Annemeeeeeee affet ama suclusun!

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Gençlermi Ailelermi?



Günümüzün modası flört;bu konuda hep gençler suçlanır haram diye,ama ya aileler hiçmi suçlu değil? Annelerimiz hep kızlarını korurlar dimi flörtten ama ya erkek cocuklarını korumazlar dimi ama artık öyle bir dönemdeyizki aileler bile flörte sıcak bakıyor aman gencliktir yasasın diyorlar haramını düsünmeden sonunu düsünmeden 2/3 kadın bir araya geldiginde konu aynen sudur cok sahit olmusumdur bu konusmalara.

ayy benim oglan ibr kızla cıkmaya baslamıs kızıda hic sevmedim

ayyy ya benim oglan birini seviyor deli gibi kızın pesinde bugun gezmeye gittiler dün kız bizdeydi onları basbasa bıraktım odada YAZİKKKK...

digeri ayy benim kızımında bir erkek arkadası var görseniz sürekli arıyor kızımı hic ihmal etmiyor
ne kadar güzelmiş büyük bir marifetmiş gibi anlatırlar

babalar bu konuda daha insanidir bana göre insani ama kimine göre gaddar istemezler öyle flört falan cocuklarının hayatında
eger bir anne böyle konusuyorsa onun cocugu neden bunu yapmasın heleki günümüzde öyle aileler varki bunu cok büyük bir marifetmiş gibi sayıyorlar tamam sevmek güzel bir sey

tabiyki sevecek sevileceksin ama flörtün haramlarından ne derece uzak durabilceksin merak ediyorum bu kızının oglunun flörtüne karsı cıkmayan aileler bunu bir marifet gibi gören aileler bunu düsünmüyormu
haaa kimi ailede kızını kısıtlar bu konuda oglunu serbest bırakır neden?

oglunun hayatındaki kız kız deegilmi onun bir ailesi yokmu
öyle aileler varki oglu bir kızla cıkar yani flört yasar aman kızı sevmiyorum ama işte cocuk zaman geciriyor genclik işte
öylesine takılıyor der yazik degilmi onun karsısındaki kız insan evladı degilmi günümüzde okadar sık rastlanır olduki intiharlar ask yüzündeen flört yüzünden .

intihar edenler cogunlukla 15/18 yas arasındaki genc kızlarımız
sebep flört bir anlık heves ve ayrılık malum günümüzdeki asklar yani ask diye adlandırdıkları flörtlerin amacı belli heleki 13/14 e inmisken flört yasi amac belli
özenti heves zaten 18/20 yas arasıda amac belli erkekler icin kızlardan faydalanmak bu kelimem belki agır ama öyle sadece faydalanmak kız icinde bir flörtüm olsun gerci kızlar daha masum yaklasır hani evlenecegim yuva kuracagım hevesiyle sever hemen baglanırlar böyle oluncada karsısındaki erkege teslim eder kendini sonucta erkekte hevesi gecince olmadı sonuımuz yok ayrılalım dediginde o kız direk bir yıkım ve sonuc cogunlukla intihar günümüzde okadar cogaldıki bu intihar meselesi gecim derdi cekenler hani cok zorda olanlar bunu bir kurtulus yolu görürken simdi genclerimiz askın yani flörtün sonucunda ölümü intiharı kurtulus görüyor allah korusun ama böyle,

flörtlerin ömrüde belli ya bir hafta ya bir ay hani insanların üst degistirir gibi flört hayatı yasamali olusmus ama bu genclerimize göre bir marifet aileler icin bir hüner oglum veya kızım bak genc oldu flörtü oldu ne büyük marifet sen önce kızına ogluna bunu haram yönlerini anlat genclik bu kanı kaynıyor senin devrindeki gibi masum degil artik flörtler annem babam bir kız aynen bir flört yasiyır sonu ayrılık oluyor ve kız intihar ediyor söyle bir mektup cıkıyor odası8ndan

ANNEMEEEEEEE AFFET AMA SUCLUSUN!

annem sana ilk dedigimde bir flörtüm var nasılda sevinmistin aman baban duymasın demiştin
benimle daha cok ilgilenir olmustun sunu giy bunu giy sevmek güzeldir derdin bende babanla sevmistim surda görüsürdük bunu yapardık derdin ama anne seninki cok masummus

bana cok destek cıktın hani görüsmeye igdecegim zaman en güzel elbisemi giydirirdin anne o elbise sonum oldu
hep arkadaslarına anlatırdın kızımın bir sevdigi var diye annem ben sevmisim sevilmemişim bir hevese kurbanım simdi
hatta sana anne korkuyorum dedigimde kızım gencsin olacak derdin anne simdi bu gencligi topraga koyuyorsun
farkındamisin senin o güzel dedigin beni sürükledigin sevgi gencligimi elimden aldı.

aglama anne ben aglayarak yanına geldigimde ne oldu dedin anne bitti ayrıldı benden dedigimde olsun kızım yenisni bulursun hemde oun en yakınındakini bulursun demiştin dedigini yaptım anne ama onunda kurbanı oldum neden anne neden bana kötülüklerini ögretömedin anlatmdın.neden anne beni tuzaga ittin neden beni cekip almadın biliyormusun anne sigarayada baslamistim bunu sevmezdin biliyorum ama işte sevmek beni buna ittii aglıyormusun anne aglama sen bana kıydın ama ben sana kıyamam anne kardesimi genclige verme yalvarırım verme gerci benim ruhum onu tek genclikten koruyacak anne ölümümüden ne sevdigimi nede karnımdaki masumu suclama affet ama suclu sensin anne beni korumadın annem

baba beni affet bunu sana yapmak istemezdim hosca kalın

işte böyle bu gercek bir mektup bir anne evladını nerelere ite biliyor o gencecik kız bunun farkına varıyor ama anne varamıyor simdi soruyorum gercekten sadece genclikmi suclu yoksa tüm herkesmi televizyonlar hep ask flört hikayeleriyle dolu bu özenti yaratmiyormu günümüze baktıgımızda genclik suclu degil onu buna iten günümüz suclu...
nereye gidiyorsun genclik

geri dön

özüne dön

alinti
 

_vatan_

Well-known member
Allah razı olsun abi çok güzel paylaşım yahu
İnsanın hislerine tercüman Oluyor yahu bu yazı.Abdullah abim İnşallah bu forumdaki fertler bu konuda bilinçlidirler eminim.Onun içindir ki başka yerlerde de paylaşacağım bu yazıyı eğer nasip olursa tabi müsadenizle.
Selam Ve Dua İle
 

ABDULLAH4

Forum Yöneticisi
Allah razı olsun abi çok güzel paylaşım yahu
İnsanın hislerine tercüman Oluyor yahu bu yazı.Abdullah abim İnşallah bu forumdaki fertler bu konuda bilinçlidirler eminim.Onun içindir ki başka yerlerde de paylaşacağım bu yazıyı eğer nasip olursa tabi müsadenizle.
Selam Ve Dua İle

Ve aleyküm selam vatan Kardesim.

Rabbim sendende razi ve memnun olsun..
Yüce Allah,ın haram olarak belirttiği kesin şekilde yaklaşmayın dediği fiile "ne varki hayatın gerçeği" gibi olarak aksetmek Cenab-ı Allah a isyan etmektir.Bilmeden denmişse tevbe hemen yapılmalıdır.Bilerek bu sözler belirtilmişse gizli şirke kadar uzanabilir.Kesin haram olan yüzyıllar geçsede haramdır günümüze çağımıza diye birşey söz konusu değildir.İlk fitil ateşlendimi o zehirli oku artık yerinden döndürmek pek kolay değildir. Zaten günah olarak yapılan fiillerin pek çoğu özellikle zina fiilinde ne varki el ele tutuşmadan ne olur ki gezip tozmadan gibi yaklaşımlarla başlar ve sonrası malum.Toplumların yok olmasının en önemli sebeplerinden biride günahlarını küçük görmelerindendir.
Rabbimiz in cümlemize merhamet nazarı ile bakması ümidiyle.selam ve dua ile...
 

Eddaî2

Well-known member
Risale-i Nur’un en mühim bir esası şefkat olmasından, nisâ taifesi şefkat kahramanları bulunmaları cihetiyle daha ziyade Risale-i Nur’la fıtraten alâkadardırlar. Ve lillâhilhamd bu fıtrî alâkadarlık çok yerlerde hissediliyor. Bu şefkatteki fedakârlık, hakikî bir ihlâsı ve mukabelesiz bir fedakârlık mânâsını ifade ettiğinden, şimdi bu zamanda pek çok ehemmiyeti var.

Evet, bir valide veledini tehlikeden kurtarmak için hiçbir ücret istemeden ruhunu feda etmesi ve hakikî bir ihlâs ile vazife-i fıtriyesi itibarıyla kendini evlâdına kurban etmesi gösteriyor ki, hanımlarda gayet yüksek bir kahramanlık var.

Bu kahramanlığın inkişafı ile hem hayat-ı dünyeviyesini, hem hayat-ı ebediyesini onunla kurtarabilir. Fakat bazı fena cereyanlarla, o kuvvetli ve kıymettar seciye inkişaf etmez. Veyahut sû-i istimal edilir. Yüzer nümunelerinden bir küçük nümunesi şudur:

O şefkatli valide, çocuğunun hayat-ı dünyeviyede tehlikeye girmemesi, istifade ve fayda görmesi için her fedakârlığı nazara alır, onu öyle terbiye eder. “Oğlum paşa olsun” diye bütün malını verir, hafız mektebinden alır, Avrupa’ya gönderir. Fakat o çocuğun hayat-ı ebediyesi tehlikeye girdiğini düşünmüyor.

Ve dünya hapsinden kurtarmaya çalışıyor; Cehennem hapsine düşmemesini nazara almıyor. Fıtrî şefkatin tam zıddı olarak, o mâsum çocuğunu, âhirette şefaatçi olmak lâzım gelirken dâvâcı ediyor. O çocuk, “Niçin benim imanımı takviye etmeden bu helâketime sebebiyet verdin?” diye şekvâ edecek.


Dünyada da, terbiye-i İslâmiyeyi tam almadığı için, validesinin harika şefkatinin hakkına karşı lâyıkıyla mukabele edemez, belki de çok kusur eder.

Eğer hakikî şefkat sû-i istimal edilmeyerek, biçare veledini haps-i ebedî olan Cehennemden ve idam-ı ebedî olan dalâlet içinde ölmekten kurtarmaya o şefkat sırrıyla çalışsa, o veledin bütün ettiği hasenâtının bir misli, validesinin defter-i a’mâline geçeceğinden, validesinin vefatından sonra her vakit hasenatlarıyla ruhuna nurlar yetiştirdiği gibi, âhirette de, değil dâvâcı olmak, bütün ruh u canıyla şefaatçi olup ebedî hayatta ona mübarek bir evlât olur.

Evet, insanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesidir. Bu münasebetle, ben kendi şahsımda kat’î ve daima hissettiğim bu mânâyı beyan ediyorum:...


Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum validemden aldığım telkinat ve mânevî derslerdir ki, o dersler fıtratımda, adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum.

Demek, bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma merhum validemin ders ve telkinâtını, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede ediyorum.

Ezcümle: Meslek ve meşrebimin dört esasından en mühimi olan şefkat etmek ve Risale-i Nur’un da en büyük hakikati olan acımak ve merhamet etmeyi, o validemin şefkatli fiil ve halinden ve o mânevî derslerinden aldığımı yakînen görüyorum.

Evet, bu hakikî ihlâs ile hakikî bir fedakârlık taşıyan validelik şefkati sû-i istimal edilip, mâsum çocuğunun elmas hazinesi hükmünde olan âhiretini düşünmeyerek, muvakkat fâni şişeler hükmünde olan dünyaya o çocuğun mâsum yüzünü çevirmek ve bu şekilde ona şefkat göstermek, o şefkati sû-i istimal etmektir.

Evet, kadınların şefkat cihetiyle bu kahramanlıklarını hiçbir ücret ve hiçbir mukabele istemeyerek, hiçbir faide-i şahsiye, hiçbir gösteriş mânâsı olmayarak ruhunu feda ettiklerine, o şefkatin küçücük bir nümunesini taşıyan bir tavuğun yavrusunu kurtarmak için arslana saldırması ve ruhunu feda etmesi ispat ediyor.

Şimdi terbiye-i İslâmiyeden ve a’mâl-i uhreviyeden en kıymetli ve en lüzumlu esas, ihlâstır. Bu çeşit şefkatteki kahramanlıkta o hakikî ihlâs bulunuyor. Eğer bu iki nokta o mübarek taifede inkişafa başlasa, daire-i İslâmiyede pek büyük bir saadete medar olur.

Halbuki erkeklerin kahramanlıkları mukabelesiz olamıyor; belki yüz cihette mukabele istiyorlar. Hiç olmazsa şan ve şeref istiyorlar. Fakat maattessüf biçare mübarek taife-i nisâiye, zalim erkeklerinin şerlerinden ve tahakkümlerinden kurtulmak için, başka bir tarzda, zaafiyetten ve aczden gelen başka bir nevide riyâkârlığa giriyorlar.


Yirmi Dördüncü Lem'a
 

Eddaî2

Well-known member
Bu sene inzivâda iken ve hayat-ı içtimaiyeden çekildiğim halde, bazı Nurcu kardeşlerimin ve hemşirelerimin hatırları için dünyaya baktım. Benimle görüşen ekserî dostlardan, kendi ailevî hayatlarından şekvâlar işittim.

“Eyvah!” dedim. “İnsanın, hususan Müslümanın tahassungâhı ve bir nevi cenneti ve küçük bir dünyası aile hayatıdır. Bu da mı bozulmaya başlamış?” dedim.

Sebebini aradım. Bildim ki, nasıl İslâmiyetin hayat-ı içtimaiyesine ve dolayısıyla din-i İslâma zarar vermek için, gençleri yoldan çıkarmak ve gençlik hevesâtıyla sefahete sevk etmek için bir iki komite çalışıyormuş.

Aynen öyle de, biçare nisâ taifesinin gafil kısmını dahi yanlış yollara sevk etmek için bir iki komitenin tesirli bir surette perde altında çalıştığını hissettim. Ve bildim ki, bu millet-i İslâma bir dehşetli darbe, o cihetten geliyor. Ben de siz hemşirelerime ve gençleriniz olan mânevî evlâtlarıma kat’iyen beyan ediyorum ki:

Kadınların saadet-i uhreviyesi gibi saadet-i dünyeviyeleri de ve fıtratlarındaki ulvî seciyeleri de, bozulmaktan kurtulmanın çare-i yegânesi, daire-i İslâmiyedeki terbiye-i diniyeden başka yoktur. Rusya’da o biçare taifenin ne hale girdiğini işitiyorsunuz. Risale-i Nur’un bir parçasında denilmiş ki:

Aklı başında olan bir adam, refikasına muhabbetini ve sevgisini, beş on senelik fâni ve zâhirî hüsn-ü cemâline bina etmez. Belki, kadınların hüsn-ü cemâlinin en güzeli ve daimîsi, onun şefkatine ve kadınlığa mahsus hüsn-ü sîretine sevgisini bina etmeli, tâ ki, o biçare ihtiyarladıkça, kocasının muhabbeti ona devam etsin.

Çünkü onun refikası, yalnız dünya hayatındaki muvakkat bir yardımcı refika değil, belki hayat-ı ebediyesinde ebedî ve sevimli bir refika-i hayat olduğundan, ihtiyarlandıkça daha ziyade hürmet ve merhametle birbirine muhabbet etmek lâzım geliyor. Şimdiki terbiye-i medeniye perdesi altındaki hayvancasına muvakkat bir refakatten sonra ebedî bir mufarakate mâruz kalan o aile hayatı, esasıyla bozuluyor.

Hem Risale-i Nur’un bir cüz’ünde denilmiş ki:

Bahtiyardır o adam ki, refika-i ebediyesini kaybetmemek için saliha zevcesini taklit eder, o da salih olur. Hem bahtiyardır o kadın ki, kocasını mütedeyyin görür, ebedî dostunu ve arkadaşını kaybetmemek için o da tam mütedeyyin olur, saadet-i dünyeviyesi içinde saadet-i uhreviyesini kazanır.

Bedbahttır o adam ki, sefahete girmiş zevcesine ittibâ eder, vazgeçirmeye çalışmaz, kendisi de iştirak eder. Bedbahttır o kadın ki, zevcinin fıskına bakar, onu başka bir surette taklit eder. Veyl o zevc ve zevceye ki, birbirini ateşe atmakta yardım eder. Yani, medeniyet fantaziyelerine birbirini teşvik eder.

İşte, Risale-i Nur’un bu mealdeki cümlelerinin mânâsı budur ki: Bu zamanda aile hayatının ve dünyevî ve uhrevî saadetinin ve kadınlarda ulvî seciyelerin inkişafının sebebi, yalnız daire-i şeriattaki âdâb-ı İslâmiyetle olabilir.

Şimdi aile hayatında en mühim nokta budur ki, kadın, kocasında fenalık ve sadakatsizlik görse, o da kocasının inadına, kadının vazife-i ailevîsi olan sadakat ve emniyeti bozsa, aynen askeriyedeki itaatin bozulması gibi, o aile hayatının fabrikası zîrüzeber olur. Belki o kadın, elinden geldiği kadar kocasının kusurunu ıslaha çalışmalıdır ki, ebedî arkadaşını kurtarsın.

Yoksa, o da kendini açıklık ve saçıklıkla başkalara göstermeye ve sevdirmeye çalışsa, her cihetle zarar eder. Çünkü hakikî sadakati bırakan, dünyada da cezasını görür. Çünkü nâmahremlerin nazarından fıtratı korkar, sıkılır, çekilir. Nâmahrem yirmi erkeğin on sekizinin nazarından istiskal eder.

Erkek ise, nâmahrem yüz kadından, ancak birisinden istiskal eder, bakmasından sıkılır. Kadın o cihette azap çektiği gibi, sadakatsizlik ittihamı altına girer, zaafiyetiyle beraber; hukukunu muhafaza edemez.

Elhasıl: Nasıl ki kadınlar kahramanlıkta, ihlâsta, şefkat itibarıyla erkeklere benzemedikleri gibi, erkekler de o kahramanlıkta onlara yetişemiyorlar. Öyle de, o mâsum hanımlar dahi, sefahette hiçbir vecihle erkeklere yetişemezler.

Onun için, fıtratlarıyla ve zayıf hilkatleriyle nâmahremlerden şiddetli korkarlar ve çarşaf altında saklanmaya kendilerini mecbur bilirler. Çünkü, erkek sekiz dakika zevk ve lezzet için sefahete girse, ancak sekiz lira kadar birşey zarar eder. Fakat kadın sekiz dakika sefahetteki zevkin cezası olarak, dünyada dahi sekiz ay ağır bir yükü karnında taşır ve sekiz sene de o hâmisiz çocuğun terbiyesinin meşakkatine girdiği için, sefahette erkeklere yetişemez, yüz derece fazla cezasını çeker.

Az olmayan bu nevi vukuat da gösteriyor ki, mübarek taife-i nisâiye, fıtraten yüksek ahlâka menşe olduğu gibi, fısk ve sefahette dünya zevki için kabiliyetleri yok hükmündedir. Demek onlar daire-i terbiye-i İslâmiye içinde mes’ut bir aile hayatını geçirmeye mahsus bir nevi mübarek mahlûkturlar. Bu mübarekleri ifsad eden komiteler kahrolsunlar! Allah, bu hemşirelerimi de bu serserilerin şerlerinden muhafaza eylesin. Âmin.

Hemşirelerim, mahremce bu sözümü size söylüyorum: Maişet derdi için, serseri, ahlâksız, frenkmeşrep bir kocanın tahakkümü altına girmektense, fıtratınızdaki iktisat ve kanaatle, köylü mâsum kadınların nafakalarını kendileri çıkarmak için çalışmaları nev’inden kendinizi idareye çalışınız, satmaya çalışmayınız.

Şayet size münasip olmayan bir erkek kısmet olsa, siz kısmetinize razı olunuz ve kanaat ediniz. İnşaallah, rızanız ve kanaatinizle o da ıslah olur. Yoksa, şimdiki işittiğim gibi, mahkemelere boşanmak için müracaat edeceksiniz. Bu da, haysiyet-i İslâmiye ve şeref-i milliyemize yakışmaz.


Yirmi Dördüncü Lem'a
 
Üst