Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Altıncı Söz
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="TaLHa" data-source="post: 247267" data-attributes="member: 1"><p><strong>Altıncı Söz - Sayfa 54</strong></p><p></p><p><style media="all" type="text/css">body { font-family: 'Trebuchet MS',Arial,serif; font-size: 12pt; }</style><span style="font-family: 'Tahoma'">Ve o dalgalı muharebe meydanı ise, şu fırtınalı dünya yüzüdür ki, durmuyor, dönüyor, bozuluyor ve her insanın aklına şu fikri veriyor: “Madem herşey elimizden çıkacak, fânî olup kaybolacak. Acaba bâkîye tebdil edip ibkà etmek çaresi yok mu?” deyip düşünürken, birden semâvî sadâ-yı Kur’ân işitiliyor. Der:</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">“Evet, var. Hem beş mertebe kârlı bir surette, güzel ve rahat bir çaresi var.”</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: red"><strong><em>Sual:</em> </strong></span>Nedir?</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: red"><strong><em>Elcevap:</em> </strong></span>Emaneti sahib-i hakikîsine satmak. İşte o satışta beş derece kâr içinde kâr var.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'"><span style="color: red"><strong><em>Birinci kâr:</em></strong></span> Fânî mal bekà bulur. Çünkü Kayyûm-u Bâkî olan Zât-ı Zülcelâle verilen ve Onun yolunda sarf edilen şu ömr-ü zâil, bâkîye inkılâb eder, bâkî meyveler verir. O vakit ömür dakikaları, adeta tohumlar, çekirdekler hükmünde, zahiren fena bulur, çürür; fakat âlem-i bekàda saadet çiçekleri açarlar ve sünbüllenirler ve âlem-i berzahta ziyâdâr, mûnis birer manzara olurlar.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'"><em><span style="color: red"><strong>İkinci kâr:</strong></span> </em>Cennet gibi bir fiyat veriliyor.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'"><em><span style="color: red"><strong>Üçüncü kâr:</strong></span> </em>Her âzâ ve hasselerin kıymeti birden bine çıkar. Meselâ akıl bir alettir. Eğer Cenâb-ı Hakka satmayıp belki nefis hesabına çalıştırsan, öyle meş’um ve müz’iç ve muacciz bir alet olur ki, geçmiş zamanın âlâm-ı hazinanesini ve gelecek zamanın ehvâl-i muhavvifanesini senin bu biçare başına yükletecek; yümünsüz ve muzır bir alet derekesine iner. İşte bunun içindir ki, fâsık adam, aklın iz’aç ve tacizinden kurtulmak için, galiben ya sarhoşluğa veya eğlenceye kaçar. Eğer Mâlik-i Hakikîsine satılsa ve Onun hesabına çalıştırsan, akıl öyle tılsımlı bir anahtar olur ki, şu kâinatta olan nihayetsiz rahmet hazinelerini ve hikmet definelerini açar. Ve bununla sahibini saadet-i ebediyeye müheyya eden bir mürşid-i Rabbânî derecesine çıkar.</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <span style="font-family: 'Tahoma'">Meselâ göz bir hassedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder. Eğer Cenâb-ı Hakka satmayıp belki nefis hesabına çalıştırsan, geçici, devamsız bazı güzellikleri,</span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span></p><p><span style="font-family: 'Tahoma'"></span> <table style='width: 100%'><tr><td><strong>Cenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</strong></td><td><strong>Kayyûm-u Bâki: sürekli hayat sahibi olan ve herşeyi her an ayakta tutan Allah (bk. ḳ-v-m, b-ḳ-y)</strong></td></tr><tr><td><strong>Mâlik-i Hakikî: herşeyin gerçek sahibi olan Allah (bk. m-l-k; ḥ-ḳ-ḳ)</strong></td><td><strong>Zât-ı Zülcelâl: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi Zât, Allah (bk. ẕü; c-l-l)</strong></td></tr><tr><td><strong>bekà bulmak: kalıcı ve sürekli hâle gelmek (bk. b-ḳ-y)</strong></td><td><strong>biçare: çaresiz</strong></td></tr><tr><td><strong>bâkî: kalıcı, sürekli (bk. b-ḳ-y)</strong></td><td><strong>define: hazine, gizli servet</strong></td></tr><tr><td><strong>dereke: aşağı derece</strong></td><td><strong>ehval-i muhavvifane: dehşetli korkular</strong></td></tr><tr><td><strong>fena bulmak: yok olmak (bk. f-n-y)</strong></td><td><strong>fânî: geçici, ölümlü (bk. f-n-y)</strong></td></tr><tr><td><strong>fâsık: günahkâr</strong></td><td><strong>galiben: çoğunlukla</strong></td></tr><tr><td><strong>hasse: duyu</strong></td><td><strong>hikmet: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)</strong></td></tr><tr><td><strong>ibkà etmek: kalıcı ve sürekli hale getirmek (bk. b-ḳ-y)</strong></td><td><strong>inkılab etmek: dönüşmek</strong></td></tr><tr><td><strong>iz’âç: sıkıntı, rahatsızlık</strong></td><td><strong>kâinat: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)</strong></td></tr><tr><td><strong>meş’um: kötü, uğursuz</strong></td><td><strong>muacciz: sıkıcı, rahatsız edici</strong></td></tr><tr><td><strong>muharebe: savaş</strong></td><td><strong>muzır: zararlı</strong></td></tr><tr><td><strong>mûnis: dost, canayakın</strong></td><td><strong>müheyyâ eden: hazırlayan</strong></td></tr><tr><td><strong>mürşid-i Rabbânî: Allah’a yönelten yol gösterici (bk. r-ş-d, r-b-b)</strong></td><td><strong>müz’iç: sıkıntı veren</strong></td></tr><tr><td><strong>nefis: insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden güç (bk. n-f-s)</strong></td><td><strong>nihayetsiz: sonsuz</strong></td></tr><tr><td><strong>rahmet: şefkat, merhamet (bk. r-ḥ-m)</strong></td><td><strong>saadet: mutluluk</strong></td></tr><tr><td><strong>saadet-i ebediye: sonsuz mutluluk (bk. v-b-d)</strong></td><td><strong>sadâ-yı Kur’ân: Kur’ân’ın sesi</strong></td></tr><tr><td><strong>sahib-i hakiki: gerçek sahip (bk. ḥ-ḳ-ḳ)</strong></td><td><strong>sarf edilmek: harcanmak</strong></td></tr><tr><td><strong>semâvî: vahiyle gelen, İlâhî (bk. s-m-v)</strong></td><td><strong>suret: şekil (bk. ṣ-v-r)</strong></td></tr><tr><td><strong>taciz: rahatsız etme</strong></td><td><strong>tebdil etmek: değiştirmek</strong></td></tr><tr><td><strong>tılsım: sır, gizem</strong></td><td><strong>yümün: uğur, bereket</strong></td></tr><tr><td><strong>zahiren: görünüşte (bk. ẓ-h-r)</strong></td><td><strong>ziyadar: ışıklı</strong></td></tr><tr><td><strong>âlem: dünya (bk. a-l-m)</strong></td><td><strong>âlem-i bekà: sonsuz ve kalıcı olan âhiret âlemi (bk. a-l-m; b-ḳ-y)</strong></td></tr><tr><td><strong>âlem-i berzah: dünya ile âhiret arasındaki kabir âlemi (bk. a-l-m)</strong></td><td><strong>âlâm-ı hazinane: hüzün veren elemler, acılar</strong></td></tr><tr><td><strong>âzâ: organ</strong></td><td><strong>ömr-ü zail: geçici ömür (bk. z-v-l)</strong></td></tr></table><p><br /> <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;"> <br /> </tbody></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="TaLHa, post: 247267, member: 1"] [b]Altıncı Söz - Sayfa 54[/b] <style media="all" type="text/css">body { font-family: 'Trebuchet MS',Arial,serif; font-size: 12pt; }</style>[FONT=Tahoma]Ve o dalgalı muharebe meydanı ise, şu fırtınalı dünya yüzüdür ki, durmuyor, dönüyor, bozuluyor ve her insanın aklına şu fikri veriyor: “Madem herşey elimizden çıkacak, fânî olup kaybolacak. Acaba bâkîye tebdil edip ibkà etmek çaresi yok mu?” deyip düşünürken, birden semâvî sadâ-yı Kur’ân işitiliyor. Der: [/FONT] [FONT=Tahoma]“Evet, var. Hem beş mertebe kârlı bir surette, güzel ve rahat bir çaresi var.” [/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=red][B][I]Sual:[/I] [/B][/COLOR]Nedir? [/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=red][B][I]Elcevap:[/I] [/B][/COLOR]Emaneti sahib-i hakikîsine satmak. İşte o satışta beş derece kâr içinde kâr var. [/FONT] [FONT=Tahoma][COLOR=red][B][I]Birinci kâr:[/I][/B][/COLOR] Fânî mal bekà bulur. Çünkü Kayyûm-u Bâkî olan Zât-ı Zülcelâle verilen ve Onun yolunda sarf edilen şu ömr-ü zâil, bâkîye inkılâb eder, bâkî meyveler verir. O vakit ömür dakikaları, adeta tohumlar, çekirdekler hükmünde, zahiren fena bulur, çürür; fakat âlem-i bekàda saadet çiçekleri açarlar ve sünbüllenirler ve âlem-i berzahta ziyâdâr, mûnis birer manzara olurlar. [/FONT] [FONT=Tahoma][I][COLOR=red][B]İkinci kâr:[/B][/COLOR] [/I]Cennet gibi bir fiyat veriliyor. [/FONT] [FONT=Tahoma][I][COLOR=red][B]Üçüncü kâr:[/B][/COLOR] [/I]Her âzâ ve hasselerin kıymeti birden bine çıkar. Meselâ akıl bir alettir. Eğer Cenâb-ı Hakka satmayıp belki nefis hesabına çalıştırsan, öyle meş’um ve müz’iç ve muacciz bir alet olur ki, geçmiş zamanın âlâm-ı hazinanesini ve gelecek zamanın ehvâl-i muhavvifanesini senin bu biçare başına yükletecek; yümünsüz ve muzır bir alet derekesine iner. İşte bunun içindir ki, fâsık adam, aklın iz’aç ve tacizinden kurtulmak için, galiben ya sarhoşluğa veya eğlenceye kaçar. Eğer Mâlik-i Hakikîsine satılsa ve Onun hesabına çalıştırsan, akıl öyle tılsımlı bir anahtar olur ki, şu kâinatta olan nihayetsiz rahmet hazinelerini ve hikmet definelerini açar. Ve bununla sahibini saadet-i ebediyeye müheyya eden bir mürşid-i Rabbânî derecesine çıkar. [/FONT] [FONT=Tahoma]Meselâ göz bir hassedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder. Eğer Cenâb-ı Hakka satmayıp belki nefis hesabına çalıştırsan, geçici, devamsız bazı güzellikleri, [/FONT][FONT=Tahoma] [/FONT][TABLE] <tbody style="margin: 0px; padding: 0px;">[TR] [TD][B]Cenâb-ı Hak: Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/B][/TD] [TD][B]Kayyûm-u Bâki: sürekli hayat sahibi olan ve herşeyi her an ayakta tutan Allah (bk. ḳ-v-m, b-ḳ-y)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]Mâlik-i Hakikî: herşeyin gerçek sahibi olan Allah (bk. m-l-k; ḥ-ḳ-ḳ)[/B][/TD] [TD][B]Zât-ı Zülcelâl: sonsuz haşmet ve yücelik sahibi Zât, Allah (bk. ẕü; c-l-l)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bekà bulmak: kalıcı ve sürekli hâle gelmek (bk. b-ḳ-y)[/B][/TD] [TD][B]biçare: çaresiz[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]bâkî: kalıcı, sürekli (bk. b-ḳ-y)[/B][/TD] [TD][B]define: hazine, gizli servet[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]dereke: aşağı derece[/B][/TD] [TD][B]ehval-i muhavvifane: dehşetli korkular[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]fena bulmak: yok olmak (bk. f-n-y)[/B][/TD] [TD][B]fânî: geçici, ölümlü (bk. f-n-y)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]fâsık: günahkâr[/B][/TD] [TD][B]galiben: çoğunlukla[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]hasse: duyu[/B][/TD] [TD][B]hikmet: herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması (bk. ḥ-k-m)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]ibkà etmek: kalıcı ve sürekli hale getirmek (bk. b-ḳ-y)[/B][/TD] [TD][B]inkılab etmek: dönüşmek[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]iz’âç: sıkıntı, rahatsızlık[/B][/TD] [TD][B]kâinat: evren, yaratılmış herşey (bk. k-v-n)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]meş’um: kötü, uğursuz[/B][/TD] [TD][B]muacciz: sıkıcı, rahatsız edici[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]muharebe: savaş[/B][/TD] [TD][B]muzır: zararlı[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mûnis: dost, canayakın[/B][/TD] [TD][B]müheyyâ eden: hazırlayan[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]mürşid-i Rabbânî: Allah’a yönelten yol gösterici (bk. r-ş-d, r-b-b)[/B][/TD] [TD][B]müz’iç: sıkıntı veren[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]nefis: insanı daima kötülüğe, maddî zevk ve isteklere sevk eden güç (bk. n-f-s)[/B][/TD] [TD][B]nihayetsiz: sonsuz[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]rahmet: şefkat, merhamet (bk. r-ḥ-m)[/B][/TD] [TD][B]saadet: mutluluk[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]saadet-i ebediye: sonsuz mutluluk (bk. v-b-d)[/B][/TD] [TD][B]sadâ-yı Kur’ân: Kur’ân’ın sesi[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]sahib-i hakiki: gerçek sahip (bk. ḥ-ḳ-ḳ)[/B][/TD] [TD][B]sarf edilmek: harcanmak[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]semâvî: vahiyle gelen, İlâhî (bk. s-m-v)[/B][/TD] [TD][B]suret: şekil (bk. ṣ-v-r)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]taciz: rahatsız etme[/B][/TD] [TD][B]tebdil etmek: değiştirmek[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]tılsım: sır, gizem[/B][/TD] [TD][B]yümün: uğur, bereket[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]zahiren: görünüşte (bk. ẓ-h-r)[/B][/TD] [TD][B]ziyadar: ışıklı[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]âlem: dünya (bk. a-l-m)[/B][/TD] [TD][B]âlem-i bekà: sonsuz ve kalıcı olan âhiret âlemi (bk. a-l-m; b-ḳ-y)[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]âlem-i berzah: dünya ile âhiret arasındaki kabir âlemi (bk. a-l-m)[/B][/TD] [TD][B]âlâm-ı hazinane: hüzün veren elemler, acılar[/B][/TD] [/TR] [TR] [TD][B]âzâ: organ[/B][/TD] [TD][B]ömr-ü zail: geçici ömür (bk. z-v-l)[/B][/TD] [/TR] </tbody>[/TABLE] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Sözler
Altıncı Söz
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst