ayrı bir mana ve vurgu verir.
Çok basit bir örnek verelim:
kara=beyaz
Bu iki kelimeye dikkat edelim. Acaba birbirlerinin yerine kullanılabilirler mi? Görelim:
Kara kara düşünmek =/= Siyah siyah düşünmek
Aralarından kara kedi geçmek =/= Aralarından siyah kedi geçmek
Üstünde kara bulutlar dolaşmak =/= Üstünde siyah bulutlar dolaşmak
Hava kararmak =/= Hava siyahlaşmak
Gözü kara olmak (cesur) = Gözü siyah olmak
Gözünü karartmak
vs vs
Birbirlerinin yerini tutmuyorlar değil mi? Peki diğer dillerde bu haller yok mu? Onların da kendilerine göre deyimleri, sözleri, kelimeleri, anlamları ve vurguları var.
Dil öğrenmek, bir gramer kitabı ile bir sözlük ezberlemek demek değildir!
Bazı kavramları ısrarla düzeltmeye devam edeceğiz. Bunlardan birisi de arapça kavramıdır. Arapça nedir? Önemi? Nasıl öğrenilir? Ne kadar öğrenilmeli? vs gibi konulara değineceğiz.
İlk olarak arapça en eski ve bir o kadar da zengin dillerden birisidir. Hatta en eski ve en zengini desek mübalağa olmaz. Çünkü arapça ibranilerden önce vardı.
Arapçaya asıl önemini kazandıran Kur'anın arapça olmasıdır. Peygamberimizin s.a.v. dilinin de arapça olması, hadislerin daha iyi anlaşılması arapçayı önemli kılıyor.
Kur'anın indiği dönemde arapçanın edebiayt ve şiirde zirveye çıkmış olması ve aynı zamanda altın çağını yaşıyor olması, bizi ister istemez o döneme götürür. Çünkü Kur'anın en doğru anlaşılasında birinci faktör arapçadır. Sonra Kur'an bizzat kendisi, sünnet ve imamların (ulemanın) tefsirleridir.
Aslında arapçanın öneminden uzun uzadıya bahsetmeye bile gerek. Her müslüman zaten bunun şuurundadır. Biz diğer konulara geçelim.
Günümüzde -özellikle ülkemizde- arapça denince, bir kaç gramer kitabı okununca veya bir kaç metin ezberlenince arapça öğrenilmiş kabul ediliyor ve bu kişi molla veya hoca oluyor. Bunun yanlışlığını defalarca dile getirdik. Yeniden örneklerle izah edelim:
Dilin özü grameri kesinlikle değildir. Bilakis mantığıdır! Bunu teorik olarak ispatlamak zor. O yüzden biz de bol örnek vererek anlatacağız.
Şimdi daha net yazalım:
Bir kişi diyelim ki; Emsile, Bina, Maksud, Izzi, Merah, Avamil, Izhar, Kafiye ve Molla Câmi okumuş olsun. Hatta bunları ezberlemiş olsun ve sonunda hoca olmuş olsun. Şimdi buna şu basit cümleyi tercüme et diyelim.
"Ben ûd çaldım."
Bu molla oturup sözlüğe bakacak; ben = ene, çalmak = seraqa ve ûd = ûd
Şimdi cümlesini kuracak: أنا سرقت العود
Bunu okuyan arap "vay hırsız vay" diyecek, "üstelik bir çubuğa mı tenezzül ettin? diyecek. Çünkü ûd aynı zamanda çubuk anlamına da geliyor.Zaten çalmak kelimesi de tamamen yanlış.
Efendim önce biz çalmak fiilini inceleyelim isterseniz.
Peki ingilizceyi de emsile-binâ metodu ile öğrenen birisi bunu nasıl tercüme eder? Şöyle: "I stole the lute." Birazcık ingilizce bilen birisi bile bunu anlamaz. Türk ise anlar ama gülmekten kırılır.
Şimdi bu cümlelerin doğrularını yazalım:
Arapçada: عزفت عودا
Bunu Türkçeye tercüme etse nasıl eder bilemiyorum.
ve
İngilizcede: I played lute.
Bu cümleyi bu kişi Türkçeye tercüme etse, şöyle eder: Ben kopuz oynadım. Ne kadar komik değil mi?
Bu çok basit bir örnekleme olduğu için bazıları itiraz edebilir. Bu kadar basit örnek vermemiz, o dillere vakıf olmayanların bile anlamaları içindir. Yoksa vaziyet çok daha vahimdir.
Peki böyle hatalar gerçekten vuku buluyor mu yoksa bizimki sadece bir varsayım mı? Daha kötüsünün hadis tercümelerinde bile olduğunu geçenlerde bu forumda yazmıştım. Tercüme üzerine bir başlık altında... Merak eden bakabilir.
Daha da kötüleri oluyor. Bu yüzden Mustafa Kara abimiz defalarca bundan yakınmıştı. Ülkemizde profesyonel mütercimin neredeyse olmadığını ısrarla vurgulamıştı. Ferit Aydın hocamızda benzer iddiların sahiplerinden...
BİR KAÇ MİSAL ve DEYİMLER
Çalmak fiili demiştik ya, işte oradan başlayalım.
Çalmak kelimesinin kaç tane anlamı var Türkçede?
1. Bir şey çalmak
2. Müzik aleti çalmak
3. Parça (müzik) çalmak
4. Islık çalmak
5. Yere çalmak
6. Yoğurt çalmak
7. Malzemeden çalmak
8. Ekmeğe yağ çalmak
9. Bir renge (kırmızıya) çalmak
Belki başka anlamları da vardır. Şimdi hangisinin nerede kullanılacağını nasıl anlayacağız?
Hatta bazen eşanlamlı (müteradif) sandığımız kelimeler oluyor. Biz sanıyoruz ki, bunlar gerçekten eşanlamlı. Halbuki hiç bir dilde tam anlamıyla eşanlamlı kelime yoktur. Her kelimenin yeri ayrıdır ve ayrı bir mana ve vurgu verir.
Çok basit bir örnek verelim:
kara=beyaz
Bu iki kelimeye dikkat edelim. Acaba birbirlerinin yerine kullanılabilirler mi? Görelim:
Kara kara düşünmek =/= Siyah siyah düşünmek
Aralarından kara kedi geçmek =/= Aralarından siyah kedi geçmek
Üstünde kara bulutlar dolaşmak =/= Üstünde siyah bulutlar dolaşmak
Hava kararmak =/= Hava siyahlaşmak
Gözü kara olmak (cesur) = Gözü siyah olmak
Gözünü karartmak
vs vs
Birbirlerinin yerini tutmuyorlar değil mi? Peki diğer dillerde bu haller yok mu? Onların da kendilerine göre deyimleri, sözleri, kelimeleri, anlamları ve vurguları var.
Dil öğrenmek, bir gramer kitabı ile bir sözlük ezberlemek demek değildir!