Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Blog
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Install the app
Yükle
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Ahseni Takvim Sırrı
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
<blockquote data-quote="NuruAhsen" data-source="post: 31080" data-attributes="member: 857"><p><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred"><img src="http://img355.imageshack.us/img355/7773/ahsentakvmjpeg9aesv2.jpg" alt="" class="fr-fic fr-dii fr-draggable " style="" /></span></span></span></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">İnsan, şu dünyaya bir memur ve misafir olarak gönderilmiş, çok ehemmiyetli istidad ona verilmiş; ve o istidâdâta göre, ehemmiyetli vazifeler tevdî edilmiş. Ve insanı o gâyeye ve o vazifelere çalıştırmak için, şiddetli teşvikler ve dehşetli tehditler edilmiş. Başka yerde izah ettiğimiz vazife-i insaniyetin ve ubûdiyetin esâsâtını şurada icmâl edeceğiz; tâ ki, ahsen-i takvîm sırrı anlaşılsın. </span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">İşte insan, şu kâinata geldikten sonra, iki cihet ile ubûdiyeti var. Bir ciheti, gâibâne bir sûrette bir ubûdiyeti, bir tefekkürü var; diğeri, hâzırâne muhâtaba sûretinde bir ubûdiyeti, bir münâcâtı vardır. </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Birinci vecih şudur ki: Kâinatta görünen saltanat-ı Rubûbiyeti, itaatkârâne tasdik edip, kemâlâtına ve mehâsinine hayretkârâne nezâretidir. </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Sonra, esmâ-i kudsiye-i İlâhiyenin nukuşlarından ibâret olan bedî san'atları, birbirinin nazar-ı ibretlerine gösterip, dellâllık ve ilâncılıktır. </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Sonra, her biri birer gizli hazîne-i mâneviye hükmünde olan esmâ-i Rabbâniyenin cevherlerini idrâk terazisiyle tartmak, kalbin kıymetşinaslığı ile takdirkârâne kıymet vermektir. </span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Sonra, kalem-i Kudretin mektubâtı hükmünde olan mevcudât sayfalarını arz ve semâ yapraklarını mütâlâa edip, hayretkârâne tefekkürdür. </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Sonra, şu mevcudâttaki zînetleri ve latîf sanatları istihsankârâne temâşâ etmekle, onların Fâtır-ı Zülcemâlinin mârifetine muhabbet etmek ve onların Sâni-i Zülkemâlinin huzûruna çıkmaya ve iltifatına mazhar olmaya bir iştiyaktır. </span></span></span></strong></p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">İkinci vecih huzur ve hitâb makamıdır ki, eserden müessire geçer. Görür ki, bir Sâni-i Zülcelâl, kendi sanatının mucizeleri ile kendini tanıttırmak ve bildirmek ister. O da İmân ile, mârifet ile mukabele eder.</span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Sonra görür ki, bir Rabb-i Rahîm, rahmetinin güzel meyveleriyle kendini sevdirmek ister. O da, Ona hasr-ı muhabbetle, tahsîs-i taabbüdle kendini Ona sevdirir. </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Sonra görüyor ki, bir Mün'im-i Kerîm, maddî ve mânevî nimetlerin lezizleriyle onu perverde ediyor. O da, ona mukabil, fiiliyle, haliyle, kâliyle, hattâ elinden gelse bütün hasseleriyle, cihazâtıyla şükür ve hamd ü senâ eder. </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Sonra görüyor ki, bir Celîl-i Cemîl, şu mevcudâtın aynalarında kibriyâ ve kemâlini ve celâl ve cemâlini izhâr edip, nazar-ı dikkati celb ediyor. O da, ona mukabil, "Allahü ekber, Sübhânallah" deyip, mahviyet içinde, hayret ve muhabbetle secde eder. </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Sonra görüyor ki, bir Ganî-i Mutlak, bir sehâvet-i mutlak içinde, nihayetsiz servetini, hazînelerini gösteriyor. O da, ona mukabil, tâzim ve senâ içinde kemâl-i iftikâr ile suâl eder ve ister. </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Sonra görüyor ki, o <strong>Fâtır-ı Zülcelâl</strong>, yeryüzünü bir sergi hükmünde yapmış, bütün antika san'atlarını orada teşhir ediyor. O da, ona mukabil "Mâşaallah" diyerek takdir ile, "Bârekâllah" diyerek tahsin ile, "Sübhânallah" diyerek hayret ile, "Allahü ekber" diyerek istihsan ile mukabele eder. </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">Sonra görüyor ki, bir Vâhid-i Ehad, şu kâinat sarayında taklid edilmez sikkeleriyle, Ona mahsus hâtemleriyle, Ona münhasır turralarıyla, Ona has fermanlarıyla bütün mevcudâta damga-i Vahdet koyuyor ve tevhidin âyâtını nakşediyor. Ve âfâk-ı âlemin aktârında Vahdâniyetin bayrağını dikiyor. Ve Rubûbiyetini ilân ediyor. O da, ona mukabil, tasdik ile, İmân ile, tevhid ile, iz'an ile, şehâdet ile, ubûdiyet ile mukabele eder. </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">İşte, bu çeşit ibâdât ve tefekkürâtla, hakiki insan olur, ahsen-i takvîmde olduğunu gösterir; imânın yümnü ile, emânete lâyık, emîn bir halîfe-i arz olur... </span></span></span></strong></p><p> </p><p><strong><span style="font-family: 'Book Antiqua'"><span style="font-size: 12px"><span style="color: darkred">(Sözler)</span></span></span></strong></p></blockquote><p></p>
[QUOTE="NuruAhsen, post: 31080, member: 857"] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred][IMG]http://img355.imageshack.us/img355/7773/ahsentakvmjpeg9aesv2.jpg[/IMG][/COLOR][/SIZE][/FONT] [FONT=Book Antiqua][SIZE=3][/SIZE][/FONT] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred]İnsan, şu dünyaya bir memur ve misafir olarak gönderilmiş, çok ehemmiyetli istidad ona verilmiş; ve o istidâdâta göre, ehemmiyetli vazifeler tevdî edilmiş. Ve insanı o gâyeye ve o vazifelere çalıştırmak için, şiddetli teşvikler ve dehşetli tehditler edilmiş. Başka yerde izah ettiğimiz vazife-i insaniyetin ve ubûdiyetin esâsâtını şurada icmâl edeceğiz; tâ ki, ahsen-i takvîm sırrı anlaşılsın. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred]İşte insan, şu kâinata geldikten sonra, iki cihet ile ubûdiyeti var. Bir ciheti, gâibâne bir sûrette bir ubûdiyeti, bir tefekkürü var; diğeri, hâzırâne muhâtaba sûretinde bir ubûdiyeti, bir münâcâtı vardır. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred]Birinci vecih şudur ki: Kâinatta görünen saltanat-ı Rubûbiyeti, itaatkârâne tasdik edip, kemâlâtına ve mehâsinine hayretkârâne nezâretidir. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred]Sonra, esmâ-i kudsiye-i İlâhiyenin nukuşlarından ibâret olan bedî san'atları, birbirinin nazar-ı ibretlerine gösterip, dellâllık ve ilâncılıktır. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred]Sonra, her biri birer gizli hazîne-i mâneviye hükmünde olan esmâ-i Rabbâniyenin cevherlerini idrâk terazisiyle tartmak, kalbin kıymetşinaslığı ile takdirkârâne kıymet vermektir. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred]Sonra, kalem-i Kudretin mektubâtı hükmünde olan mevcudât sayfalarını arz ve semâ yapraklarını mütâlâa edip, hayretkârâne tefekkürdür. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred]Sonra, şu mevcudâttaki zînetleri ve latîf sanatları istihsankârâne temâşâ etmekle, onların Fâtır-ı Zülcemâlinin mârifetine muhabbet etmek ve onların Sâni-i Zülkemâlinin huzûruna çıkmaya ve iltifatına mazhar olmaya bir iştiyaktır. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred]İkinci vecih huzur ve hitâb makamıdır ki, eserden müessire geçer. Görür ki, bir Sâni-i Zülcelâl, kendi sanatının mucizeleri ile kendini tanıttırmak ve bildirmek ister. O da İmân ile, mârifet ile mukabele eder.[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred]Sonra görür ki, bir Rabb-i Rahîm, rahmetinin güzel meyveleriyle kendini sevdirmek ister. O da, Ona hasr-ı muhabbetle, tahsîs-i taabbüdle kendini Ona sevdirir. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred]Sonra görüyor ki, bir Mün'im-i Kerîm, maddî ve mânevî nimetlerin lezizleriyle onu perverde ediyor. O da, ona mukabil, fiiliyle, haliyle, kâliyle, hattâ elinden gelse bütün hasseleriyle, cihazâtıyla şükür ve hamd ü senâ eder. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred]Sonra görüyor ki, bir Celîl-i Cemîl, şu mevcudâtın aynalarında kibriyâ ve kemâlini ve celâl ve cemâlini izhâr edip, nazar-ı dikkati celb ediyor. O da, ona mukabil, "Allahü ekber, Sübhânallah" deyip, mahviyet içinde, hayret ve muhabbetle secde eder. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred]Sonra görüyor ki, bir Ganî-i Mutlak, bir sehâvet-i mutlak içinde, nihayetsiz servetini, hazînelerini gösteriyor. O da, ona mukabil, tâzim ve senâ içinde kemâl-i iftikâr ile suâl eder ve ister. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred]Sonra görüyor ki, o [B]Fâtır-ı Zülcelâl[/B], yeryüzünü bir sergi hükmünde yapmış, bütün antika san'atlarını orada teşhir ediyor. O da, ona mukabil "Mâşaallah" diyerek takdir ile, "Bârekâllah" diyerek tahsin ile, "Sübhânallah" diyerek hayret ile, "Allahü ekber" diyerek istihsan ile mukabele eder. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred]Sonra görüyor ki, bir Vâhid-i Ehad, şu kâinat sarayında taklid edilmez sikkeleriyle, Ona mahsus hâtemleriyle, Ona münhasır turralarıyla, Ona has fermanlarıyla bütün mevcudâta damga-i Vahdet koyuyor ve tevhidin âyâtını nakşediyor. Ve âfâk-ı âlemin aktârında Vahdâniyetin bayrağını dikiyor. Ve Rubûbiyetini ilân ediyor. O da, ona mukabil, tasdik ile, İmân ile, tevhid ile, iz'an ile, şehâdet ile, ubûdiyet ile mukabele eder. [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred]İşte, bu çeşit ibâdât ve tefekkürâtla, hakiki insan olur, ahsen-i takvîmde olduğunu gösterir; imânın yümnü ile, emânete lâyık, emîn bir halîfe-i arz olur... [/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][/SIZE][/FONT][/B] [B][FONT=Book Antiqua][SIZE=3][COLOR=darkred](Sözler)[/COLOR][/SIZE][/FONT][/B] [/QUOTE]
Adı
İnsan doğrulaması
Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Cevap yaz
Forumlar
Risale-i Nur Okuma ve Anlama
Risale-i Nur Külliyatı
Ahseni Takvim Sırrı
Bu site çerezler kullanır. Bu siteyi kullanmaya devam ederek çerez kullanımımızı kabul etmiş olursunuz.
Accept
Daha fazla bilgi edin.…
Üst